-
51.
0Yaz okulu bitti ve artık memleketlerimizdeydik. Bu 45 günlük ayrı kalışımız, bu ana kadar yaptığımız kavgaların en şiddetlilerinin olduğu zaman dilimiydi. O kadar çok kavga ediyorduk ki sık sık ayrılıyorduk. Akıllara hep, ‘’acaba buraya kadar mı? Yoksa birbirimize karşı olan duygularımız bitti mi?’’ soruları geliyordu. Birbirimize sık sık hatalar yapıyorduk. Ben hata yaptığım da Meryem ‘’sen görürsün, aynını ben de yapcam!’’ diyerek beni tehdit ederdi. Ben her kavgada kendi içime kapanarak fazla kafaya takmamaya çalışıyordum. Bu kafaya takmamalarım Meryem’in iyice sinirlenmesine sebebiyet veriyordu. Her ayrılışımız da farklı metod uyguluyorduk. Meryem, birinde kafaya takmamaya çalışır, olmayınca farklı bir şey yapar, baktı o da olmuyor, onu da değiştirirdi. Aslında birbirimizi çok seviyorduk fakat bir tahammülsüzlük vardı karşılıklı olarak.Tümünü Göster
"iyi ki geçiyorsun zaman. Ya acının en derinime işlediği bir anda donsaydın?"
Evet zaman iyi ki geçiyor. En azından, birbirimizden bu kadar uzak bir mesafedeyken geçmesi ve bizim hala bu ilişkiyi ayakta tutmaya çalışmamız takdir-e şayandır. Ne gariptir ki hayatta sana en çok acı çektiren ile en mutlu eden insanın aynı olması. Onsuz olmuyor ama onunlayken de acı çekiyorsun. O zamanlar en çok tartıştığımız konuların başında bu mevzu geliyordu. Acaba ayrılsak, en azından denesek başarabilir miyiz? Geceler boyunca bunu tartışıyor fakat bir karara varamıyorduk. Karşılıklı ayrılmaya karar veriyorduk fakat 2 gün geçmeden yine birbirimize dönüyorduk. Hep söz veriyorduk karşılıklı bir daha hatalarımızı tekrarlamayacağız diye. Bu yaz kavga gürültüyle geçmişti. Ayrılmamak için sonuna kadar direnmiştik. ikimizde biliyorduk ki yan yana gelince hiçbir sorun kalmayacaktı. Hep yan yana geleceğimizin hayalini kurarak tüm sıkıntılarımıza karşı, tüm kavgalarımıza karşı hep ayakta kalmaya çalıştık. Ayrılamıyorduk, birbirimizden vazgeçemiyorduk. Neyseki, bu sıkıntılı dönem de geride kalmıştı. Okulların açılmasına sayılı günler kalmıştı. Yan yana gelince tüm bu sıkıntıları derinlemesine konuşacaktık. Gereken neyse onu yapacaktık.
Okullar açılmıştı. ilk haftadan Sakarya’ya geldik. Her ne kadar birbirimize kırgın ve kızgın olsakta yüz yüze gelince o duyguların yerinde yeller esiyordu. Sakarya’da çark caddesinde bozacı adlı bir kafe vardı. Meryem ile sık sık oraya giderdik. ilk geldiğimiz gün yine oraya gittik muhabbet etmeye. Bu ilişkiden beklentilerimizi açık ve net bir şekilde belirttik. Birbirimizden isteklerimizi söyledik. Ben Meryem’den beni çok sıkmamasını istedim. Ayrıca aşırı derecede kırılgan bir yapıya sahipti, olur olmaz her şeye kırılır ve trip atardı. Bunca sene beraber olduğumuzu ve bu kadar alınganlığın yersiz olduğunu söylüyordum. Onun benden istekleri epey fazlaydı. Daha önceden söylediğim konuları tekrar önüme sürüyordu. Vurdumduymaz olmam onu çileden çıkartıyormuş. ilgisiz olmam, ona karşı kaba davranmam, olur olmaz her şeyde bağırmam ve en dikkat çekeni ise artık onu eskisi gibi sevmediğimmiş. Evet saydıkları az da olsa ben de vardı ama ona karşı sevgimde en ufak bir azalma olmamıştı. Diğer saydıkları ise ben de yıllardır olan şeylerdi. Ama onların hepsini ben halletmiştim. Orada uzun uzun konuştuk ve artık bunları bir daha tekrarladığımız takdirde ayrılacağımızı belirttik. -
52.
04. sınıfa gidiyorduk. Artık büyümüş, yolun sonuna geldiğimiz yıla gelmiştik. Geriye baktığımızda koskoca 3 sene bırakmıştık. Üniversiteye geldiğimizde yan yanaydık, son seneye geldik ve hala yan yanayız. Tüm beklentilerin tersine ilişkimiz devam ediyordu. Herkesin bunlar yakında ayrılır dedikleri çift, son seneye merdiven dayamıştı. Fakat her geçen gün biraz daha eriyordu ilişkimiz. Meryem artık dayanamıyorum sana ismail diyordu. Ben de onun bana söyledikleri karşısında alttan almayarak daha fazla uyuz olacağı şeyler yapıyordum. Okul açılmasının üstünden tam 1 ay geçmişti. Okulun başında yaptığımız konuşmaların etkisi geçmişti, belki de hiç olmamıştı. ilk gün yaptığımız bir daha bu hataları tekrarlarsak ayrılalım lafı sık sık tartışmalarımız da geçiyordu. Acaba en hayırlısı ayrılmak mıydı? O an için eski günleri aradığımız doğruydu fakat ayrılırsak ikimiz için daha güzel günlerin geleceğinin garantisi var mıydı? Ben hiçbir zaman Meryem’e ayrılalım lafını diyemezdim. Meryem’de diyemezdi fakat dile getirirdi. Sonunda bir gün bu böyle olmayacak diyerek ekim sonu kasım ayının başı civarı benden ayrıldı. Daha doğrusu ayrıldı demekten çok mecbur kaldı. Ben de pek fazla bişey demedim. Öyle istiyorsan öyle olsun dedim ve uzatmadım. Dışarıdan bakıldığında sanki benim de ayrılmak gibi bir niyetim olduğu şeklinde yorumlanabilir. Aslında ayrılmayı istemesem de en azından bu ayrılığı denemek gerektiğinin ikimiz açısından ne olacağını merak ettim ve onun ayrılalım kararı almasında etkide bulundum. Kendimi çektim, gurur yaptım sırf ben ayrılalım dememek için. Meryem’e ayrılalım artık dedirttirdim bir nevi. Ortada büyük bir sorun vardı; anlaşamıyorduk… Kendime söz verdim her ne olursa olsun en azından bir 15 gün Meryem ile konuşmayacaktım. Birbirimizin kıymetini belki bu süre zarfında anlayacaktık.Tümünü Göster
Evet dediğimi de yaptım. Sırf Meryem’i düşünmemek için hep kafamı başka şeylerle meşgul ediyordum. Kahveden çıkmıyor, evde de playstation oynuyordum sabahlara kadar. Ayrılığımızın ilk haftasında Meryem ‘’Allah belanı versin, senden iğreniyorum’’ tarzında taciz mesajları atıyordu. Ben o mesajlara cevap vermiyordum. Verirsem daha çok kalp kıracaktım, en iyisi biraz kendimizi dinlemeliyiz ve birbirimizin yokluğunda ki halimizin ne olduğunu görmek istediğimdendi. Aradan günler geçiyordu fakat Meryem olmadığında hayat o olduğundakinden daha iyi olduğu söylenemezdi. Onsuz yaşamayı 10 günde çözemezdim biraz daha kendimi sıkmalıydım. işin ilginç yanı benden ayrılan Meryem’di fakat ondan da hiç ses seda çıkmıyordu. Normalde bana mesaj atardı hadi buluşalım yüz yüze halledelim şu durumu diye. Fakat bu ayrılığında bana hakaret mesajları dışında mesaj atmamıştı. Onun bu kendinden emin şekilde beni aramaması, benimde kalbimi kırıyordu. Ona karşı sinir kat sayım artıyordu. Hem kendisi ayrılıyor ve sonuç olarak onun araması gerekirken, o beni aramıyordu. -
53.
0Bu arada Meryem’in doğum günü yaklaşıyordu. Bir akşam Hülya bana mesaj attı; ‘’ ismail, Meryem’in haberi yok ona sürpriz bir doğum günü yapmayı planlıyoruz Görkem ile lütfen sen de gelir misin?’’normal şartlarda ben her türlü Hülya’nın bu teklifini kabul ederdim fakat Meryem’in haberi yok sözü bende gereksiz bir gurur yapmaya sebebiyet verdi. Aslında gitmeliydim fakat beni davet edenin Meryem olması gerektiğini düşündüm o sıra. Hem benden ayrılıp, hem de benim ona sürpriz bir şekilde doğum gününde bulunmam, o an için o ruh halinde mümkün değildi. Sonuç olarak Hülya’nın çağırdığı yere gitmedim. Gitmedim fakat doğum gününü kutlayan bir mesaj attım…Tümünü Göster
15 gün kadar ayrı takıldık birbirimizi aramadık. Ayrı takılmamız daha kötüydü çünkü daha mutsuzduk fakat birbirimize gurur yapıyorduk. Kimse kimseyi aramıyordu. Hep ilk adımı karşı taraftan bekliyorduk. Bu sefer ilk adımı her iki tarafta yaptı. Vize zamanıydı ve ben üstad(şuayb) ve Ömerler de ders çalışıyordum. Gece 11 civarında Hülya tarafından bana bir mesaj geldi; ‘’ ismail, Meryem ile beraber hastanedeyiz istersen sende gel.’’ Meryem’in haberi olup olmadığından haberim yoktu. Zaten olması ya da olmaması da açıkçası umurumda değildi. Sonuç olarak Meryem hastanedeydi. Hemen evden apar topar çıktım ve hastaneye gittim. Hülya ve Meryem dışarıda oturuyorlardı. Hemen yanlarına gittim ve durumunu sordum. Ateşi varmış ve halsizmiş. Sanki 20 gündür küs değilmişiz gibi hareket ediyorduk özellikle ben öyle yapıyordum. Elimle yanağına dokunarak ateşini kontrol ediyordum. Hasta sırası olduğu için kapının önünde sıra bekliyorduk. Hülya’ya sen git ben buradayım hem vize zamanı git ders çalış dedim. O gidince baş başa kaldık. Ben her zaman yaptığım şekilde Meryem’i koltuk altıma aldım sardım sarmaladım. Yüzünü okşuyor, yanağından öpüyordum. Açıkçası özlemiştim ona sarılmayı. Onun suratından, benim orada bulunmamdan memnun olduğu bir hali olduğunu anlıyordum. ilk defa Meryem ile hastaneye gelmiştim. Onun yanında refakat ediyordum. Bir nevi karı koca gibiydik dışarıdan bakıldığında. Daha sonra muayene oldu ve hastaneden ayrıldık. Onu bu halde yurduna bırakamazdım. Benim evime gittik ‘’- sana bu akşam ben bakacağım’’ dedim ve o da kabul etti. Meryem’i evime zütürdüm, sanki 15 gündür konuşmayan, ayrı olmayan biz değilmişiz gibi hareket ediyorduk. Ertesi gün sınavım olduğu için Meryem sen ders çalış beni boşver diyordu fakat Meryem her şeyden önemliydi benim için, dersin lafı bile olmazdı onun yanında. O akşam Meryem’i kollarımın arasında, saçlarını okşayarak uyuttum. Galiba ayrılmak bize göre değildi… -
54.
0‘’ Bir kere güldüysek, on kez ağladık!’’
O zamanlar bu şarkıyı günde 20 kere dinliyordum. Kolay kolay tek başıma damar diye tabir edilen şarkıları dinleme huyum yoktur. Genelde arkadaş ortamında dinlerim bu tarz şarkıları. Şimdi ise odamda kendimi şarkılara veriyordum. ilişkimizin durumu o kadar çok canımı acıtıyordu ki her akşam uzun uzun ne yapacağımı düşünüyordum. Meryem her defasında beni gamsız olarak nitelendiriyordu fakat ben onun dediği gibi bir tek kendimi düşünen birisi değildim. Kolay değil 4 senemi verdiğimi bir insanla doğal olarak okul bitince de evlenecektim. Okulun bitmesine de çok az kalmıştı. Acaba biz her zaman kavga mı edecektik. Meryem ve ben acaba beraber olarak doğrumu yapıyorduk. Her yolu deniyorduk ayrılmamak için. Ayrıldıktan sonrada hemen barışıyorduk. Olmuyordu çünkü hiçbir şekilde ayrı kalamıyorduk. Beraberken yürümüyor, onsuzken hele hiç olmuyordu. Demek ki insanın şarkılarla konuşabilmesi için böyle bir ruh haline bürünmesi yeterliydi. Ben şuan sadece kendi penceremden yazıyorum ve kendi çektiğim acıları dile getiriyorum aslında o zamanlar Meryem benden daha çok acı çekiyor olabilir. Olabilir değil, gerçekten o benden daha çok acı çekiyordu. Ben her şeye rağmen kendimi ilişkiden soyutlayıp, vurdumduymazlığa yatabiliyordum fakat Meryem’in böyle bir şansı yoktu. Ben acımı içime atabiliyorken o dışa vurmak zorunda kalıyordu.
Aşk biter mi? Sevgi biter mi? Saygı biter mi?
Galiba bizim ilişkimizde saygının yerinde yeller esiyordu. Aşk ve sevgi bizi birbirimize kenetleyen etkenlerdi. Evet birbirimizi çok seviyorduk fakat saygı olmadan bir ilişki de aşk nereye kadar idare ederdi. Acaba bu savaşın galibi, aşk (duygu) yoksa saygı (mantık) mı galip gelecekti. Her zaman duygularımız ağır bastığı için ayrılamıyorduk. -
55.
0Meryem ile hastane olayından sonra tekrar barıştık. Barıştıktan sonra kavgalarımız da epey bir azalma oldu. Artık o hata yaptığında bile eskisi gibi olayları büyütmüyordum. Onun gereksiz tripleri oluyordu, ben de karakterimden ödün verip fazla büyütmeden olayları geçiştiriyordum. Ben hayatım boyunca özür dilemeyen bir insandım. Özür dilemek bir insanı güçsüz gösterirdi. Ben Meryem’den çok özür diledim ama hayatım boyunca kimseden kolay kolay özür dilemem. Kendimden bir şeyler veriyordum sırf ilişki düzelsin diye. Meryem ‘’ sende bazı değişiklikler var’’ diyordu. O da farkındaydı ben de ki değişikliklerin ama ben o değişiklikleri içimden gelerek yapmıyordum. Sırf ilişki düzlüğe çıksın da nasıl çıkarsa çıksın mantığıyla hareket ediyordum. Ben bir takım çabalara girince karşıdan da aynı çabayı görmek isterdim. Sonuçta Meryem ile bir ömür boyu beraber olacaktık. Meryem bana her zaman kötü yanlarımı söylerdi. Her kavga da hep aynı şeyleri söylerdi. iyi davranışlarım hep göz ardı edilirdi. Burada şimdi kendimi övmek için de yazmayacağım için bu davranışlarıma hiç değinmeyeceğim bile.Tümünü Göster
Bu sene başımıza bir de formasyon muhabbeti peyda oldu. Ortalaması 2.50 nin altındakilere formasyon verilmeyecekti. Peki ne işe yarıyor bu formasyon? Formasyon olmadan öğretmen olamıyorsun. Yani benim okuduğum bölüm formasyon olmadan hiçbir işe yaramıyordu. Bu sebepten dolayı benim ne yapıp edip 2.50 ortalamayı geçmem lazım. Ortalamam 2 civarıydı, yani ortalamayı tutturmam çok zordu. Meryem’in ise ortalaması 2.40 civarı bir şeydi. Sonuç olarak her 2.50 yi geçene de bu sertifikayı vermeyeceklerdi. Ortalamamızı yükseltmemiz gerekiyordu. Önceden dd ile geçtiğim derslere sevinirken, şimdi o geçtiğim dersleri tekrar yükseltmeye almam gerekiyordu.
Tarihler 14 Aralığı gösteriyordu. ilişkimizde 4. Senemizi dolduracaktık. Bu seferki yıl dönümümüzde ekstra bir şey yapmadık. O kadar düşünmeme rağmen ben de hatırlamıyor olabilirim. 3 saattir, o güne dair hiçbir şey hatırlamıyorum ne yazık ki. Her şeye rağmen, tüm olumsuzluklara ve kavgalarımıza rağmen, bu seneyi de bitirdik. 18 yaşında başladığımız bu ilişkide artık 22 yaşına kadar geldik beraberce. Biz beraber büyüdük aslında. Üniversite gibi bir yerde birbirimize öyle bir bağlandık ki üniversitede bitene kadar beraberdik. insan başkası tarafından düşünülmesi, sevilmesi kadar güzel bir duygu yoktur… -
56.
0şuan hikayeyi burada bırakıyorum geriye sadece 2 sene kaldı fakat bu kalan 2 sene hayatımın en berbat ve en şok edici seneleriydi. hikayeyi okuyan varsa şayet devdıbını yarın yazarım.
-
57.
06 senelik ilişkimi kitap haline getirdim. sene sene tüm önemli anları ve bugüne kadar yaşadıklarımı kaleme aldım. fakat bu yazdığım kitabı asıl sahibine ulaştıramıyorum. herneyse daha kimsede okumadı bu kitabı tam 105 sayfadan oluşuyor ve buraya yazıp yazmamak arasında kararsızım. okuyacak olan varsa şayet yazmayı düşünüyorum ve eleştrileri bekliyorum. ayrıca kitabın sonunda büyük süprizler var sonu çok kötü bitiyor. dinleyecek olan varsa başlıyorum.
-
58.
0Meryem en yakın arkadaşı yağmur ile kavga etmişti. ‘’ ismail ile hiç mutlu olmasınız inşallah diye beddua etti. Zaten çok yakında ayrılacak o senden diye söyledi.’’ Bunları söylediğinde ilişkimiz daha ayını bile doldurmamıştı. Artık yavaş yavaş etrafımızdakilerle uzaklaşmaya başlamıştık çıkmaya başladıktan sonra.
Meryem ile çok mutluydum. O kadar mutluydum ki ne dersleri kafaya takıyordum, ne yurttaki yöneticileri kafaya takıyordum. Her gün beraberdik. Benim yurdum saat 10 da girişleri son bulurdu Meryem ‘in ise 12 ye kadar vakti oluyordu. Her zaman onu yurduna bırakır daha sonra ben kendi yurduma giderdim. Fakat sorun benim içeriye girmemdi. Çocuklara çıkacağım camın penceresini açık bırakmalarını isterdim. Camdan parmaklıklara tutunarak içeri girerdim. Bu pencere işini her geç kaldığımda yapmıştım kameralar beni çekiyordu fakat ben kimseye aldırış etmeden her gece oradan çıkardım. Ta ki bir gün o parmaklıklar kopana kadar. Meryem e o kadar bağlı bir sevgi besliyordum ki cam çerçeve benim için sorun değildi. Bütün gün beraber olduğum insanı yurduna bırakır parmaklıkları aşar içeri girer ve üstümü değiştirmeden telefona sarılır aşkım ben geldim haberin olsun diye haber vermek için onu arardım. Sadece haber vermek için arardım lakin o telefon sabah ezanında kulağımdan ayrılırdı… işte böle güzel tutkulu bir sevgi başlıyordu aramızda. Beni görenler manyak mısın olum sen hala telefonla mı konuşuyorsun diye dalga geçerlerdi. Evet manyaktım olsun seviyordum. Hiç umursamıyordum ki bu söylenenleri… -
59.
0ben okumam
-
60.
0reserved
büyük ihtimal değerlenmez ama belki bir gün... -
61.
0Aaa unutmadan ilk el ele tutuştuğumuz, ilk öpüştüğümüz anları yazmayı unuttum. O kadar çok anlatılacaklar var ki bunları unutuyordum az kala. Meryem ile çıkmaya başladık başlamasına fakat elini tutmaya yanaşamıyordum. Bir gün tutayım dedim fakat elini çekti acele etme gibilerinden. Her neyse bir gün kafeteryadan aşağıya doğru merdivenler var minibüse binmek için oradan gidiyoruz bir anda Meryem elimi tutmaz mı.! O an nasıl denir insanın içi gider ya aynen o tabir bende oldu. Zaten o günden sonra hiç aralıksız bırakmadık birbirimizin elini. Hatta kavga ederken bile el eleydik. Ağlarken bile el ele ağladık. Birbirimizin yanındayken o el hiç ayrılmadı. O el kimsenin eline değmedi. O el o gün bir bağlandı çözecek kimse çıkmadı… O EL ..O EL…
ilk yılımızda tam bir sinema tutkunuyduk. Her hafta muhakkak bir yada iki filme giderdik. Daha sonra Sakarya merkezden, onun yurduna el ele, omuz omuza, muhabbet ede ede giderdik. Ben yürümeyi sevmeyen bir insanım normalde fakat Meryem ile yarım saatlik yolu sanki biranda yürüyormuşuz hissine kapılırdım. Tam bir sene boyunca o yoldan el ele geçtik. Akşamları o sokak aralarında giderken ben Meryem’in sırtına kolumu atardım o ise sol elini arka cebime koyardı.
Haftalar ilerliyordu daha bir kere öpüşmüşlüğümüz yoktu. Aslında yelteniyordum fakat hep olumsuz sonuçlar çıkıyordu ortaya. Bir gün yine yurda yürüyorduk Meryem’ e dedim ki sana bişi söyleyeceğim der demez dudaklarına doğru bir hamle yaptım.! Hamle yaptım yapmasına fakat yine bu hamlenin boşa olacağını düşünmüştüm ki kendisi de karşılık vermez mi! Evet ilk defa ıssız bir sokakta onu öpmüştüm daha doğrusu karşılık vermişti diyeyim. Daha sonra ki günler her gün onu yurduna yürüyerek bırakmaya başlamıştım ve bizim bir sokağımız vardı tam onların yurduna gelmeden 200 metre önde kalıyordu. O sokağın bizde çok büyük anısı vardı. -
62.
0Daha önceden de söylediğim gibi Meryem ile çıkmaya başladıktan sonra bir takım arkadaşlarımızla aramız bozulmuştu. Bunun nedeni bizi kıskandıklarından dolayı mı yoksa farklı sebepler mi vardı bilmiyorum. Öncelikle ayrılmamızın sebebini anlatmadan önce ayrılığımıza sebep olan kişilerden bahsedeyim.
Meryem’in sınıftan ve yurttan çok sevdiği aynı zamanda benim de cana yakın bulduğum, samimiyetine güvendiğim canan adında bir kız vardı. Ben cananla tıpkı Meryem ile olduğu gibi Ahmet sayesinde tanışmıştım. Canan ile çok iyi anlaşıyorduk çok iyi bir dosttu benim için. Hatta hayatıma Meryem girmeden önce Sakarya’daki ilk kız arkadaşlarım canan ve onun kız arkadaşlarıydı. Ben onlarla takılmaya başlamıştım. Canan’ın yakın arkadaşı olan gözde diye bir kızla flört aşamasına dahi gelmiştim. Onlarla beraber istanbul a gezmeye dahi gitmiştim. Gel zaman git zaman cananlarla takılırken hayatıma Meryem girmişti aynı ortamda Meryem’de bulunuyordu. Benim Meryem’e yakınlaşmam bir takım kişilerin canını sıkmıştı. Bu canı sıkılan kişilerden biriside canan idi. Ben Meryem’den hoşlandığımı canana da söylediğimde bana bunun doğru bir şey olmadığını benim daha iyilerine layık olduğumu söylemişti. Fakat benim için en doğru kişi Meryem olduğunu söyledikçe bana hep onu kötülüyorlardı. Zaten ben çıkmaya başladıktan sonra gelip bana Meryem in aslında benden değil de başkasından hoşlandığını dahi söylemişlerdi. işte canan benimle bu tarz konuşuyordu. Ben de Meryem’den hoşlandığım için gidip bunları Meryem ile konuştum. Zaten bu mevzuları daha önceden yazmıştım. Meryem bu olaylardan sonra canan Ahmet ve yağmurla konuşmayı kesti. Bu saydığım 3 kişi Meryem in Sakarya’da ki en iyi 3 arkadaşıydı. Doğal olarak benim de onlarla konuşmamamı istiyordu. Bende onu kırmadım ve benim de ne kadar iyi muhabbetim olsa da onlarla konuşmayı kestim. Ahmet her ne kadar Meryem ile tanışmama vesile olsa da onunla arama mesafe koydum. Canan ile konuşmamı gördüğüm yerde sadece bir baş selamı verme derecesine kadar düşürdüm. Yağmurla ise hiç konuşmadım bile. -
63.
0Gelelim ilk ayrılığımıza. Yanlış hatırlamıyorsam vizeden çıkmıştım ve kapının önünde bir sigara yakayım dedim. Orada sigaramı içerken tam karşıda canan oturuyordu. Görmemezlikten gelecektim fakat karşımda sigara içiyordu ve etrafta da tanıdık kimse yoktu yanına gidipte konuşacağım. Daha sonra canan yanıma geldi. Nabıyosun ne ediyorsun gibilerinden ayaküstü muhabbet ettik. 5 dakika geçmedi ben oradan ayrıldım. Daha sonra yurda gittim. Normalde ben sınav günleri hiç uyumadan giderim okula. Çünkü uyursam sınava kalkamıyorum. Her neyse yurda geldikten sonra uyku gözümden akıyor. vurdum kafamı yastığa uyudum. Ben uyku arasında ne dediğimi bilmeyen bir insanım yani normal hareket edemiyorum. Asabiyete bağlıyorum uykum bölününce filan. Uyurken telefon çaldı, uyandım ve arayan Meryem idi.
Nabıyosun aşkım diyemeden.
- Ya sen ne yaptığını zannediyorsun diye bana bağırmaya başladı. uyku sersemliği ve uykusuzluk yüzünden ben Meryem’e bağırmaya başladım.
- Ne oldu ya niye bağırıyorsun dedim. Daha sonra sen benim en uyuz olduğum kişilerle nasıl görüşürsün diye bağırmaya başladı. Canan ile konuştuğumu öğrenmişti fakat ben muhabbet etmemiştim ayaküstü az bişey konuşmuştum halbuki.
O telefon konuşması baya hararetlenmişti ve bende kendimi tutamayarak Meryem ‘e ilk defa sesimi yükseltip; -kapat lan şu telefonu diye bağırdım. Çünkü bende sinirlenmiştim. O an ben o sözleri hak etmediğimi düşünüyordum. Meryem’de zaten direk telefonu yüzüme kapattı. Kapatırken de BiTTi demişti. Ben o sıra bitti kelimesi canımı acıtacak olan ilişkiyi bitirecek bitti kelimesi olarak algılamadım. O an kendimi çok haklı görüyordum. Meryem in bana yanlış yaptığını ve benden özür dilemesi gerektiğini düşünüyordum. Ben hiç bir şey olmamış gibi yatağıma geri yattım. -
64.
0Uyanmıştım. Haklı olduğumu düşünüyordum. Meryem’in benden özür dileyeceğini düşünüyordum hatasını anladığında.
Aradan uzunca zaman geçmişti. Beni ne arıyor ne de herhangi bir temasta bulunuyordu. ilk zamanlar benim ona karşı hislerimin hoşlantıdan ibaret olduğunu düşünüyordum ve bu sebepten dolayı da unutacağımı zannediyordum. Arkadaşlarla içerken aklıma geliyordu telefonu elime alıp mesaj atsam mı diye düşünüyor fakat bunun sadece düşünceden ibaret olduğuna kanaat getirerek bende onu aramıyordum. Aklımdan çıkmaz olmuştu, fakültede uzaktan uzaktan hep onu takip ediyordum. Her hareketini uzaktan izliyordum. O sıralar yurtta benim sorunlarım almış başını gidiyordu. Meryem ile olan ayrılığımız hayatımın her alanına etkide bulunuyordu. Yurda alkollü gelmeler hatta cemaat yurduna alkol sokmalara kadar gitmişti bende ki ruh hali. Aklımdan çıkaramıyordum.
Acaba Meryem bende bir alışkanlık mı yoksa aşk denilen o duygu bende oluşmaya mı başlamıştı. Yurttan çok yakın arkadaşım olan Hazmi bir gün yurda bir çanta alkol getirmişti. Hazmi ‘ye de Rusya’da okuyan bir arkadaşı vermiş o kadar içkiyi. Benim sınıfta ki en samimi arkadaşım olan akın bir gün benı yurduna alem yapmaya çağırmıştı. Bende yanıma Hazmi ve Tolga’yı alarak Akın’ın yurduna içmeye gittim. Giderken eli boş gitmeyelim diye Hazmi’nin getirmiş olduğu Rus vodkalarından 2 şişe yanımıza aldık. -
65.
0reserved
-
66.
0O gece benim için bir dönüm noktasıydı. Her şey çok güzeldi eğleniyor alem yapıyorduk. Hazmi ve Tolga iyice kafayı bulmuşlardı. Hatta o kadar çok sarhoş oldular ki balkondan aşağıya adamların üstüne kusmuştu Tolga. Hazmi desen yerlerdeydi. Bana gelecek olursak ben eğleniyor gibi görünüyordum fakat aklımdan Meryem çıkmıyordu. Daha sonra ben ortamdan ayrılıp bir odaya kendimi attım. Elime telefonu aldım ve Meryem’i aradım. Aradığımda ne konuştuğumu hatırlamıyorum sadece onu aradığımı biliyorum. Yanlış hatırlamıyorsam o gece Meryem beni kırmayarak dakikalarca dinlemiş. Hatta ben o gece telefonda ilk defa birisi için ağladığımı öğrendim…
Evet artık Meryem bende bir saplantı, bir alışkanlık olmuştu. Onu artık daha sık aramaya başlamıştım ve saatlerce konuşuyorduk. Ben her defasında Meryem bu ilişki bitmesin bana bir şans daha ver gibilerinden konuşuyordum. Meryem her defasında ismail bu ilişki bitti artık istemiyorum seni diyordu. istemiyorum diyordu fakat benimle hala her aradığımda saatlerce konuşmaya devam ediyordu. Bana ilişki bitti ama arkadaş olarak kalalım diyordu. Ben de her defasında ne arkadaşı yaa ben kabul edemem böle diyordum fakat hiç görememektense arkadaş kalmak bana da mantıklı geliyordu. -
67.
013 aralık günü okulun kafeteryasında Meryem ile buluştum. O geldikten sonra sandalyemi yanına çektim. Heyecandan yerimde duramıyordum. Sakin görünmeye çalışıyordum bir yandan da nasıl açılacağımı düşünüyordum. Sonunda dayanamadım ve içimden geçenleri söylemeye başladım.
‘’ farkındaysan sana olan hal ve hareketlerimden senden hoşlandığımı anlamışsındır’’ aynen bunu dedim. Biliyorum çok ukala bir şekilde söyledim ama sağlıklı düşünememenin verdiği bir durum. O ise biraz durdu ve gülümsemeye başladı. Ben ise heyecandan farklı bir boyuta geçmiştim. bunun cevabını ben sana daha sonra söylerim dedi. Biraz daha oturduk ve ben her zaman ki gibi onu yurduna bıraktım. O kadar değişik duygular içerisindeydim ki kelimelerle anlatılacak cinsten değildi. Ama biliyordum kabul edecekti.
Ertesi gün 14 ARALIK onunla buluşmuştum yine. Bana dünkü konuşmanın cevabını verecekti.
Cevabı EVET. Evet, gerçekten bana evet demişti. Haftalardır hayalini kurduğum aklımdan biran bile çıkmayan kız bana sonunda evet demişti. Allah’ım bu nasıl bir mutluluktur. Artık benim için varsa yoksa MERYEM!!!
O günden sonra sabahtan akşama kadar onunla buluşur geceleri de uzun uzun saatlerce telefondan konuşurduk. Hiç sıkılmadan hiç usanmadan hep onunla beraber olurdum.
Bir gün bana Meryem’in en yakın arkadaşları gelmişti Meryem hakkında konuşmak için. Bana Meryem’in aslında sandığım gibi biri olmadığını yol yakınken bu işin bitmesini söylüyorlardı. Hiç birisine kulak asmadım. Benim o zamanlar yakın arkadaşım olan Ahmet’ten hoşlandığını söylüyorlardı. Bunlara inanmadım tabiî ki de. O gün yurdun Uludağ gezisi vardı. Meryem e yolda giderken bu söylenenleri anlattım. O da bunlara inanıyor musun diye bana sordu. Normalde ben kötü tarzda ki muhabbetlere bilip bilmeden hemen inanmasam da kuşkuyla yaklaşırım fakat neden bu konuda hiçbir şekilde kuşgulu bir tavır sergilemeden Meryem ‘in yanında oldum bilmiyorum. Daha 1 ay tanıdığım insana sen doğru söylüyorsun dedim. -
68.
0Ahmet’e yaptığım baskılar sonucu beni onunla aynı ortama getirmesini ısrar ediyordum. Ne zaman onlar bir yere buluşmaya gitse hemen bende orada bitmeye başlamıştım. Meryem ile yavaş yavaş muhabbet kurmaya başlamıştım. Onunla konuşunca çok mutlu oluyordum.
Bir gün Ahmet’e dışarıda onlarla bir gün ayarla buluşalım diye baskı yapmıştım. Sağolsun beni kırmayarak sinema ayarlamış. Bunlar arkadaşlarıyla birlikte 3 kişi sinemaya gideceklerdi ve bende biran da yanlarında bitiverdim. O gün çok güzel bir aşk filmi vardı Meryem ile yan yana beraber izlemiştik. O gün Sakarya’da yaşadığım en güzel gündü. Çok hoşlandığım bir insanla yan yana duygusal bir film izliyordum daha ne olabilir ki…
Artık her gece yattığımda aklıma Meryem geliyordu ona açılmalıydım; ne yapmalıyım, nasıl yapmalıyım. Ya kabul etmezse… artık birbirimize karşı çok iyiydik ne zaman grup olarak buluşsak onunla baş başa tavla oynar sohbet ederdik. Zaten etraftan da anlaşılıyordu ondan hoşlandığım. Bir gün yine okul çıkışı beraber minibüse bindik. Onunla minibüsümüz farklıydı fakat sizi bırakmalıyız diye aynı minibüse Ahmet ve ben de bindik. Sonunda özgüvenimi toplayarak telefonumu ona uzattım ve numarasını oraya yazmasını istedim. Numarasını yazdı ve geri verdi. O kadar mutluydum ki artık yolu yarılamıştım numarasını almıştım, muhabbetimizde iyi gidiyordu tek sıkıntı ona açılamamak…
Numarasını almaya almıştım fakat ne yazacaktım. 1 saat düşündükten sonra ‘’rahatsız etmiyorum umarım’’ diye mesaj attım. Karşıdan da olumlu cevap gelince uzun bir süre mesajlaştık.
Artık günlerim onu düşünmekle geçiyordu. Varsa yoksa Meryem… Sakarya artık bana sıkıcı değil bir başka geliyordu. Yurdu bile seviyordum. Derslere ayda yılda bir gelen ben, aynı fakültede de olduğumuzdan dolayı ders kaçırmayan bir insan olmuştum.
Sonunda açılmaya karar verdim… fakat ne konuşacağımı nasıl konuşacağımı hiç bilmiyordum. -
69.
0yaz panpa okurum ben
-
70.
0neyse ben yazmaya başlıyayım nasılsa okumaya başlıyınca başından kalkamayacaksınız.
-
yannansizliktan inci sozluge
-
mentalcelin babaları tam liste v1
-
eyy gwynplaine cccrammsteincc ve gran torinoo
-
kartellere karşı açtığı savaşla tanınan bir polis
-
baycerrahın anasınndan kampanya şok şok şok
-
hayat artigi ne zaman gelsem
-
beyler cemaat yurdunda kalırken birgün
-
kafamıza sıkılması gereken saatler
-
egemen bağış kabe ziyareti
-
frida kahlo hezeyanlarin
-
inci sözlük erkekleri neden tek eşli olamıyor
-
evet arkadaşlar 8 senedir kilo vermeye çalışıyorum
-
zalinazurtun basliklarini okuyan var mi la
-
beyler murphy yasalarına göre
-
axento riyakasmış
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 01 02 2025
-
şeriatı türkçe konuşarak isteyen tipler
-
kaptan kirk dedikleri eleman da bu amg
-
azönce yan odadaki liseli kardeşimin bağırmasını
-
1 hafta sonra dna köken testi sonucu açıklanacak
-
ultimate ucube karakter yarattım
-
aynaya bakınca yakışıkla gibiyim
-
teğmenler ihraç edilmiş
-
herkez yedigiinden ikram edermis
-
defter tasdik ücreti
-
ozgur ozelin tuttugu kirmizi karti
-
balkonda bi hava alalım dedik
-
beyler bazen kendimi bu adam gibi hissediyorum
-
huurya huur demek geri kafalılık olmuş
-
siyasal islam 1 nesil sonra biter
- / 2