komutanla acemi asker diyalogları

askerliğin 3.günü herkes kıçını yırtarak komutana tekmil vermektedir. sivil hayatında muhtemelen fıkra kahramanı olarak yaşayan askerin sesi yüksek çıkmadığı için komutan tarafından cezalandırılır, ve komutanın emriyle yüksek bir taşın üstüne çıkar komutanın söylediklerini bağırarak tekrar etmeye başlar.

komutan ; söylediklerimi tekrar et .. ben bir piyade kerestesiyim benden kapı baca olmaz ..

asker ; ben bir piyade kerestesiyim benden kapı baca olur mu ?

komutan ; olur mu değil gerzek olmaz diyeceksin. tekrar et.

asker ; ben bir piyade kerestesiyim benden kapı baca olur mu ?

komutan ; lan mal, salak adam. bi daha söyle. olmaz diyeceksin hıyarto.

asker ; ben bir piyade kerestesiyim benden kapı baca olur mu hiç ?

bu sırada tüm askerler gülmemek için kendilerini zor tutmaktadır. komutan vazgeçer ve askerin fıkra kahramanı olduğunu anladıktan sonra diğer askerlere dönüp bu arkadaş saf giben herkes bu hıyartoya karşı dikkatli olsun der ve gider.

- bu bir şehir efsanesidir -

komutan: evladım bize iki tane fruko kap gel bakiyim...
mehmetçik: emredersiniz komutanım! (koşarak gider)

yarım saat geçer mehmetçik yok...
1 saat geçer mehmetçik yok... komutan içecek söylediği misafirine mahçup olmaktadır
1,5 saat kadar sonra mehmetçik bir el arabasını ittirerek oflaya puflaya gelir... sakince el arabasının üzerine örttüğü örtüyü aralar ve içinden çıkarttığı nesnelerden bir tanesini misafirin, diğerini de komutanının önüne koyar.

komutan: oğlum bunlar ne?
mehmetçik: kriko komutanım? bizim bölükte 1 tane varmış. ta ulaştırma garajına gittim diğerini almak için. yalnız oradaki başçavuşum zimmet senedi yapmadan vermedi.
komutan: anlıyorum evladım.
misafir: acemi birliği böyle oluyor demek devrem? (gülmemek için kendini sıkmaktan karın kaslarına kramp girmesi)

lisans idi, yüksek lisan idi olmadı doktora idi,
kılları kadayıf kıvdıbına gelmiş askerlik hizmetini yapmak için zırhlı birlikler'de etimesgut'ta biraraya gelmiş bir grup askerin,
bir grup kısa dönem askerin başına, ne yüksek lisansı ne doktorası deyip,
bir an evvel askerliği aradan çıkarmak için silah altına alınmış, askerlerinden ortalama 7-8 yaş küçük asteğmen,
kısa dönem askerlere, üstlerinin gak dediğine emredersiniz komutanım, guk dediğine emredersiniz komutanım deme talimatı verilmiştir.
asteğmen, kısa dönem askerleriyle tanışacaktır; sohbet gelişir.

asteğmen : sen ne mezunusun ?
kısa dönem : elektrik yüksek mühendisiyim komutanım
asteğmen : öyle mii?? ne iş yapıyorsun sivilde ?
kısa dönem : bilmem ne kablo fabrikasında üretimden sorumlu müdürüm komutanım
asteğmen : yapma ya, iyiymiş, endüstri mühendisi var mı sizde ?
kısa dönem : var komutanım, üretim planlama da çalışan üç endüstri mühendisi var komutanım
asteğmen : öyle miii? neyse, sizin askerlikle benimki nerdeyse aynı zamanda bitecek, sivilde görüşürüz artık
kısa dönem : emredersiniz komutanım
asteğmen : bir çayını içeriz artık
kısa dönem : emredersiniz komutanım
asteğmen : yemek bile ısmarlarsın belli mi olur
kısa dönem : emredersiniz komutanım
asteğmen : ben de endüstri mühendisiyim, bakarsın alırsın sizin fabrikaya beni
kısa dönem : emredersiniz komutanım
asteğmen : olm bak ben ciddiyim, iş bulamazsam dayanırım kapına
kısa dönem : tabii, emredersiniz komutanım
asteğmen : ne emredersiniz komutanım, ne emredersiniz komutanım, sivilde gelsek sana, gibtiri çekersin sen, tanımazsın beni
kısa dönem : tabii, emredersiniz komutanım

okurum bunu ben

komutan : evladım sen sivilde ne iş yaparsın ?
asker : tiyatrocuyum komutanım
komutan : al şu kazma küreği de bir iş öğren
asker : emredersiniz komutanım !

yer, bir deniz er eğitim merkezi. kısa dönem celbi gelmiş, gelenlerin birçoğu 30'u devirmiş, kariyer, ünvan, çoluk-çocuk, züt-göbek sahibi insanlar. bu kadar şeye sahip olan adamın çevresi, ikna kaabiliyeti ya da ilişkileri de iyi oluyor haliyle. mekanın adı da çiftliğe çıkıyor ondan sonra.

neyse bu rahatlığıyla nam salmış eğitim merkezinin komutanı ve onun bağlı olduğu bölge, saha komutanları değiştikten sonra saha komutanı tarafından rütbelilere verilen brifingde "kafalarınıza basarak kuvvet komutanı olacağım" denmiş ve gösteri başlamıştır. birlik komutanı sabah içtimasında "bu adamlar ne böyle patates çuvalı gibi, askerlik yaptıracaksınız bunlara yoksa sizi hapse atarım" diyerek bölük komutanlarının gözünü korkutup, öğlen içtimasında komutanları kenara çekip "abartmayın, birsürü telefon geliyor, birine bişey olursa canınıza okurum" diyecek karakterde bir adamdır. anlayacağınız ortalıkta tam bir kargaşa hakim sürmektedir. öğle vakti kaldırıma oturup ağlayan astsubaylar, tüp arabasıyla baskına gelen paşalar, züt korkusundan revir çatısını her gün elleriyle süpüren baştabipler dolaşmaktadır ortalıkta.

sadede gelelim. eğitimin ağırlığına dayanamayan züt-göbek sahibi acemiler revirden spor istirahati almakta bulurlar çareyi. o dönem manik fazda taklalar atan doktoru kafalayan spor istirahatini kapar. bir sabah eğitim alanına gelen yarbay bölüğün yarısının gölgelikte oturduğunu görünce bölük komutanlığına vekalet eden asteğmeni kalaylar önce, sonra elinde kolayla sifli sifli önünden geçen acemiyi çağırır ve kükrer:

k- sen niye eğitime katılmıyorsun lan!?
a- (gayet sifli ve rahat) spor istirahatim var komutanım benim.
k- öyle mi evladım... ne iş yapıyorsun sivilde?
a- bilmemne üniversitesi, biyoteknoloji enstitüsünde öğretim üyesiyim komutanım.
k- maşallah, maşallah. şimdi sen spor yapamıyor musun evladım?
a- yapamıyorum komutanım, raporum var benim.
k- pekiii, mesela şimdi seni şurdaki köpek kovalasa.. kaçamaz mısın, sayın hocam?.
a- kaçarım tabi komutanım.
k- bizim yaptırdığımız spor da o kadar işte laaannn!... sayın hocam sen master, doktora yapmış olabilirsin, nobel ödülü bile alabilirsin ama bence gerizekalısın.

eğitim sırasında arkadaşın kamuflajı biraz dar olduğu için, ağ kısmı 1 karış kadar sökülmüştür.
arkadaş - komutanııım!
komutan - ne var?
a - pantolonum söküldü.
k - tamam, eğitimden sonra gel, içerde iğne ipliğim var benim. ben dikerim.
a - tamam komutanım (sevinmiş, rahatlamış bir ifade).
k - gibtir lan emredersin diyeceksin, bi de tamam diyo ya!!
a - ...
k - eğitimden sonra git terziye diksin.
a - emredersin komutanım!

acemiliğin ilk haftası. iş olsun diye içtima alanı temizliği yaptırılır. sıcağın alnında herkes içtima alanının yanındaki çam ağaçlarının altına tüyer. bölük komutanı önce toplan emri verir. yarım saat kadar bol küfürlü bir konuşmanın sonunda:

- size içtima alanını temizleyin dedik içtima alanında bir allahın kulu yok, giblemiyonuz mu lan beni!

evet, bölükteki ölüm sessizliğini erzincanlı bozdu:

- gibliyoz komutanım!

sonrasını ne sen sor ben söyleyeyim.

yeni yazıcı olunmuş, son çapraza (dördüncü ama son) gidilmiştir. yemekhane etrafında turlanmaktadır. komutan gelir.

komutan: yazıcı olmuşsun artık tanımazsın bizi.
acemi asker: ayıpsın.
komutan: !!!+_#. lan.
acemi asker: emret komutanım.

ismi önemli olmayan test ve eğitim merkezlerinden birinde genel tadilat ve boya badana işlemleri yapılmaktadır. boya sonrası pisliği temizlemek için askerler görevlerinin başındadır. yerdeki boyalar temizlenmiş, yerler süpürülmüş, hatta temizlikte son noktaya ulaşılması için vim kullanılarak paspas atılmıştır. aniden albay rütbesinde olan komutan boya ve tadilat işlerini kontrole gelmiştir. bizim temizlik yaptığımız sınıfa da pat diye dalarak sınıfı şöyle bir süzer, hiçbir şeyden hoşnut olmayan komutan argo ve küfür kullanarak boyanın ve temizliğin kötü olduğunu söyler. sonrasında şöyle bir diyalog yaşanır:

albay: çocuklar burası birşey kokuyor
asker: ?
uzman çavuş:?
albay: zaten boya çok kötü olmuş bir de sınıf birşey kokuyor, ne yaptınız buraya siz?
asker: ?
uzman çavuş: boya kokusu komutanım.
albay: boya kokusu değil bu evladım, burası başka birşey kokuyor.
asker: az önce temizlik yaparken vim kullandık da komutanım, ondan dolayı vim kokuyor komutanım.
albay: ne vim kokusu beee!! tak kokuyor burası, tak. baksana sen bana bu 50 yıllık burun vim kokusu ile tak kokusunu ayırt edemeyecekse yazıklar olsun bana. hadi temizleyin şu tak kokusunu..

yer orduevi, acemi askerler sivil halde bir bir geliş yapmaktalar.
bölük komutanı; binbaşı ve lakabı kelle hamza, düzgun olmayan askeri hiç sevmez ve gözü kapalı harcar.
yeni askerlerden biri; kafasında rengarenk bir şapka, sallana sallana binbaşının yanından geçmektedir.

binbaşı: gitarın nerde asker senin.
er: evde kaldı. (eski er lerden biri bu cevabı verse binbaşıya, tahminim hastanede gözünü acardı)
binabaşı: ... (bir anlık sesizlik) tamam geç sen içeri.

-yarın tugay komutanı geliyor biliyorsun değil mi
+biliyorum komutanım
-beş milyon versene (?)
+(%&r^%%%) emredersiniz komutanım

orduevi, yeni erler gelmiş durumda ve nobetçi subay benim. bölük komutanının talimatı ile yeni askerler sıra ile yazıcı tarafından kayıtları yapılıyor. o esnada sivil halde orduevi üstteğmenlerinden (tam fırlamadır kendisi, en sağlamından da torpillidir) biri yazaneye giriyor. hemen selamımı veriyorum ve komutan saniyesinde geyik muhabbetine başlıyor. ortam iyice rahat bir hale geliyor.bu arada yazıcı yeni askerlerden birini içeri alıyor.

yazıcı er: yaşın kaç
er: 19
üstteğmen: tam s.kilecek yaştaymışsın. (üstteğmen sivil halde oldugundan, er kim oldugunu anlamadığı bu kişiye rest çeken yan bir bakış atar ve üstteğmende er in bu restini görür.)
üstteğmen : amua koduuum senin karsında kim var pezvenk seni, ellerini indir hayvan herif ... (küfür 3 dakka kadar uzayıp gider böle, asker ne oldugunu bile anlamaz halde mala bağlar ve esas duruşta kalır. ortam deli gerilmistir. er disarı cikar, komutan hic bir şey olmamış gibi geyigine devam eder.)

içtima anı, uzman çavuş bölük arasında dolaşmaktadır.

uzman çavuş: bir hafta geçmiş, hala aranızda komutan dokunduğunda ne yapması gerektiğini bilmeyenler var.
asker: ?

uzman çavuş gider, aynı askere tekrar dokunur. askerde yine ses yoktur.

uzman çavuş: lan pekekent herif, nerde tekmil, nerdeee!.. (okkalı bir tokat patlatır)
asker: (ağlamaklı gözlerle) komtanım, benim sülüsüm geç çıktı, bugün katıldım ben birliğe..
uzman çavuş: haa, tamam o zaman, söylesene oğlum baştan. neyse bu da ilk tokatın olmuş oldu, ehehe..

artık ömür boyu unutulur mu tekmilin ne olduğu?

nizamiye uzman çavuşu kısa dönem erlere mesleklerini sorar:

- sen?
-müzik öğretmeniyim
-bi taka yaramaz. sen?
-polisim.
-seni yanıma alıcam aynasız. sen?
-matematik öğretmeniyim.
-iyi, bizim çocuklara ders veririsin. sen?
-gayrisabit fikir: avrupa birliği uzmanıyım.
- wwuaaaayyyy ammına goyayım, o ne lan!!!

k: senin meslek ne?
a: matematik mühendisiyim komutanım
k: matematik öğretmeni gibi yani?
a: hayır, matematik mühendisi
k: alla alla o nasıl oluyo laan

yemin törenine hazırlık, chapter 4

erler kol düzeninde dizilmiş bekliyorlar, komutandan gelen marş emriyle çizgi halinde 4 kişi yürümeye başlıyor. yürüyecekler, tören adımı uygulayacaklar, tekrar normal yürümeyle sola çark edip kendilerinden önce giden 4 kişinin arkasına dizilecekler.

önümdeki 4 eleman için teğmen emir veriyor,

k: iiileri meaarşş.
k: biiiier kii, sooool sa,
k: dizler yukarııı, kaldırın lan dizleri
k: tören adıııııım,
k: biiiier kii,
k:sola çaaaark,

dediği anda erler sağa çark eder,

k: iiiiilerii maarrş,
...
k: gidin dıbına koyim gidin, nereye gideceksiniz bakalım.

erler tugay sınır duvarına kadar gittiler, kaçamak bakışlarla olayı anlamaya çalıştılar.
anladıklarında mis gibi sürünüyorduk.

haftasonu topluca tv seyredilirken ortama omzunda bir miktar yıldız, samanyolu gibin, barındıran bir rütbeli ortama dalar, en öndeki acemi kumandayla haşır neşir durumu fark etmez. herkes hazır ola geçmiş vaziyetteyken, general bu elemanın başına dikilir. eleman kafayı kaldırır, olayı az çok kavrar.
komutan: "oğlum bu rütbe ne rütbesidir?"
eleman: "albay malbay... "
komutan"???"

komutan: aranizda giyimine ozen gosteren, utulu giyinen var mi?
acemi asker: ben komutanim
komutan: tamam seni yukarida ki utu'nun sorumlusu yapiyorum.

akşam yatmadan önce gazinoda gündüz ebemizin başına gelenlerin geyiğini çevirip herkesin patates kıvamında yayıldığı esnada bir emir eri* gelir ve elinde tuttuğu kağıttaki isimleri bağıra çağıra arar. aralarında benim ismim de geçmektedir. ben de kendimi açık etmeden önce ne için aradığını öğrenmek amaçlı hemen sorarım. bilgisayar için olduğunu öğrenince benim deyip diğerleri ile peşine takılırız. geldiğimiz oda bölük komutanının odasıdır. içeri girdiğimizde ise bilgisayarla ilgili her türlü geyik döndükten sonra binada bir odadan gelen müzik sesi rahatsız eder ve komutan bana dönerek;

- şu ses nereden geliyor bir bak bakalım kapattır şunu!
+ tamam.
(bir süre sonra... )
+ muhasebeden geliyormuş komutanım kapattırdım.
- olum burada muhasebe yok ki. muhabere'dir lan o.
+ ehe eki. çok yorgunum ondan tam okuyamadım tabelayı sanırım.
- olum çok zayıfsınız. ne yapacağız sizle bilmem. güçlenin lan biraz.