caps içeren bir kaç bölüme geçicem ama okuyan yok gibi muallakler.

Ertesi gün kalktığımda pek aydınlık bir gün gibi hissetmiyordum. Yine aynı manzara aynı sabah aynı senaryoydu. Hevesim günden güne yerini umuda bırakır diye korkuyordum. Birazcık silkelenip güzel bir kahvaltı ile okula doğru yola çıktım . Okula vardığımda beni orada bekleyen arkadaşlarım ile içeri girerken Ayşe 'yi aradı gözlerim. ilk iki derse de gelmeyince Ayşe neden gelmediğin merak eder oldum. Zaten yerini umuda bırakmaya hazır hevesim varken hiç iyi bir haber değildi ve kabul edilebilir bir mazaret olmalıydı.

"bugün sınava çalışacakmış evde cevabını aldıktan sonra Ayşe'yi gibmek için gereken en önemli şeyin cevap anahtarı olduğuna kanaat getirdim. Bahanemin sınav ile alakası olmalıydı yada paralel çünkü Ayşe'nin sınava olan tutkusu beni silip süpürürdü riskliydi, ondan yana olmalıydım.

Bu yüzden en yakın zamanda "ders çalışma bahanesi" adı altında bir etkinlik düzenlemeli ve herkesin iyiliği adına ayşeyi gibmeliydi.

Bu düşünceler içerisindeyken buse içeri atladı ve sen napıyorsun burada tarzı bir söylem ile girdi. Fakat bütün o yaratılan karakter onun o koyu koccaman gözleri karşısında yıkılmıştı.
Kendimi bir şekilde tekrar moda sokmalıydım ama aşağıya doğru hafif eğilen göğüsler ve altındaki kısa şort ile masamın üstüne yarım oturuşu hakimiyeti tamamen ona veriyordu.

Stratejik konumumun dez avantajlı olduğunu düşünüp ayağa kalkıp takılıyorum sen napıyorsun asıl tarzı savuşturucu bir cümle ile ilk saldırıyı engelledim.

Gelsene içeri neden burada oturuyorsun tarzı meraksal sorularını iyi değerlendirmem lazımdı güzel ve etkileyici bir şey olmalıydı.
Neden burda oturuyorsun içeri gelsene dediğinde tuvaletim var şimdi tuvalete giricem demem her şeyi mahvetmişti. Yarattığım karakter onun karşısında hala çok güçsüzdü...

ilk kırılma anı için uygun anı bekledim ve kolladım. Beklediğim an 5. gündeki arkadaş grubumdan bazı kişilerin Ayşe'nin yanına gidip amsurat ayşe gibi taşak geçtiği an ile var oldu.
Bizimkiler ayşe ile uğraşırken ben delikanlı gibi araya girip "niye kıza yükleniyorsun olm" "yok lan Ayşe iyidir" gibi iki tarafı da yeterli derecede mutlu edecek cümleler ile savuşturdum durumu.
Ayşe'nin gözlerindeki ışığı görmem kısa günün karıydı.

Önce okuldaki işleri halletmem önemli diyerek bu tatsız anı geride bırakıp günü odamda Ayşe için planladığım senaryoları tasarlamak ile geçirdim. Benim cinayet, gibiş saatlerim ve günüm haftasonu öğlen 1-8 arası olmalıydı evin bana kaldığı tek zamanlardı. Peki bir pazar günü öğleden sonrasını bizde geçirmeye Ayşe'yi nasıl ikna edebilirdim. Milyon dolarlık soru buydu
şimdilik.

Pek parlak bir fikir bulamadan yatağa geçtim ve uzandım. Gün ola hayrola.

Odama girdiğim de birazdan Buse gelirse doğru yoldasın hulusi diyerek kendimce totemlerde bulunuyordum. Yavaşça masama oturdum bilgisayarımı açtım ve gta san andreas yerine "Siyasi otoritenin halklara etkisi" isimli makaleleri okumaya başladım. Buse odaya geldiğinde bende bir takım değişiklikler görmesi gerekiyordu. Artık bu işin eskisi gibi olmayacağının artık benim kurallarım ile oynanılacağını bilmesi gerekiyordu.

yarın devam edeceğim panpa uykum var sana sözüm

Görevin kısmi olarak başarıya doğru gittiğinin bilincinde eve dönerken güzel sürprizler peşimi bırakmayacak gibi görünüyordu. Buse ve annesi annem ile oturmuş kahve içiyordu. Kapıdan girip bunu fark etmem ile normal şartlarda çantamı kapının önüne koyup içeriye gidip fal bakayım tarzı şebeklikler içinde bulunmam lazımdı ama artık bir planı olan adamdım o yüzden bunu yapamazdım. içeriye kazanova bir gülümseme gönderip, tek omuzda sırt çantam ile odama doğru umursamazca yürüdüm.

Arkamdan aşık mı bu ? Dediğini duyar gibiydim buse'nin annesinin.

https://twitter.com/bizad...status/502397649195376641

"Kaçmıyor ya " kelime öbeği o kadar tahrik ediciydi ki; o an ki altımdaki siyah pantolunun üst düğmesinin o gün koptuğuna yemin edebilirim. Buradan sonra ağzımdan çıkacak herhangi bir şeyin işleri batacağına emindim ki konuşmayı hemen kestirmek istedim. Çünkü bu zirve noktasıydı en azından şimdisi için zorlayıp batırmanın hiç bir manası yoktu. O yüzden cümlesine biraz güldükten sonra bir kaç destekçi ve iyimser cümleden sonra "hadi içeri geçelim "babamlar, üşüdüm, geç kaldık, bizi mi arıyor" tarzı ufak bilinç altı mesajlarını ekleyip içeri geri dönüp geceyi daha fazla etkileşimde bulunmadan noktalayıp evlerimize döndük.

Bir günde yeterli bilgiyi elde ettiğime inanarak okulun bitmesiyle eve döndüm. Bu sefer kapıda buse ve annesi yoktu. Bir yanım her apartmana doğru yaklaştığımda umarım Buse ile karşılaşırım bilincinde olduğu için eve girip odama Buse'yi görmeden girdiğim her an bir burukluk çöküyordu. Benim için çağımın vebası sanırım Buse'ydi.

Odamda biraz oturduktan sonra dışarı çıkıp biraz yürümek istedim. Sizi bilmem ama ben dışarıda yürüdüğüm zaman daha sağlıklı düşünebiliyorum. Dışarıda kendi kendime düşünüp yürürken Cüneyt ile karşılaştım.

ben biliyorum zaten senaryoyu fotoğrafları alla allah.

Çünkü Buse ,sanki en son konuşmamız yüzünden işlerin değiştiğini düşünüyor, bu yüzden bana karşı onda negatif bir his oluşmasını sağlıyordu. Bu durumdan kurtulmak için o akşam Buse ile zaman zaman ilgilendim. Tabii ki çekiciliği hala zirveydi ve konuşmak istiyordum sürekli fakat elime böyle güzel bir şans geçmiş iken diğer seçenekleri kullanmak istiyordum.
Bir ara "ne oldu sende bir şey var ?" tarzı bir şey demesini ister miyim ? derse ne demek isterim diye düşünürken yanıma gelip sorular sormaya başladı.

- Ne oldu sen niye durgunsun ?
+ Durgun mu ? Ne bileyim ya biraz yorgun gibiyim.
- Geç mi yattın ?
+ Sayılır, kızlar uyutmadı.
- Aa ne kızları ?

Kızlar uyutmadı mı ? Bunu söylerken kafam neredeydi bilmiyorum. Elime ne kadar hendikap geçse bile sürekli batırıyordum ona karşı. Onunla ikili dialog becerimi en kısa sürede geliştirmem lazımdı.

Fakat ders çalışma bahanesi adı altında bir etkinlik düzenlemek, işi biraz zora sokuyordu. Çünkü sınıftaki mevcut derslere olan ilgim ve çalışmalarım bunu yapacak son öğrencilerden biri kılıyordu beni ve Ayşe ne kadar saf olursa olsun buna kanacağını sanmıyordum. Bu yüzden öncelikli olan şeyin hedefleri gibmekten önce "hedeflerin gib kalkanlarını "kaldırmak" tı".

Kısa sürede yeni bir karakter yaratmalıydım benliğimde ve benim ile paralel değerlere sahip.
Ayşe'nin sevebileceği bir şey için ne yazık ki ders çalışmam en azından çalışıyor ve önemsiyormuş gibi davranmam gerekiyordu. Ayşe'nin yokluğunda okuldaki diğer saatlerimi verimli kullanmak açısından Sibel'in varlığını kullandım. Onun yanına gidip bana karşı tutumunu, davranışlarını ve haraketlerini gözlemledim. Fakat Sibel'i kestirmek çok zordu.

şukunuda verdim muallak okuyoz işte mk :D sen görevine odaklansana :D

tamam arada denk gelenlerin olması güzel özellikle bullockpasha okuduğu belli o günkü benim duygularımı başlıyorz. bundan sonra seri devam ediyorum

Cüneyt aslında aranılan adamdı o an benim için. Bir parça ekgibti bir şeyler yanlıştı planımda ve bu ekgiblikleri o doldurabilirdi. Beni görünce atladı direkt zaten.

- Ne lan öyle düşünceli düşünceli yürüyorsun Buse'yi mi düşünüyorsun ?
+ Yok abi ya, öyle yürüyorum sıkıldım evde oturmaktan.
- Olm sana bir şey diyim mi, sen Buse'yi gibtir et sizin bir tane hoca var sarışın kısa boylu koca göğüslü bir şey
+ Arzu hoca ?
- He aynen, sen onu gib.
+ Abi daha elin Ayşe'si için günlerce plan yapıyorum Arzu Hoca'yı nasıl gibebilirim manyak mısın ?
- Çünkü yanlış plan yapıyorsun.
- Bak şimdi sana Arzu hocayı gib dediğim de kafanda ne canlandı ?
+ Arzu hoca sadece ve bir kaç penis figürü
- Bana sor Arzu Hoca'yı
+ Arzu Hoca ?
- Bak benim kafamda direkt ne canlanıyor biliyor musun ?
+ ... ?
Bunu soyuyorsun, yavaşça yatırıyorsun yatağa. Memur maaşı alan o gözleri parlamaya başlıyor mu, kıvama getiriyorsun yavaşça. Ertesi gün çocuklar zaten boğazım kısık bağırtmayın beni diyene kadar vuruyorsun pompayı. Görevi yarın genç zihinleri aydınlatmak olan bir ufku mahvetmiş, onun karanlık yönünü evcilleştirmiş öğrencileri tarafından canımız arzu hocayı fahişe arzu yapmış bunun gururuyla sigara içiyorsun. Birde ertesi gün derste pişkin pişkin parmak kaldırıp Hocam ben şurayı anlam..
+ Abi mükemmel fantezi de ne faydası var bunun

- Yani demek istediğim sen Arzu Hocayı istiyorsun ve ona göre plan yapıyorsun. Bense Arzu'nun cinsel dünyasıyla, fantezisiyle, Arzu Hocayı çekici kılan bütün detayları muazzam bir senkronizasyon ile düşünüyor ve onu istiyorum.
+ Abi kısmen anladım ama tam anlamadım.
- Anladığın kadarıyla dene bir gün, bana çok fazla hak vereceksin.

Cüneyt gerçekten değişik biriydi ve genelde insanlar tarafından bu değişiklikleri zaman zaman çok doğru bulunurdu. Onu çekici kılan zaten bu özellikleriydi. Dediğinden pek bir şey anlamasam da kafamın bir yerine yerleştirdim belki bir gün acil bir durumda ortaya çıkabilirdi.

Akşam babam eve geldiğinde Buse'nin babası ile gelmişti beraber. Bu iyi bir haberdi çünkü ortada bir etkinlik var demekti ve bir etkinliğin olması Buse'yi getirirdi. Babamın anneme ve bana klagib cümlesini bekledim ve gelmişti.
"Hadi hazırlanın ... gidiyoruz" Şu an tam ismini hatırlayamadım ama akşam yemeği yenilen değişik bir mekana gitmiştik. Sofraya 2 aile oturup yemeklerimizi yedikten sonra Babaların ve annelerin sıkıcı ortak konuşmalarını fırsat bilip Buse'yle beraber dışarı otoparkın oraya çıktık ve kaldırıma oturduk