komutanla acemi asker diyalogları

@200 zorla değil istemiyosan okuma.

biz burda canı sıkılan arkadaşlarımız için bişi yapıyoruz adam diyoki neden çalıyon amk benım kendı aklımda hıkaye vardıda benmı yazmadım nankör

bir hafta falan olmuştu herhalde acemi birliğinde... yokuştan aşağı yürüyordum bölüğe ince ince, baktım arkamdan patır patır birileri koşuyor. iki tane asker. bir de bunların elinde birer elma karavanası var. neyse, durdular yanımda.

-: kardeş bölüğe mi gidiyorsun?
madboy: evet.
-: bizi komutan çağırdı da. şunları sana versek yemekhaneye zütürür müsün?
madboy: olur.
-: saol kardeş.
madboy: rica.

iki elimde elma karavanası iniyorum yukardan aşağı... biraz yürüdüm öyle, sonra bir ara karavanadan bir elma düştü yere. yuvarlanıyor ince ince yokuş aşağı. ulan dedim, alsam mı almasam mı geri. sonra dedim ulan askeriye burası belli olmaz belki saymışlardır, alayım... bıraktım karavanaları yere gittim elmayı almaya. neyse aldım geri dönüyorum o sıra baktım komutan aracı geliyor, durdum mecburen selam verdim. bir elimde de elma. komutan aracı durdu az ötemde. camdan bir el çıktı bana gel gel yapıyo. gittim. elini uzattı ver o elmayı işareti yaptı. verdim. yaklaştır kafanı işareti yaptı, yaklaştırdım. bir tokat çaktı. sonra dedi ki:

-: elmanın iyisini kendine mi ayırıyon lan it.

gittiler sonra.

usta birliğe katılalı henüz 1 hafta olan askeri nizamiye nöbete koyarlar. nöbetci çavusu askerimize alay komutanı geldiğinde içeriye bildirmesini tembihler ve nöbet yerinden ayrılır. nöbete başlayalı henüz 30 dakika olmuştur fakat telefon devamlı surette çalmaktadır ve her arayan alay komutanı geldimi diye bilgi almaya çalışmaktadır. gelsede kurtulsak der asker kendi kendine ve beklemeye devam eder. zaman geçer fakat alay komutanı hala gelmez ve yine telefon çalar. (sinirler bozulmuştur artık)

bölük komutanı:bk asker:a alay komutanı:ak

bk: geldimi oğlum, alay komutanı
a : hala gelmedi komutanım.
bk: hay ben bu adamın ağzına sıçım, nerde kaldı bu pzvek.
a : bilmiyorum komutanım.
bk: tamam, geldiğinde bana haber ver.
a : emredersiniz komutanım.

ve alay komutanı sonunda gelir...

ak: günaydın evladım.
a : (gür bir sesle) saol. ( acemi birlikte tüm öğrendiklerini gösterme hevesi vardır)
ak: varmı herhangi bir vukuat.
a : vukuat yok ama içerde herkes sizi arıyor, enson bölük komutanı aradı, yanına acele gitseniz iyi olur, ağızınıza sıçacakmış dedi komutanım.
ak: saol evladım. (surat değişir, içeriye doğru yol alınır)

edit : fıkraydı falandı filandı bilmiyorum, guvkk'lığı gülserende yaşanmıştır efendim. 2008-2009'da orada askerlik yapanlara sorun, göstersinler.

tamam niye atar yapıyosun?

18 günlük makro hikaye bir sınıf okulundan sonra görev yerine asteğmen olarak gidilir. daire başkanının sesi mesai başlangıcından 10 dakika sonra duyulur, emir erine hönkörerek:

-selaaaaamettttt!!! asteğmeni getir buanaaaaaaaa!!

-komtanım dair..

-duydum olm, sen işine dön.

-asteğmen öz yoda emredin komutanım.

-sivilde ne iş yapıyordun "la" sen?(la mı???)

-löpçükçüydüm komutanım.

-okul diploman nedir la??

-ingilizce öğretmeni komutanım

-ama yapmamışsın, niye la??

-kıfsmet komutanım.

-al şu kağıdı yaz la!! "onu en son gördüğünüzden bu vakte kadar ne kadar zaman oldu?" çevir la bunu ingilizceye.

-"o" kim komutanım??

-sanane amuna sohuyum.

-bana ne de ingilizcede "o" için üç ayrı zamir var da o bakımdan.

-tamam kes, bizim şu sivil memure.

-"how long has it been since you last saw her?"

kağıdı inceler, inceler, inceler... uhuhhahahahahaha(but sıyıran erol taş) sağa en son çalıştın işte ne kadar maaş veriyorlardı la???

-3000 lira komutanım.

-sana o parayı veren kurumun ta ammuğa sohuyum ben, 30 yıllık subayım bana vermiyorlar, sen ne taksu la!!! daha en basit ingilizce cümleyi ceviremiyon la mal!!

-hööönnnnnnnnnkkkk!!!

-ver kalemi la, al oku şimdi, düzelttim. "how long it has been, since you last seen her" git çalış la bunu. öğlededen sora çağırıp bir daha soracam!!!

@207 tm yav

acemi birliğini yatılı okul zanneden bir kısım kısa dönem asker adayı, kantinde bir tak olmamasından illalah deyip, birliğe malzeme getiren taksiciyi kafalayarak 150 lahmacun sipariş etmişler ve botlukta afiyetle ayranlar, kolalar eşliğinden hönküre hönküre yemişlerdir. akşam, komutanlık saatinde, süleyman demirel'in çift yumurta ikizi olduğuna inanılan bir uzman çavuş bütün acemileri toplar, haliyle çok sinirlidir. aradan seçilen bir arkadaşa teatral bir ölü taklidi yaptırdıktan sonra, sorar:

- lan oğlum, burası pkk bölgesi. adamlar bu lahmacunların içine diyelim zehir kodu, bu arkadaşınız gibi öldünüz. müfettişler geldi, sordu kim nöbetçiydi diye, benim dedim. burda o zaman yannanı kim yer?
- (bir arkadaş) siz yersiniz komutanım (lan !!! ahahah)...

bölükteki bascavuslardan birisini bölükte okuma bilmeyen askerleri ayırmak için askerle şöyle seslenir:

bscvs- aranızda okuma yazma bilmeyen cahiller varsa buraya gelsin.

işte bir 20 kişi kadar gider bscvs'un yanina. bascavus sırayla elemanlara sorar okuma yazma bilmiyor musun sen diye. en son içlerinden birisine aynı soruyu yöneltir:

bscvs- oğlum sen okuma yazma bilmiyor musun?
acemi asker- biliyordum unuttum komutanim.
bscvs- ulan nasıl unutursun okuma yazmayı. buraya bir karı getirsem benden önce zkersin onu hic unutmazsın...

yer: içtima alanı

acemi asker: komutanııııım, dağıtımda gideceğimiz yerler nası belirleniyooo!!

bölüm komutanı: şimdi arkadaşlar şöy..

uzman çavuş: komutanım müsadenizle ben cevap vereyim bu soruya. 1 ay sonra topunuzun adını bi torbaya atıcam. gelceksiniz önüme, çekiceksiniz torbadan. bu güne kadar siz elinizi gibtiniz, bi de eliniz sizi gibsin amuga goyim!

bölük + bölük komutanı: tehahahahahahaha!!!

usta birliğinde yeni gelmiş kısa dönemlerden bir tanesi vişne likörü yapmak için yemekhaneden periyodik olarak vişneleri toplar. kendi geliştirdiği bir mekanizma ile pet şişeleri ortalarından keserek, pipetler ve biraz iple minik bir uzay mekiği maketi gibi bir mekanizma oluşturur. bir süre fermentasyona bırakır ve bunu bölük kantininin hiç açılmayan dolabına saklar. 7 günde bir tadına bakmak için dolabı açar ve deneriz. günlerden bir gün denetleme amacıyla komutanlar hiç açılmayan dolabı açar.

o güne kadar hiç öyle bir mekanizma görmeyen tim komutanlarından biri korkuyla nereye kaçacağını şaşırarak şöyle tepki verir :

- ammuğaaa goyyiim adam bomba yapmış anamızı gibecek ulan, gaççın !

(ben buna çok güldüm amk :D )

eğitimde öğrendiklerini uygulamaya koymaları şiddetle istenilen acemi askerler, kantin önünde ellerinde çay poğaça sohbet etmektedirler. aniden yanlarına yaklaşan komutanı görüp panikler ve selam vermeye çalışırlar. bu esnada aralarından biri sağ elinde tuttuğu çayı kafasına zütürür.

komutan: ne o lan! kadeh mi kaldırıyosun. ahah

gece 1-3 devriye çavuşu olan awlmi ve aynı saatte devriyesi olan bir astsubay araçla devriyeye çıkarlar. yaklaşık 15 nöbet yeri, cins komutanla birlikte gezilir. nöbetçileri yakalamak için her türlü fırlamalığı yapan komutan yüzünden nöbet yerine sürünerek yaklaşılır ve ayaktaki nöbetçilerin oturması beklenir. daha sonra komutan nöbetçilerin oturmayacağına kanaat getirdiğinde piyasa çıkar ve elemanların yanına gidilir. elemanlar tekmil vermez ve olaylar gelişir.

- lan ağzınız yok mu sizin?
+ var gomutanım.
- niye tekmil vermiyonuz adi adamlar?
+ gece tekmil verilmez dediler bize gomutanım.
-olur mu lan vukuat tekmili vereceksin. ver bakalım.
+ ali veli konya, emret gomutanııım!
- lan vukuat tekmili lan dana. şu şu saatteki şura nöbetimde vukuat yoktur diyceksin. sen kaç kaç nöbetçisisin?
eleman durur, düşünür, havaya bakar, yıldızlara bakar, yüzüne aptal bir ifade takınır ve;
+ onüç onyedi gomutanıım!!
- lan sen ne mal bişeymişsin oğlum ya ben nası seçtim bu mesleği yarebbim 50 yıl bu salaklarla nası uğraşçam oğlum lan öğleden sonra mı saat bak hava kararmış lan! kaç kaç nöbetçisisin seeeen!!
eleman bu sefer kendinden çok emin bir yüz ifadesi ile;
+ onuç on yedi gomutanıııım!!
- tüüüüü allah seni kahretsin!! herkesi askere alırsan olacağı bu!

250 kişililk yat içtiması koğuş koridorunda alınıyordur. yoklamanın ortasında koridordaki ankesörlü telefon çalar, komutan açılmasına müsade etmez. iki dakika geçer, tekrar çalar, komutan hadi açın der. 250 kişi pür sessizlikle telefona bakar, elemanın biri telefonu açar ve;

- alo buyrun askerlik

der. 250 kişi iptal olur. komutan gülerken masadan düşer. bunu gören askerler birbirini yumruklayarak gülmeye devam eder. çocuk telefonu kapatır.

efsana hikaye

391. kd olarak çıktığımız ilk nöbet eğitiminde gayet sert ve lafını esirgemeyen bölük komutanı, karşıdan el bombası atıldığında nasıl hareket etmemiz gerektiğini anlatıyor. bunu uygulamalı olarak göstermek için son derece kibarcık olan bir arkadaşı yanına çağırıyor.

+sen, gel bakayım buraya!!
-geldim komutanım
+şimdi sen nöbettesin, ben de sana el bombası atıyorum.. (yerden aldığı taşı havadan yavaşça fırlatır)
(elaman da bu taşı havada yakalar, evet adamı biz kibarcık bilirdik ama böyle de cesurmuş, bombadan bile korkmuyormuş meğer)
+ne yaptın lan olum!! bomba yakalanır mı layynnn, öldün leyla oldun uçuyorsun şu anda!!!
-emredersiniz komutanım.
+..geç lan yerine

helikopterden tırsan bir arkadaşla komutanı arasında geçen diyalog;

komutan: olum gel bakalım senle falanca yere gidiyoz.
arkadaş: (helikopterle gidileceğini anlar) neyle komutanım??
komutan: (gayet sakin) neden evladım beğenmezsen gelmeyecek misin?
arkadaş: ...

ulan süper ya devam :D
reserved

gece saat 3. komutanlardan birinin orkestrayı kontrol edesi gelmiş:

komutan: şişşşşş!! kak! (parmakla dürtmek)
uykulu ben: emredin komutanım!
komutan: sen ne çalıyodun?
ayılamayan ben: ney.
komutan: sen diyorum, orkestrada ne çalıyosun?
ben: ney, komutanım.
hala ayılamadığımı düşünen komutan: askeeeeer! uyaaaan! ne çalıyorsun diyorum sanaaa!
bu geyikten sıkılan ben: ney bir enstrumandır komutanım. 9 boğumdan oluşur. kamıştan yapılır.
şaşıran komutan: heee! ben hiç görmedim de öyle bir şey! tamam, yatabilirsin

- komutanim, sizi daha once hic jim carrey'ye benzeten olmus muydu?
- onu birak da, seni daha once hic soyle iyice bi' benzeten olmus muydu?

vefat eden bir askeri personelin cenazesine katılmak üzere balçova'ya doğru yola çıkılmıştır. yolda komutan aracı kullanan askere ve yanındaki muhafıza öğle ezanının kaçta okunduğunu sorar...

komutan: oğlum öğle ezanı kaçta okunuyor biliyor musun?
şöfor: 12:30'da komutanım.
muhafız: karşıyaka'da 12:20'de okunuyor komutanım.
komutan: hangisi oğlum saçmalamayın... karşıyaka balçova arasında kaç boylam var allah allah ya...
muhafız: bilmiyorum komutanım.
komutan: tamam tamam önüne bak.