+3
-3
Bir müslüman ile ateist biri karşılaştığı, ve fikri anlamda tartışmaya başladığı zaman karşılaşılan en yaygın müslüman tavırlarını incelemek istiyorum. Ancak belirtmek isterim ki bu yazıdaki amaç her iddiaya yazı kapsamında cevap vermek değil; yaygın olan bu davranış tiplerini belirlemektir. Yine de azar azar da olsa gerekli bilgiler ve yönlendirmeler elbette olacaktır. Ancak bu cevapsız bırakış iddiaların cevabı olmadığı anldıbına kesinlikle gelmemelidir. Her iddianın bir cevabı olduğunu ve sadece biraz araştırmak gerektiğini tekrar hatırlatmak isterim.
1. Her müslüman önce Kur'an'ın mucizelerinden dem vurur. Bu mucize iddialarını iki sınıfta toplamak mümkündür;
a. Kur'an'da yazan evren hakkında verilen bilgiler
b. Kur'an'da yazan doğa üstü olaylara ilişkin mucizeler
a. Buradaki iddialar Kur'an'ın lafzına dayanılarak ortaya atılan, Kur'an'ın, bilimin yeni keşfettiği söylenilen bilgileri önceden bizlere bildirdiğidir. Bunların en yaygın olanları; 'evrenin genişlemesi', 'yedi kat yer ve gök anlayışı', 'iki denizin birbirine karışmaması' hakkında Kur'an'ın önceden bilgi vermesidir.
Tüm bu iddialar, üzerinde geniş araştırma yapılmadan deyim yerindeyse kulaktan dolma bilgilerdir. Bu iddialarda bulunan çoğu kişi sadece iddia üzerine ilgili ayeti okumuştur en fazla. Ne gidip farklı kaynakları araştırmıştır ne de bilimsel geçerliliğini incelemiştir ilgili mucize iddiasının. Oysa bu mucize iddilarına karşı yeterli düzeyde anti-tez oluşturulmuştur.
b. Buradaki iddialar Kur'an'da yazan ve insanların gerçekten olduğuna inandığı doğa üstü olaylardır. Bunlardan başlıcaları; 'denizin ikiye ayrılması', 'ayın yarılması', 'ölülerin diriltilmesi' gibi bilinen yasalara ve olgulara aykırı durumlardan ibarettir. Bunlar ilk iddia çeşitlerine göre çok daha ciddi ve kimi zaman da akıl dışıdır.
Buradaki iddianın temelinde aslında mucizlerin fizik yasalarından üstte olduğu ve fizik yasalarının delindiği yönündedir.* Bu da insanlık adına pek kabul edilebilir bir görüş olmamaktadır. Çünkü fizik yasalarının ihlal edilerek böyle doğaüstü olguların meydana gelmesi deney ve gözlemden uzaktır. Dolayısıyla da bu iddiaların gerçekliğine dair somut veriler bulunmamakta ve sadece inanç çemberinin içerisinde bir işe yaramaktadır bu iddialar.
2. Kur'an gibi muhteşem bir eserin yazılamayacağını ileri sürer müslümanlar. Ancak ne ironiktir ki bu iddiayı savunan kesimin çoğu ne Arapça bilmektedir ne de Kur'an'ı ciddi anlamda okumuştur. Bu yargıya varmak için hem edebî anlamda yetkin olmak hem de eseri baştan sona incelemek gerekir.
Oysa müslümanlar yine kulaktan dolma bilgiler ile çoğunlukla müslümanlar tarafından ortaya atılan bu iddianın hiç bilmeden ateşli savunucuları olmaktadırlar. Ancak Kur'an'ın mükemmel bir edebî karaktere sahip olduğuna karşı çıkanlar ve karşı çıkmasalar dahi onun gibi eser verilebilceğini savunanlar var.
Görüldüğü üzere buradaki durum sadece inanmak istediğin şeyi seçmeyle ilgilidir. Yine Kur'an için elimizde herkesin kabul edeceği bir iddia maalesef ki yoktur.
3. Müslümanlar bunların üzerine "Peki Allah yoksa nasıl olduk biz?" diye hemen bir çıkışta bulunuverirler.
Burada nasıl varolabileceğimizi açıklayan teorilerden elbetteki evrime atıfta bulunulur. Ancak bundan daha da önemlisi bizim yaratılmış olmamız dahi Allah'ın varlığına işaret değildir. Bizlerin varlığı bir çok ihtimal ile açıklanabilir.
4. "Ne yani maymundan mı geldik?" diye giriş yaparak evrime karşı çıkarlar ve evrim tartışmasına başlanılır. Bu tartışmaya giren hemen her müslüman x y'nın yazdıklarına karşı sonsuz bir güven duyarlar ve bilim dünyasının evrimi artık yalanladığını sanırlar. Oysa hiçbiri açıp evrim hakkında başka bir kaynağa bakmaz. Başka bir kaynağa bakmayı bırakın x y'nın yazdıklarının doğru olduğunu bile araştırmazlar. Oysa onun verdiği bir çok bilgi sahtedir ve çarpıtmadan ibarettir.
Evrim adına düşülen en büyük yanılgıları şu şekilde sıralayabiliriz;
a. "Maymundan mı geldik?"
b. "Bir proteinin oluşma ihtimali sıfırdır."
c. "Hücreler evrim ile açılanmayacak kadar karmaşık ve mükemmeldir."
ç. "Bilim evrimi inkar ediyor."
d. "Tesadüfen mi oluştuk?"
e. "Neden evrilmiyoruz artık?"
f. "Darwin bile evrimi reddetmiştir."
g. "Evrim sadece bir teoridir ve ispatlanmamıştır."
ğ. "Hiç bir ara fosil bulunamamıştır."
h. "Genetik evrimin olmadığını gösterdi."
Bu ve benzeri onlarca iddia üretilebilir. Ancak evrimden az çok anlayan biri bu iddiaların aslında ne kadar gülünç olduğunu görebilir. Bu iddialar taraflı bir kaynaklar inançları doğrulatmak adına edinilen bilgilerden fazlası değildir.
Eğer ciddi anlamda evrim hakkında bilgi edinilirse her iddianın bir cevabının olduğu görülür.
Bu aşamada bir dip not olarak müslümanların klagib cümlelerinden, şuna değinmeden edemem; "Sen atanın maymun olduğunu düşünüyorsan öyle düşün, senin atan maymun olabilir ama benim ki değil."
Bu cümledeki basitliği anlatmama bile gerek var mı bilmiyorum ama çoğu müslümanın bilimsel verilere bakış açısı maalesef ki böyle.
5. Müslümanlar bu aşamada felsefi olarak yaklaşmayı isterler olaya. Buna göre; big bang için gerekli maddesel yapıyı bir Tanrı'nın yaptığını savunurlar veya ruh gibi metafiziksel olguların bilim tarafından tespit edilip onaylandığını söylerler. Bunlarla birlikte her şeyin bir sebebi vardır veya evrenin bu mükemmel yapısının bilinçsiz bir şekilde oluşamayacağı da yaygın argümanlar arasındadır.
Buradaki tartışma hem çok engin bir niteliktedir hem de çok sığ bir niteliktedir. Çünkü insanoğlu tam olarak nereden gelip nereye gittiğini bilememektedir. Kişisel tercihler dışında somut bir cevap vermek mümkün değildir ve dolayısıyla bu varoluş sürecinin nasıl oluştuğu ve nasıl işlediği çok ilginçtir, tartışmalara yol açabilir. Ancak burada gözden kaçan ve tartışmayı sığlaştıran taraf; buradaki hiçbir cevabın Allah'ın varlığı için bir delil teşkil etmemesidir.
Diyelim ki; buradaki herhangi bir iddia cevapsız kaldı veya insanüstü bir yapının varlığının olma ihtimalini ortaya koydu. Bu bizi neden Allah'ın varlığına zütürsün ki? ilk olarak akla gelen ve gelmesi gereken sadece insandan daha komplike bir yapıda olan canlı kolonisinin bulunmasıdır aslında. Çünkü en iyi cevap, bilinene en yakın cevaptır. Dolayısıyla üstün bir ırkın olma ihtimali Allah'ın olma ihtimalinden daha yüksektir. (Buradaki ihtimal nitel olarak değerlendirilmiştir)
Ayrıca yine varsayalım ki üstün ırk argümanı da çürütüldü. Bu yine de Allah'ın varlığı için bir şey ifade etmez. Çünkü yaratıcı gücün nasıl bir şey olduğu hala muammadır.
6. Teist inanca sahip olmayan biri şimdiye kadar olmuş tüm dinleri ve karmaşayı işaret ettiği an şu cümle dökülüverir çoğu müslümanda; "Tüm ilahi dinlerin Tanrı'sı birdir; Allah'tır."
işte bu nokta oldukça can sıkıcıdır. Çünkü yine diğer dinlerden bihaber birinin böylesi bir bilgiyi savunması hoş bir davranış değildir. Bununla birlikte bu bilgisizliği dolayısıyla da dinlerin Tanrı'larının aslında temelde benzerlik gösterse de ayrıntılarda farklılıklar sergilediğini bilmezler müslümanlar. Sadece Kur'an'daki bilgiye dayanarak böyle bir düşünceyi savunurlar.
7. Müslümanlar Kur'an'ın iyilik emrettiğini, Kur'an'ın evrensel olduğunu ve dinin gerekli olduğunu söylerler. Oysa Kur'an'daki ahlak anlayışı çoğunlukla ilkeldir. Günümüzdeki insana yaraşır yaklaşıma uzaktır. Oysa müslümanların çoğunlukla gerici ahlak anlayışı onlar için doğru; bu ilerleyen ahlak anlayışı ise yanlış geldiği için Kur'an'ın doğru olduğunu savunurlar.
Dolayısıyla Kur'an bir çok yerde iyilik emretmekle beraber, kimi zaman teist olmayanların ahlak anlayışına ters emirlerde de bulunabilmektedir. Bu da Kur'an'ın her zaman iyilik emretmediğine ve bu bağlamda Kur'an'ın evrensel olmadığına işarettir.
8. Buradaki iddia çoğunlukla müslümanalrın düşünce yapsını ortaya koymaktadır ve bana göre en üzücü ve islam'ın ne halde olduğunu gösteren söylemdir; "Ya varsa?"
Buna göre müslüman biri müslüman olmayan birine şunu söyler; "Sana göre Allah yok ve ben inanarak yaşasam dahi bir şey kaybetmem. Peki ya varsa? O zaman sen cehennemde yanacaksın.
Bu düşünce müslümanların çoğunun cennet için inandıklarının ve cehennem korkusuyla dinlerinden çıkmadıklarının aslında gizli bir göstergesidir. Tüm din ilişkisini çıkar üstüne kurmuş olan bu tarz müslümanlar tamamen nereden kar elde edebilirlerse oraya tapmaya
eğilimlidirler.
iddialar daha da uzatılabilir ancak bu bile yeterince uzun bir liste oldu sanıyorum.
•
indeterminist bir şekilde mucizelere yaklaşıp aslında kuantum temelli boşlukların doldurulduğunu ve süperpozisyonlardan bir belirlilik meydana getirilerek mucize olduğunu savunanlar da vardır. Bunlara göre mucizeler fizik yasalarına aykırı değildir. Ama çok yaygınlık kazandığını söyleyemem bu görüşün.
edit: alıntıdır belirteyim huur çocukları.
Tümünü Göster