/i/Ben

Kendini ifade et !
  1. 1.
    +18 -25
    olmaya mecburdum, babam 12 eylül zamanında sendika başkanlığı yapıyordu. anlayacağınız işçinin mücadelesinde başrol oynardı. solcuydu...
    hatırlarım yanımızda sürekli komünstler var idi. bazen babamla konuşmalarına şahit olurdum. kapitalizm ve sömürgecilik sistemine karşı yapılan bir mücadele üzerindeydi. 1980 sonraları Ülkemiz dünyayaya kapalıydı bundan ötürü yorumlar dar bir açıyla kalmaktaydı. mesela kötülüklerin anası amerikaydı. ki bir sürü insan için halen öyle. baş düşmanları kapitalizm ve sermaye sınıfken ülkenin diğer bir atardamarı olan faşistlerin de baş düşmanı komünistlerdi. onlar kendilerince eskideki "üstün türk milletinin" tekrar fani dünyaya kan kusturduğu günleri arar bir şekilde komünistleri hedef olarak alıyorlardı. günümüzde olduğundan çok daha kahve masalarında, gezmelerinde, arkadaş ortamlarında memleketimizi kurtarıyorları. o vakitler, şuan memleketi yönetiyor olan aklın sesi falan çıkmazdı. bastırılmıştı... okuduğum lise, solcuların ağırlıklı olduğu bir liseydi... nazım hikmet bile öğretmenlik yapmıştı zamanında.

    ödtüyü kazanan bir kişi, 80li yılların sonunda dahi anne ve babasından daha çok, markx, lenin,castro,che,mao, tito ve enver hocayı bilirdi. sebebi ise, odalarda sürekli bu arkadaşların isimleri ve ideaları konuşulmaktaydı. 12 eylülün ezmiş olduğu sol kalıntıları ihtilalden sonra bile devam ediyordu. abilerimizin bizlere söylediklerine göre. bu ihtilale kadar ödtü aslında demokratik bir mekandı. 80 öncesinde eğitim kaliteliymiş.

    iş ortamlarında bu politize olmadan sol dan başka ideolojileri de anlama, tanıma fırsatımız oldu. kapitalist olan bu düzenin ekmeğini yeyip sabahtan akşama kadar var olan sisteme küfretmek bünyede sıkıntı yaratır, aksi takdirde ekmek parası da mecburi sermayenin şefkat veren kollarıyla kazanılıyor. bundan sonra sol bakışın genel insanları ezen ve ezilen diye ayırmamayı anladım. bu yaşamın hiç bir kategorisine sığmayacak ve karmaşıktır.. aynı düşüncem diğer ideolojiler içinde geçerli olmaktadır. sorun var ve temelinde nasıl bir gezegen beklediğimiz önemli. mesela komünizm'in manifestosu olan şu açıklama ne mantıklı ne de tatmin etmekte " her insan eşit ve sömürülmediği bir düzen... " bunu fiile dökmek mümkün değildir. insanoğlu daha avcılıktayken bile güçlü ve hızlı olanın daha fazla yemek yediği evrimden geçerek gelmekte. iyi olan kazanır ancak... herkesin eşit olduğunu beyan etmek imkanı olmayan bir söylemdir. ki lenin veyahut maonun baskıcı olan devleti binlerce kişinin açlığından öldüğünü her birimiz bilmekte.

    bu uygulamanın doğru olmaması var olan iddiayı yanlış göstermez ancak bu teorinin benim için kullanılabilir bir tarafı yoktur. herkesin de dediği gibi "ütopik" bir düşüncedir ancak. hegel denen kardeşimizden almış olduğu diyalektiği materyalizme uyarlayarak aslında hegelede ters düşerek yaşamın hepsini varlığın bölüşümü olayına dayatmış. asıl olan mücadele bir pastanın adil bir biçimde kesilmemesi. bunun için de pastayı adıl kesecek olan bir develete ihtiyaç vardır. her birey devletin kontrolü ile pastadaki hak ettiği payı alır eşit bir şekilde. sanayileşmenin başlangıcında kas ve fiziksel emeğin kutsal olarak nitelendirildiği bir zaman için meteryalizm'in uygulanmasını buna oturtmak için bir noktada mazur görsek bile. bu fikir evrimin mantığına ters düşer.

    öteki taraftan emperyalizm ve kapitalizm 18.yy'dan sonra dünyanın yeni bir düzen haline gelmesi ile çok adaletsiz bir biçime büründüğü kesindir. pastanın büyüdükçe büyümesi ve kesim boyutunun değişmemesiyle alakalıdır. bundan dolayı bu dünya düzeni kabul görülmeyebilir. bilindiği gibi kapitalzm, sermaye ile kalkınmayı amaçlar bunun için her şeyi sermayenin insafına bırakır. arz-talep, rekabet bunun sonucu en iyiyi seçer. tıpkı evrimsel gelişme. pastada daha iyi olan daha çok pay kapar. bu mantık markistde olduğu gibi evdeki hesaba asla uymaz. insan doğarken eşit değildir bir defa. belki afrika gibi bir ülkede açlıktan, susuzluktan ölecek olan bir çocuk şu anda bill. gates in evladı olsaydı şu an bill gatesin oğludan daha başarılı olabilirdi. öyle olsaydı iyi olan kazansın diyemezdik.

    iyi olanın değil güçlü olanın kazanacağı bir sistemdir, alternatif çözüm marksizm değildir. iyi olan kazansın diyorsak insanları eşit şartlarda yarışmaları gerekmekte. insanlar eşit bir şekilde doğmaz.

    peki nedir anlatmak istediğim; insanoğlunun ayakta durabilmesi için ne ütopik bir düşünceye yada hikayeleri ihtiyacı vardır. marksizm, kapitalzm,bunlar insanın hikayeleridir.

    ve ideal bir sistem sadece görecelidir...

    insanoğlunun yeni bir hikayeye gereksinimi vardır...
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    ~~
    ···