/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 33.
    0
    Kaynak: http://www.bikahveicebilirmiyiz.com
    ···
  2. 32.
    +5
    Paraları toplayıp 3’e böldük matematiğimiz yettiğince. Yeni sayımıza başlama vakti gelmişti. Ama önce… Birer takım elbise, içki sıçkı ve Prozac almak için evden çıktık.
    -SON-
    ···
  3. 31.
    0
    Yaz rezzzzzzz
    ···
  4. 30.
    0
    Sekreter aslında hiç gormedigin ablanmis
    ···
  5. 29.
    +3
    Ve geldik finale! Tahmini olanlar?
    ···
  6. 28.
    +5
    “Arkadaşlar. Samo. Big Setenay. Bugünden itibaren Şeref Gazetesi’ni hayata geçiriyoruz. Nerede şerefsizlik varsa yazan bir gazete olacak bu. Çok tehlikeli bir iş olduğunun bilincindesiniz biliyorum. Var mısınız ülkeyi sallamaya.”
    Cümlem bitmemişti ki:
    “Varız.”
    ···
  7. 27.
    0
    Rez rez
    ···
  8. 26.
    +7
    Ellerinden elektrik çıkıyodu nerdeyse. Muhtar içindeki bütün pislikleri masaya boşaltmıştı. Gazeteyi kimin delirmişçesine çoğalttığını da şimdi anlamıştık. Bir soru işaretinden kurtulmuştuk. Ama? “Peki bizi nasıl anladı lan bu Waikiki” diye düşünüyodum. Muhtar, beyin okuyomuş gibi cevapladı:
    “Sizi .rospu Nermin’in vurulduğu yerden kaçarken gördüm. Çalıların arasında canlı canlı cinayet izliyodum” dedi. Tam bir gidik. 20 yıldır ikametgah vermekten kafa gitmiş. Samo ve Big Setenay, “Neyin içine girdik böyle” diye bakıyodu. Ama muhtar fotoğrafı koyduğu masaya bir tomar da para koyunca birden dikeldiler! Muhtar ilk girişindeki gibi sessizliğe büründü ve kendi kendine evden çıkıp gitti. Çok mu film izliyo bu muhtarlık ofisinde? Paraya baktım. Gözlerimle sayamayınca ellerime aldım. Yok, ellerimle de sayamadım anasını. Vay toprak zengini .bne! Para havuzu gibi duran masaya çıktım. Ayağa kalktım.
    ···
  9. 25.
    0
    Rezzzzzzzzz
    ···
  10. 24.
    +14
    Hiç iletişim kurmadan içeri girdi. Salona… Samo ve Big Setenay şaşkınlıktan ağzını o kadar çok açık tuttu ki adam onları mal sanıp bana döndü. Bana baka baka, salonun göbeğini oluşturan masaya koca göbeğiyle bir gemi gibi yanaştı. Sonra masaya “Pat” ettirerek bir fotoğraf çarptı! “Bunu da basın!” dedi. Ve girdiğinden beri tuttuğu sessizliğini ölümüne bozdu:
    “Gazetenizi sabah namazı çıkışında gördüm. Ne lan bu diye elime alıp incelerken, işte budur dedim. Yıllardır hayalini kurduğum şeyi siz yapmışsınız. Şeref Mahallesi’nde 20 yıldır muhtarım çocuklar. O kadar şerefsizlik gördüm ki… Hep içimde tuttum, tuttum. Ama siz başardınız. Ve devdıbını birlikte getiricez. Bu fotoğrafı basıcaz manşete…”
    Hepimiz Maykıl Ceksın’ın dans ekibi gibi gösterdiği fotoğrafa aynı anda eğildik. Bu belediye başkanıydı! Ama kucağında olmaması gereken bir cisimle. Sekreteriyle! Muhtar devam etti:
    “indiricez bu i.neyi. 20 yıldır muhtarım, artık belediye başkanı olma zamanım geldi.”
    ···
  11. 23.
    0
    Rezzzzzzzzzz
    ···
  12. 22.
    0
    Gördüğü hastanede hayatını kaybetti
    ···
  13. 21.
    +5
    Devdıbını merak eden var mı? Yeter mi bu kadar?
    ···
  14. 20.
    +7 -2
    “Öhöm. Arkadaşlar bu gazete şeysinde benim arkamda oldunuz. Şu an isteseydiniz sıcacık evinizde annenizin getirdiği yemeği yiyip, ardından bir sigara yakıp iyice mayışarak bilgisayarı da açıp keyifli keyifli, yavaş yavaş mastırbasyon yapıyor olabilirdiniz. Ama delikanlılık yaptınız. Eğer şu kapıdakiler polisse, suçu üstüme alıp sizi bir melek gibi tanıtıcam polis amcalara. Merak etmeyin.”
    Samo, “Sen de iyi ki bi gazete yaptın. iki de bir, bir yerlere çıkıp NASA başkanı gibi açıklamalar yapıyosun” dedi. Sağıma soluma baktım. Haklı lan. indim. Kapı ikinci partiye çalındığında bu anonim kişinin polis olmadığını anladık. Çünkü güm güm tıkatak, güm tıkatak diye çalınmıştı. Yavşak çalışı. Kapımızla beste yapan bu insan bize yavşıycak kadar yakın bi zat o zaman? Samo, “Açalım olum, açmazsak dikkat çekeriz” dedi. Ölü numarası yapmaktan daha iyi bir fikirdi. Ama bu darbuka, bir şaşırtmaç olabilir mi? Öf yeter be. Harekete geçtim. Kapıya uzanan o yol Çin Seddi gibi geldi. Çürüdüm yolda. Yürüyor, yürüyordum. Korkudan bedenim kontrolden çıkmış, jöle gibi oynuyodu. Eğer polisse “Kurtarın beni abi, içerde bana zorla gazete yaptırıp duruyolar ya” diycem. Savunma hazır. Gömleğimi de iki çekeleyip ütüsünü aldım. Zorla tutuluyomuş gömleği yaptım. Dış kapının kilidini özgürlüğüne kavuşturdum. Olacakları Allah’a bıraktım. Kilitten yere bir tutam pas döküldü. Kapı ağır çekim açıldı, açıldı, ardındakini yarısına kadar gösterir şekle gelince durdu. Bu göbek? Bu g.t? Kareli Waikiki gömleği? Karşımda muhtar vardı. Şeref mahallesi muhtarı!
    ···
  15. 19.
    +8
    Yarım saatlik tartışmadan sonra sonunda Big Setenay kumandayı çaldı ve TV’yi açtı! Ov yov! Bütün haber bültenleri Şeref Mahallesi’ni gösteriyo! Bizim buralar! Tüm Türkiye k.çı kırık Şeref Mahallesi’ni konuşuyo! Haberlere göre; Nermin gebermişti! Gizli aşkı tüpçü, oksijen tüpüyle nefes alıyodu, hastanede. Nermin’e üç el sıkıp dünya değiştirten kocası kaçmamıştı bile, teslim. Meclis üyesi Ahmet sapığı! Emlakçının karısıyla birlikte intihar etmiş! Bu da “Yasak Aşk intiharla Bitti” diye veriliyodu. Ve… TV karşısında hepimizi şoklayan bir haber daha vardı:
    “26 yaşındaki Emrah Kıran korsan gazetede yer alan haberi okuyarak evinin yolunu tuttu. 45 yaşındaki annesi Derya Kıran’ı bıçaklayarak öldürdü. Emrah Kıran, annesiyle ilişkisinin olduğunu öğrendiği Sezgin A.’yı öldürmeye giderken yakalandı…”
    Big Setenay kumandayı aldı ve TV’yi kararttı! Kapanan TV’nin ekranında bizim gölgelerimiz çıktı. Şimdi napıcaktık? Ya Emo bizi ispitlerse? Ya o gazeteyi beraber yaptık ama annemi de koymuş soysuzlar komserim derse? Ya bu televizyona gölgelerimiz değil de gerçeklerimiz çıkarsa? Ve daha da önemlisi… Kim çoğalttı lan bu gazeteyi?
    Kapı, odanın sessizliğini sol ve sağ aparkatla dağıtırcasına çaldı: Güm, güm. Kapı sesini duyunca o aparkatları sanki biz yemiş gibi olduk. Samo ve ben profesyonelce evde yokuz numarası yapmaya başladık. Bi de baktım Big Setenay direkt ölü numarası yapıyo! Korkudan aklı sıvılaştı herhal. Kapıyı açmadan önce klas bir hareket yaptım. Yine sandalyenin üzerine çıkıp bir açıklama yapmaya başladım:
    ···
  16. 18.
    0
    Ne anlatiyon kardes amk?
    ···
  17. 17.
    +14 -1
    3 sayfayı aramak için dışarı çıkmaya karar verdik. Güneş daha sallanıyodu, sabah sabahtı, Şeref Mahallesi uyanana kadar bulmalıydık sayfaları. Nermin abla ve tüpçü Mustafa’nın ömrünün çapı bizim elimizdeydi. Meclis üyesi Ahmet ve emlakçının karısı Ayşen’in de ölüm tarihleri bize bağlıydı… Ve en kötüsü, Emo’nun annesi… Derken bi ses duyuldu! Pat, pat, pat diye üç ses daha doğrusu! Hayatımızda ilk defa canlı silah sesi duymanın verdiği heyecanla donduk. Tahmin ettiğimiz gibi Nermin ablanın evden çıkıyodular. Üçümüz de oraya doğru atılmaya başladık ama neremizle koştuğumuz belli değil. Bütün üç rakamlı numaraları aradık yolda. Silahların konuştuğu sokağa girdiğimizde… Yerlerde yüzlerce kağıt bizi karşıladı! Kağıtlar üzerimize üzerimize geliyodu sağ sol yaparak. Bizim gazeteydi bunlar! Sokağa girmemizle geri çıkmamız bir oldu! Koşarken hayatta kalmayı düşündüğümüz gibi bir şeyi daha düşünüyorduk: Kim bizim gazeteyi çoğalttı lan? Ve bile bile Nerminlerin evinin önüne saçtı? Biz bütün organlarımızla eve koşarken yol kenarlarındaki evler tek tek lamba yakmaya başlamıştı. Ardımızdan birkaç silah sesi, hayatta kalma çığlığı ve cinnet efekti daha geldi. Koşarken yanıma baktım, Emo ağlıyodu! Hem ağlıyo, hem koşuyo. Eline baktım, bizim gazeteden bir yaprak! Emo yan yola girdi ve virajı alarak gruptan ayrıldı! O ayrılırken arkasından bakakaldım ama bir durdurma hareketi yapamadım. Biz naptık lan böyle! Samo ve Big Setenay’la eve girdik ve bütün kilitleri Off moduna getirdik. Perdeleri de off moduna getirdik. Kendimiz de of offffff modundaydık. Samo ağlıyodu kocaman adam. Big Setenay da konuşsa ağlamaya başlıycak diye susuyodu. Ağlaması kursağında bekliyodu çünkü. Ben de ağlaya ağlaya “Ağlamayın lan” diye bağırıyodum!
    ···
  18. 16.
    0
    hahahahhGZGhhLLLLalalLalalalLalalallaajahagagahahahajjaala
    ···
  19. 15.
    +3
    Devam edeyim mi arkadaşlar?
    ···
  20. 14.
    +10 -1
    Gürüldemeyle uyandım. Samo’ya dönüp “O ses senden mi çıktı” dedim. Hayır, yağmur yağmur gibi yağıyodu! Rabbilalemin! Hemen balkona bastırdım! Mandallar rüzgardan 180 – 180 dönüyor, ipte kalan 3-5 kağıt mürekkeplerini saça saça dalgalanıyordu. Kağıtların çoğu havadaydı! Gidiyolardı! Bir müddet onların havadaki sarhoş dansını izledim. Suradıma yağmur yedim. Sonra kendime geldim! Ohh yağ yağ! Yağ hay mübarek şarıl şarıl! “Naptık ulan biz! Koşun oğlum sokağa dağılıyo gazete! Yok edelim şunlarııı” diye bağırdım. Prozak’ın etkisi geçmişti. Benimkiler geldi. Onların da gözler çıktı. Ayılmışlardı. Balkondan atlayarak gazeteyi toplamaya başladık…
    Eve kapanıp, kurutma makinesini paslaşa paslaşa saçlarımızı kuruttuk. Sobayı harladık. Dışarıdan topladığımız sayfaları elime alıp sandalyeye çıkarak bir nutuk atma gereği hissettim:
    “Arkadaşlar gaza gelip bi an mahalledeki bütün aldatma olaylarını anlatan bir gazete yapalım dedim. Ok, saçmaydı. Bu gaza gelme için özür dilerim. Allah’tan sokağa saçılan sayfaları topladık ve tehlikeyi atlattık. Ulan var ya şunlar sokağa dağılsaydı bütün mahalle bizi s.kerdi he.”
    Gülündü. Ama Big Setenay gülmüyordu. Elimde salladığım sayfalara kitlenmişti.
    “Noldu lan” dedim.
    “Sayfalar ekgib” diye bağırdı! Hayali bir mermiyle vurulmuşum gibi başım döndü, sandalyeden aşağı düştüm! Ne diyodu bu! Topladığımız gazete sayfalarına yoklama çekmeye başladık. 1, 2, 3, 4, 5… Gerisi yok! Ananı! Samo, Emo ve Big Setenay’ın deri rengi değişti korkudan! 3 sayfa ekgibti! Hiii! Emo hemen zıpladı:
    “Ne yazıyodu o sayfalarda peki? Ben pek hatırlayamıyorum.”
    “Annen” dedi salak tipli Big Setenay!
    “Annenle ilgili cümle kurucam o olcak” diye toparladı sonra! Volümü düşürtüp açıklama yaptım:
    “Birinde Nermin ablanın tüpçü Mustafa’yla germe açma hareketleri yazıyo. Ötekinde meclis üyesi Ahmet’in, karısından daha çok gördüğü Ayşen abla var.”
    Emo “Ötekinde ötekinde” dedi. Ulan içine mi doğdu çocuğun annesini yazdığımız! Big Setenay ve Samo odanın ölü alanlarına bakmaya başladı. “Ötekini hatırlamıyorum ya” dedim konudan kaçarak. Kağıtları yakmak için toparladık. Sobaya verdik, onlar kül olurken bizim de içimizdeki korku eriyodu. Çıtır çıtır rahatlıyodu içceğizimiz. Ama o kaybolan, mahallenin derinliklerine doğru kanat çırpan 3 sayfa bizi korkutuyor, idrar yollarımızı gerekli gereksiz açıyodu…
    Tümünü Göster
    ···