1. 607.
    0
    kantin denetlemesi için kantin muhasebe de görevlendirilmişim. bildiğin getir zütür işlerini yapıyorum. sorumlu komutan kıdemli başçavuş: ş olsun, ben de t:
    ş: çavuş dolaptan sarı klasörü ver.
    t: (dolapta 5-6 tane sarı klasör vardır, teker teker gösterir ve sorar) bu mu komutanım?
    tüm klasörler bittikten sonra komutan sinirlenir ve bağırmaya başlar.
    ş: lan çavuş sen ne biçim üniversite mezunusun? daha renkleri bilmiyorsun bıdı bıdı..
    o sırada olayı izleyen sivil memur gelir, komutana mavi bir klasör uzatır ve "buyrun komutanım" der.
    balatayı sıyıran bendeniz komutana döner,
    t: sarı mı lan bu? bildiğin mavi !!!
    ş: konuşma lan, sarı diyosam sarıdır o...

    yine kantin muhasebede görevliyken telefon çalar
    t: er talisman.
    k: kimsin sen?
    t: er talisman komutanım.
    k: oğlum bizim orda er talisman diye biri yok.
    t: komutanım denetleme için geçici geldim ben kem küm.
    k: lan çavuş sen misin?
    t: evet komutanım ama ben çavuş değilim, erim.
    k: niye çavuş diyoruz oğlum biz o zaman sana? kısa dönemsin ya ondan diyoruz heralde neyse gibtir et, neyse çavuş bıdı bıdı bıdı...

    sürekli geçici olarak bir yerlerde görevlendirildiğim için adım hava jok. er'e çıkmıştır. artık nerede olduğumu bölük komutanı bile bilmemektedir. bi gün yolda çevirir.
    k: hoca baksana.
    t: buyrun komutanım.
    k: nerdesin sen şimdi?
    t: geçen hafta muhasebedeydim bu hafta arşiv'e geçtim komutanım.
    k: iyi iyi işin bitince haber ver bi kaç yerden adam istiyolar oralara gönderiyim seni.
    t: ???

    uzun bir süreden sonra esas görev yeri olan kantine geçilmiştir, bu arada şafak coni moni demiştir tabi. kantinden sorumlu komutanla bina önünde sigara tüttürülmekte aynı anda da planlar yapılmaktadır.
    k: talis, şunu şöyle yapalım, bunu böyle yapalım...
    t: komutanım öyle yaparsak şöyle olur ıvır zıvır..
    bi süre sonra talis düşünür.
    t: ya komutanım sen niye bunları bana anlatıyon ki?
    k: niye lan ne oldu?
    t: ben 1 hafta sonra teskere alıyorum, bunların hiçbirini görmem ki ben.
    k: doğru lan gibtir et o zaman...

    ve askerlik bittikten bir süre sonra bir arkadaş telefon eder.
    a: lan oğlum, ben askerliği bedelli yapıcam, bana bi iki askerlik anısı anlat da rezil olmayım millete.
    t: ulan ben ankara'nın ortasında kantincilik yaptım. kola, sigara sattım ne anısından bahsediyosun sen?

    velhasılı kelam, hiçbir askerlik anısı anlatıldığında komik olmaz. yaşamak lazım.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 606.
    0
    askerde ilk gün ktm'de takılan bir grup askerin yanına oturulur.

    asker: hoşgeldin birader. memleket nere?
    ben: istanbul. senin?
    asker: ehah iyi anlaşçaz senle. malatya koçum.
    ben: ha eheh? şafak kaç hocam?
    askerin yanındaki askerler: birader komutan o. uzman çavuş amk.

    ne bileyim lan herifin rütbesini rütbe mi biliyorduk o zamanlar onbaşı falan sandıydım. neyse herife bi de allahtan ben seni erbaş sanmıştım demedik.
    ···
  3. 605.
    0
    yeni gelen asker ile bölükte görev dağılımı yapacak olan başçavuş arasında geçen şahsen şahit olduğum diyalog

    - oğlum sivilde ne işle meşguldün
    - mazot işi komutanım sevkiyat yapıyordum
    - ehliyetin var demek iyi şoför lazımdı bizede , ( başçavuş bölük komutanına dönüyor yüksek sesle komutanım kamyon şoförünü bulduk)
    - ehliyetim yok komutanım
    - başçavuş tekrar bölük komutanına dönüyor, komutanım mazot kaçakçısı çıktı bu
    ···
  4. 604.
    0
    ağaçlık alanda mıntıka temizliği...

    asker: komutanım; dalları, yaprakları da topluyor muyuz?
    ben: hayır çocuklar, doğaya ait olanı doğaya bırakıyoruz.
    asker: (başka bir askeri omuzlarından tutup bana doğru çevirir) komutanım arkadaş da doğaya ait, onu nereye bırakıyoruz?
    ···
  5. 603.
    0
    iyalogla beraber böyle bütün olarak bi anı gerekirse:

    tevfik başçavuş, kuzey ırakta görev yapmış hafiften de kafayı kırmış, kendini övmeyi seven bi adamdır.. ben askerliğimi eğitim çavuşu olarak yaptım, alaya devamlı acemi asker gelir, bunlara yemin töreni için o efsane yürüyüş çalışmasını yaptırıyoruz, sezai diye bi eleman var, sivlde baliciymiş. uygun adımda yürüyemiyor, bunu bütün tabur da biliyor artık geyik malzemesi olmuş, hani bir ayağı uyduramama var ya onun ağababası adamın her yeri aynı oynuyor.. yürüyüş çalışması yapılırken, tevfik başçavuş gelir izlemeye, beni yanına çağırır tekmil verilir..

    + sessiz körük, şunu görüyor musun (sezaiyi göstererek)?
    - evet komutanım..
    + ayağını uyduramıyor, yakaladım hemen..
    - (vaayy beee einstein mübarek) evet komutanım, uyduramıyor..
    + ben 15 yıllık tecrübeyim, görürüm hemen..
    - (hımsss ulan adamın namı var be taburda)
    + aslanım bunu şurdaki ağaçlardan birinin arkasına koy!!
    - (dumur, mavi ekran)emredin komutanım?? (burada soru halinde tam anlayamadığım için tekrarlıyorum)
    + emrediyorum amk, bunu al şurdaki ağaçların birinin arkasına sakla!! ama koyduğun ağacı unutma, onu sonra alacağız ordan..
    - (yine bi dumur hali ama artık sorgulama diyorum kendime) emm.. emredersiniz komutanım.

    sezaiyi yürüyüş yapan gruptan alıp ağacın arkasına koydum. çocuk ne olduğunu da anlayamadı, şurda otursaydım filan dedi, hayır dedim emir böyle..

    - koydum komutanım.
    - aferin, unutma koyduğun yeri, giderken onu ordan alacağız..
    - emredersiniz..(vay arkadaş!!)
    ···
  6. 602.
    0
    iki asker tarihi geçmiş olan baliyi çekmişlerdir. kafa olmarının yanında derileri renkten renge girmiş ve yüzlerinde şişikler vardır ve revire getirilirler.

    doktor : noldu a.q. size böyle
    refaketçi asker: komutanım bunlar depoda bali çekmiş.
    doktor : la bü yüzünüzün hali ne
    keş er 1: komutanım tarihi geçmiş bali satmış or*spuçocukları.
    ···
  7. 601.
    0
    asker hava değişimi umuduyla rehberlik ve danışma merkezine gelir.

    asker : komutanım pgibolojim bozulmuş benim.
    danışman: nerden anladın oğlum bozulduğunu.
    a: dün gece bozulmuş arkadaşlar söyledi.
    d: bir gecede bozulmaz o, başka bir sorunun var mı?
    a: komutanım animasyon görüyorum ben.(halisünasyon demek istemektedir)
    d: tamam yavrum sen bir dahaki sefere repliğini iyi ezberle gel.
    ···
  8. 600.
    0
    sabah içtimasındayız. bakayadan yırtmış yaşça büyük mesut (abi) yok. hepimiz abi diyoruz.

    yüzbaşı: bu bir ekgib nerde?
    takım komt. : mesut abi revir izninde komutanım.
    yüzbaşı: kim dedin?
    takım komt: mesut abi komutanım.
    yüzbaşı: ulan skik burası abi kardeş ordusu mu?!
    ···
  9. 599.
    0
    bizzat tarafımdan yaşanmıştır.

    komutan: aslanım nerelisin

    ben : türkiyeliyim komutanım

    komutan: tabi amk, biz dış görev icabı uzaydan geldik.
    ···
  10. 598.
    0
    öksürerek revire giden asker, yarbay doktora;

    - komutanım çok öksürüyorum
    + öksürme
    - emredersiniz

    gerçekten yaşanmış bir olaydır.
    ···
  11. 597.
    0
    ahuahahhaauh
    ···
  12. 596.
    0
    k:doğruyu söyle, içiyor mu arkadaşların,
    er:bilmiyorum komutanım
    k:nerede çekiyorlar, bak doğruyu söyle.
    er:bilmiyorum komutanım
    k:cık cık cık, saf insan kalmamış.
    ···
  13. 595.
    0
    komutan iki askere ceza olarak şınav çektirir.
    komutan: şınav vaziyeti al.
    2 asker: şınav vaziyeti alırken bir, iki diye bağırır.
    komutan: bir
    2 asker: yetmez
    komutan: iki
    2 asker: az gelir
    komutan: üç
    2 asker: yetmez
    komutan: dört
    2 asker:az gelir
    - bir süre sonra
    komutan: otuz üç
    2 asker:( ses artık başka yerlerinden çıkarak ) - yetmez
    komutan: otuz dört
    - iki askerden ses de çıkmaz, şınav da çekilmez ve komutan iki askere şöyle der.
    komutan: ne oldu yavşaklar hani yetmiyordu, hani az geliyordu. tak gibi kaldınız yerde.
    ···
  14. 594.
    0
    usta birliklerimize dağıtıldığımızda bizi sıraya dizmişlerdi tek tek sorgu sual soruyorlardı.
    sıra bana geldiğinde çakı gibi tekmilimi vermiştim ve gelişen diyalog. (şehir isimleri gerçek değildir)

    - likelihood chicago emredin komutanım.
    - chicago'nun neresindensin
    - chicago'ya hiç gitmedim komutanım kütüğüm oradadır.
    - nerede doğdun evladım sen ?
    - amsterdam komutanım.
    - peki amsterdamın neresinde oturuyorsun ?
    - amsterdamda oturmuyorum komutanım.
    - oğlum sen nesin, neredesin, nerede oturuyorsun sen
    - berlin komutanım.
    - hele şükür, sen gece çavuş olacaksın.
    - emredersinzi komutanım.
    ···
  15. 593.
    0
    okuyorum paşa devam
    ···
  16. 592.
    0
    aylarca dağda tam teçhizat nöbet tutmaya, eğitimlere, tatbikatlara alışmış vercignatorix, ankara daki görev yerine ilk geldiğinde askerlerin disiplinsizliğini görünce delirir. foça da kendisi yapsa en aşağıya 200 metre sürünme cezası alacağı şeyleri rahatça yapan, üstüne de şikayet eden askerleri görünce iyice balatayı sıyırır. geldiği ilk gün çarşıları kesmeye, gece soğukta yakaladığı askerlere şınav çektirmeye başlar. askerlerin şikayetleri iyice artınca, babacan tavırlı yüzbaşı kendisini kenara çeker;

    - komando asteğmen vercignatorix emredin komutanım.
    + la ankara nın ortasında ne komandosu oğlum?
    - özür dilerim komutanım, alışkanlıktan öyle söyledim...
    + neyse sktir et şimdi, naapıyorsun oğlum sen?
    - anlayamadım komutanım?
    + oğlum gibiyorsun askerleri resmen.
    - yok komutanım, valla bir şey yapmıyorum.
    + ne demek bir şey yapmıyorum, hepsi şikayet ediyor seni.
    - !!!
    + bak, sen subaysın, askere nasıl davranacağını bilmen lazım. çok sert gibersen, bunların zütü alışır, daha sert gibmek zorunda kalırsın.
    - (oha) nasıl yapayım o zaman komutanım?
    + biraz gibecen, sonra sigaranı yakacan, rahatlayacak, tekrar gibecen ondan sonra. yavaş yavaş, tadını unutmayacak.
    - (oha2)???
    + karıyı bile giberken hep pompa yaparsan bir süre sonra bıkar, zevk alamaz. temponu koruyacan, amı zütü dağıtmayacan.
    - emredersiniz komutanım. (nooluyo lan, nerden geldik bu konuya?)
    + hadi goçum, dediğimi unutma, kolay gelsin sana.
    - sağolun komutanım.
    ···
  17. 591.
    0
    komutan çağırtmıştır bizim bin çavuşu odasına, bi iş verecektir, geçmiş zaman tam diyaloglar hatırlanmasa da:

    k.: bak oğlum falan yere git, filan işi yap.
    p.ç.: emredersiniz komtanım, şöyle şöyle mi yapayım böyle böyle mi yapayım?
    k.: git, nasıl biliyorsan öyle yap.
    p.ç.: emredersiniz komtanım. şöyle yaparsam böyle olur, böyle yaparsam şöyle olur.
    k.: sonuç olarak birşey farkeder mi yavrum?
    p.ç.: hayır komtanım
    k.: peeki, gibtir git nasıl biliyorsan öyle yap
    p.ç.: emredersiniz komtanım. nasıl gibtireyim?
    kafasına kalemliği fırlatarak odasından gibtir ettikten sonra
    k.: kaç günü var lan bu gibiğin?
    cthulhu: yaklaşık otuz gün komutanım
    k.: yavşağın eline vericem kıllı topuzu da hakkını veremez diye korkuyorum..
    ···
  18. 590.
    0
    sene 2005 ve sıcak güneşli bir ilkbahar gününde dışarıda bölük komutanı üsteğmenin karşısında bir kaç asker sıra olmuş bir vaziyette komutanın okuma yazma öğrenmeye gönderdiği iki askerle olan konuşmasını dinliyoruz.

    (konuşma anına kadar olan zamanın özeti)
    tabi komutan önceleri bu görevi bana vermek istemişti ve bende komutana "komutanım içimizde fen bilimleri öğretmeni var, ben işletme mezunuyum. öğretmen arkadaş bizden daha iyi öğretir" diyerek bu arkadaşları ona zimmetlemişti komutan. tabi bu iki arkadaşın amacı okuma yazmayı öğrenmek değil eğitimlerden arazi olmaktı. bu iki asker hem evli hemde çocuk sahibi bizden bile genç arkadaşlardı ve köy yerinde okuma yazma öğrenememişlerdi(okuma yazma bilmek ne kadar güzel bir şey değerini böyle bir durumda anlıyorsunuz). bu iki asker bir aylık okuma yazma eğitiminden sonra denemtimlerde albayın karşısında gazete okumayı başaramamışlardı ve üsteğmeni albayın karşısında zor duruma düşürmüşlerdi.

    (hatırladığım kadarı ile geçen diyalog ve askerler sadece dinliyorlar)
    "oğlum siz 1 aydır okuma yazma eğitimine gidiyorsunuz. bir tak öğrenmemişsiniz. lan oğlum size eşsek diyeceğim ama eşsek bile alfabeyi biliyor lan. eşsek a diyor i diyor ya siz. a de lan, sende i de. sizden iyi eşsek mi var lan. oğlum evli adamsınız lan, yarın öbürsü gün oğlunuz size baba şu tabelada ne yazıyor diyince mal mal tabelaya mı bakacaksınız lan. size iki hafta süre lan, okumuayı söktünüz söktünüz yoksa bu sopayı(elinde tuttuğu sopayı göstererek) size bir sokarım kafanızı çeviremezsiniz."

    bu konuşmanın geçtiği sırada beni ve yanımdaki yazıcı çocuğu bir gülme aldı, hani koparsın gülmektende gülemezsin ya aynısı. komutan o kadar esprili bir insandı ki konuşmasının yarattığı etkiyi bildiğinden bizim içimizde tutamadığımız dışarıya kaçan gülmelerimize bir şey demedi. bize dağılın dedikten sonra yazıcı arkadaşla bölüğün arkasında yaklaşık 10 dakika karnımıza gülmekten ağrılar girdi.
    ···
  19. 589.
    0
    k:lan şerefsiz sen napıyon orda.
    a:...
    k:lan sana diyom sana mal kafa.
    a:... !( sağa sola bakar, kendi üzerine hiç almaz)
    k:bide etrafına bakıyor, ulan sen sen gel buraya..
    a:... (haala üzerine almaz)
    k:(komutan yanına kadar gider ve.) lan sen beni giblemiyomusun lan..?
    a: gibliyorum komutanım.!

    edit: çocuğu o günden sonra gören olmaz.
    ···
  20. 588.
    0
    asteğmen (müh. atgm.) olarak verilen ilk görev orduevinin bahçesine helikopter pisti inşa etmektir. yalnız komutan (albay) işin başından sonuna kadar başımızda ekşimiştir. koca birlikteki bütün işi gücü bırakır sabahtan akşama kada başımızda dolaşır. elinde de değnek baston arası birşeyle ha bire şurası eğri burası büğrü diye yapılan işe kulp takmaktadır. orduevine garnizon komutanı (tuğamiral) giriş çıkış yaptıkça kendisini başımızda gördüğünden mütevellit komutan kendince memnun olmaktadır. bir sabah garnizon komutanı orduevine girişte aracıyla yanımıza kadar yanaşıp camı açar, ve olaylar gelişir;

    albay (burada asker olmaktadır):
    -hoşgeldiniz komutanım.

    garnizon komutanı (burada komutan olmaktadır) :
    -ahmet, davar çobanı gibi sabahtan akşama kadar dikilme aslanım başlarında, işin yok mu senin başka.

    ben, astsb. üstçavuş, uzman çavuş ve diğer erat:
    -(en içinden, içinin de içinden) puhahhhahahhahha.
    ···