+5
Klagib bir lise fizik dersiydi. Genelde en oturup dersi dikkatli dinleyen bir öğrenci olan ben yine her zamanki yerimde en önde oturuyordum. Dikkatimi yan sıradaki arkadaşların gülmesi bozdu. Ne olduğunu sorduğumdaysa gülmekten cevap veremediler. Elime bir kağıt parçası geldi. Üzerinde yazılanları okuduğumda anlam veremedim. Kafamı kaldırıp bakınca her şey açıklığa kavuştu. Kağıtta "Fizikçinin Donu" yazıyordu. O siyah kumaş pantolonun arkasında bir pembeli belirmişti. ilk başta anlam veremedim. O bizim bildiğimiz istanbul beyefendisi Dobrovski Necmi'nin pantolonu yırtık içinden de kalpli bir don adeta bize gülücükler saçıyordu. inanamadım. Bir anda Kenan Komutan gibi "Olamaz, Olamaz" diye bağırmaya başladım. Kağıt sınıfta elden ele dolaştıkça her kafadan bir hunharca sesler gelmeye başladı. Şanssızlık bu ya bir de sınıfın kapısı çaldı o anda. Sınıfa giren müdür yardımcısıydı. O da bir an bakakaldı. Hocanın kulağına eğilip bir şeyler fısıldadı. Tabii Necmi de renkten renge giriyor. Hemen tuvalete gitti. Müdür Yardımcısı duyurusunu yaptı gitti. Derken sınıfa hoca geldi. Bütün sene suratından çok zütünü gördüğümüz Necmi'nin o ders yüzünü gördük.