1. 201.
    0
    ···
  2. 202.
    0
    zaaaaaa koptum kanka anan dedi yeaaa
    ···
  3. 203.
    0
    başlığıma sansür uyguladım
    ···
  4. 204.
    0
    http://www.incicaps.com/images/cats-1281617972.jpg bu güzel amk hep kaybediyorum
    ···
  5. 205.
    0
    selam nasılsınız acaba?
    ···
  6. 206.
    0
    @170 sağolun sizler nasılsınız efendim?
    ···
  7. 207.
    0
    akıllı olun giber. durur bidaha giber. lan amk bini cumartesi doğumgünüm. taksimde crab var oraya gidelim giberim gelmezsen?
    ···
  8. 208.
    0
    @172 ne taksimi amk yaa kim gelecek oraya :D haftaya pazar pes turnuvasi var gelsene panpit
    ···
  9. 209.
    0
    @173 am varsa gelirim. kadıköydemi?
    ···
  10. 210.
    0
    ben senin feykim değilim tamam mıa!
    ben tekim!
    her konuda tekim!
    ben muhteşemim!
    hıh...
    ···
  11. 211.
    0
    @175 bu ne kanka
    ···
  12. 212.
    0
    @176 melek yargıcı'nın alkolle imtihanı kankacım.
    ···
  13. 213.
    0
    ne diyorsunuz olm siz başlığımı kirletmeyin ...
    ···
  14. 214.
    0
    aşkım cancişim badişim
    ···
  15. 215.
    0
    @179 minnoşşşuuum <3
    ···
  16. 216.
    0
    gibelim bence başlığını. @177 melek yargıcı diyince boşaldım sonra onu facede aradım am çıkmadı
    ···
  17. 217.
    0
    kankitoşum. ne dedim lan ben.
    ha bi de bu benim feykim.
    ···
  18. 218.
    0
    Alp Er Tunga
    Vikipedi, özgür angiblopedi
    Git ve: kullan, ara
    Alp Er Tunga, veya Alp er Tonğa[1], efsanevi bir Türk hakanıdır. "الب Alp" "Alp, yiğit, kahraman, bahadır."[2], "ار er" "Er, erkek, adam."[3] ve "تنكا tonğa" "bebür."[4] anlamındadır. Zaman zaman Saka Hanı olararak bahsedilir. [5]

    Yaşamıyla ilgili bilgiler efsanelere dayanan Alp Er Tunga'nın, Turancılarca Türklerin eski atalarının soyundan geldiği öne sürülür. Ayrıca, Divân-ı Lügati't-Türk'te ve Kutadgu Bilig[6]'de, iran destanı Şehnâme'nin kahramanlarından Efrasiyab (Afrasyab)'la aynı kişi olduğu belirtilir. Şehname'ye göre iran - Turan savaşları sırasında Zaloğlu Rüstem ile giriştiği mücadele sırasında pusuya düşürülüp öldürülmüştür. Öldürülmesiyle ilgili Alp Er Tunga Sagusu, Divân-ı Lügati't-Türk'ün çeşitli yerlerinde örnek metin olarak verilmiştir.

    Konu başlıkları [gizle]
    1 Çeşitli kaynaklarda Alper Tunga
    1.1 Orhun Yazıtlarında "Alp Er" ve "Tunga" isimleri
    1.2 Divânu Lügati't-Türk'te Alp Er Tunga
    1.3 Kutadgu Bilig'de Alp Er Tunga
    1.4 Ali Şir Nevai'nin Tarih-i Müluk-i Acem'inde Alp Er Tunga
    1.5 Vasili Radloff'un tezi ve eleştiriler
    2 Notlar
    3 Dış Bağlantılar


    Çeşitli kaynaklarda Alper Tunga [değiştir]
    Orhun Yazıtlarında "Alp Er" ve "Tunga" isimleri [değiştir]
    "tunga tigin yoghinda kiri ölürtimiz." [7]

    Alp Er ismi, Altay Dağlarından bulunan eski runik Türk yazıtlarında da bahsedilmiştir[8]. Orhun Yazıtlarıında (i, kuzey. 7, ii, doğu. 31), Kül Tigin 714 yılında Oğuzlara karşı beşinci defa yaptığı seferi başarı ile kazanınca, hitabeye şöyle yazdırmıştır;

    Divânu Lügati't-Türk'te Alp Er Tunga [değiştir]
    Kaşgarlı Mahmut, Divânu Lügati't-Türk'te Alp Er Tunga'yı şu ifadeyle tanımlar:الب ار تنكا' Alp er Tonğa" "Türklerin ulusal kahraman ve büyük Hakanı.Ayrıca Alp Er Tunga'nın ölümünü konu alan sagu Divânu Lügati't-Türkte örnek metin olarak yer alır. Bunun yanında, Kaşgarlı Mahmut, Efrasiyab'dan ve ailesinden çeşitli vesilelerle bahseder. Kazvin şehrinin kurucusu olan Kaz'ın Efrasiyab'ın kızı olduğunu belirttikten sonra; "Çünkü Kaz'ın babası olan "تنكا الب ار Tonğa Alp er" Afrasyap demektir; "مءرڤ Merv" şehrini yapan zattır" sözleriyle Efrasiyab ve Alp Er Tunga'nın aynı kişiler olduğunu bildirir.[9]

    Kutadgu Bilig'de Alp Er Tunga [değiştir]
    Yusuf Has Hacib'in Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han'a armağan olarak sunduğu Kutadgu Bilig adlı eserinde dünya hükümdarları içinde en adaletli olanların Türk hükümdarları olduğunu ve onların içinde adı meşhur olanın Taciklerin (iranlıların) Efrasiyab dedikleri Alp Er Tonga olduğunu belirtir.[10].

    Ayrıca Efrasiyab'dan şu sözlerle bahseder: "Kent: Şeher. Bu kelmeden alınaraq Qaşqar üçün "Ordu Kend" derlər. Hanın oturduğu şeher demekdir. Çünki Afrasiyab, havası gözel olduğu üçün burada otururdu."

    Ali Şir Nevai'nin Tarih-i Müluk-i Acem'inde Alp Er Tunga [değiştir]
    Avesta'da "Arjasp" (Arjāsp) şeklinde geçen karakterin Alp Er Tonga olduğunu[kaynak belirtilmeli] Ali Şir Nevai'nin Tarih-i Müluk-i Acem (iran Padişahlarının Tarihi) adlı eserinde "Arjasp Binni Efrasiyab kim, Türk Padişahi erdi"[11]. şeklinde görülmektedir

    Vasili Radloff'un tezi ve eleştiriler [değiştir]
    XIX. yüzyıl sonunda eser vermiş olan Rus şarkiyatçı Radloff, Alp Er Tunga'nın "kahraman bir adam" manasında umumi bir kelime olduğunu belirtmiştir. Bu tez daha sonra eleştirilmiş ve Alp Er Tunga'nın tarihi şahsiyetin adı olduğu öne sürülmüştür. Bazı kaynaklarda da Efrasiyab'ın Türkçe adı olduğu ileri sürülmüştür.[kaynak belirtilmeli]

    Notlar [değiştir]
    Vikikaynak'ta bu konuyla ilgili metin bulabilirsiniz.
    Alp Er Tunga Destanı^ Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 41: Türklerin ulusal kahraman ve büyük Hakanı
    ^ TDK Divanü Lugati't-Türk Veri Tabanı
    ^ TDK Divanü Lugati't-Türk Veri Tabanı
    ^ TDK Divanü Lugati't-Türk Veri Tabanı
    ^ Clements, William M.. 'The Greenwood Encyclopedia of World Folklore and Folklife: Southeast Asia and India, Central and East Asia, Middle East', 2006 (ingilizce dilinde), 432, Greenwood Press. “The first examples of this verbal tradition include the Alp ErTunga Legend, which relates how Alp Er Tunga, the Saka Khan who is thought to have lived in the seventh century prevailed against the Iranian armies.”
    ^ "Bu türk beglerinde atı belgülüg tonğa alp er erdi kutı belgülüg" - Bu türk beyleri arasında adı meşur ikbali ayan-beyan olanı Tonğa Alp Er idi. Kutadgu Bilig - Yusuf Has Hacib
    ^ Ahmet Zeki Validi Togan, 1932 On Mubarakshah Ghuri sayfa 852.
    ^ Kyzlasov, 2003, sayfa 42.
    ^ Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt III, sayfa 149-150.
    ^ Yusuf Has Hacib. Kutadgu Bilig I Metin, Hazırlayan: R.R. Arat, Ankara.1991. sayfa 43.
    ^ Ali Şir Nevai. Tarih-i Müluk-i Acem Cilt 14. sayfa 191-195.
    Dış Bağlantılar [değiştir]
    Türk Kültür Tarihinde Alper Tonga
    " http://tr.wikipedia.org/wiki/Alp_Er_Tunga" ; adresinden alındı.
    Sayfa kategorisi: Edebiyat karakterleri
    Gizli kategori: Kaynakları ekgib olan maddeler
    Kişisel araçlar
    Yeni özellikler Oturum aç ya da yeni hesap edin Ad alanları
    Madde tartışma VaryantlarGörünüm
    Oku Değiştir Geçmişi görüntüle EylemlerAra
    gezinti
    Ana sayfa Hakkımızda içindekiler Rastgele madde Seçkin içerik katılım
    Bağış yapın Deneme tahtası iş birliği projesi Köy çeşmesi Son değişiklikler Topluluk portalı Yardım Yazdır/dışa aktar
    Bir kitap oluşturPDF olarak indirBasılmaya uygun görünümAraçlar
    Sayfaya bağlantılar ilgili değişiklikler Özel sayfalar Son hâline bağlantı Sayfayı kaynak göster Dosya yükleDiğer diller
    English 中文 Bu sayfa son olarak 14:56, 15 Eylül 2010 tarihinde güncellenmiştir.
    Metin Creative Commons Attribution/Share-Alike Lisansı altındadır; ek koşullar uygulanabilir. Ayrıntılar için Kullanım Koşullarına bakın.
    Gizlilik ilkesi Vikipedi Hakkında Sorumluluk Reddi
    Tümünü Göster
    ···
  19. 219.
    0
    ergenlik, çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olup; bedensel ve ruhsal bir değişim sürecidir. ergenlik döneminin sonunda fiziksel, ruhsal ve cinsel gelişim tamamlanır. ergenlik dönemindeki pgibolojik değişim ile birey, öncelikle yeni bir kimliğe bürünür. bu kimlik bireyin gelecekte toplumda üstleneceği rolün belirlenmesi açısından oldukça önemlidir. bluğ çağı, diğer bir deyişle pubertede vücutta gözle görünür ergenlik belirtileri ortaya çıkar. puberte kız çocuklarında 9-10, erkeklerde 11-12 yaşlarında başlar. cinsiyet özellikleri belirginleşir. pubertenin ortaya çıkışında genetik özellikler, sosyo-ekonomik düzey ve beslenme rol oynar.

    ergenliğin ilk döneminde vücutta fiziksel ve cinsel gelişim ön plandadır. bu fizyolojik değişiklikler sırasında ergenin ilgisi kendi bedenine yöneliktir. birey bedenine ve o güne kadar taşıdığı kişisel role karşı yabancılaşma hisseder. bu süreçte hırçınlık, sebepsiz öfke patlamaları, durup dururken ağlamalar, sinirlilik halleri sık görülen durumlardır.

    ergenliğin orta döneminde fiziksel büyüme devam eder. kişi kendi bedenindeki fizyolojik değişikliklere uyum sağlar. bu dönemde özerklik ön plandadır. yani anne ve babadan bağımsız olarak kendi başına karar verebilme yeteneği gelişir. özerklik döneminde bireyin kendi başına karar verebilmesi için özgüvenin gelişmesi gerekmektedir. bu da anne ve babanın desteğiyle gerçekleşir. bir sonraki aşama, kimlik oluşturmadır. ergen kişi kendini tanımlar. “ben neyim?” sorusuna cevap arar. çocukluktan itibaren kendisini ailenin bir ferdi olarak kabul eden birey toplumdaki yeni yerini aramaya başlar. bu dönemde arkadaş gruplarının önemi artar. özerkliği iyi gelişmiş birey grup üyelerinden herhangi birinin etkisi altında kalmaz. birey hem aileden uzaklaşma ve kendi bireyselliğini ispatlama çabası içindedir hem de anne ve babanın sevgi ve desteğine ihtiyaç duyar. bu çelişkili duygular içinde ergen kişi anne ve baba ile çatışmaya girer. eğlence ile sorumlulukları arasında çelişki yaşar. okuldaki başarısı düşebilir. bu durum aile ile çatışmayı arttırır.

    geç ergenlik döneminde fiziksel gelişim tamamlanır. aile ile olan ilişkilerde çatışmalar azalır. kişisel olgunluk artar. bu dönemde bireyin toplumsal hayatta alacağı rol belirlenir.

    ergenlik döneminde görülen pgibiatrik bozukluklar

    • dikkat ekgibliği ve hiperaktivite bozukluğunun geç dönem belirtileri
    • davranış bozuklukları (zıtlaşma, suç eğilimleri)
    • duygulanım bozuklukları (manik depresif hastalık ve depresyon)
    • anksiyete
    obsesif kompulsif bozukluklar - “takıntılar”
    fobiler
    panik ataklar
    • uyum bozuklukları (çevre, aile ve okul)
    • yeme bozuklukları (anoreksiya nervoza)
    • tik bozuklukları
    • uyuşturucu madde ve alkol kullanımı
    • okuma ve öğrenme bozuklukları
    • kişilik bozuklukları

    toplumu oluşturan bireylerin gelişimi çocukluk ve ergenlik döneminden başlayarak ergen ve yaşlılık olarak devam etmektedir. kişilerde ileriki dönemlerde görülen pgibiatrik bozuklukların temelinde çocukluk çağı ve ergenlik döneminde yaşanılan travmalar yatmaktadır. ergenlik döneminde sağlıklı bedensel, ruhsal ve cinsel gelişim göstermeyen bireyler ileride şiddet olaylarına karışmaktadır. suç işleyenler arasında yapılan bir araştırmada bu bireylerin çoğunda çocukluk döneminde hiperaktivite ve dikkat ekgibliği olduğu saptanmıştır.

    çocukluk çağında cinsel tacize veya kötü davranışlara maruz kalan bireyler ileri yaşlarda benzeri davranışları kendileri gösterirler. burada bilinçaltında yatan gerçek, bireyin çocukluk döneminde kendisine tacizde bulunan kişi gibi güçlü olma arzusudur. temelde yatan “saldırganla özdeşleşme” düşüncesidir. kişi saldırgan gibi güçlü olma içgüdüsüyle kendine kurban arar. toplumumuzda rapor edilmeyen çok sayıda çocukluk çağı aile içi cinsel taciz vakaları bulunmaktadır. bunun etkileri erişkin çağda özellikle kadınlarda çeşitli dönemlerde görülen depresyon durumudur. çocukluk çağında kişinin ruhsal yapısında meydana gelen zedelenmeler ileride o birey tarafından bir başkasına uygulanan bir davranış bozukluğu şeklinde karşımıza çıkar. şöyle ki; çocukluk çağında tacize uğrayan bir birey erişkin dönemde kendisi taciz eden kişi rolünü üstlenir.

    anoreksiya nervoza; bir yeme bozukluğudur. genellikle ergenlik çağında meydana gelir. hastaların %90’ı kadındır. çoğunlukla birkaç kilo verme isteğiyle başlar, fakat daha sonra gıda alımı giderek kısıtlanır. kişi fiziksel görüntüsünü takıntı haline getirir ve gerçekten şişman olmasa bile sürekli olarak şişman olduğunu düşünür. altta yatan sebep tamamen pgibolojiktir. aşırı şekilde perhiz yapmak ergin kişinin kendi hayatı üzerinde kontrol kurma isteğini gösterme şekli de olabilir. sadece vücudun görüntüsünü şekillendirmek değil aynı zamanda büyümeyi ve cinsel gelişimi geciktirmek de istiyor olabilir. anoreksiya hastalarının yarısında istemli olarak başlatılan kusma alışkanlığı vardır. bir oturuşta çok fazla miktarda yemek yenir ve bunu takiben istemli olarak kusulur. daha çok hayat standartları yüksek ailelerin çocuklarında ve hayatının her alanında mükemmeliyetçi kişiliklerde görülür.

    ergenlik döneminde ki genç doğumundan itibaren bağımlı olduğu anne ve babasından özerk hale gelirken arkadaş grubuna sıkıca bağlanır. grup etkileşimi özerkliği iyi gelişmemiş gençlerin üzerinde bir baskı oluşturur. öyle ki; grupta sigara, alkol veya herhangi bir uyuşturucu kullanılıyorsa, o genç gruptaki yerini kaybetme korkusu ya da alay edilme endişesi ile bu maddeleri kullanmaya başlar. bazen de sırf kendisini farklı bir birey olarak ortaya koyabilmek amacıyla sigara, alkol vb. kullanmaya başlar. gençlerde alkolizmin en güçlü belirleyicisi sigaradır. alkolik gençler arasında sigara bağımlısı olmayan yok gibidir. madde kullanımı genellikle sigara ile başlar. ardından alkol, daha sonra da esrar ya da uçucular (bally, tiner) gelir. madde kullanımı ilk olarak deneme amacıyla olur. bunda özenti önemli rol oynar. daha sonra genç, zevk için bu maddeyi zaman zaman kullanmaya başlar. düzenli kullanmaya başladıkça tolerans gelişir. maddeyi zaman zaman zevk için kullanan kişi bir sıkıntı veya üzüntü yaşadığında uyuşturucu maddeye sığınır, üzüntüsünü azaltmak için düzenli olarak kullanmaya başlar ve zamanla bağımlılığa kayar.

    bağımlılıkla ilgili risk faktörleri

    • ebeveynlerden herhangi birinin madde kullanımı
    • ebeveynlerin çocuğa ilgisizliği
    • stresli yaşam (maddi güçlükler)
    • madde kullanan arkadaş grupları içersinde yer almak
    • düşük sosyo-ekonomik düzey
    • cinsel tacize maruz kalma
    • kendine güvenin az olması
    • kendine zarar verici davranışlarda bulunan bireyler (vücutta sigara söndürme, jiletle kesme)
    • etraftan kolay etkilenme
    • agresif kişilik
    • davranış bozuklukları

    tüm bu risk faktörlerine karşılık duygusal olarak destekleyici anne ve babanın varlığı; genç ile anne ve baba arasındaki iyi etkileşim madde bağımlılığına karşı önleyici faktörlerdir.

    son yıllarda depresyon gençler arasında giderek yaygınlaşmaktadır. erkeklerde kızlara oranla daha fazla görülmektedir depresyonda en önemli yatkınlık nedeni kalıtımdır. yapılan araştırmalar depresyon geçiren gençlerin akrabalarında da depresyonun sık görüldüğünü göstermektedir. depresyona yatkın bireylerde ortak bazı kişilik özellikleri dikkat çekmektedir. kimseyi incitmemeye, herkesi hoşnut etmeye çalışırlar. bunlar genellikle aşırı duyarlı, titiz, sorumluluk duygusu yüksek kişilerdir. sürekli mükemmeli arayıp ulaştıkları başarıları yetersiz görürler. fazla gururlu olup, öfkelerini genellikle belli etmez sıkıntılarını içlerine atarlar. depresyon hangi nedene bağlı olursa olsun bir beyin hastalığıdır. beyinde en sık rastlanan bulgu sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan kavşaklardaki tıkanıklıktır. geçişten sorumlu maddelerin üretimindeki ya da karşı tarafa iletilmesindeki bir bozukluğun depresyona yol açabileceği ileri sürülmektedir.

    mani, depresyonun zıttıdır. aşırı neşe ya da taşkınlık hali olarak tanımlanır. içini kaplayan taşkın duygular bireyi sürekli konuşmaya ve hareket etmeye zorlar. günlük uyku süresi azalır. maniye giren birey aşırı bir güven duygusu içindedir. manik atak geçiren bireylerin çoğunluğu daha sonra bir depresyon geçirir. mani ve depresyon aynı ruhsal bozukluğun iki farklı evresi olarak kabul edilmektedir. mani ve depresyon arası normal dönemler olabilir.

    depresyonun en dramatik sonuçlarından biri intihardır. depresyon geçiren bireylerin %15’i yaşamlarını intiharla noktalarlar
    Tümünü Göster
    ···
  20. 220.
    0
    II. Osman (Genç Osman), (d. 3 Kasım 1604, istanbul – ö. 20 Mayıs 1622, istanbul). 16. Osmanlı padişahıdır.

    Babası I. Ahmed, annesi Mahfiruz Haseki Sultandır. Mahfiruz Haseki Sultan Rum'dur. Sultan Genç Osman 14 yaşında iken, amcası Sultan Birinci Mustafa'nın tahttan indirilmesi üzerine Osmanlı tahtına oturdu. Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve italyanca gibi doğu ve batı dillerini öğrendi. Tahta çıkınca çıkan tahtayı hemen yerine taktırmış ve iktidarını güçlendirmiştir.

    Sultan Genç Osman, Fatih Sultan Mehmed devrine kadar yapıldığı gibi saray dışından, Şeyhülislam Es'ad Efendinin ve Pertev Paşa'nın kızları ile evlendi. Yavuz Sultan Selim devrinden itibaren padişah saray dışından evlenmediği için bu davranış önemli bir değişiklik oldu. Kendisine planlarını uygulayacak bir sadrazam bulamadı.

    Tarihte eşine az rastlanır bir şekilde tahtan indirilerek, Yedikule zindanlarında boğularak öldürülen Sultan Genç Osman, babası Sultan Birinci Ahmed'in Sultanahmet Camii'nin yanındaki türbesine defnedildi. Tahta çıkar çıkmaz devlet erkanı içindeki üst düzey yetkilileri değiştiren, müderris ve kadıların atanma yetkilerini şeyhülislamdan alan bir padişahtı.

    iran ilişkileri

    Sultan Genç Osman tahta çıktığı sırada Sadrazam Halil Paşa, iran seferindeydi. Osmanlı ordusu Pul-i Şikeste'de yenilmesine rağmen, iranlılar, mukaddes saydıkları Erdebil şehrinin Osmanlılar'ın eline geçme ihtimali üzerine barış istediler. Serav sahrasında, daha önce iki devlet arasında imzalanan Nasuhpaşa antlaşması baz alınarak imzalanan Serav Antlaşması'yla barış tekrar sağlandı. (26 Eylül 1618).

    italya ve Akdeniz seferi

    Halil Paşa komutasındaki Osmanlı donanması 1620 yazında Akdeniz seferine çıktı. istanbul'dan ayrıldıktan sonra Navarin'e gelen donanma, buradan da kuzeye, Adriyatik'e doğru yöneldi. Dıraç'da iki italyan gemisini ele geçirdikten sonra italya'ya asker çıkardı ve ispanyollara ait olan liman şehri Manfredonia'yı fethetti.

    Lehistan (Polonya-Litvanya) Seferi

    Osmanlı Devleti ile Lehistan arasında bir dostluk mevcuttu. Dinyester ırmağı iki ülke arasında sınır oluşturuyordu. Osmanlı-Avusturya savaşlarında Lehistan ilişkileri gerginleştiyse de barış bozulmamıştı. Fakat askeri birliklerin geçimini Lehistan'a yaptığı akınlarla sağlayan Kırım Hanı, barışa aykırı hareket ediyordu. Bunun yanı sıra Lehliler Boğdan işlerine müdahaleden geri kalmadıkları gibi, Boğdan'a ait Hotin kalesini işgal etmişlerdi (1617). Ayrıca Eflak ve Erdel'in içişlerine müdahale etmeye devam ediyorlardı. Bu olaylar üzerine Sultan Genç Osman, kendisine yapılan muhalefetlere rağmen Lehistan seferine karar verdi. Bu arada Özi Beylerbeyi iskender Paşa komutasındaki birlikler, Purut kıyısında bulunan Yaş'ta, Lehlileri bozguna uğratmıştı (20 Eylül 1620).

    Sultan Genç Osman, 1621 yılının Nisan ayında Lehistan Seferine çıktı. Lehler yeni ve daha büyük bir ordu meydana getirme çabasındaydılar. Avusturya'dan yardım alarak ordularını takviye ettiler. Osmanlı Ordusu 2 Eylül 1620'de Hotin önlerine geldi. Kale kuşatıldı ve Hotin kalesi önlerinde yapılan meydan savaşında, düşman siperlerinin ele geçirilememesi, askerlerin şevk ve heyecanını oldukça yıprattı. Yeniçerilerin de kendilerini tam olarak savaşa vermemeleri, bu savaşın kesin bir netice ile sonuçlanmamasına yol açtı. Lehistan elçilerinin savaşa kendilerinin neden olduklarını bildirmesi üzerine Hotin Antlaşması yapılarak sefere son verildi (29 Eylül 1621). Antlaşmaya göre Lehler ve Osmanlılar birbirlerinin topraklarına saldırmayacak Lehistan eskiden olduğu gibi Kırım Hanına 40.000 düka altın verecekti.

    Yenilik hareketleri

    Sultan Genç Osman, Lehistan seferindeki başarısızlığının sebebi olarak askerin gayretsizliğini görüyordu. Askeri alanda bazı yenilikler yapma fikri böylece gelişti. işe Kapıkulu Ocakları ile başladı. Yaptırdığı sayımda, asker sayısının maaş defterindeki kişi sayısından az olduğunu anlayınca fazladan para vermeyi kesti. Bu durum da, daha önce fazladan gelen paraları kendi ceplerine atan zabitlerin, Sultan Genç Osman'a düşman olmalarına yol açtı.

    Sultan Genç Osman; her şeyin farkındaydı, ancak tecrübesiz olması yüzünden istediği yenilikleri yapamıyordu. Anadolu, Mısır ve Suriye'deki Türk ve Türkmenlerden oluşacak yeni bir ordu kurmak istiyordu. Aynı zamanda saray, harem ve ilmiye teşkilatlarını yeniden kurmak, yeni kanunlar çıkarmak gibi yenilikçi düşünceleri de vardı. Kapıkulu Ocakları bu durumdan rahatsızdı ve bunu belli etmekten kaçınmıyorlardı. Şeyhülislam Es'ad Efendi'nin başında bulunduğu ilmiye sınıfı ise fikir belirtmiyordu.

    Sultan Genç Osman'ın Haleb, Erzurum, Şam ve Mısır beylerbeylerine asker yazdırmak için gizli bir irade gönderdiğinin sarayda adamları olan yeniçeriler tarafından öğrenilmesi, bardağı taşıran son damla oldu. Sultan Genç Osman asker toplamak için Anadolu'ya bizzat kendisi gitmek istiyordu. Bu arada istanbul'a, Dürzi lider Maanoğlu Fahreddin'in Lübnan'da bir isyan çıkardığı haberi geldi. Sultan Genç Osman bunu bir fırsat bilerek, isyanı bastırmak için Anadolu'ya gideceğini söyledi. Ancak Sadrazam Dilaver Paşa ve Şeyhülislam Es'ad Efendi, koskoca padişahın küçük bir isyan için Anadolu'ya gitmesine gerek olmadığını söyleyerek, Sultan Genç Osman'ın Anadolu'ya geçmesini engellemeye çalıştılar. Başka bir çaresi kalmayan Sultan Genç Osman, hacca gideceğini ilan etti. Daha önce hiçbir padişah hacca gitmemişti. Sadrazam Dilaver Paşa ve Şeyhülislam Es'ad Efendi çok uğraştılarsa da Sultan Genç Osman fikrinde kararlıydı. Padişahın geçeceği güzergah üzerindeki vilayetlerin beylerbeyleri haberdar edildi ve hazırlık yapmaları istendi. Sultan Genç Osman'ın yanında 500 yeniçeri ve sipahi olacak, geri kalan asker istanbul'un korunması için istanbul'da kalacaktı. Sadrazam, defterdar, nişancı, rikab ümerası, gedikliler, 40 müteferrika ve 40 divan katibi hac kafilesinde yer alıyordu.

    Genç Osman'ın ölümü

    Padişah otağının Üsküdar'a kurulacağı günden bir gün önce Yeniçeriler Süleymaniye'de toplandılar. Ayaklanan yeniçeriler saraya girip bazı devlet adamlarını öldürdüler. Yeniçeri ve sipahileri ikna etmek isteyen Sultan Genç Osman, yeniçeri ağalarını merhamete getirmeye çalıştı. Ancak bunda başarılı olamadı. Yerine amcası Sultan Birinci Mustafa ikinci kez tahta çıkarıldı. isyancılar o an için Sultan Genç Osman'ı öldürülmesini düşünmüyorlardı. Ancak Sultan Genç Osman'ın ne kadar dirayetli bir padişah olduğunu bilen isyanın elebaşları padişahın Yedikule zindanlarına zütürülüp orada öldürülmesini istediler.

    Sultan Genç Osman'ın naaşı, ertesi gün Sultanahmet Camii'nde kılınan cenaze namazından sonra Sultan Ahmed Camii'nde babasının türbesine defnedildi. Bu Genç Osman, Bağdat'ın Fethi'ne katılmış Genç Osman ile karıştırılmamalıdır.
    Tümünü Göster
    ···