/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +1
    yan binanin catisindan gizlice cevreye baktim. sehirde devam eden son yanginlar da sonmeye durmustu ve dumanlar gokyuzune dogru yukseliyordu. cevreye sessizlik hakimdi. tek duyulan arada bir arka sokaklardan gelen silah sesleri ve guvercinlerin uguldamalariydi. ha bir de sokaklardaki hoparlorlerde surekli tekrar eden bant kaydi. bize devletin kamplarina gelmemizi, orada guvende olacagimizi soyluyordu ama artik ne devlet kalmisti ne ordu ne polis. artik sadece savasan ceteler ve hayatta kalmaya calisan masum insanlar vardi. once sirt cantami bizim catiya firlatip sakladigim merdiveni yerinden cikardim. merdiveni bizim binaya uzatip hizlica karsiya gectim. cetecilerin keskin nisancilari heryerdeydi o yuzden hizli olmak hayatta kalmak demekti. merdiveni bizim tarafa saklayip cantami alip binaya girdim. binanin en ust kati bombardimandan hasar gormustu ve catlaklarla doluydu. bizim ev bi alt kattaydi, hasar yok denecek kadar azdi. giris kati tank mermileriyle harap oldugu icin catidan girebiliyorduk sadece ve bu da cetecilere karsi guvende hissetmemizi sagliyordu. alt kata gecerken tavandaki catlaktan omzuma bir sivinin damladigini farkettim. tadina baktim, idrardi. hayatta kalmak icin defalarca icmek zorunda oldugumdan tadini biliyordum. burada birileri yasiyor olmali. nasil olur, binayi erzak icin bastan assagiya taramistik, yeni gelmis olmalilar dedim ve nefesimi tutup sessizce bizim evin kapisina geldim. kapiyi sifreli bir sekilde tiklattim. her gunun ayri bi sifresi vardi, boylece cetecilerin bizi izleyip kapiyi actirmalarini engelliyorduk. kapiyi sener acti ve umutla "ilac buldun mu" dedi. basimi one egdim, sessizce iceri girdi. zavalli sener, kiz arkadasi haftalardir hastaydi ve durumu giderek kotuye gidiyordu. ama bu devirde ilac bulmak altin bulmaktan zordu. erkin ve zehra yerde oturmus bulduklari kuru ekmekleri ufalayip torbalara dolduruyorlardi. boylece saklamasi daha kolay oluyordu. hosgeldin dediklerinde elimle sus isareti yapip yanlarina oturdum.
    ···
  1. 2.
    0
    Hmmm rezerved
    ···
  2. 3.
    0
    ben: sanirim yukariya birileri gelmis
    erkin: nasil olur, daha iki gun once kontrol ettik orayi senerle
    ben: yeni gelmis olmalilar, catlaklardan birinden omzuma idrar damladi
    zehra dehsetle: ne yapicaz simdi? ya cetecilerse, bizi izliyor olabilirler
    ben: bu gece oraya gidip onlari buradan uzaklastiricaz, gerekirse oldurucez
    zehra: masum insanlar olabilir ama, izleyelim once
    erkin: masum insanlar diye bisey yok zehra. artik bu dunyada biri olur digerini yasatir. tek kural budur. gece gidiyoruz.

    huseyin annesi kampi basan ceteciler tarafindan gozlerinin onunde param parca edildiginden beri pek konusmuyordu. cay posasi ve tuvalet kagidindan sarilmis sigarasindan cekti ve ben de geliyorum dedi. senerin hasta olan kiz arkadasi hulyanin oksurukleri salondan bile duyuluyordu.

    erkin: abi bak hulyayi duymus olabilirler. buna bi cozum bulmamiz lazim
    sener: sen ne diyosun erkin
    erkin: sener bu kadar insanin hayati soz konusu. cetecilerin bizi bulma ihtimalini dusunmek bile istemiyorum. bizi diri diri yerler
    ben: sener, haftalardir bekliyoruz ve bir duzelme amaresi yok. aksine daha da kotuye gidiyor.
    sener: nejat sus!

    aglamaya basladi.
    ben: sener, dostum hepimiz sevdiklerimizi kaybettik. muhtemelen bu odada bugun oturan insanlar da birgun teker teker olecekler. belki kaynaklar daha da azalinca birbirimizin katili olucaz.
    sener: halledicem. bana biraz zaman verin.
    ben: tamam sener ama once bu ses isini halletmemiz lazim

    hulyanin odasina girdik ve ses yalitimi icin duvarlari battaniye, kartonlarla kapladik. erkin aksam kullanacagimiz bicaklari bileyliyordu. atesli silah kullanamazdik, sesi duyan ceteciler aninda bulurdu bizi.
    ···
  3. 4.
    0
    tuglaya sardigimiz tellerle yaptigimiz ocakta yakaladigimiz sicanlari kizarttik. yaninda da uzerine kurutulmus karinca kirintilari doktugumuz topladigim yaban otlarini yedik. karincanin icindeki folik asit limon benzeri bi eksilik veriyordu.

    erkin: abi simdi sogan olsa varya, bulamadin mi bugun degigib bisey
    ben: yabani otlar, lagima kurdugumuz sican tuzaklari bir el feneri haricinde bisey bulamadim.

    ceteciler kalan dukkanlari da baskalari faydalanmasin diye atese veriyordu. en son yilbasinda birkac patates ve sogan bulmustum birkac da bira. ceteciler yeni liderlerini kutladiklari icin sokaklar daha guvenliydi ve daha rahat dolasabiliyorduk yilbasi gunu. her sene yeni bir lider seciyorlar, yeni lider eskisini oldurup tahta geciyordu. uretim yapan butun fabrikalar cetelerin ellerindeydi. masum insanlar olene kadar calistiriliyor, olunce yerine yeni esirler geliyordu. sadece ekmek ve su ile beslendikleri icin genelde omurleri kisa suruyordu.

    erkin: ya soyle bi depo felan patlatsak, cok iyi korunmayan bi yer bulsak. off sogan, etler. ya sucuk abi sucuk.
    zehra guldu: bence yasadigimiz her gun icin sukretmeliyiz. cetecilerin ellerinde agir silahlar var. onlarin depolarindan birine saldirmak intahar olur.
    ben: bakin, bi yer var

    herkes dikkat kesildi beni dinliyordu. huseyin de gozlerini bana cevirdi.

    ben: birkac kez catismalarin olduguna sahit oldum. sanirim baska bir cete orayi ele gecirmek istiyor. eger buyuk bi catisma olur da depo el degistirecek olursa karigibliktan faydalanip biseyelr toplayabiliriz. tamam tehlikeli oldugunu biliyorum ama bazi ihtiyaclarimizi karsilamamiz sart. yoksa bir sene daha geciremeyiz.

    zehra: tuzruhu cok az kaldi. biterse hastalanabiliriz. sonumuz hulya gibi olur
    ben: hakikaten sener bisey yemedi. hulya zaten uc gundur su bile icemiyor. bi bakayim durumlar nasil.

    tabaga koydugum yabani otlari ve iri bir sicani alip hulyanin odasina yoneldim. iceri girdigimde sener elindeki yastigi hulyanin suratina bastirmis hickirarak agliyordu.

    ben: sener tamam, bitti. sakin ol.
    sener: karsi bile koymadi

    savasin en kotu tarafi da buydu. bizi yapamayacagimiz seyleri yapmaya zorluyordu.
    ···
  4. 5.
    0
    gece cokmustu, ben ve huseyin sessizce kapiya ciktik. ceteciler bizi gormesin diye el feneri kullanamiyorduk. heryer karanlikti. merdivenin bi kismi yikilmisti, kalan demirlerden tutunup sessizce ust kata suzulduk. kapiyi acip iceri girdik. mutfakta birinin ayakseslerini isittim. biraz rahatlamistim, demek ki tek kisiydi. sessizce huseyine gel isareti yaptim. geceyi tek aydinlatan sey ay isigiydi. mutfak dolaplarindan birinin kapagi hafifce sallaniyordu. bizi farkedince buraya saklanmis olmali dedim. huseyin dolabin kapagini acti. sakin bi aptallik yapma, silahliyiz dedim. dolaptan kirkli yaslarda bi kadin cikti.

    ben: kimsin ve burada ne yapiyorsun
    gulsen: ben karsi mahalledeki villada oturuyorum. iyi korunuyorduk ama bikac hafta once ceteciler siteyi basip onlerine gelen herkesi oldurduler. silahlarimiz ve erzagimizi aldilar.
    ben: seni neden oldurmediler
    gulsen: cerrah oldugum icin beni yanlarina aldilar. bi sure onlara yardim ettim sonra bi firsatini bulup kactim
    huseyin: bizi nasil buldun
    gulsen: ben selin'in annesiyim. bu olaylar baslamadan once ve kiyamet ceteleri ortaya cikmamisken selin size gelip matematik dersi aliyordu. seni cok severdi, o yuzden bana bikac kere seni catidan eve girerken gordugunu soyledi. once inanmadim ama israr edince izledim ve seni farkettim. artik ne selin var, ne de hayatta kaldigini dusundugum herhangi biri. kactigimda ne yapacagimi bilemedim ve yan binanin catisindan gecerek buraya geldim. sonra tepkinizin ne olacagini bilemedigimden buraya sigindim. malum kiyamet insanlari cok degistirdi.
    huseyin: buradan gitmelisin, burasi bize ait ve ne pahasina olursa olsun bizim yerimizi kimseye soylememelisin.
    ben: huseyin, bir doktor isimize yarayabilir
    gulsen: evet bakin ben size
    huseyin: cetecilere ihanet edip kacmis, bize neden etmesin

    hayatin huseyini ne kadar sertlestirdigini farkettim. aslinda ilac ve malzeme olmayinca bir doktorun pek de ise yaramayacagini biliyordum ama selin'in annesi oldugu icin belki de gizlice ona yardim etmek istiyordum.

    gulsen: bakin villada sakladigim erzaklar var. yiyecek, tibbi malzemeler, ilaclar. bana yardim edin lutfen

    aglamaya basladi. tamam sessiz ol, yarin dusunuruz ne yapacagimizi. hadi gel. bizim eve dogru yoneldigimde huseyinle goz goze geldim. elini bogazina goturerek bana gizlice oldurelim diye isaret etti. basimi sallayarak karsi ciktim. hayat huseyini sertlestirmis, acimasizlastirmisti. evet hayatta kalma mucadelesinde bize cok faydasi oluyordu ama grup icin bi tehdite donusebilirdi. kafam allak pullak oldugu icin karar veremiyordum. eve geldigimizde erkin ve zehra cok sasirmisti.

    erkin: abi sen cildirdin mi
    ben: bu kadin doktor, ayrica selin vardi ya ders verdigimiz kucuk kiz
    erkin: evet
    ben: onun annesi, doktor. bize faydasi olabilir
    zehra: buna yarin karar verelim, ceteciler bizi duyabilir. onu tanimiyoruz, guvenemeyiz. bu gecelik onu hulyanin odasina kilitleyelim.
    ben: orada hastalanabilir, zaten birkac gundur ust katta yasiyormus. cok korkmus, bize bi zarar verecegini sanmiyorum.
    huseyin: ben nobet tutarim sabaha kadar

    huseyinin gulsene bisey yapmasindan korkuyordum. kimseye guveni kalmamisti, belki bize bile. yikintilarla dolu kucuk odayi bosaltip yere kartonlar ve bebek bezleri serdim.

    ben: burada yatacaksin bu gece. yarin ne yapacagimiza karar verecegiz. ama senin de karara saygi gostermeni istiyorum. yuzumu kara cikaracak bisey yapma
    gulsen: ah tanrim, cok tesekkur ederim. emin olun pisman olmayacaksiniz

    gulsen villada erzaginin oldugunu, cok iyi gizledigini soylemisti ama o sitelerde hala cetecilerin kol gezdigini biliyordum. butu villalari erzak icin didik ettiklerinden emindim, belki bulmuslardir zulayi diye icimden gecirdim. yarin villalarin oldugu siteye kesfe cikmaya karar verdim.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 6.
    0
    sabah kalktigimizda ekmek kirintilarini sekerli suyla karistirip kahvaltimizi yaptik. sener biraz duruma alismis gibiydi. cesetten kurtulmamiz gerekiyordu. basit bir gribal enfeksiyon bile olumle sonuclanabilirdi. bu zor gorevi senerle birlikte yapmaya karar verdim, neticede olen senerin sevgilisiydi. cesedi kartonlara sarip apartman bosluguna biraktik. bugunlerde cenaze torenleri boyle oluyor diye gecirdim icimden. bu sirada zehra hulyanin odasinin duvarlarini tuzruhu ile silip dezenfekte ediyordu. huseyin yatmaya gittiginde nobeti erkin devraldi. sirt cantami ve palami alip catiya ciktim. yan binanin catisina oradan da yangin merdiveni ile zemine indim. bi sure yikintilarin arasinda saklanip beni izleyen kimsenin olmadigindan emin olduktan sonra villalari goren bir tepeye dogru ilerledim. devletler birligi kiyamet projesini onaylamadan ve isyanlar cikip ceteler peydahlanmadan once kendi halinde bir fizik ogrencisiydim. bu caddelerde insanlar ozgurce yurur, birbirini selamlardi. o zaman cok dogal olan seyler bugun ne kadar da uzak gorunuyor. bu dusuncelerle ilerlerken uzaktan bir otomobilin geldigini duyup hemen kendimi yikintilarin arasina attim. gelen arazi aracinda ceteciler etrafi kolacan ediyorlardi. muhtemelen kendilerine yeni esirler ariyorlardi. cetecilerden biri onumden gecerken elindeki kola kutusunu yere firlatti. onlar gecip gittikten sonra ben hemen kola kutusunu alip tekrar yikintilarin arasina girip son kalan damlalari icmeye calistim. birden elimdeki kola kutusu havalandi ver taklalar atarak iki metre oteme dustu. ani bir refleksle kendimi duvarin dibine attim, cetecilerin keskin nisancilarindan biri beni gormustu. lanet olsun, simdi muhtemelenbeni izlemeye devam edecek ve yerimi digerlerine haber verecekti. duvarin dibinden surunerek kola kutusunun yanina gittim, kursunun giris acisina bakarak keskin nisancinin nerede oldugunu tahmin etmeye calistim. hic vaktim yoktu, izimi hizla kaybettirmem gerekiyordu. yandaki dukkanin havalandirma girisi tam uzerimde duruyordu. eger hizli davranirsam keskin nisanciya yakalanmadan havalandirma bosluguna girip arka sokaga cikabilirdim. havalandirma boslugundan uzanan eli tutup hizla disari cektim, ceset curudugu icin eli kopmustu. ikinci bir hamleyle havalandirma bosluguna uzanip cesedi koltuk altindan yakalayip disari cektim. havalandirma bosluguna takilan bagirsagi boslukta sallaniyordu. cesedi cikardigim havalandirma bosluguna kendimi atip dirseklerimin uzerinde surunerek ilerlemeye basladim. ilk bosluktan dukkanin depo kismina atlayip arka kapidan cikip logar kapagini acip kendimi kanalizasyona attim. yaklagib onbes dakika tempomu dusurmeden kosup tahminen ulasmak istedigim tepeye yakin bi yerden ciktim. keskin nisanciyi atlatmistim, insan sayisi azalinca artik farkedilmemek cok zorlasmisti. bugun son gunum olabilirdi, belki de son gunumdur dedim kendi kendime. cam agaclarinin arasindan villalara bakan tepeye cikarken biraz mantar ve yabani ot topladim. tepedeki kucuk pinarda elimi yuzumu yikadiktan sonra yanimda getirdigim bes litrelik pet siseyi de suyla doldurdum. daha fazla alamazdim yanima cunku hizli olaliydim, hizli olmak icin de hafif olmaliydim. villalarin oldugu site sakin gorunuyordu, sanirim ceteciler artik buradan umidi kestikleri icin birakmislardi. muhtemelen arada bir buralarda erzak aramaya gelen insanlari avlamak ve rakip cetelerin buralara us kurmasini engellemek icin devriyeye cikiyorlardi.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 7.
    0
    tamamen yakilmis veya bombardimana maruz kalmis villalarin numaralarini not ettim. eger erzagin sakli oldugu villa da bu durumdaysa, buraya gelip hayatimizi riske atmanin anlami yoktu. bunlari dusunurken bacagima birseyin surtundugunu farkettim. bacagima surtunen sey bembeyaz tuyleri olan bir van kedisiydi. sanirim villalardan birinden kacmis ve burada hayatta kalmayi basarmisti. elimi uzattim, kendini oksatmak icin bana yaklasti. girtlagini kavrayip obur elimde tuttugum palamla kafasini govdesinden ayirdim. bu kadar yolu bosa gelmemisim belli ki, bu aksam cekecegimiz ziyafete herkes sevinecekti. aklimi karistiren tek bir soru kalmisti, bu kedi bunca zaman nasil olur da bu kadar besili kalmayi basarirdi. cetecilerden birine ait olabilirdi. eger kedisini aramak icin buraya gelirse gorecegi manzaradan hosnut kalmayacagindan emindim. kediyi de sirt cantama koyup geldigim yoldan eve dogru yola ciktim. hava kararmaya yuz tutmustu, bu kadar oyalandigim icin kendime kizdim. gece karanliginda cetecileri gormemiz mumkun olmuyordu ama onlar termal gozluklerle yerimizi tespit edebiliyorlardi. logarin kapagini arkamdan kapatip kanalizasyondan evin oldugu caddeye kadar durmadan kostum. isyanlar basladiginda bircok insan bombardimanlardan saklanmak icin kanalizasyonlara siginmisti. o gunler iyi gunlerimizdi, burada istedigin herseyi takas edebiliyorduk. bu kanalizasyon kapali carsiyi andiriyordu. ama artik o insanlarin hicbiri hayatta degildi. o yuzden kesif bir ceset kokusu her yeri sarmisti. hulyanin durumuna uzulmustum, layikiyla bir cenaze toreni yapilmamisti, gomulmemisti, ama en azindan intihar edip olen komsumuzun oglu fatih gibi onu yemek zorunda kalmamistik. bu dusuncelerle kanalizasyonun cikisina gelmistim. yolun geri kalan kismini yikintilar arasinda gizlenerek gittim. yan binanin catisinda once guvercin yumurtalarinin bir kismini topladim. guvercinlerin devamliligini saglamak icin hepsini toplamiyorduk, genelde ucte birini aliyorduk. eve geldigimde gulseni sandalyeye baglamislar, huseyin elindeki usturayla kadinin kollarina yariklar acmak uzereydi. ben gec kalinca gulsenin cetecilerle calistigindan suphelenmisler. ben sag salim varinca bi sorun olmadigini anladilar.

    ben: gulsen, bana erzagin oldugu villanin numarasini soyler misin?
    gulsen: 22

    kiyamet projesinin akabinde bombalanan ve daha sonra ceteciler tarafindan atese verilen villalarin numaralarini not almistim. bu listeyi gulsene gostermeden numarayi karsilastirdim. bize umut verip hayatta kalmak adina yalan soyleyebilir ve hayatimizi bos yere tehlikeye sokmamiza sebep olabilirdi. dedigi numara listemde yoktu.

    ben: yarin safakla beraber oraya gidecegiz.
    huseyin: ben de geliyorum

    huseyinin sessiz halleri bende ona karsi gereksiz bir guvensizlik uyandiriyordu. bir ara tereddut ettikten sonra, kabul ettim. huseyin, o kafanin icinde neler donuyor, bir bilebilsem.

    ben: tamam bu aksam erkin nobet tutsun, sener ne durumda. sabah nobeti senere devredebilir misin?
    erkin: iki gundur odasindan cikmadi pek. eger nobeti devralamazsa ben siz gelene kadar beklerim.
    ben: o zaman ziyafet zamani

    herkes bana bakiyordu. sirt cantamdan avladigim kediyi cikardim. gulsen bes saniye kadar donuk gozlerle kediye bakti sonra hickiriklara boguldu.

    gulsen: bo... boncuk
    ben: bu kediyi taniyor musun, gulsen cevap ver bana
    gulsen: bizim kedimizdi, neler olmus sana
    ben: gulsen, bu kedinin nasil hala temiz ve dolgun kalabildigini biliyor musun. bu cok onemli, cevap ver.
    gulsen: bombardimanlar basladiginda ortadan kaybolmustu, bilmiyorum

    erkin gulsenin omuzlarindan tuttu ve sarsti

    erkin: bana bak, kimse boyle bi zamanda yiyecegini bir kediyle paylasmaz. bize oyun oynama
    gulsen: bilmiyorum lutfen

    bu cevabini bulmamiz gereken bir soruydu. yarin villaya erzaklari almaya gittigimizde bir suprizle karsilasmak istemiyorduk.

    huseyin: o da bizimle gelsin
    ben: tamam, yarin sen de geliyorsun

    kediyi yuzduk ve gulsen haric hepimiz guzel bir ziyafet cektik. yarin buyuk bir gundu. erkenden yattik. guzel bir aksam yemegi yemeyeli uzun zaman olmustu.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 8.
    0
    BOLUM I: "BASLANGIC"
    ···
  8. 9.
    0
    ertesi sabah evimizin yakinindaki catismalar baya artmisti. bu hareketliligin sebebini bilmiyorduk o yuzden nefesimizi tutup seslerin kesilmesini bekledik. bu kadar hareketlilik varken villalarin oldugu semte ulasmamis imkansizdi. havan mermileri patladikca catlak duvarlardan tozlar cikiyordu. pek yiyecegimiz kalmamisti ve catismalar bitene kadar yerimizden kipirdamamiz imkansizdi. huseyin ritmik hareketlerle one egilip kalkarak oturdugu yerden kuran okuyordu. hepimiz hulyanin odasina kapanmis ve bulabildigimiz tum yikintilari kapinin arkasina dayamistik. aklimizdan bin degigib ihtimal geciyordu. bina patlamalara dayanamayip yikilabilirdi, cikan bir yanginda canli canli yanabilirdik ya da galip gelen cete yikintilarin arasina gizlenen galip cetecileri ararken bizi bulup esir kamplarina goturebilir veya oracikta oldurebilirdi. bomba sesleri, cigliklar ve siyasi sloganlar arasinda gunler gunleri kovaliyordu. nefes almaya bile korkuyorduk. hafizam beni eski gunlere goturdu, birkac yil once bu evde komsularin asure getirdigi, finallerden baska derdi olmayan bir grup ogrenciydik. hersey alternatif mistik bir grubun teorileri ile basladi. savunduklari teoriye gore insan irki bu hizda artmaya devam ederse kisa surede kendi sonunu getirecekti. o yuzden bir an once insan irkinin niteligi artmali ve sayisi azalmaliydi. ilk baslarda medyanin dalga gectigi kendilerine kiyametciler diyen bu akim yeni nesilde kendine baya bir yer edinmeye basladi. kafelerde, sokakta hep bu teoriler konusuluyordu. ilk basta tamamen siyasi olan bu grubun fikirleri giderek insanlari radikallestirmeye basladi. devasa gosteriler yerini suikastlere, gecekondu mahallelerine yapilan saldirilara ve sokaklarda gezinen silahli cetelere birakti. buyuk baligin kucuk baligi yuttugu gibi, insani gruplar vahsi gruplarin yemi oldu. acimasizlik insani hayatta tutan yegane duygu olmustu. devletin kurumlari da bir bir bu catismadan nasibini aldi. ordunun da destegi ile kiyametcilerin partisi meclisi feshetti ve ikinci bir emre kadar yonetime el koydu. polis teskilati ve tum kolluk kuvvetleri feshedildi. rutbeliler idam edilirken, rutbesizler kamplara dolduruldu.
    ···
  9. 10.
    0
    tvler sadece kiyametci partinin propaganda filmlerini yayinliyordu. tvlerde kiyamet projesinin onemi, eger uygulanmazsa ne kadar korkunc sonuclar doguracagi konusuluyordu. duvarlara asilan posterler daha az ama nitelikli insan irkinin onemini anlatiyordu. kiyamet projesinin sonunda hayatin ne kadar guzel olacagini, insanlik adina bu sinavla yuzlesmemiz gerektigini anlatiyorlardi. tum dogumhaneler ikinci bir emre kadar kapatildi, ebeler tutuklandi. mecliste yapilan oylamada evde yapilan dogumun cezasini idam olarak ongoren yasa 349 kabul 1 red oyuyla kabul edildi. ertesi sabah herkes mecliste suikaste ugrayan vekilin haberi ile uyandi. muhalif insanlarin olusturdugu silahli gruplar insani savunma hatti adi altinda birlesti. bu herkese bir umut vermisti ama kiyametci ceteler insani savunma hattinin da sonunu getirdi. benzeri bir muhalif hareketi engellemek icin ellerine gecirdikleri agir silahlari da kullanarak coluk cocuk demeden herkesi insani savunma hattinin milisi ya da ajani suclamalariyla sokak ortasinda oldurmeye, mahalleleri atese vermeye, sehirleri bombalamaya basladilar. gucu ellerine tamamen gecirdikleri zaman kendi iclerindeki siyasi gruplar catismaya basladi. biz daha ne oldugunu anlamadan hayatimiz cehenneme donmustu bile. bugun bu yikik dokuk evimizde tek umudumuz dun artik acliga dayanamayip yiyecek bulmak icin disari cikan erkinin birkac sican ve kuru ekmekle donmesiydi. kapinin o gunun sifresine uygun olarak tiklatildigini duydum ve parmaklarimin ucunda kapiya yoneldim. kapiyi actigimda erkin karsimda duruyordu ama birkac olu sicanla degil, yaninda olum timlerinden olan iki ceteci ile. ben daha saskinligimi atamamisken "iste insanici kopeklerin ini burasi" diyerek karnima bir tekme atarak beni yere serdi.
    ···
  10. 11.
    0
    Pnp tutmAmış niye devam ediyon amk
    ···
    1. 1.
      0
      guzel bi hikaye, bi kenarda dursun diye devam ediyorum. ister hikayeyi tutsunlar, ister gibimi.
      ···
  11. 12.
    0
    bakacam.
    ···
  12. 13.
    0
    erkin one dogru hafif egilerek yalakaca siritarak

    erkin: komutanim sucuk seyi demistiniz

    ceteci eli ile pantolonunun onunu tutup "burada sucugun" dedi ve silahinin dipcigiyle erkine vurup onu da bizim tarafa dogru firlatti. erkinin siritmasi yuzunde donmustu. beni bir gulme tuttu.

    ben: erkin ben senin sucuguna sokayim. sinirlerim bozuldu. bunca yil direndik, gizlendik ve sonunda bir siskonun sucuk sevdasina yenik dustuk.
    zehra: sen bir pisliksin erkin pislik
    ceteci: konusmayi kesin. komserim bunlari kaydedecek miyiz yoksa halledelim mi burada.
    komiser: gotumuzde ayi bagiriyor zaten, ugrasamam simdi kayitla mayit...

    komiserin gozunden bir mizrak ucu cikti. komiser agir bi sekilde yere yigilirken diger ceteci silahina sarildi ama karanlikta parildayan bir bicak bogazini bicti. yere dusen cesetlerin arkasinda huseyin eli yuzu kan icinde donuk bir ifadeyle bize bakiyordu. "erkinin bir sucu yok. onlari tuzaga cekmek icin boyle davrandik. buradan gitmeliyiz, bunlar yerimizi merkeze bildirmistir"

    ben: simdi ceteciler kendi yaralilari ile mesguldur. gun agarmadan yola cikmamiz lazim.

    ogrencilik yillarimizin ve sefalet icinde yillarca yasadigimiz evimizi terk ediyorduk. nereye gidecegimiz hakkinda hicbir fikrim yoktu ama bunu gruba belli etmemeye calistim. lagimlarda gizlenemezdik cunku lagimlara duzenli olarak zehirli gaz ve molotof kokteylleri atiyorlardi. ormanlik alanlar cetecilerin cadirlari ve esir kamplariyla doluydu. gulsen yanima geldi.

    gulsen: belki once villalarin oldugu yere gidip erzaklari alirsak hayatta kalma sansimiz artar. c

    cetecilerin silahlari da bize kalmisti. evde kalan son erzak ve isimize yarayacak malzemeleri alip villalara dogru yola ciktik. karanlik sokakta yikintilarin arasinda agir aksak ilerliyorduk. yerler olen cetecilerin cesetleriyle doluydu, agir bir catisma olmustu.
    ···