+1
-1
komünistler neden hep pariste ölür
neden bir cami minaresinde, sivasta ya da-
şişlinin unutulmuş bir duvardibinde değil de
anne marrie david dinlerken ölürler
sabahat akkiraz dinlerken ölmek yerine
sevdiceğe bakmak yetiyor cevaplamaya
ama üç boyutlusuna değil, yan anlamlarına
13 şubat günündeki uğursuzluğa mesela,
7:25 trenine , hani haince uykulu kalkan her haftaiçi erenköyünden
niye bütün komünistler lufthansa yazarlar mısralarına, thy yerine
soad'a sövmezler mesela veya mahir çayan'a
1900 türk lirasıyla, türkiyeden bir parça bulamayacağın fotoğraflar vardır flickr'larında
ankara yüzünden mi acaba, yoksa yüzdesi belli olmayan aptallardan mı
yok yok aşktan
biliyorsun en büyük göbekler bir kompliman,
en sakil gençler, fotomodeldir herşey güzelken
ama tek taraflı ağlatır taka sarınca
"gibtir", "dıbınakoyayım" , "huur çocuğu" yepyeni anlamlar kazanır
veya orta parmağın kalkması
gün sen de pazartesiyken orda aslında cumadır
metroya binersin ,pazartesi sendromuna girersin
ama yan merdivenlerde cumanın binliği, umursamazlığı intihar eden bir kurt cobain gibidir olimpik
havuzlu bir otel odasında
komünistler niye krispy kreme giderler
ne bileyim niye
belki onların da yüzlerine patlayan flaşlar vardır
onların da manifesto değeri taşımayan diyalogları,
" 2+2=Am " yapan diyalektikleri vardır
onlar da kendi aralarında anarşistlerdir belki
yolun ortasında düzüşmek bir devrimdir onlar için
olamaz mı lale,
ne kıskanıyorsun
elin kendi organında diye
onun için mi duvarları boyuyor, neşriyat dağıtıyorsun
marksist sakalı bırakıyorsun,
onlar biranın on gayme olduğu bol sponsorlu müzik festivalinde
daha idealistler belki...
aşktan aşktan
taka sarınca kötü
yobaza oldskool, ateiste authentic dedirten
bir iyimserlik aşılar sosyolojine
içine sıçar antropolojinin,
summer of love'cıları, blogger'lar zannedersin
elli sene önce yirmibeş yaşında olduklarını unutursun
onların persfektifinde sen,
birkaç kelime biliyor, bir yerlere eklemeye çalışıyorsundur
akıllı adamsındır yani
halbuki aklında hep,
o adamın o kıza neler eklediği vardır geceleri,
kulağın çınladığında "biri adımı anıyor" a yormazsın artık zonklamaları.
basiclere dönersin, martılar filan öter
biraz içki içersin, parklarda oturursun
bir gün çalışmazsın
Viva eighties deyip, ZZ Top ile Velcro Uçuşu yaptığını hayal edersin
otoparklı sinemada, omzun onun omzunda
yaşarsın, "yaşamak dediğin ölüme kadar zaman harcamaktır" diye
hiç bir yeri yakıp yıkmazsın, vizyon olur hatıraların, hep eskisi gibi olsun istersin
ballad dinleyeyim, sahilde yürüyeyim, aşık filan olayım
hele dene de gör, sen bir robotsundur artık, duygusuz, büyümüş, kitsch'leşmiş
ve hiçleşmiş
o komünistler gibi değilsindir, kaybedecek birşeyin yoktur,
bir gazetenin yarısını paylaşacağın, fikir dağılımın yoktur.
felsefeyi paylaşmak, patlamış mısır paylaşmaktan zor değildir.
daha romantiktir bile.
burnuna eski kuralların kokusu gelir,
"bana gülmüştü oğlum, bana bakıyordu basbayağı"
eski filmleri bir bir izlersin ama dünya değişmiştir
artık idealar evreninden bir bilet alınmıştır.
düşüşünü soyutlaştıracak bir sihirli kelime yoktur dilinde
her şey gerçekten oluyordur artık;
-mesela reddedilebiliyorsundur.
-mesela sarhoş olamıyorsundur.
-mesela harcayabiliyorsundur kendini.
o komünistler eiffel'e tırmanır, fotoğraf çeker, sonra istanbula gelip
konferans verir bilirkişi sıfatıyla
sen hem aşık hem emperyalistsindir.
ana akım demokratlara oy veremezsin bile.
senin için ince bel ve kalça önemlidir,
sen yalnızsındır
saçların seyreliyordur
fotojenik değilsindir
bölme bile yapamazsın en bakkalından
zaafların vardır mesela
Iowa'da geçen mood içeren romanlar okursun
CBGB's punklarını hayal edersin uzun yol otobüslerinde
seni hain, çift kişilikli, das kapitale tapmaz!
aforoz edilirsin iki gözüm
paris'in aşıklar şehri olduğunu bilememek bahanesiyle...