1. 1.
    -4
    Yıllar öncesinden
    hafızamdan çıkmayan bir anımı
    anlatmak istiyorum. Kimseye
    anlatamadığım bu anımı sizlerle
    paylaşmış olacağım. Uydurma
    hikâyelerin yazıldığını düşündükçe
    okumak isteğim kayboluyor.
    Çünkü çoğu hayal ürünü… Hepsi
    de birbirine benziyor. Bu anım
    tek bir kelimesi uydurma olmayan
    bir anıdır. Okurken gerçek
    olduğunu düşünüp okuyun. Orta
    ikinci sınıfa gidiyordum.
    Babaannem yalnız yaşadığından
    babam benim onunla yaşamamı,
    ona can yoldaşı olmamı istiyordu.
    Ben de babaannemi çok
    seviyordum. Bunun için senenin
    on – on bir ayını onunla
    geçiriyordum. iki göz odalı bahçe
    içinde bir evdi babaannemin evi.
    Bahçemizde incir, kaysı,
    yenidünya ağaçlarından küçücük
    evimiz adeta ağaçların içinde
    kaybolmuştu. Yaz gelince
    babaannem köye giderdi.
    ···
  2. 2.
    -1
    Kışlık
    erzaklarımızı temin için…
    Ben de evimize bekçilik yapardım.
    Bahçeyi sulardım. Evi
    temizlerdim. Kısacası evin her
    işini ben yapardım.
    Bir gün sabahın erken saatlerinde
    ben uykuda iken kapı çalındı.
    Uykulu bir vaziyette kapıya gittim
    ve açtım. Karşımda bir kadın…
    —Zeynep Hala yok mu?
    —Yok. Köye gitti.
    —Ya… Sen torunusun, değil mi?
    — Evet… Bana senden
    bahsetmişti. Çok zeki olduğunu,
    çok ta çalışkan olduğunu
    anlatmıştı.
    -Hııııı…
    – içeri girebilir miyim?
    -Tabi abla buyur…
    içeri girdi. Yatağımın ucuna
    oturdu. Bana öyle bir bakışı vardı
    ki utancımdan gözlerimi
    kaçırıyordum ondan. O ise ısrarla
    bakıyordu. Gülerek:
    -Ne o, benden sıkıldın mı?
    Yüzüme bile bakmıyorsun.
    -Yok Abla ne sıkılması?
    -O zaman senden bir ricam
    olacak.
    – Buyur Abla…
    – Üç aydır kocam askerde…
    ···
  3. 3.
    -1
    Benim okumam yazmam da yok.
    Ona mektup yazdıracak birini
    arıyordum. Zeynep Hala “benim
    torun yazar” demişti. Onun için
    geldim. Yazarsın değil mi Canım?
    -Tabi yazarım abla… O zaman
    ceketinin cebinden katlanmış bir
    kağıt ve zarf çıkardı. Bana uzattı.
    -Al… Kağıt ve zarfı aldım.
    -Bu da kalem… Onu da aldım. Göz
    göze geldik. Çok güzel ve sevimli
    bir yüzü vardı. Düzgün kaşlar,
    simsiyah bir çift göz. Parlak bir
    ten.. Çok hoştu… Başımı eğdim. -
    Başlayalım mı? Dedi.
    -Evet. -Ben söyleyeceğim sen
    yazacaksın.
    -Tamam.
    -Nasıl başlasam? Hah, Canım
    Kocacığım… Seni çok özledim. Üç
    aydır yalnızım. Sen gittiğinden
    beri tadım tuzum kalmadı. Arada
    bir annemlere gidiyorum. Ama
    orada da tat bulamıyor, tekrar
    eve dönüyorum.
    ···
  4. 4.
    0
    Benim okumam yazmam da yok.
    Ona mektup yazdıracak birini
    arıyordum. Zeynep Hala “benim
    torun yazar” demişti. Onun için
    geldim. Yazarsın değil mi Canım?
    -Tabi yazarım abla… O zaman
    ceketinin cebinden katlanmış bir
    kağıt ve zarf çıkardı. Bana uzattı.
    -Al… Kağıt ve zarfı aldım.
    -Bu da kalem… Onu da aldım. Göz
    göze geldik. Çok güzel ve sevimli
    bir yüzü vardı. Düzgün kaşlar,
    simsiyah bir çift göz. Parlak bir
    ten.. Çok hoştu… Başımı eğdim. -
    Başlayalım mı? Dedi.
    -Evet. -Ben söyleyeceğim sen
    yazacaksın.
    -Tamam.
    -Nasıl başlasam? Hah, Canım
    Kocacığım… Seni çok özledim. Üç
    aydır yalnızım. Sen gittiğinden
    beri tadım tuzum kalmadı. Arada
    bir annemlere gidiyorum. Ama
    orada da tat bulamıyor, tekrar
    eve dönüyorum.
    ···
  5. 5.
    0
    Duvarlar üstüme
    yıkılacak gibi… Ne vardı sanki
    evliliğimiz bir ayı doldurmadan
    askere gidecek. Sana doyamadan,
    sana sarılamadan, tadını
    çıkaramadan gitmenin ne
    olduğunu bir ben bilirim.
    Akşamları erkenden yatağa
    giriyorum. Seninle geçirdiğimiz
    birkaç geceyi düşünerek….
    Avuçluyorum. Göğüslerimi
    okşuyorum. Senin anlayacağın
    kendi kendimi tatmin ediyorum…
    -Yazıyorsun değil mi?
    -Evet… Utancımdan ne yapacağımı
    bilemiyordum. Terlemeye
    başladım.
    -Devam et o zaman…
    -Tamam abla… Canım, erkeksizlik
    çok zor hele sevişmenin tadını
    aldıktan sonra daha da zor geliyor
    insana… izine gelmeni dört gözle
    bekliyorum. Beni gene bagırta
    bağırta gibmeni istiyorum. Senin
    içime girmeni dört gözle
    bekliyorum.
    ···
  6. 6.
    0
    Mektup böyle sözlerle yazıldı. Ben
    ne yapacağımı, ne diyeceğimi
    bilemeden o ne derse
    yazıyordum. Nihayet selamlarla
    bitirdi mektubu…
    -Nasıl iyi oldu mu? Hadi bir oku
    da dinleyeyim. Bakalım doğru
    yazmış mısın?
    -Ama abla… Bırak abla demeyi…
    hadi oku!
    Utana sıkıla okudum mektubu.
    Sırılsıklam olmuştum. Arada bir iç
    geçiriyordu. Offf… offffffff … Ne
    zormuş asker karısı olmak. Sen
    bunun ne demek olduğunu
    bilemezsin. Benim gibi bir kadının
    gibilmek isteğini anlayamazsın.
    Başım önümde cevap veremedim.
    Mektubu uzattım.
    -Al Abla…
    -Zarfı da yazsana… Zarfın üzerine
    küçük bir kağıda yazılı adresi de
    yazdım. Kağıt elindeydi. Katladı.
    ···
  7. 7.
    0
    up up up
    ···
  8. 8.
    0
    Unuttum. Dedi ve elini eteğinin
    altına soktu. Öbür eliyle de
    mektubu dıbına sürdü. Bana
    uzattı. Mektubun altına şu
    söyleyeceğimi de yazıver.
    -Canım bu kağıdı amıma surdum.
    Kokusu sana ulaşsın diye…
    Şimdilik bununla idare edersin.
    Mektubu benden alıp dudaklarına
    zütürdü. Öptü. Kırmızı ruj
    sürmüştü. Dudak izi mektuba
    çıkmıştı. Katladı. Zarfa yerleştirdi.
    Tükürükleyip yapıştırdı. Ayağa
    kalktı.
    ···
  9. 9.
    0
    -Ben gideyim artık. Sana teşekkür
    ederim canım. Başucuma dikildi.
    Ben başım önümde yatağın
    kenarında oturuyordum. Eğildi.
    Yanağıma bir öpücük
    kondurduktan sonra:
    -Bunları Zeynep Halama söyleme
    ha! Aramızda kalacak, tamam mı?
    -Tamam Abla!
    -Ablan yesin seni!
    Boynuma sarıldı. Ben kaçmaya
    çalıştım ama olmadı. Dudaklarıma
    yumuldu. iki eliyle de başımı
    tutmuştu. Bir süre öptükten
    sonra…
    ···
  10. 10.
    0
    -“Bu sana teşekkür öpücüğü”
    diyerek bir kahkaha attı.
    -“Her yazdığın mektupta sana bu
    ödülü vereceğim. Yeter ki Zeynep
    Hala’ya söyleme!”
    Çıkarken saçlarımı okşadı. Ve
    gitti. Ben kalakalmıştım. Şaşkın ve
    ürkek bir halde kapıya koştum.
    Arkasından baktım. Çok güzel bir
    vücudu olduğunu ilk defa fark
    ettim. Dönüp bana baktı.
    içeri kaçtım.
    Aradan kaç gün geçtiğini
    hatırlamıyorum. Gene bir sabah
    kapı çaldı. Yataktan kalktık. Kapıyı
    açtım. O gelmişti.
    ···
  11. 11.
    +1
    -Merhaba delikanlı… O bayağı
    adam olmuşsun sen ya… Yakışıklı
    bir delikanlıymışsın farkına
    varamamışım.
    -Sağol abla…
    – Mektup yazdırmaya geldim. Ama
    bu defa öyle şeyler
    yazmayacağım. Eşimden mektup
    geldi. Benim yüzümden komutan
    azarlamış onu…
    -tabi abla çok ayıp şeyler
    yazdırdın sen de…
    Bu cümleyi nasıl söylediğime
    şaşırmış olacak ki..
    – Niye o zaman söylemedin peki…
    -………………………
    -Neyse boş ver. Hadi geçelim de
    mektubumu yazıver.
    -Tamam abla…
    – Halama söylemedin değil mi?
    – Söylemedim.
    -Aferin sana ağzın sıkıymış… Bu
    hoşuma gitti. Al kağıdı kalemi
    başla…
    ···
  12. 12.
    +1
    Mektubu yazmak için sedirin bir
    ucuna ben diğer ucuna o oturdu.
    O söyledi ben yazdım. Arada bir
    kahkaha atıyor ve bana
    sarılıyordu. Nihayet mektup bitti.
    -Sağol canım…
    -Bir şey değil abla..
    -Şimdi sıra sana ödül vermeye
    geldi.
    Bir hamlede ayağa kalktı. Kapıyı
    kilitledi. Bana döndü.
    -Bu defa ödülün büyük olacak.
    Sana tatmadığın şeyleri
    tattıracağım, çok sevinecek ve
    mutlu olacaksın. Dedi ve saçlarımı
    okşamaya başladı.
    ···
  13. 13.
    0
    -Abla ben daha çocuğum. Bu
    işlerden anlamam. Ne olur
    yapma!
    -Göreceğiz bakalım anlıyor
    musun, anlamıyor musun?
    Diyerek üzerime atladı. Sedire
    yatırdı. Şaşkın ve ne yapacağımı
    bilemiyordum. O ise beni
    öpüyordu. Ben karşılık vermeye
    utanıyordum. Üzerimde pijamam
    vardı. Bir hamlede pijamamın
    altını çıkardı. Donu da çekti. Ben
    bırakmamaya çalıştım ama
    nafile… O çok güçlüydü. Galip
    gelmişti. gibimi avuçladı. -
    ···
  14. 14.
    0
    up up up
    ···
  15. 15.
    0
    neyse devam beyler

    O utancından küçülmüş lan
    gibin… Bak şimdi nasıl büyüyecek.
    Nasıl büyüteceğim onu.
    Okşuyordu gibimi.
    Sonra eğildi ağzına aldı. Ben
    altınad kalmıştım. zütü bana
    dönük üstümde oturuyordu.
    Eğilmiş gibimi yalıyordu. Kapalı
    gözümü açtığımda zütünü
    gördüm. Çok güzeldi. Yusyuvarlak.
    zütünün deliği ve amı kılsızdı.
    Tertemiz. bağırdı…
    -Yala zütümü amımı… Hadi
    durmasana çocuk.
    -Ama abla… Yala diyorum sana…
    Bak nasıl hoşuna gidecek.
    zütünü ağzıma getirdi.
    -Yala, dilinle… Hadi durma!
    -Abla yapma…
    – hadi diyorum.
    ···
  16. 16.
    0
    Ağzıma doğru bastırdı.
    Dudaklarıma değdi. içim bir tuhaf
    olmuştu. O bastırıyor, bir yandan
    da gibimi okşuyor, yalıyordu.
    Çaresizlik içinde dilimi çıkardım.
    dıbının içine giriverdi. O anda
    “ohhhhhhhhh, yala yala çocuk.
    zütümü de yala…ohhhhhhh”
    deyip duruyordu. gibimin
    kalkmaya başladığını hissettim.
    -Kalkıyor, kalkıyor. Aferin sana…
    Demek çocuk değil erkekmişsin.
    Ohhhhhhhhhh
    Yalamaya devam ediyordu. Ben de
    dıbını zütünü yalıyordum. gibim
    tam kalkmış olacak ki…
    ···
  17. 17.
    0
    up up up
    ···
  18. 18.
    0
    yalamayı
    bıraktı ve bana yüzünü döndü.
    Memeleri dimdikti. Aşağı doğru
    kayarak beni doğrulttu.
    -hadi memelerimi yala, ısır,
    okşa, sık… Hadicanım. Ohhhhhhh..
    daha sert sık…ısır…
    ohhhhhhhhhhhhh daha sert…daha
    sert… ben kendimi onun
    komutlarına bırakmıştım. Yalıyor,
    sıkıyor, ısırıyordum. O, naralar
    atar gibi –
    Aferin… ısır…ısır… uçlarını
    somur…
    O ne derse ben onu yapıyordum.
    O kendinden geçmiş…” daha sert
    daha ser… Ahhhhhhhhhhhhh Bir
    ara gibimde bir sıcaklık hissettim.
    Ben de ohhhhhhhhhhh … diye
    inlyordum. OO üstümde
    hopluyor.
    – gib beni… hadi daha hızlı daha
    sert gib.. Diyor ve üzerimde inip
    kalkıyordu.
    ···
  19. 19.
    0
    -Küçük erkeğim benim… gib
    beni… Parçala amımı.. O gibin de
    bayağı büyükmüş ha… Benim
    heriften iyi gibiyorsun… gib
    dediğin böyle olmalı… Taze
    yaraklım benim. Sert gibine
    kurban olsun ablan… Daha hızlı …
    daha hızlı…
    “offfffffff…..ohhhhhhhhhh….
    ahhhhhhhhhhh…” diyerek üzerime
    yığıldı. Ben de kasılıyordum.
    gibimi çıkardı amından. Eline aldı.
    ···
  20. 20.
    0
    up up up
    ···