1. 76.
    0
    Unuttum. Dedi ve elini eteğinin
    altına soktu. Öbür eliyle de
    mektubu dıbına sürdü. Bana
    uzattı. Mektubun altına şu
    söyleyeceğimi de yazıver.
    -Canım bu kağıdı amıma surdum.
    Kokusu sana ulaşsın diye…
    Şimdilik bununla idare edersin.
    Mektubu benden alıp dudaklarına
    zütürdü. Öptü. Kırmızı ruj
    sürmüştü. Dudak izi mektuba
    çıkmıştı. Katladı. Zarfa yerleştirdi.
    Tükürükleyip yapıştırdı. Ayağa
    kalktı.
    ···
  2. 77.
    -1
    Benim okumam yazmam da yok.
    Ona mektup yazdıracak birini
    arıyordum. Zeynep Hala “benim
    torun yazar” demişti. Onun için
    geldim. Yazarsın değil mi Canım?
    -Tabi yazarım abla… O zaman
    ceketinin cebinden katlanmış bir
    kağıt ve zarf çıkardı. Bana uzattı.
    -Al… Kağıt ve zarfı aldım.
    -Bu da kalem… Onu da aldım. Göz
    göze geldik. Çok güzel ve sevimli
    bir yüzü vardı. Düzgün kaşlar,
    simsiyah bir çift göz. Parlak bir
    ten.. Çok hoştu… Başımı eğdim. -
    Başlayalım mı? Dedi.
    -Evet. -Ben söyleyeceğim sen
    yazacaksın.
    -Tamam.
    -Nasıl başlasam? Hah, Canım
    Kocacığım… Seni çok özledim. Üç
    aydır yalnızım. Sen gittiğinden
    beri tadım tuzum kalmadı. Arada
    bir annemlere gidiyorum. Ama
    orada da tat bulamıyor, tekrar
    eve dönüyorum.
    ···
  3. 78.
    -1
    Kışlık
    erzaklarımızı temin için…
    Ben de evimize bekçilik yapardım.
    Bahçeyi sulardım. Evi
    temizlerdim. Kısacası evin her
    işini ben yapardım.
    Bir gün sabahın erken saatlerinde
    ben uykuda iken kapı çalındı.
    Uykulu bir vaziyette kapıya gittim
    ve açtım. Karşımda bir kadın…
    —Zeynep Hala yok mu?
    —Yok. Köye gitti.
    —Ya… Sen torunusun, değil mi?
    — Evet… Bana senden
    bahsetmişti. Çok zeki olduğunu,
    çok ta çalışkan olduğunu
    anlatmıştı.
    -Hııııı…
    – içeri girebilir miyim?
    -Tabi abla buyur…
    içeri girdi. Yatağımın ucuna
    oturdu. Bana öyle bir bakışı vardı
    ki utancımdan gözlerimi
    kaçırıyordum ondan. O ise ısrarla
    bakıyordu. Gülerek:
    -Ne o, benden sıkıldın mı?
    Yüzüme bile bakmıyorsun.
    -Yok Abla ne sıkılması?
    -O zaman senden bir ricam
    olacak.
    – Buyur Abla…
    – Üç aydır kocam askerde…
    ···
  4. 79.
    -4
    Yıllar öncesinden
    hafızamdan çıkmayan bir anımı
    anlatmak istiyorum. Kimseye
    anlatamadığım bu anımı sizlerle
    paylaşmış olacağım. Uydurma
    hikâyelerin yazıldığını düşündükçe
    okumak isteğim kayboluyor.
    Çünkü çoğu hayal ürünü… Hepsi
    de birbirine benziyor. Bu anım
    tek bir kelimesi uydurma olmayan
    bir anıdır. Okurken gerçek
    olduğunu düşünüp okuyun. Orta
    ikinci sınıfa gidiyordum.
    Babaannem yalnız yaşadığından
    babam benim onunla yaşamamı,
    ona can yoldaşı olmamı istiyordu.
    Ben de babaannemi çok
    seviyordum. Bunun için senenin
    on – on bir ayını onunla
    geçiriyordum. iki göz odalı bahçe
    içinde bir evdi babaannemin evi.
    Bahçemizde incir, kaysı,
    yenidünya ağaçlarından küçücük
    evimiz adeta ağaçların içinde
    kaybolmuştu. Yaz gelince
    babaannem köye giderdi.
    ···