komutanla acemi asker diyalogları

ustalık dönemi konuşmalarına kıyasla daha kaygıdan, korkudan uzak konuşmalardır.

manisa batı kışladaki bölüğümde ortama alışmaya çalışıyorum, biraz da severim etrafı izlemeyi. bizimle aynı gün bizim bölükte göreve başlayan (doğu görevi yeni bitmiş) uzman çavuş bi komutan var, aynı zamanda takım komutanımız. böyle kimseyle konuşmuyor, etrafı izliyor anlam veremeyen gözlerle, dalgın adam hep, garipsiyor ortamı belli ki. adam da dünyanın en iyi insanı mübarek. hani dersin ya "lan bu adam general olmalıymış anasını satayım" işte öyle biri... bir-iki gün izledim, sonunda dayanamayıp yanına gittim bi boşlukta. ne tekmil ne esas duruş tabi...

- efendim hadsizliğimi bağışlayın da bir şey sormak istiyorum müsadenizle...
- (olaya giriş şeklime gülümseyerek) buyur tabii...
- bi tuhaflık var sizde diğer komutanlarla doğru düzgün sohbetiniz yok, sıkkın, mutsuz görünüyorsunuz, sanki burada olan biteni anlayamıyormuş gibi... tabii benim işim değil ama...
- (buranın komple dıbına koyayım gibi şöyle etrafa bi göz gezdirdikten sonra) arkadaş sana şöyle özetleyeyim çok karıştırmadan. çocuğum bile henüz bana alışamadı, daha tam olarak tanımıyor. haliyle ben de henüz buraya alışamadım, alışırız be sonunda... *
- anlıyorum efend.. komutanım siz tekrar kusuruma bakmayın samimiyetinize binaen ben...
- biliyorum biliyorum... *

bi hafta kadar sonra gece eğitiminde eğitim çavuşları takıma bir şeyler yaptırıyor ben bi sebepten (elimde 2 tane silah mı vardı bi şeydi) komutanın yanında kaldım.

- yıldızları görüyor musun arkadaş?
- evet komutanım.
- işte ben şu an sırtüstü taşlara uyumak için yatıp gökyüzündeki yıldızları izlediğim dağları özlüyorum.
- (hani konuşsak sabahı buluruz ama ben ne desem boş sessizliği) ...
- orada bırakıp geldiğim arkadaşlarımı özlüyorum o yüzden biraz alışamıyorum buranın düzenine.
- eminim onlar da sizi özlüyorlardır.

sonra bir kaç saat uyumak için yataklarımıza gidiyoruz.

açıkçası bir meslek olarak askerlik benim işim değil ama ben bile özlüyorum onun emri altındaki günlerimi.

yer: ankara şereflikoçhisar

askerliğin ilk iki günü haftasonuna geldiğinden eşofmanları çekip, anldıbını bile bilmememize rağmen, kulağımızda "kimseye çarpılmayın" nasihatiyle kışlanın içinde gezinip durduk. derken her pazartesi gibi o hafta da pazartesi geldi. pazartesi böyledir, her ortamda bulunan, hiperaktif ama bir o kadar da sevilmeyen, antipatik tipler gibidir; gelmesini hiç istemediğin halde hiç sektirmeden gelir.

sabah içtimasından sonra garajlara dağılıp, rutin işlerinizi yapın dediler. yeni gelen kısa dönemler de gitsin diye de eklediler. yağmur mu yağıyodu neydi işte... biz de gittik garajlar bölgesine tabii. orada bi uzman çavuş bacak bacak üzerine atmış çay sigara içiyodu. gel seni bilmem ne komutanla tanıştıralım dediler. adamın yanına gittikten sonra aramızda geçen diyalog oldukça absürd olmakla beraber, aynen şöyleydi:

- hoşgeldin layn
- hoşbulduk
- nassın?
- teşekkür ederim, siz nasılsınız?

usta askerlerin gülüşmeleri arasında, gibtiri çekti tabii. "sağol diyecen laynn, burda teşekkür edilmez" dedikten sonra tankları mazotla temizledik, sonra da garajda 51 oynadık. askerdeki ilk işgünüm böyle bitti.

rtv okudum diye beni gazino sorumlusu yaptılar, orda tv var ya hehe. gazinonun tuvaletlerinden de ben sorumluymuşum.

-kimi, gel
+eee emredin komtanım?
-tuvaletler pis
+evet
-lan temizletsene
+oo ben komutan mıyım temizletim?
-laan?

lan meğersem bi mangaya el koyabiliyormuşum. tabi direk alındım bu önemli görevden.

üç yedek subay adayı öğrenci kutu taşıyoruz başta bir çavuş geldik bir koridora durduk bir odanın önünde çavuş önde ben ve iki arkadaş arkada ve biri gelir.

komutan: tuvalet nerede evladım.
ben: şurada... (öyle kafayı döner söyler geri önüme çeviririm... sanki kadıköy meydanında adamın biri bana umumiyi sormuş gibi)
(komutan sesiz bir bana bakar bir çavuşa, çavuş o an fark eder kutuyu bırakır. hazır ola geçer hemen bizde arkasından)
komutan: evet asker şimdi tuvalet nerde.
çavuş: koridorda soldaki ikinci kapı (bana bakarak ve vurgulayarak) komutanım.
(komutan bu ara kurmay albaymış... tabur dışından..)
komutan: ne biçim askersiniz... diye söylene söylene gider.
çavuş: (bana bakarak... ) geri zekalı...

gemi trabzon'da tcg ... zırhlısına aborda olmuştur. gece 08-12 nöbeti etrafı zifiri karanlık. zira sivil liman olduğundan karartma vardır. bendeniz tulumun içinde g3'ü omzuma asıp türküler çığırmaktayım. gözler de miyopi olduğundan geleni gideni ayırt edemiyorum. o sırada yukarıdan bir ses işitilir:

- pişşt asker baksana!!!
+ buyur ablaa..
- sigara izmaritini denize atayım derken sizin loçanın yanına düştü sana zahmet be.
+ tamam ablam sen meraklanma atarım ben onu

2 dakika sonra..

- sen kaç aylık askersin
+ 5 ay olacak kısmetse
- hımm ne iş yapıyorsun bakayım vs. sohbet uzayıp gider.

+ abla sen şimdi bu gemide mi çalışıyorsun?
- evet!!
+ ne güzel be yurt dışına da gidiyorsunuz diğmi bizim gemi de gideydi para falan alırdık.
- ehehe...
+ ee ablacım senin görevin ne gemide aşçı falan mısın?
- yok ben harakat subayıyım.

gözler fal taşı gibi açılmış kekeleye kekeleye özür dilemeye çalışırken "sevdim seni fermuar ara sıra ziyarete gel çay ısmarlayayım" diye geçiştirmiştir bu güzel kalpli kadın.

https://eksisozluk.com/ac...-diyaloglari--1279740?p=1

ya oha amk ya

stanbul, samandıra kışlası (bkz: 325 kd) acemi eğitimi.
bölük komutanı:

+bölük yatt... (yere yatan bölüğün yarısı bi yerde, g3 lerin yarısı başka bi yerde)
+evladım silahın niye yanında değil.
-haaa, pardon yaa..!
+pardon derken... ?

bi de ben de bissürü var demiş amk

asker, eski jeep willys'leri göstererek;

- komutanım savaş çıksa bunlarla mı gidicez?

- merak etme savaş çıksın bütün cipler bizim!

ilk gün,
dakka bir gol bir

assubay: çıkar lan ellerini cebinden dalyannan!
sugardady: pardon komutanım görmedim sizi
assubay: pardon diyo bi de muallak
sugardady (içinden): sıçtık

@350 ekşiden çalıyorum diye 9 . girdiğim entry.

321. dönem konya personel okulu asteğmen adayı aboutablank.
daha ilk hafta, nöbetçi subay yüzbaşı sabah biz kahvaltı ederken girmiş koğuşları denetlemiş, sonra da bzi kontrole geliyor heralde koğuşlardan çıkmış yürüyor. astm. adayı aboutablank gayet kahvaltısından mutlu ve mesut, komutanı görürken jilet gibi seldıbını çakıyor, günaydın asker diyor komutan.
gayet mutlu surat ifadesiyle, koskoca yüzbaşı seldıbını almış mutluluğuyla asker aboutablank cevap veriyor,

- hafif güler yüzlü size de günaydın komutanım.
komutan anlayışlı, günaydın komutanım yok saol var diye uyarıyor geçip gidiyor.

aradan yarım gün geçiyor,
bu sefer bölük komutanının odasına çağırılıyor aboutablank,

aynı yüzbaşı da orada, ayaklarını uzatmış oturuyor. bölük komutanı üsteğmen nasılsa.

yüzbaşı tanıyor beni,

- oo aboutablank, naber lan?
- saol!
- afferim lan öğrenmişsin?
- saol komutanım!
- rahat rahat.

bakın bu 10. söyleyişim ekşiden ve dier bütün sözlüklerden çalıyorum buraya yapıştırıyorum bak bu 10 oldu yeter lannnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn okumuyosan s.git

yer trabzon limanı. fırkateynin nöbetçi subayı yukarıdan aşağıya bizim nöbetçi erle konuşmaktadır. can sıkıntısı işte.

nöbetçi er: - gomutanım şimdi bu torpido kaç para

komutan: - 500 bin dolar kadar var

nöbetçi er: - bi cuğara parası yani.

az daha kedi güverteden aşağıya yuvarlanıyordum lan. komutan bir yandan ben bir yandan yarıldık.

-komutanım bi mazuratınız var mı?
+nasıl, nasıl?
-maruzat?!
+iyi misin oğlum sen denir, asker cevap veremez çıkar.

burada asker bir emriniz var mı demek istiyor sözde.

343. kısa dönem olarak acemi birliğimizi tamamlayıp yavru vatan kıbrıs'ta geçireceğiz 4,5 aylık sürecin ilk günleriydi. çakı gibi 21 tane kısa dönem bölük komutanının karşısına dizilmiştik. herkesin özlük bilgileri ve okul-iş hayatıyla ilgili bilinmesi gerekenleri soran yüzbaşı ile has devrem arasında şöyle bir diyalog geçmiştir:

-tamam oğlum, teşekkür ederim.
-sağ olun komutanım, ben teşekkür ederim.
-sen teşekkür edemezsin, sadece arz edersin.

329 kd..

boluk komutani, yuzbasi, tek tek 110 acemi jandarmayla tek tek gorusme yapmaktadir odasinda. hem askerleri daha yakindan tanimak, hem de bir gibintilari olup olmadigini anlamak ister.

sira la traviata ya gelir,

firsat bu firsat, muzisyen olan la traviata gazino ya yollanma ihtimalinin olup olmadigini sorma adina geveler,

la tr: komutanim, eger gazinoda gorev alma sansim varsa.. ben şan mezunuyum.

komutan: ne yapar bu şancilar

la tr: her gun ses egzersizi yaparlar once, piyano basinda ses acarlar, dah...

komutan: tamam bahcede bagirabilirsin bundan sonra istersen

la tr: ??? eöö e e emredersiniz komtanim?!

(sonraki 4 kusur ayin nasil gececegi konusunda fikir vermistir bana bu)

usta birliğinde görev yerine geçeli 1-2 gün olmuştur. telefon çalar:

p: punksteady / x: telefon eden gizemli kadın

p: alo
x: binbaşı demir
p: (bir kadının, demir ismindeki bir binbaşıyı aradığını düşünür, orada demir isminde bir binbaşı da bulunmamaktadır) eee.. ööö... şeyyy...
x: o telefon öyle açılmaz!
p: nasıl açı...
x: nasıl açılır da denmez! rütben ne senin?
p: çavuş?!
x: soyadın ne?
p: (allah allah ne yapacak ki?) -bilmemne-
x: ben nasıl ki telefonu açar açmaz önce rütbemi sonra soyadımı söylüyorsam sen de "çavuş bilmemne" diyeceksin!
p: (hagibtir kadın binbaşı çıktı!) şeyy.. komtanım.. ben daha.. 2 gün oldu buraya geleli.. özür dilerim.. vs.. vs..
...

azar üstüne azar isiten 3 günlük asker olan sicksoul ile bir gün:
...
...
...
uzman cavus : giblemiyon mu lan sen beni?
sicksoul: gibliyorum komutanim!!!

uzman cavusla sicksoul arasinda bir kovalamaca baslamis kicina tekmeyi yemistir onbasi

yedek subay adayi cyuibmg saat 12 gibi katilis yapar, uzuun bir yuruyusten sonra kayit yapildigini farkettigi bir odaya girer. karsisinda sivil kiyafetli guler yuzlu genc bir eleman oturmaktadir.
- ee anlat bakalim nasil rahat geldin mi, yol rahat miydi?
+ valla ucak biraz salladi ama yoksa guzeldi gayet, eheh.
- aciktin mi peki?
+ off hem de nasil, yemek var midir bu saatte?
- sana ayarlariz pasam.
+ komutanlar gelmeden yemege kacsam mi sence?
- dur biz de aciktik, hep beraber gidelim.

o eleman ayaga kalkar iceri gider, omuzlarda 3'er yildizli boluk komutani olarak geri doner. o andan itibaren, sonraki 82 gunun, tabur komutanindan sonra, en korkulan karakteriyle boylece tanisilmis olur.