1. 1.
    0
    Meryem ile çark caddesinde gezdikten sonra ben ona dedim ki hadi gel biz de film filan izleyelim hem bari bu akşam ben de kal ne olcak dedim. Azcık düşündükten sonra kabul etti tamam bu akşam sizde kalayım bari dedi. Şok olmuştum ilk defa aşkımla beraber aynı oda da kalacaktık. Eve gelmiştik onu odama zütürdüm ve bilgisayardan hiç unutmuyorum ona bir tane korku filmi açtım. Aşkım sen burada film izle ben bulaşık yıkayayım ve bakkala gidip bişeyler alayım diyerek onu orda bırakmıştım. ilişkimizin üstünden 10 ay geçmesine rağmen hala yanlış anlaşılmaktan korkuyordum. Acaba onu eve getirdim diye benim için yanlış düşünür mü korkusu vardı içimde. Sırf yanlış anlamasın beni diye yanına dahi sokulamıyordum. Hatta oturduğumuz kafeler de bile daha rahat hareket ediyorduk ama onu eve getirince nutkum tutuldu. Ben mutfakta oyalanırken aklım hep odanın içerisinde acaba meryem benim için ne düşünüyor diye kafa yoruyordum. Bir yandan çok mutluyum bir yandan da korkuyordum. Eğer bu ilk geceyi atlatabilirsem yanlış anlaşılmadan bundan sonrası için onun güvenini kazanırım diye düşünüyordum. Sonunda aradan yarım saat geçmişti ve yanına gitmeye karar verdim. Aşkım var mı benden bir isteğin arzun diye sormuştum. O da bana teşekkür ederim otur artık burada diye çıkıştı. Ben de hep ona varmı bir isteğin bak varsa söle hemen yapayım gibilerinden sıkıştırıyordum. Onun memnun olması demek benim için o akşam her şeyden önemliydi. Beraberce filmimizi izledik. O geceyi hala unutamıyordum aşkım benim kollarımın arasında uyuyacaktı. Acaba aynı yatakta mı uyusaydık yoksa ben karşı yatakta mı yatsaydım diye düşünüyordum. Üstümde ki acayip baskıyı bir türlü atamıyordum. Olaylara kendi penceremden bakmıyordum aslında bir de meryem’in açısından olaylara bakarsak şayet ilk defa bir insanla aynı oda da kalacaktı. işte ben bunu düşününce acaba meryem benden ürker mi düşüncesi oluşuyordu. Neyse ki o gece çok güzel bir şekilde uyuduk koyun koyuna. ilk defa aynı yastığa baş koymuştuk o akşam. Gola da ki evimizde ilk yan yana yatmamızdı. O yatakta 4 sene boyunca hep yan yana uyuduk. Önemli olan yan yana uyumak değildi aslında en ateşli kavgalarımız da birbirimizi en fazla kırdığımız anlar da dahi başka yerde uyumadık. O odanın bizde ayrı bir yeri vardı. Çok hatıralarımız vardı bizim orada. işte bu odaya ilk adımımızı böyle atmıştık. Belki de o akşam beraber uyuyarak birbirimizi ne kadar istediğimizi de belli etmiştik. Çok mutluydum hem de çok…
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    3. sınıf bizim ilişkimizin, hani derler ya en profesyonel kısmıydı. Üstümüzde ki toyluk ve çömezlikten eser yoktu. Artık Sakarya’nın bir yerlisi gibi olmuştuk. Birbirimizi de çok iyi tanıyorduk artık. Neyden hoşlanıp neyden nefret ettiğimizi biliyorduk. Hatta bakışlarımızdan ve bir cümleye başlayışımızdan bile devdıbının nasıl olacağını kestirebilirdik. arkadaş çevremizde oldukça genişlemişti. Bizim evde şahin, Davut , hazmi ve ben kalıyorduk. Bizim apartmanın en üst katına da şükrü , selim , mancı ve Rıdvan taşınmıştı. Zaten diğerleri de yerlerinde duruyordu. Bir nevi gola kent bizim olmuştu. Ortam olarak çok iyiydik. Meryem’ e gelince yeni yurduna alışmıştı. Yeni arkadaşlıklar ediniyordu. Bana yeni yurdundan çok memnun olduğunu ve hiç canının sıkılmadığını söylüyordu. Arkadaşlarından da memnundu. Gizem ile çok iyi anlaşıyordu. gizem dışında selen ismini ve adını şuan tam hatırlayamadığım bir arkadaşı daha vardı. Onları bana sık sık anlatıyordu. iyi ki bu yurda çıkmışım diyordu. Ben de tabi bu durumdan son derece memnundum. En azından artık yurt şikayetleri dinlemiyordum. Takıldığı kişilerle yurtta istediği gibi at koşturabiliyormuş. Kimse Meryemlere karışmıyor yurdun neşe kaynağının kendileri olduğunu üstüne basa basa bana anlatıyordu.
    Önceleri meryemle tek gezerdik. Şimdi ise başka çiftleri bulup okey oynamaya başlamıştık. Meryemle süper ilişkimiz vardı diğer çiftlere göre. Onlar dışarıdan bakıldığı zaman bizim yanımızda daha sönük kalıyor diyebilirim. Hazmi ve ayşe ile arada dışarı çıkar okey oynar ya da bir kafeye gider muhabbet ederdik. Daha sonradan da bizim eve giderdik. O sene ayşe’de hemen hemen meryem her geldiği zaman mutlaka o da bize gelirdi. meryem ile ayşe çok iyi anlaşıyordu. Ayşe iyi bir kızdı kardeşim gibi severdim kendisini. Bana sınav zamanları notları hep o ayarlardı. Hazmi ile onlarında komik bir ilişki sistemleri vardı. Hazmi ‘ye hem annelik hem de sevgililik yapardı. Hazmi de onu gerçekten çok seviyordu.

    Meryem’in doğum günü yaklaşıyordu. Ona bizim evde bir doğum günü yapma gibi bir planım vardı. Bu doğum gününde ise baş başa olmaktansa arkadaş grubu ile yapmanın daha iyi olacağını düşündüğümden, diğer ortak arkadaşlarımızı bu güne çağırma kararı aldık. Aldık diyorum çünkü ben sürpriz doğum günü yapamayacak kadara odunum.
    13 kasım günü uyandığım da ilk olarak evi temizlemeye karar verdim. Çünkü bizim ev gerçekten çok pisleniyordu. Bir tek biz kalsak, ev o kadar kirlenmezdi fakat tüm gola kent genelde bizim salon da toplandığından dolayı hal böyle oluyordu. ilk iş olarak salonu ve mutfağı temizlemekle işe başladım. Daha sonradan kendi odamı ve ara holü temizledim. Nereden baksak 3 saat temizlik yapmışımdır tek başıma. Neden tek başıma yaptığıma gelince. Öncelikle diğerlerinin okulu vardı ve akşam için başka bir evde takılmalarını rica ettim. Birde hadi evi de temizleyelim diyecek halimde yoktu , o kadarı da fazla olurdu. Daha sonra apar topar meryem’e çark caddesine hediye bakmaya gittim. Hem hediye alacaktım , hem de yaş pasta alacaktım. Hediye konusunda ne alacağımı hiç düşünmemiştim. Mağazalara tek tek bakıyordum ne alsam diye fakat hiç bişi yoktu aklımda. En sonunda bir tane beğendim ve aldım. Aldığım şey mavi renkli ve üstünde siyah yıldızları olan ince sayılabilecek bir penye veyahut kazak arası bişeydi. Pasta olayını da hallettikten sonra eve gidip misafirleri arayacaktım gelmeleri için. Meryemler o gün dersten çıktıktan sonra geleceklerdi. Hazmi- ayşe, ömer-fatma , esra ve sevgilisi, müge ve sevgilisi. Misafirlerimiz bunlardı. Herkes geldikten sonra az muhabbet ettik. Daha sonra kızlar ortamı hazırladı ve meryem mumları üfledi. Pastayı beraber kestik. O akşam çok güzel bir şekilde doğum gününü kutladık. Üstümden büyük bir yük kalkmıştı. ilk defa evde bir organizasyon veriyordum. Ayrıca gelenlere karşı mahcup olmak istemiyordum. Herkes halinden memnundu. Ama en önemlisi meryem’in memnun olmasıydı. Oda halinden memnundu. Ayşe ve hazmi dışındakiler evlerine dağılmıştı. Biz ise odamıza geçmiştik. Meryem bu gece olanlar için bana teşekkür ediyordu. Hediyemi beğendiğini söyledi ama ben hissetmiştim yine beğenmemişti.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    0
    ilişkimiz kavga gürültü devam ediyordu. O sene gerçekten çok sık kavga ediyorduk. Kavgalarımız genelde ayrılmaya kadar varıyordu fakat birbirimizden hiç vazgeçmiyorduk. Genelde ayrılan taraf meryem olurdu. Ayrılma sebepleri genelde ; vurdumduymazlığım, aramamazlık sonucunda da onu merak etmediğimi düşünmesi, facebook , fikir uyuşmazlığı… ilk aklıma gelenler bunlardı. Şimdi ilişkide hep meryem mi? ayrılan taraf diye akıllara soru gelebilir. Aklıma gelen ve ayrılan tarafın ben olduğu bir ayrılığı anlatacağım.
    Ömer ve Fatma ile o zamanlar çok iyi anlaşıyoruz. Beraber takılır, beraber kafelere gider , beraber muhabbet ederdik. Bir gün bizim eve ömer ve fatma’yı yemeğe davet ettim. Tabi meryem’ de gelecek. O gün okuldan çıktıktan sonra ben kendi ellerimle onlara tavuk sote yapacaktım. Ben, onlar gelmeden gidip gerekli olan malzemeleri almıştım. Daha sonra ömer ve Fatma geldiler. Meryem ise birkaç arkadaşı ile buluşup hemen gelecekti. Akşam olmuştu, meryem gelmeden yemek yapmaya başlamak istemiyordum. Yarım saatte gelirim diyordu fakat 2 saat olmuş görünürlerde meryem yok. Telefonla arıyorum tamam ben geliyorum siz yemek yapmaya başlayın diyordu. Ben de hadi seni bekliyoruz nerde kaldın? Diyerek acele etmesini söylüyordum. Telefon da bana bağırıyor tamam yaa geliyorum işte sabret biraz gibilerinden konuşuyordu. Her neyse ben yemek yapmaya başladım. Nasılsa ben yapana kadar gelir diye umut ediyordum. Ben yemeği yaparken ömerle Fatma da içeride oturuyorlardı. Yardım etmek istiyorlardı fakat ben kendim yapcam siz hiçbir şeye karışmayın diyerek onları salona gönderiyordum. Meryem gelsin diye işleri çok yavaştan alıyordum. Belki de Fatmaların yardım etmemesini de bu sebepten dolayı istememiştim. Sonunda yemeği yaptım ve sofrayı kurdum. Görünürler de hala meryem yoktu. Telefonla aradım- siz yiyin ben geliyorum diyordu. Ben hep dişimi sıkıyordum, sesimi çıkarmıyordum misafirlerin yanında. Ben de neyse biz yiyelim artık o gelince yer diyerek onlarla beraber yemeğe başladım ki tam yemeğin ortasında meryem teşrif etti. Nerde kaldın sen gibilerinden konuştum, o da ya işim uzadı filan dedi. Yaptığının son derece yanlış ve ayıp olduğunu söyledim. O yine bana sanki ben hatalıymışım gibi bağırmaya başladı. Zaten olanlar yüzünden canım burnumda bir de meryem’in haklıymış gibi bağırması beni iyice çileden çıkarttı. Kavga büyümüştü artık ve benim yaptığım ortada bir şey yoktu. Haksızlığa uğruyordum göz göre göre. Daha sonra meryem kapıyı vurarak evden ayrıldı. Fatma ve ömer onu yalnız bırakmamam gerektiğini en azından yurda bırakmam gerektiğini söylediler. Fakat ben çok sinirliydim burnumdan soluyordum. Ben de arkasından gittim ve yanında konuşmadan hareket ediyorduk. Daha sonra arabaya bindik, ben hala sükunetimi koruyordum fakat kalbim çok kırılmıştı. Ben evde aşkıma yemek hazırlarken o dışarılarda geziyor hadi gezmesine gezdi fakat insan en azından bir özür diler. Ben bunu düşünüyorum daha çok canım acıyordu. Sonunda garın oraya gelmiştik. Ben içimden geçen kötü düşünceleri ona söylemeye karar verdim. O ana kadar meryem’de hiç konuşmuyordu belki de suçunu anlamıştı. Yoksa normal bir kavgamızda meryem, eğer az da olsa haklılık payı varsa hep konuşur hatalarımı yüzüme vururdu. O gece hiçte öyle davranmıyordu bana. En azından evden kapıyı vurduktan sonra ki zaman süresinde yapmamıştı. Tam onun yurdunun yanına geldik ve ben meryem ayrılmak istiyorum demiştim. ilk defa ona bu kelimeyi kullanmıştım. Söylerken ben bile inanamamıştım o sözü nasıl söylediğime. Meryem ise hayır ismail ben ayrılmak istemiyorum demişti
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    0
    Belki de benim böyle bir şey söylemesine ihtiyacım vardı. O kadar hoşuma gitmişti ki o durum. Ben ayrılmak istiyorum diyorum, o ise ben istemiyorum diyordu. Sonra elimden tutup onların karşıda banklar var oraya gidip konuşalım diyordu. Ben ise sanki uzun zamandır ondan ayrılmak istiyormuşum da , o an bunu ona söylemişim de sonradan konuşmamızın anlamı yok ben gayet ciddiyim bu ilişki bitsin diyordum. Halbuki böyle bir durum söz konusu değildi ondan ayrılmak isteyeceğim en son şeydi. Sadece bir anlık sinirle azımdan çıkan bir sözdü. Meryem’in o hali benden ayrılmamak isteyişi yavaş yavaş gardımı, karalılığımı düşürüyordu. Üstüne birde ağlamaz mı. işte o zaman benim yelkenlerde suya inmişti. Bir insan sevdiği insan için ağlıyorsa o an isterse çok büyük suç işlese dahi affedebilirdim. Ardından ağlayarak elimi tuttu bende karşılık verdim haliyle. Benden ağlayarak özür diledi. Benden ağlayarak özür dilemesi çok hoşuma gitti. içimden ,‘’iyi ki bugün bana böyle davrandı da olaylar buraya kadar geldi’’ dedim. Orada uzun uzun oturduk. Azcık trip yapıyordum ama nafile. Biz meryemle ne zaman birbirimize kırılsak azcık trip atmaya kalksak oradan AŞKIM demeden kalkamazdık. Sonunda azcık trip atmaya çalıştıysam da ona sarıldım aşkım seni çok seviyorum dedim. işte biz yan yanayken birbirimizin bir damla göz yaşına, bir çift tatlı sözüne hata ne kadar büyük olursa olsun dayanamaz hemen barışırdık, sarılırdık, ağlaşırdık…

    Tarihler 14 aralığı gösteriyordu. 3. Senemize ayak basacaktık. Koskoca, dolu dolu 3 sene. Acısıyla, tatlısıyla,kavgasıyla, tutkusuyla tam 3 sene. Dışarıdan bakıldığında bu çift bu kadar kavga etmelerine rağmen nasıl olur da tam olarak 3 sene beraber olabildiler diyenlere inat 3 SENE! O gün meryem’i yemeğe çıkaracaktım. Akşam saat 8 sularında buluştuk ve bir restorana gittik. Garson menüleri getirdi ve içersinden seçim yaptık. O an kendimizi karı koca gibi hissediyordum. Baş başa yemeğe çıkmıştık ve 3. Senemizi kutlayacaktık. Yemeğe başlamadan önce meryem bana aldığı hediyeyi verdi. Atkı ve şapka almıştı bana. Malum aralık ayındayız ve benim işe yarar bir şapkam Ve atkım yoktu. Gri ve siyah tonları olan bu giyecekler benim çok hoşuma gitmişti. Yemeklerimizi yedikten sonra biraz muhhabet ettik ve sonunda mekandan ayrıldık. O akşam onunla sinemaya gittik. Tabii sinemaya gitmeden önce klagib çark yürüyüşümüzü yaptık. O akşam yıl dönümümüzün şerefine meryem ben de kalacaktı. O akşam, benim ona doğum günü hediyesi olarak aldığım hediyeyi gece yatarken giymişti. Hatta o akşam onun baya bir geyiğini yapmıştık. Benim aldığım hediyeye bu kadar mı değer veriyorsun sen diye konuşmuştum. O da yaa aşkım ben bunu dışarıda giyemem gecelik gibi diyordu. Ben de hafif trip atıyordum ama nafile hani demiştim ya biz o oda da hiç küs ve dargın yatmamıştık. 3. Senemizi de böylelikle adım atmıştık. O zaman şöyle bir geriye baktığımızda baya bir mesafe kat etmiştik. Birbirimizi artık daha iyi tanıyorduk. Her geçen gün tutkulu bir aşka yelken açıyorduk. Bakmayın sık sık kavga ediyoruz dediğime o kavgaların bile ayrı tadı oluyordu. Hatta biz sırf can sıkıntısına birbirimizle odanın içerisinde tekme tokat birbirimize giriyorduk. O odanın ve duvarların dili olsa da konuşsa.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    0
    3.YIL

    Büyüyorduk, her şeyimizle büyüyorduk. ilişkimiz tabiri caizse olgunluk çağını yaşıyordu. Artık birbirimizin, neyden hoşlanıp, neyden nefret ettiğini çok iyi biliyorduk. Tabii bunları biliyoruz diye de kavga etmiyoruz anlamı da çıkamaz. Asıl kavgalarımız bu sene itibariyle baş göstermeye başlamıştı. 3 gün barışıksak, 1 gün kavgalı bir halimiz vardı.
    2009 a girmeye sayılı günler kalmıştı. Bir yandan da vizelere giriyorduk. Ben 1.8 ‘i geçmiş olmanın verdiği rahatlıkla dersleri pek sallamıyordum. Nasılsa geçmişim havası, ben de ileride çok kötü sonuçlar doğuracak olan ortalama problemlerini meydana getirecekti. O sene geçeyim de nasıl geçersem geçeyim havası vardı bende. Dd almak benim için büyük başarı sayılıyordu. Fakat aldığım bu ‘’dd’’ler daha sonra başıma büyük belalar açacaktı ki bundan bi haberdim. Meryem ise benden daha az sorunluydu ders konusunda, fakat onunda geçtiği dersler sınıf ortalamasının altındaydı. O da dersleri sallıyordu açık konuşmak gerekirse. Bizim için, önce ilişkimiz sonra ders geliyordu. Biz çift olarak zeki, fakat tembel insanlardık. Vizelerimizde bu anlattıklarıma paralel şekilde sonuçlanmıştı.

    Yılbaşı günü gelmişti. O günü arkadaşlarımızla geçirmeye karar vermiştik. Zaten bizim evde tanıdık herkes akşama alem yapmaya gelecekti. Meryem’i o ortama sokmam imkansız gibi bir şeydi. Coşkuların ev, yanda ki Esatların ev ve yukarıda ki şükrülerin ev, o akşam biz de toplanacaktı. Meryem ise, onların yurdunun kantin katında parti olacağını söyledi yıl başı akşamı. Zaten parti olmasa ve ben o akşam meryemle yıl başı geçirmiyor olsam , benim canımı okurdu. Karşılıklı olarak anlaştık ve geceyi ayrı ayrı geçirecektik. Yıl başı günü yine meryemle buluştuk ve saat 9 a kadar beraber takıldık daha sonra onu yurduna bıraktıktan sonra ben de eve dönmüştüm. O akşam bizim ev tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Bir nevi gökkubbe yurdunda ki tüm samimi arkadaşlarımla aynı ortamda bulunuyordum. Yıl başı gecesi için alışverişimizi yapmıştık. Ortamda bulunan 20 kişinin her biri o akşam alkol alacaktı. Büfeye gittik ve adamı zengin edercesine alkol aldık. Herkes yüklü bir meblağ vererek alkol için paralarına kıymıştı. Bunun dışında mezesi de cabasıydı. Herkes içiyordu ve ilk gardı düşende beklendiği gibi hazmi olmuştu. Hazmi çok az içer fakat içtiği kadarıyla da hemen kafayı bulurdu. Sonradan tek tek herkes kafa bulmaya başlamıştı. Müzik tesisatını kurmuştuk ve yavaştan damar moduna geçiyorduk. Geceye hareketli parçalarla girdik, sonunda da Sinan özen’den koptuğu yerde bırak şarkısıyla kendimizi yerden yere atarken bulduk. Bakmayın yerden yere atardık dediğime laf olsun diye söylemedim, gerçekten ortamda birileri kendini yerden yere atıyordu. Atan kişi hazmi idi. O zamanlar ayşe bundan ayrılmıştı ve hazmi de onu unutamıyorum diyordu. Tabii alkolünde vermiş olduğu enerjiyle hazmi halının üstünde bir o yana bir bu yana kendisini atıyordu. AYŞE !! AYŞEEEE! Diye bağrınıyordu. O kadar çok bağırınıyordu ki komşular şikeyete geliyordu. Fakat nafile hazmi kendini kaybetmişti. Sonunda Davut dayanamayarak hazmi’nin üstüne çıkarak tokat atmaya başladı. Bir yandan vuruyor , bir yandan da hazmi daha çok bağırıyordu. Ortam da ayık olan kimse yoktu. Ben ise ortamda ki ruh haline göre müzikler açıp milletin daha çok bunalıma girmesini sağlıyordum. O gece kusan kusanaydı. Ama kimse bilmiyordu bu kusanları. Fakat hepimiz biliyoruz ki herkes kusmuştu fakat kabullenen yoktu. Hatta bir tanesi öyle bir kusmuş ki tuvaletin tavanına evet yanlış duymadınız tuvaletin tavanına kusmuştu. Oraya kusan hala gizemini koruyor. O gece yavaş yavaş enerjisi bitenin olduğu yerde sızmasına kadar devam etmişti. Geceye inna’dan başlayıp müslüm’den bitirmiştik. işte bizim müzik zevkimiz böyleydi. 10 dakika önce şahin pistte disko şarkılarıyla koparken, bir anda tarzımızı değiştirip şahinin yanına hazmi gelerek ağıt yakabiliyordu. O gece böyle son buluyordu. Hazmi’nin ayşe için yaptıkları sadece bununla da sınırlı değildi. Daha sonraki günler ayşe’nin yurduna bir operasyon yaptı hazmi. Peki neydi bu operasyon? Hazmi bir akşam yanına esat’ı da alarak gecenin 1’in de ayşelerin yurda çıktı. Evdekilere de hiçbir şey söylemediler. Meğer çıkma sebepleri kızın yuruduna gidip kampus yoluna büyük harflerle kuş yazmakmış. Evet dediklerini de yaptılar. Sprey boyayla koskoca kuş yazmıştı hazmi sevgilisi için. Kampüse giden herkesin görebileceği büyüklükte. Zaten bu jestinden dolayı ayşe pek fazla küs kalamadı hazmiyle.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    0
    Ara tatile girmeye az kalmıştı. Sınavlar bitti bizde artık meryem ile son demlerimizi yaşıyorduk. Benim doğum günüm her zaman ara tatile denk geliyordu. Bu sefer meryem biz tatile girmeden benim doğum günümü kutlayalım dedi. Ben de doğal olarak kabul ettim. Hiç unutmuyorum 15 ocak akşamı meryem bizim eve gelmişti doğum günümü kutlamak için. Ev de kimde yoktu zaten kimseyi de davet etmemiştik , baş başa sade bir doğum günü kutlayacaktık. Daha sonra aldığı pastayı çıkarı ve pastanın üstünde ‘’ iyi ki doğdun bir tanem’’ yazıyordu. Ben mumları üfledim ve bana aldığı hediyeyi verdi. Hediyesini baştan yadırgasam da belli etmedim. Hediyesi ise siyah bir kazak ve üstünde baklava dilimi desenleri vardı. Gayet şık ve alımlıydı. Hatta o kadar beğenildi ki benden habersiz ev arkadaşlarım o kazağı alır giyerlerdi. Tabi meryem’de doğal olarak bana kızardı ‘’hediyemi neden başkalarıyla paylaşıyorsun’’ diye. O akşam bol bol fotoğraf çekindik. Fakat yanımızda kimse olmadığından yan yana güzel bir poz bile veremiyorduk. Aşkım’a çok teşekkür ettim bana böyle bir günü yaşattığı için. O akşam Meryem bende kalmıştı. Bol bol film izledik. Zaten 3. Senemizde Meryem haftanın 2 günü muhakkak bende kalırdı. Benim tüm arkadaşlarımla da gayet iyi anlaşıyordu. adeta bizden biri gibi olmuştu. Artık ara tatil zamanı gelmişti ve 20 günlük bir ayrılık bizi bekliyordu. Birbirimize her zaman olduğu gibi klagib tembihlemelerimizi yaptık. Birbirimize söz verdik karşılıklı söz dinleyeceğimize dair.
    Bizim evde yine bazı anlaşmazlıklar olmuştu. Açıkcası bizim ev ortamı derslerine pek çalışmayan tiplerden oluşuyordu. Özellikle Şükrülerin üst kata taşınmasıyla dersleri iyice boşlamıştık. Sabahlara kadar batak ve playstation turnuvası düzenlerdik. Uyku düzensizliği hat safhadaydı. Bazen akşam 5 te ki derslerime daha uyanıpta yetişemiyordum. Ortam da ki herkesin bu anlattıklarıma paralel olarak dersleri de kötüydü. Nasıl iyi olsun ki. Okula gitmiyoruz, kahveye gidiyoruz. Akşam eve gelince yemek yapmasına bir batak atıyorduk , ondan sonra ise sabahlara kadar oyun oynuyorduk. Dersi düşünen yoktu bile. Bizim evde şahin Davut ben ve hazmi kalıyorduk. Şahin 1.8 i geçememenin sebebini ev ortdıbına bağlıyordu. Bu yüzden evden ayrılmaya karar vermişti. Kimse de bu kararından dolayı onu yadırgamamıştı. Çünkü herkes biliyordu o evde ders çalışmanın ne kadar zor olduğunu. Şahin kitabında en başın da bahsettiğim Meryemlerin sınıfında ki Ahmetlerin evine çıkmıştı. Fakat çıkması ani olduğundan dolayı biraz da bizi zor durumda bırakmıştı. Biz 3 kişi kalmıştık ve o sene ev sahibi gerçekten acayip bir zam yapmıştı. O evin ideal kişi sayısı 4 olmalıydı ayrıca doğal gaz şahin çıktığı zaman çok gelmişti. O kadar gelmişti ki görende hamam işletiyoruz zannederdi. Herkes kemer sıkma politikası uygulamaya başlamıştı bende dahil. Çünkü zor zamanlar geçiriyorduk. Kira ve doğal gaz belimizi bükmüştü. Doğal gaz demişken en çok doğal gazı da belki de benim yüzümden harcıyorduk. Meryem ne zaman bize gelse ‘’aşkım ben üşüyorum’’ diyerek doğal gazı sona dayıyordu. Onun için her şey feda olsun diyerek bende ‘’aç aşkım aç, senden kıymetlimi’’ diyerek arka çıkıyordum. Fakat daha sonraları o 750 milyonluk faturadan sonra ne zaman Meryem mutfağa doğal gazı açmaya gitse ben de ardından su içmeye diye çıkarak doğal gazı kapatıyordum. Aradan zaman geçiyor bir bakıyorum terlemeye başlamışım anlıyorum ki Meryem yine alete el atmış ibreyi sona dayamış. Ben de koşarak yine kapatıyordum. Belki bu açıp kapamalar yüzünden bu kadar çok geliyordu. Ondan sonra bana sen cimrisin, sen bana bakmıyorsun, ben ölsem kılını kıpırdatmasın gibi beni yerici cümleler kuruyordu. Ben ona aşkım bak zaten 3 kişiyiz bide bu doğal gaz çok geliyor diyerek ona anlatmaya çalışıyordum. Hatta ütümüze 2 yorgan,2 battaniye alıyordum sırf o üşümesin diye ama nafile. Neyse ki daha sonradan işler rayına oturdu da bu işi de halletmiş olduk. O günlerin bile tartışmasının tadı bir farklı oluyordu. Meryem odadan gazı açmaya koşarken bende ardından onu tutarak salmıyordum. Orada birbirimizle kavga ediyorduk saç başa tabii bu söylediklerim şaka olarak başlasa da sert temaslarla birbirimize vurmaya kadar ilerliyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    0
    yaz bakalım...
    ···
  8. 8.
    0
    Ara tatilde her zaman olduğu gibi birbirimizle mesajlaşır gece olunca da birbirimize kamera açardık. O ara tatilde bizi çok üzen bir olay yaşamıştık. Meryem’in babasının sağlık problemleri baş gösteriyordu. Böbreklerinde taş oluşmuştu. ilkten bakılınca alt tarafı taş diye düşünülebilir fakat babasında ki olay tamamen farklıydı. O taşlar idrar yolunu tıkamış ve ciddi bir boyut kazanmıştı. Ameliyat gerekliydi. Sabahlara kadar meryem ile ben de beklerdim. Her zaman durumunu sorar elimden bir şey gelecekse yapmaya hazır olduğumu belirtirdim. Gerçekten bende üzülüyordum, nasıl üzülmeyeyim ki?

    Okullar açılmıştı. Aşkımla tekrardan bir araya gelmiştik. Onunla bir araya gelmeden önce, bana demişti ki ‘’ ismail beni terminalden alırmısın?’’ ben de tamam yavrum almaya gelirim ben seni demiştim. Fakat ben büyük bir hata yaparak onun geldiği zaman terminale onu almaya gitmemiştim daha doğrusu uyanamamıştım. Hatta bu eşekliği ben ilk defa da yapmıyorum. Bundan önce de onu sabah terminale bırakmadığım zaman da olmuştu. Tabi ben bunu yapınca meryem benim canımı okudu. ‘’ sen nasıl insansın, bunca zamandır görüşmüyoruz insan sevgilisini almaya gelmez mi, o kadar bavulu kız başıma ben taşıdım…’’ gibi bir çok laf söyledi bana. Haklıydı, hem de sonuna kadar. Ama uyuyakalmalarım benim çok büyük problemimdi. O ise bu duruma vurdumduymazlık diyordu. Belki de haklıydı ben vurdumduymaz bir insandım. Fakat vurdumduymazlık, uykusuzlukla birleşince ortaya dayanılmaz bir ben çıkıyordu. Zaten ben haksız olduğum zaman susar ve cevap vermezdim. O zaman da öyle yaptım. Sadece susuyordum, meryem;- bana cevap versene! dedikçe ben hatalı olduğumdan dolayı susuyordum.
    3. sınıfın ikinci dönemi, 3 sene içerisinde belki de en çok kavga ettiğimiz dönemdi. O kadar çok kavga ediyorduk ki artık dışarıdaki arkadaş çevresi bile alışmıştı bizim kavgalarımıza. Artık birbirimize karşı tahammülsüzce hareket ediyorduk. Birbirimize kırıcı laflar söylüyor, aradan birkaç gün geçiyor ve birbirimizi aramıyorduk. Meryem bana her zaman ‘’- ismail bana gurur yapma! Kavga ettiğimiz zamanlarda beni ara diyordu.’’ Tamam ben az da olsa gurur yapıyordum fakat kendisi de bana dediği kadar gurur yapıyordu.
    Birbirimizin alkol kullanmasına yasak getirmiştik. Ben hiçbir şekilde alkol almayacaktım. Bu isteğini de kabul etmiştim. Alkolü ancak beraberken, o da meryem kabul ederse içiyorduk. Bir gün meryemle şuan hatırlayamadığım bir sebepten dolayı kavga etmiştik. Ben kavga ettiğimiz zaman genelde kendimi kahveye veririm sakinleşmek için. O gün de meryem muhtemelen hatalı olmalı ki beni telefonla arıyordu. Ben de onun telefonunu açmıyordum. Galiba gurur yapıyordum. Aradan az bir süre geçtikten sonra hazmi’ye mesaj attı. ‘’ ismail ordaysa söyle telefonunu açsın’’ bu mesajı söyleyince bana hazmi, ciddi bir durum olduğunu düşünerek onu aradım.’’- ismail az sonra size geleceğim haberin olsun’’. Ben de direk eve gittim, normalde meryem böyle bir şey yapmazdı yani ondan beklenen bir davranış değildi. Ben eve gittim ve aradan 20 dakika geçmeden meryem geldi. Odamıza geçtik ve konuşmaya başladık. Neden biz hep kavga ediyoruz, neden anlaşamıyoruz gibilerinden istişare ediyorduk. Konuştuktan sonra barışmamız kaçınılmaz oluyordu zaten. Barıştıktan sonra da beraber yatağa girer bir iki saat kestirirdik. Yatağa girdikten sonra meryem’den öyle ağır alkol kokusu geliyordu ki ateş yaksam uçacak. Zaten konuşmalarından da anlamıştım alkollü olduğunu fakat olayın vermiş olduğu üzüntüyle öyle konuştuğunu düşünüyordum. Daha sonrada anladım ki yurtta çılgın gibi içip soluğu yanımda almıştı. ‘’ ben de ona hani biz artık alkol almayacaktık!’’ Diye çıkıştım. Bu çıkışım aslında çok sert bir şekilde olmadı. O da ‘’aşkım yurta kızlar içiyordu, bende içtim. Sonra aklıma sen gelince, ben de buraya yanına geldim’’ dedi. Bana gelmesinin asıl sebebi anlaşılmıştı. Alkolün vermiş olduğu gazla yanıma gelmiş ve göğsüme yatmıştı. Kızamıyordum ona, nasıl kızabilirdim ki. Bende ‘’tamam aşkım’’ diyerek onu sıkı sıkı sarmıştım.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    0
    Bu dönem meryem’in Edirne’den abisi gelecekti. Bana ‘’aşkım Edirne’den abim Sakarya’ya beni görmeye gelecek’’ dedi. Geldiğinde benimle de tanıştıracağını söylüyordu. ilk defa ailesinden biriyle tanışacaktım yüz yüze. Abisi geldiğinde ikisi beraber Sakarya’yı gezmişlerdi. Daha sonradan meryem beni arayarak ‘’ aşkım abim seninle de tanışmak istiyor’’ dedi. Ben acayip şekilde heyecanlanmıştım. Sonuçta çok yakın bir akrabasıyla tanışacaktım ve beni beğenmesini ve güvenini kazanmasını sağlamalıydım. Çark mesire de buluştuk. Abisi ile tanıştım ve uzun uzun muhabbet ettik. Abisi bana karşı çok iyi davranmıştı. Kendisinden bahsetti, zaten meryem daha önceden onu anlatmıştı bana. Futbolcu olduğunu ve muhabbetinin çok iyi olduğunu belirtmişti. Bol bol o gün fotoğraf çekindik. Bir iki saat oturduktan sonra kalktık. Daha sonradan abisinin beni nasıl bulduğunu sordum meryem’e. O da beni çok efendi bulduğunu söyledi.
    Takvimler 1 nisan’ı gösteriyordu. Vize zamanıydı ve benim derslerimi ciddiye aldığım bir dönemdi. Çünkü kurtarmam gereken bir dünya ders vardı. Derslerden kalmaya lüksüm yoktu. Bu sebeple artık tek başıma ders çalışmıyordum, daha çok sınıftan arkadaşların evine ders çalışmaya gidiyordum. 1 nisanda da arkadaşlara ders çalışmaya gitmiştim. Ders çalışırken telefonum çaldı ve arayan meryem’di. Telefonu açtığımda sesi çok kötü geliyordu. Bana dedi ki; ‘’ aşkım bizim yurttan iki tane kızı dolmuşçular kaçırıp tecavüz ettiler’’ dedi. Daha sonradan da bunları öldürdüler dedi ve şuan çok kötüyüm dedi. Ben de bunu duyunca şok oldum doğal olarak. Böyle içime bişi oturdu, meryem de o kadar üzüntülü bir şekilde konuşuyordu ki bende kendimi tutamayarak küfürler yağdırıyordum bunları yapanlara karşı. Daha sonradan meryem kahkalar atarak ‘’aşkım bir nisan ‘’ diye bağırdı. Ben de tabi üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Sonradan bunu nasıl yedim diye kendime kızdım. Aslında bu benim ilk 1 nisan şakasını yemem değildi. Geçen sene ki yaptığı şaka daha içler acısıydı. Şimdi aklıma gelmişken onu da anlatayım. Akşam meryem beni aradı ve aşkım dedi babam beni okuldan alıyor dedi. Nasıl olur, neden alıyor gibilerinden sorular sormuştum ve o da bana ‘’ babam beni okutmayacakmış zaten hastalığımda var’’ diyordu. Hatta yarın Sakarya’ya geliyor ve beni alacak diyordu. Zaten onları duyunca ve ciddi bir şekilde suratıma bunları söyleyince beni bir üzüntü tuttu ve yalvarmaya başladım.’’ Lüften aşkım beni bırakıp gitme ‘’ diyerek adeta ona yalvarıyordum. Hatta kaçalım bulamasın bizi bile demiştim. Az daha üstüme gelse ağlıyordum ki tam yerinde kesmişti şakayı. Ama ben çok fena olmuştum o şakasında, elim ayağım titriyordu. Meryem’in bana şakadan da olsa onları söylemesi içime oturmuştu. Aradan zaman geçince anca kendime geldim. Her 1 nisan’da bana şaka yapardı ve ben hepsini de yerdim.
    Bir cumartesi günü grup olarak dışarı çıkacaktık. Ayşe-hazmi, ben-meryem ve grubumuza yeni katılan selim- esma çifti gelmişti. Selim ve esma yeni çıkmaya başlamıştı. Bizde her zaman tek çıkmayalım biraz da başka çiftlerle çıkalım da hem muhabbet olur diye toplu çıktık. O gün ilk baştan bir kafede oturup muhabbet ettik, daha sonra da sinemaya gitmeye karar verdik. Gittiğimiz film çok kötüydü. Grupta izlediğimiz filmi bir tek hazmi beğendi. O da nesini beğendi hala anlamıyorum. Sinemadan çıktıktan sonra okey oynamaya karar verdik. Meryem okey oynamasını çok severdi ve ayrıca çok da iddalıydı. Herkes sevgilisiyle eş olacaktı. O günün galibi biz değildik muhtemelen. Eğer o gün biz kazanmış olsaydık diğerleriyle dalga geçeceğimizden dolayı aklımda daha çok yer edinirdi. Bu sebepten dolayı o gün okey de kaybetmiştik. Okey de kaybetmiştik kaybetmesine fakat aşkta kazanmak daha önemliydi bizim için. O gün de öylelikle son bulmuştu.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    0
    O sene vizeler çok iyi olmamakla beraber diğer senelere göre daha iyi gelmişti. Gerçekten insan ders çalışınca yapabiliyordu. Benim derslerim ilk senelerde çok kötü olduğundan dolayı kendi sınıfımla bir iki ders alırken diğer tüm derslerimi alt sınıflarla alıyordum. Tüm sınıflarla derse giriyordum. Adeta fakültede girmediğim tanımadığım insan kalmamıştı. O sene de altta ki derslerimin hemen hemen hepsini temizlemiştim. Meryem ise derslerde başarılıydı başarılı olmasına fakat yetmiyordu. Ortalaması o kadar iyi değildi. Biz iki çift olarak tembeldik galiba. Zaten beni tanıyan tanımayan herkes başarısız bir öğrenci olarak görüyordu. Alt sınıflarla vize ve finale girdiğimde onlardan bile kopya isteyen birisiydim. Normal şartlarda o sınıflarda çanı benim belirlemem gerekiyordu fakat ben yine de başarısızdım.
    Meryem ile ilişkimiz bir küs, bir barışık olarak devam ediyordu. O dönemde artık ilişkide ne kadar çok kavga etsekte artık büyüyorduk ve ilişkimiz ciddi adımlarla yılları eritiyordu. Dışarıdan gıpta ile bize bakıyorlardı. imrenilen bir çifttik ve bizi birbirimize çok yakıştırırlardı. Bu yakıştırmayı şimdi çiftlerinde dahil olduğu bir doğum günü partisiyle açıklamak istiyorum. Benim yan dairemde ve çok sevdiğim Fatih Şakar adında bir arkadaşım vardı. Onun doğum gününü kutlamak için sevgilisi Kübra bana ’’ –ismail Meryem’i de al ve doğum gününe gelin çok mutlu oluruz gelirseniz demişti.’’ Doğum günü akşamı meryem ile çark mesire de oturuyorduk. Ben dedim Fatih’in doğum gününe davetliyiz meryem gidelim mi? O da bana yok canım istemiyor hem kıyafetlerim de uygun değil diyerek olumsuz cevap vermişti. Ben de ısrar etmedim fazla. 1 saat takıldıktan sonra canımız sıkıldı ve gitmeye karar verdik. Gitmeden önce Meryem’in yurduna uğrayarak orada kıyafetlerini değiştirmişti. Saat 11’e yaklaşıyordu ve biz oraya gittiğimiz de çok geç olacaktı. Sonun da mekana gelmiştik ve biz mekana girince herkes bize imrenerek bakıyordu. Bunu ben şuan kendimizi övmek için söylemiyorum. Bunları bana söyleyen çok yakın bir arkadaşımdı. ‘’ Kanka siz oraya girince diğer kızların suratı düşmüştü seni meryem ile görünce’’ meryem ile çok yakışıyorduk gerçekten de. Hem çok yakışıyoruz hem de diğerleri gibi sus pus oturma gibi özelliğimizde yoktu. Gittiğimiz yerlerde muhabbeti etrafımızda çevirip ortama bir neşe katardık. O gün de aynısı oldu. Bir tarafta canlı müzik çalıyordu fakat herkesin üstünde bir sersemlik vardı. Bizde meryemle şarkılara eşlik ediyor ve milletin de eşlik etmesine vesile oluyorduk. O gün ne kadar da doğum gününe isteksizce gitsekte mutlu bir akşam yaşamıştık.
    Meryem yurdunda çok samimi olduğu arkadaşlarıyla arası bozulmuştu. Sebebi ise kızların klagib kıskançlıkları. Meryem Hülya adında bir arkadaşıyla aynı odaya çıkma isteğiydi benim bildiğim kadarıyla. Hazır hülya demişken ondan da biraz bahsetmek gerekir. Çok sonradan tanımama rağmen, meryem’in arkadaşları arasında en sevdiğim kişiydi kendisi. Tanışmamız ise bir hayli ilginç olmuştu. Meryem bana bir arkadaşım var, senin arkadaşlarından biriyle tanıştırsak mı dedi? Benim elimde de tanıştırabileceğim Şükrü ve Esat vardı. Aslında Davut’da vardı fakat Davut şansını kaybetmişti. Ona bir kız bulmuştuk ama o beğenmemişti. Şimdi Şükrü yada Esat’ı tanıştırmalıydım. Tercihimi Esat’dan yana kullandım çünkü Esat bana ve meryem’e hep ‘’bana kız bulun diye başımızın etini yiyordu.’’ Akşam saat 7 gibi Meryemleri yurdundan alıp bir mekana gidecektik. Esat’a bu durumu söyleyince çok sevindi. Akşam oldu ve kızları almaya gittik. Esat bana ‘’ lan acaba kız güzel mi’’ diyip duruyordu. Ben de ona,’’ ne bileyim olum ben de senin gibi ilk defa görcem diyordum. ‘’ Meryemlerin karşısında ki parkta onları bekliyorduk. On dakika geçtikten sonra onlar geldi. Tanıştıktan sonra nereye gideceğimize karar kıldık. Sakarya da garın karşısında bir Pub’a gittik. Hiç unutmuyorum kızlar nereden akıllarına geldiyse şarap istedi biz ise bira söylemiştik. O sıcakta şarap isteyen birilerini ilk defa görüyordum. Daha sonradan bu sıcakta şarap içilmez yapmayın etmeyin içemezsiniz diyerek zar zor ikna ettik içmemeleri konusunda. O akşam uzun uzun sohbet edip, güldük eğlendik. Oraya asıl toplanma amacımız ise Hülya ve Esat’ı tanıştırmaktı. Onlarda birbirlerinden hoşlandıkları muhabbetlerinden anlaşılıyordu. Esat her ne kadar çok da güzel değilmiş dese de hoşlandığını ben anlamıştım. O akşam muhabbete bizim evde devam edelim diye teklif ettim fakat yurttan evi ararlar hazırlıksız çıktık diye gelemediler. Saat 12’yi geçmeden onları yurda bıraktık. Esat kızın numarasını almıştı. Asıl film bu numarayı aldıktan sonra kuptu zaten. Bizim Esat kızlarla her zaman iyi anlaşmıştır fakat bu anlaşma her zaman arkadaş modunda olmuştur. Hülya ile ilk defa flört edeceğinden ne yazacağını, nasıl yazacağını kanımca bilmiyordu. Yazdığı açılma mesajını ben Esat’dan değilde ertesi gün Meryem’den öğrendim. Meryem beni aradı ve dedi ki ‘’ Aşkım Esat’ın yaptığını gördün mü’’ dedi bende yani uyanmıştım ve hiçbir şeyden haberim yoktu. Bir taraftan da düşünüyordum Meryem’in beni aramasını gerektirecek büyüklükte ne yapmış olabilirdi. Meğer bizim Esat akşam Hülya ile konuşurken ‘’ sen benden hoşlanıyorsun, bende senden hoşlanıyorum. O zaman biz çıkalım’’ evet kıza aynen bunu yazmıştı. ilk bakışta sevimli bir mesajmış gibi durabilir hatta bana samimi bir mesaj gibi de gelmedi değil. Bu mesajı kıza attıktan sonra, Hülya’da böyle bir kıza açılma şekli mi olur diyerek kırılmış. Daha sonradan ben de Esat’a ‘’olum sen ne yaptın böyle mesaj mı atılır dedim, rezil ettin lan beni gibilerinden konuştum’’. Bunları söylerken ciddi bir şekilde değil de daha çok gülerek ve herkesin içinde anlatıyordum. O da ‘’ kanka aklıma bu geldi. Ben de bunu söyledim’’ dedi. Ortamda herkes Esat ile dalga geçmeye başladı. Fakat şaka bir yana yaptığı da hiç hoş olmamıştı. Daha sonradan da Hülya ile muhabbeti de kesilmişti. Bu olaydan sonra yine kabahatli ben olmuştum. Meryem ‘’ ismail ya arkadaşın ne yaptı diyerek bana bağırıyordu.’’ Sanki ben attırdım o mesajı ona. Bir çöp çatanlığımız daha hüsranla sonuçlanmıştı.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    0
    rezerve bi ara okuruz amk.
    ···
  12. 12.
    0
    Şuana kadar ailelerimizden hiç bahsetmedim. Aradan 2 sene gibi uzun bir zaman geçti. Ailelerin bilmesi kadar doğal bir durum yoktu. Beni meryem’in annesi ve ablası biliyordu. Benim ise tüm ailem hatta tüm sülalem biliyordu. Hatta annem evde gün yaptığında, yiğenlere bilgisayarı açtırıp gelenlere meryem’in fotoğraflarını gösteriyordu. Annemle ne zaman baş başa otursak illa meryem konusunu açar ve bana sorular sorardı onunla ilgili. Ben de her şeyiyle anlatırdım ona. Ben o yaşıma kadar evdekilere hiç sevgilimin muhabbetini yapmıyordum. Çekiniyordum çünkü. Ben babamla konuşurken çok çekinirim fakat ona bile meryem’den bahsettim. Bazen paraya sıkışınca meryem’e hediye alacağım diyerek para istemişliğim çoktur. Ailemin kız arkadaşıma yaklaşımı çok iyiydi. Benim için bu durum çok önemliydi çünkü insan ciddi düşündüğü bir ilişkide aile onayı olmadığı zaman , o ilişkinin sağlıklı olmadığını düşünüyordum. Meryem’in ablası ile aram iyi sayılırdı. Telefonda konuşurduk ve ablasının bana yaklaşımı çok sıcak geliyordu. Daha o güne kadar annesiyle herhangi bir diyaloğum olmadı. Benim hakkımda ne düşündüğünü bilmiyorum. Meryem’den duyduğum kadarıyla iyi çocuk filan diyormuş. Ben arada sırada meryem’e takılırdım- annen beni sevmiyor diye. O da öyle şeymi olur annem seni seviyor diye ikna ederdi. Sonuç olarak meryem’in babası dışında herkes bu ilişkinin varlığından haberdardı.
    Okulların açılmasına az kalmıştı. Bu uzun süreli tatilimizde bir barışık, bir bozuk şekilde ilişkimizi ilerletmiştik. Ama o yaz şunu daha iyi anlamıştık. Mesafeler bir ilişkiyi çok yıpratıyor. Biz meryemle yan yanayken ne kadar kavga etsekte 1 saat sonra hiçbir şey olmamış gibi yine birbirimize sarılırdık. Fakat arada mesafeler olunca iş değişiyor. Ciddi bir kavga da bir hafta küsmüşlüğümüz dahi oluyordu. Bir aşkta gurur olmamalı, ne kadar kavga etsekte kendini geri çekmemeli bir insan. işte o zaman ilişkinin ömrü kısalır. Objektif bir gözle ilişkimize baktığımda benim en büyük hatam, ilişkide gururumu aşkın üstünde tutmam olmuştu. Aşk her şeyin üstünde olamalıdır. Gururun da , kişiliğinin de, seni sen yapan doğrularının önünde bile olmalıdır ki yaşadığın aşk bir şeye benzesin. Bu yaz çok iyi bir sınav verdik ilişkimiz adına. Aradan 3 ay ayrı kaldık fakat o 3 ay bizden bir ömür zütürdü.
    Sonunda okullar açılmıştı. Meryem okullar açıldığı gibi bir tane yurt bulmuştu kendisine. Babası ile gelip garın orada bir yurt bulmuştu. Yurt mevki olarak çok güzel bir yerdeydi. Merkez de olması ve kampus minibüslerine de yakın olması bakımından iyi sayılabilecek bir yerdeydi. Meryem’in bana anlattıklarına göre yurt baya bir büyüktü. Önceden orası otel olarak tasarlanmıştı. Şimdi ise öğrencilere ve öğretmenlere tahsis edilmiş. Meryem eski yurdundan kurtulmuştu. Burada onu kimler ve nasıl bir ortam bekliyordu? Aslında meryem yurda değilde eve çıkmak istiyordu fakat ailesi ev işine sıcak bakmıyordu. Bence de böylesi daha iyiydi. Çünkü kızlar ev ortamında anlaşamazlar. Kız kısmı birbirini çekemez ancak çok iyi anlaşabildiğin arkadaşların olacak ki belki bir nebze rahat edebilesin. Onun için yurt her zaman daha mantıklıydı.
    Meryem’le buluşma vakti gelmişti. Babası onu yurda yazdırdıktan sonra edirneye geri dönmüştü. Meryem’de babası gittiği gibi benimle buluşacaktı. Onun yurdu garın hemen karşısında olduğundan dolayı garın orda Atatürk heykeli var orada buluşacaktık. Ben hemen oraya gittim ve onu beklemeye başladım. Ben garın en ucundaydım o da diğer başından doğru bana geliyordu yürüyerek. Allah’ım bu nasıl bir özlemdir. Direk birbirimize sarıldık uzun uzun. Artık kollarımdaydı. Geçen uzunca zamandan sonra yanımdaydı. Çok güzelleşmişti görmeyeli. Ee tabi artık büyümüş olması gerekir, 3. Sınıf olmuştuk. Onu ben çok seviyordum!
    ilk olarak bir yerde oturduk ve uzun uzun muhabbet ettik. Ben ona takılıyordum’’ – hani Sakarya’ya gelince uzun uzun konuşmamız gerekiyordu, hani benden hesap sorcaktın’’ diyerek ona takılıyordum. Belki telefonda kavgalarımızda bu konuşmaları yaparken çok ciddi bir şekilde söylüyor olabiliriz fakat iş yan yana gelince koskoca 3 ay boyunca ettiğimiz kavgaları unutmuş oluyorduk. Aşkımla yan yana gelince o ana kadar ki tüm olumsuzluklar unutuluyordu. işte daha demin bahsetmeye çalıştığım aşk kavramı buydu. Aşk; yan yanayken için gittiğinden dolayı, önceki yaşanılanlara sünger çekmene sebebiyet veren duygusal bir durumdur. Bizim durumumuz da aynen buydu. O akşam bize gittik bir çok korku filmi aldık. Zaten ne zaman film alsak yanına da abur cubur alırdık. Filmimizi izlerken onları yerdik. Onunla aynı yastığa baş koymayı o kadar özlemişim ki anlatılamayan bir his bu. Anlatılamayan bir his olduğundan dolayı burada da anlatamıyorum…

    Bu sene eğitime başladığımızda büyük bir şok yaşamıştık. Meryem ile ben bilindiği üzere aynı fakültede öğretim görüyorduk. Fakat şimdi onların tüm bölümü diğer fen-edebiyat fakültesine taşıyacaklardı. Diğer fakülte bana çok uzak sayılırdı. Merkez kafeteryanın arkasındaydı. Bundan sonra ders aralarında meryemle beraber olamayacaktık , olsak bile çok nadiren buluşabilecektik. Bu durum ikimizin de canını epey sıkmıştı. Bizim fakültede meryem gözümün önündeydi. Her yaptığı hareketi, her konuştuğu insanı, onu rahatsız eden herkesin haberi anında bana ulaşıyordu. Şimdi kampüsün biir ucuna gidecekti. Ona güvenmediğimden değil beni düşündüren durum. En azından bizim fakültede yediden yetmişe herkes biliyordu ki meryem ve ismail birbirlerini çok seviyorlar. Hiç kimse meryem’e yan gözle bakamıyordu. Yapcak bişi yoktu, artık o fakülte de okuyacaktı. 2 sene aynı çatı altında okumuştuk, şimdi kalan senelerimiz de başka fakültelerde devam edecektik. ilk zamanlar sık sık onun yanına giderdim. Bu kızın sahibi var gibilerinden millete göz dağı verirdim. Orada okuyan arkadaşlara uzaktan uzağa onu rahatsız edenleri bana bildirmeleri konusunda tembihlemiştim. insanın içi yinede rahat etmiyordu. Allah için meryem bakımlı ve güzel bir kızdı , rahatsız edeninin de çok olacağını biliyordum.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    0
    Yaz okulu başlamasına daha 15 gün vardı. Meryemle klagib konuşmalarımızı yapıyorduk her gün. Meryemler o yaz eve internet bağlantısı çekmişti. Artık düzenli şekilde birbirimize kamera açıp saatlerce yüz yüze konuşuyorduk. internet olması bir nebze olsun özlemimizi gideriyordu. Gece geç saatlere kadar oturur akşamları da ben kahveye çıkardım. Yaz okulunu bekleyene kadar günlerim böyle geçiyordu.
    Yaz okulu başlamıştı. Bizim evimizde de değişiklik olmuştu. Tolga evden ayrıldı. Onun yerine ise eve şahin ve Davut gelmişti. Tolga’nın evden ayrılma sebebi ise sorumsuzluğundandı. Tamam biz de sorumsuzduk fakat en azından karşı tarafa sorumsuzluğundan dolayı ses çıkarmıyorduk. Bir gün odam da telefonla meryemle görüşürken salonda hararetli konuşmalar oluyordu. O kadar ses yapıyorlardı ki ben oda da kapı kapalı olmasına rağmen rahatsız olmuştum. Gelen sesler meryem ‘e kadar ulaşıyordu. Telefonu kapadıktan sonra ben içerde ne oluyor diye salona geçtim. O gün ev baya bi kalabalıktı. Şükrüler , mancılar, Davut , şahin hemen hemen hepsi oradaydı. içeri girdiğimde tolga hazmiye bağrıyordu sen ne işe yarıyosun ki evde bide bana laf söylüyosun diye. Halbu ki o evde en çok işi hazmi yapıyordu. Yemekleri hazmi yapardı, bulaşıkları da yıkadığı görülmüştür. Aslında o evde en az işi ben yapıyordum. Sonra tolga’nın hazmiye bu tarz çıkışı bana dokunmuştu. Tolga’ya – o çocuğa sen hangi yüzle bağırıyorsun lan diyerek ben de tartışmaya müdahil oldum. Tolga bana ismail yine sen hiç konuşma diyerek benim iyice cinlerimi tepeme getirdi. Bunu bana hazmi dese ona hak veririm fakat tolga’nın bana bunları söylemeye hakkı yoktu. Zaten bunun aynısını ona da söledim. Tartışma daha da alevlenince ben bunun üstüne yürüdüm oradakiler araya girince ortalık yatıştı fakat hala sinirim tepemdeydi. Zaten tolga’da ben bu sene çıkacağım evden diyince ortalık duruldu. Ben de ona gibtirgit yarın çık paran, depoziton neyse veririm demiştim. Fakat sonradan ağır konuştuğumun farkına vardım. En azından sene sonuna kadar kalmasına göz yumdum. O günden sonra onunla daha mesafeli olmaya başladım.
    Yaz okulunda evde 4 kişi kalıyorduk. Daha sonradan şahin’in Ankara’dan 2 tane arkadaşı gelmişti. Gelme sebepleri Sakarya’da staj yapacak olmalarıydı. Onların gelişiyle 6 kişi olmuştuk. Fakat hiçbir zaman 6 kişi de kalamadık. Sağdan soldan gelen arkadaşlarla 9-10 kişi ortalama ile kalıyorduk evde. Zaten meryem’de yaz okulunda olmadığı için bizim evde de o kadar erkek olması benim açımdan sorun teşkil etmiyordu.
    O yaz okulunda meryem olmadan ayaklarımın üstünde durmaya çalışıyordum. Tam bir dizi manyağı olmuştum. O sene Avrupa futbol şampiyonası vardı. Türkiye’nin 3. Olduğu şampiyonaydı. Bizim evde maç akşamları abartmıyorum ama 20 kişiye yakın insan oluyordu. Bir yandan da derslerimi hedeflediğim notlarla geçmek için çabalıyordum. işte meryem olmadan ben yaz okulunda bunları yaparak zamanımı geçiriyordum.
    Yaz okulunda hep evde oturmakta sıkıyordu insanı doğal olarak. Hafta sonu grup şeklinde denize gitmeye karar verdik. Meryem’den izin almak için aramıştım. Anlamadığım şekilde bana sen gidemezsin demişti. Tüm çocuklar giderken benim evde olmam ne derece mantıklıydı. Hem neden gitmemi istemiyordu orasını da anlamış değilim. Hep bana dediği bir şey vardı meryem’in sen yaparsan ben de yaparım. Tamam da ben ne yapıyordum ki alt tarafı günübirlik denize gitcektim. Kendisi de gidiyordu ve ben hiçbir şekilde onun bana davrandığı gibi davranmıyordum. Velhasıl ben denize gitmiştim. Denizde de başımıza gelmeyen kalmamıştı. 10 kişi gittiğimiz denizde neredeyse 4-5 arkadaş boğulacaktı. Meryem’in ahı mı tuttu ne oldu anlamadım zaten orasını.
    Yaz okulunda finalleri de bitirmiştim. Öğrencilik kariyerim boyunca en parlak geçen finallerimi yaşamıştım. Ama hala 1.8 i geçeceğimden pek ümitli değildim. Aldığım 6 dersten 3 ü açıklanmıştı ve bb ortalamayı tutturmuştum fakat geri kalan 3 tanesinin de aynı düzeyde olması gerekiyordu. En zor dersim olan ‘’eski Anadolu türkçesi’’ dersinde bırakın bb ile geçmeyi dersi geçsem bana yeter diye düşünüyordum. 2 dersim daha açıklanmıştı onları da ba ve bb şeklinde geçmiştim. Şimdi dananın kuyruğunun koptuğu yerdeydim. Zikri hocanın dersinden cc ile geçersem 1.8 e takılmayacaktım. Bursa ya doğru yoldayken arkadaş mesaj attı.- ismail eski Anadolu Türkçesi harflendirilmiş diye. Ben de o heycanla hemen meryem’i aradım ve transkripte notuma bakmasını söledim. O da ben sana bakar ve mesaj atarım dedi. Aradan 5 dakika geçti ama ben artık dayanamıyordum heycandan yerimde duramıyordum. Meryem sonunda mesaj attı yanımda Davut oturuyordu. Mesaja ben bakmayayım sen bak neyle geçtiğime diyerek telefonu ona verdim. Mesajda benim dersi ba ile geçtiğim yazıyordu. O an öle bir çığlık attım ki otobüste ki herkes bana bakıyordu. Sonunda 1.8 e takılmadan tüm dersleri vermiştim. Sınıf tekrarı yapmayacaktım. Mutluluğumu meryem ile paylaştım o da çok sevinmişti bu duruma. Sonunda çalışmamın karşılığını almıştım. Bir mucizeyi gerçekleştirmiştim. Herkes benim 1.8 e takılacağımı düşünüyordu. Hatta ben aileme bile söylemiştim sınıf tekrarı yapacağımı. Şimdi ise benden mutlusu yoktu.
    Bu yaz geçmek bilmiyordu. Meryemle birbirimize hasret kalmıştık. Ben bizim iş yerinde çalışıyordum. Akşamları da kahveye düzenli şekilde çıkıyordum. Arada da annemlerle gemlik’e gidiyordum. O yaz ayrı kalmanın verdiği huzursuzlukla sık sık kavga ediyorduk. Kavgalarımız genelde dışarıya çıkma yüzünden oluyordu. Meryem’in kavgalarda şöyle bir tepkisi olurdu genelde; ‘’ ben yanlış bir şey yaptığımda ya da yaptığımı düşündüğünde ,- bak görürsün aynısını bende yapcam! Diyerek tehdit ederdi.’’ Evet hırs yapardı hatta kin tuttuğu da söylenebilirdi. ilişkimizde ne zaman uzun süreli ayrı kalsak , kavga kıyamet gırla giderdi.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    0
    reserved
    ···
  15. 15.
    0
    panpa pmden kitabını topluca at yarına okurum akşamda konuşuruz istersen böyle uğraşma amk
    ···
  16. 16.
    0
    Günler hızla geçip gidiyordu. Çok yakın da meryem’in doğum günü olan 13 kasım geliyordu. Onun için bir şeyler organize etmeliydim fakat bu konularda ben çok sıradan şeyler yapıyordum. Hatta aşkım doğum günün de sana ne alayım ya da doğum gününde baş başa kutlayalım gibi sürprizlerden uzak şeyler yapıyordum. Evet ben sürprizlerden ve kadın ruhundan pek anlayan bir insan değildim. Ona bir hediye alacaktım fakat ne alacağımı hala seçememiştim. Bir gün hediye almak için çarşıya gittim ve ona siyah bir ceket aldım. Paket yaptırdım ve eve getirdim. 13 kasım akşamı meryem’i bizim eve davet etmiştim. Her şeyi organize ettim. Çocukları kahveye gönderdim ben ise evi bir güzel temizledikten sonra masayı kurmuştum. Sonunda meryem dersten çıkıp bize gelmişti. Onunla ilk doğum günü kutlaması yapacaktık. Evde kimse yoktu. Vize zamanı yaklaşmasına rağmen sağ olsun çocuklar ders çalışmaktansa beni kırmayıp kahveye gitmişlerdi. Gerçi o senelerde vize zamanı kahveye hep giderdik bunu bir marifetmiş gibi anlatmama da gerek yoktu aslında. Daha sonradan meryem ‘e hediyesini verdim ve çok beğendi üstüne de çok güzel oturdu. O gece mum ışığında pasta yerken birden aklımıza şarap alsak bu anı daha güzel yapar mı diye bir düşünce geldi. Hemen ardından kendimi bayiden şarap alırken buldum. Meryem bir bardak içti yada içmedi , ben ise şişenin yarısından çoğunu içmiştim. O gün çok güzel romantik bir şekilde son buldu. Beraber şarkılar söyledik, birbirimize aşk sözleri fısıldadık.
    ilişkimiz tüm hızıyla ve coşkusuyla devam ediyordu. Çok iyi anlaşıyorduk. Etraftan bizi görenler ilişkimize imrenerek ,hafiften kıskanarak bakıyorlardı. Bunların hepsini hissediyordum ben. Fakültenin en iyi çifti bizdik. Her arada beraber takılırdık , kafeteryaya giderdik. Artık ilişkimizin ilk yılı dolmak üzereydi 14 aralık’ta ilk senemizi bitirecektik. ilk senemizi özetleyecek olursak ; müthiş bir ilişkinin temellerini atmıştık. Birbirimize çok yakışıyorduk ve anlaşıyorduk birbirimizin yanında hiç sıkılmıyorduk. Ben Meryem’i çok seviyordum.
    ···
  17. 17.
    0
    @51 panpa o zaman çok uzun uzun atayım buraya bari arada kesmeler yaptığımdan dolayı böyle atıyorum.
    ···
  18. 18.
    0
    @53 panpacım pmden mail adresimi atayım sana sen gönder kitabını bana okurum sonra tartışırız ne istiyorsan böyle bölük pörçük kitap mı okunur ayrıca ben olsam emeğimi böyle basitçe kullanmazdım buralarda
    ···
  19. 19.
    0
    2.YIL

    Yıl başı yaklaşıyordu. Yılbaşında bir şeyler yapmak gerekirdi. O zamana kadar meryem ile hep baş başa takılmıştık. Yılbaşında ise grup olarak bir şeyler yapmak gerekirdi , asıl tadı o zaman çıkardı yılbaşının.O gün geldiğinde bizim evde tüm yurttaki arkadaşlar alem yapacaktı. O hafta ayrıca hazmi’nin Gebze den arkadaşı Burak ve sevgilisi de bizdeydi. Hazmi ise bizim bölümden Ayşe adında bir kızla çıkıyordu. Meryem bizim ortamda ki herkesle hemen hemen tanışmıştı. Ayşe ile çok iyi anlaşıyordu. Yılbaşı akşamı hazmi, ayşe, meryem ve ben çarkta dolaşıyorduk. Boş bir mekan arıyorduk eğlenmek için fakat kafamıza göre bir yer bulamamıştık. Daha sonradan çok sıkıldık yolda boş boş yürümeye başladık. Gerçekten canımız sıkılıyordu. Eve gitsek, ev de en az 20 kişi eğleniyordu fakat kızlarla o ortama girilemezdi. Çünkü ortamdan başka kız yoktu ve herkes sarhoştu ayrıca biz oraya gittiğimiz zaman çocuklar bizden çekinir ve rahat hareket edemezlerdi. Sonunda eve gittik çoğu sızmıştı. Orada ben Esat ‘ a dedim ki siz de kim var? O da kimse yok bize gitsenize dedi. Bu bizim için çok güzel bir haberdi. Burak sevgilisi ile hazmi’de ayşe ile bir odayı aldı. Meryem ile ben ise arka odayı geçen sene kavga ettiğim, sevmediğim uğur’un odasını almıştık. Eve gelmeden önce biraz alkol almıştık yanımızda. Biraz dediğime bakmayın 6 tane bira almıştık. Meryem 1 tanesini içti ve başka içmedi. Geri kalanını da ben içtim. Şimdi gelelim o akşam ki baş başa yaşadıklarımıza. Ben de alkolün de vermiş olduğu rahatlıkla içimden geçen her şeyi meryem’ e anlatıyordum. O da bana içinden geçenleri anlatıyordu. Size ortamı söylecek olursam şayet etraf karanlıktı. Göz gözü görmüyordu. Çift kişilik bir yatak ve yatağın üstünde meryem oturuyordu. Ben de hemen karşısında pencerenin yanında oturuyordum. Elimde bira bir yandan da şarkı söylüyorduk beraber. O kadar kendimizi kaptırmıştık ki bizi duyan varmış yokmuş hiç umrumuzda bile değildi. O gece beklide o ana kadar yaşadığım en güzel geceydi. Beraber düet yapıyorduk;
    - ‘’Sırılsıklam aşık olsam, sırılsıklam aşık olsaaaam’’ şarkısını bir ağızdan söylüyorduk. Bu söylediklerimizi meryem telefona kayıt etmişti. Ne zaman canımız sıkılsa o şarkıyı açar o günü hayal ederdik. O gün gerçekten birbirimizi tamamladığımızı daha iyi anlamıştım. Nasıl bu kanıya vardığımı da anlatayım.
    Sonuç olarak o gün evde bizim dışımız da iki çift daha vardı fakat biz diğerleri gibi uyumak yada sevişmeyi düşünmüyorduk. Biz sadece birbirimizin değerini bilip eğlenmek için uğraşıyorduk. Biz çok güzel tamamlıyorduk birbirimizi. Karanlık oda da sevgilinin gözlerine bakarak şarkı söylemenin ne olduğunu o akşam anlamıştım. O akşam anlamıştım meryem ile zamanın dolu dizgin geçeceğini. O akşam anlamıştım karşımdaki insanla hayatımı birleştirsem mutsuz olmayacağımı!
    Ertesi gün uyandığımızda bizi görenler - ya akşam nasıl bir alem yaptınız siz, demekten alamıyordu kendisini. Evet biz akşam çok güzel bir alem yapmıştık fakat o evde bizi başkaları duyacak korkusuna hiç kapılmamıştık, dedim ya anı yaşıyorduk…
    Tümünü Göster
    ···
  20. 20.
    0
    Yılbaşı geçtikten sonra finallerimiz başlayacaktı. Benim derslerim açık konuşmak gerekirse çok kötüydü. Fazla da kafaya takmıyordum dersleri çünkü çok mutluydum. Derslerin önem sırası benim için çok gerilerdeydi. Meryem derslerinde orta derecede bir insandı. Fakat o bana göre daha çalışkan bir insandı. Sınav zamanı derslerine çalışırdı en azından. Hatta hep birbirimize takılırdık. O bana tembel derdi. Ben ise senin bölümün üniversitenin en kolay bölümü diyerek hıncımı alırdım. Birbirimize bu şekilde takılır egolarımızı tatmin ederdik. Aslın da benim savunulacak bir yanım yoktu, evet tembeldim. O zamanlar ortalamam 1’in altındaydı. 1.8 i geçmem hayaldi benim için. ilk dönem finallere girdikten sonra bitecekti. ilk dönemi çok güzel şekilde geçiriyorduk meryemle. Artık onunla ilişkimizin tavan yaptığı yılları yaşıyorduk. Kusursuzca ilerliyorduk ilişkimizde. Meryem her hafta 1 yada 2 gün mutlaka ben de kalırdı. Sabahlara kadar dedikodu yapar, korku filmi izlerdik. Sabah ezanı okununca da uyurduk. Dedikodu demişken, bizim meryemle çok pis huyumuz vardı. Ne zaman muhabbeti bitirsek yada film izlemekten sıkılsak direk etrafımızdakilerin dedikodularını yapardık. Saatlarce dedikodu yaptığımızı hatırlarım.
    Meryem bizde kaldığında çok geç yatardık. Akşam yemeğini saat 9 civarında yediğimizden dolayı gecenin olmadık saatinde karınımız acıkırdı. Benim için problem olmuyordu ben gece açlığa dayanabilirdim fakat meryem tam uyuyacağımız sırada yastığımın üzerine oturur ve ‘’ben acıktım ismail beni doyur!’’ diye bağırırdı. Ben de manyakmısın bu saatte nerden ne bulalım diyerek yatmasını isterdim ama daha bugüne kadar onu hiç ikna edemedim. Bizim evde genelde yiyecek sıkıntısı çekilirdi. Dışarıdan yiyorduk hep, o yüzden gecenin 4’ünde dışarıya çıkmaktan başka çare bırakmıyordu meryem. O anların bile tadı bir başka oluyor aslında. Ben biraz naz yapıyordum -ben gitmem diye , meryem ise o zaman ben tek başıma kız halimle giderim diyordu. Biliyordu tabiî ki de benim de peşinden geleceğimi. O saatte kovalambaç oynar şekilde bağıra çağıra apartmandan çıkar ve mavi durağın oralarda yemek yemeğe yer arardık. Daha çok köfteci Hüseyin açık olduğundan orada karnımızı doyururduk.
    ilk dönemi bitirmiştik. Aşkımla 20 gün ayrı kalacaktık yine. Memleketlerimize gidince her zaman yaptığımız gibi telefonlaşırdık. Birbirimize fazla gezmiyeceğimize dair sözler verirdik. Ben saat 10 oldu mu hemen eve giderdim. Eve gittiğime inanması için de hemen onu arardım. Benim doğum günüm hep ara tatile denk gelirdi. Gece saat 12 oldu mu aşkım bana doğum günümü kutlayan mesajı atmıştı. ilerleyen sayfalarda bu doğum günü mesajlarının başımıza açtıklarından da bahsedeceğim.
    Biraz da ara tatildeyken ne yaptıklarımızdan bahsedeyim. Ben sabahlara kadar oturur ve genelde otururken meryemle mesajlaşırdım. Geç uyuduğumdan dolayı sabahları daha doğrusu öğlen 3 gibi uyanırdım. Akşam 7 gibi dışarı çıkardım. Çıkmadan önce aşkım ben dışarı çıkıyorum haberin olsun diye mesaj atardım. Karşıdan da genelde her akşam çıkıyosun bu akşamda çıkma diye bir tepki alırdım. Çıktığım da ise yaptığım tek şey kahveye gidip oyun oynamak ya da iş yerinde takılmak oluyordu. Meryem ise nadir çıkardı dışarıya. Çıktığın da ise onun en yakın arkadaşı nergisle bir kafeye yada onların evine giderdi. Nergislerin evine gittiği zaman genelde yatıya kalırdı. Orada yatıya kaldığın da ise telefonla konuşmamız daha rahat oluyordu. Geceleri uzun uzun telefonla konuşurduk nergislerde kaldığında. Ayrıca nergislerin evde internet olduğundan bol bol kamera açar hasret giderirdik. Nergis demişken biraz da ondan bahsetmek gerekir. Nergis meryem’in tanıdığım arkdaşları arasında en iyisi ve en cana yakın olanı diyebilirim. Aklımda daha çok aşk acısı çeken birisi olarak yer edinmiştir. Meryemle konuştuğumuzda arada telefonu o da alır ve onunla da konuşurduk. Bana sevgilisinin yaptıklarından bahseder benim fikrimi sorardı. Ben ise yapıcı konuşmalar yapar aralarını düzeltmeye çalışırcasına konuşurdum. Nergis bana göre( ilk zamanlar için konuşuyorum )bir ilişkide karşı tarafa çok kolay bağlanan bir insan izlenimi bırakmıştı. Karşısında ki insanı çok seviyordu fakat sevdiğinin karşılığını almakta zorlanıyordu ya da daha fazlasını hak ettiğini düşünüyordu. Son derece duygusal bir insandı nergis. ilk izlenimlerim bu yöndeydi aşkımın en yakın arkadaşı için.
    Ara tatil bittikten sonra artık vuslat yaklaşmıştı. Sakarya ya gitmeye can atıyordum. Orada aşkımla hasret gidermeyi, aynı yastığa baş koymayı, sabahlara kadar dedikodu ve korku filmi izlemeyi özlemiştim. Benim için Sakarya, üniversite okumaktan çok bunları yapmaya geliyormuşum izlenimi veriyordu.
    14 şubat yaklaşıyordu. Beni meryem’e ne hediye alacağım telaşı sarmıştı. Düşünüyor düşünüyor işin içinden çıkamıyordum. Daha sonra aklıma , ona bir çanta alsam hiç fena olmayacağı fikri geldi. Çanta almasına alayım fakat ben bayan çantasından ne anlarım. Hele bir bayan için çanta çok önemlidir her gün koluna taktığı aksesuarı uzun uzun incelemeler sonucu alırlar. Ben büyük bir risk alıp ona çanta alacaktım.
    Benim yurttan çok sevdiğim iki arkadaşım Şahin ve Davut çark caddesinin arka tarafında adaçark adında bir yurtta kalıyorlardı. Bazen evde yemek olmadığı zamanlar onların yurda yemek yemeğe ve sohbet etmeye giderdim. Bu iki kişi benim Sakarya ‘da en sevdiğim arkadaşlarımdandı. Hani derler ya yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez diye işte bunlar benim için tam da öyleydi. 13 şubat günü ben onların yurda gitmiştim, yemeği yedikten sonra oda da otururken’’ – hadi kalkın lan hediye almaya gidiyoruz’’ diyerek bunlarla beraber çarkta kadın çantası aramaya başladık. O gün de yerlerde baya bir kar vardı ve hava acayip soğuktu. Sağolsunlar beni kırmayarak çark caddesinde bayan çantası aramaya başladık. Görende kadın çantasından çok anlayacağımızı zanneder. ilk girdiğimiz dükkan da çantadan anlıyormuşcasına çantaları inceliyorduk. Daha sonradan orada çalışan adam bizimle ilgilendi. Muhtemelen her halimizden okunuyordu hediye bakmaya geldiğimiz ve bu işin içinden çıkamayacağımız. Davut ve şahin belki de hayatları boyunca bir kıza hediye almamışlardır. Bende tutup onları hediyelerin beğenilmesi en zor olan çanta alımı için yanımda sürüklüyordum. Her neyse orada çalışan bize modelleri gösteriyordu.- bu çanta bu senenin en gözde çantası kızlar bu çantaya bayılıyor gibi klişe laflar söylüyordu. Ben ise -vay be, belli zaten çok güzel, ben buradayım diyor çanta gibi saçma sapan tepkiler veriyordum. Sonunda pek fazla da bakınmamak için bu çantayı alıyorum dedim. Azıcık çantanın tipinden bahsedecek olursam kahverengi tak gibi bir çantaydı fakat içi genişti çok fonksiyonlu bir çantaydı. Satıcı da beni kandırmıştı diyebilirim. O çantayı o gün oradan almıştım ve poşete koydurmuştum. Rahattım artık hediye faslı da bitmişti. 14 şubatı bekliyordum.
    Sevgililer günü geldi çattı. Aşkımla buluşmuştum. O gün yine bizim için anlam ve önemi büyük olduğundan aşkımızı dile getiren aşk sözcükleri söyledik birbirimize ardından da hediyelerimizi verdik. Meryem bana parfüm takımı almıştı. Hediyesini çok beğenmiştim ve teşekkür ettim. Sıra benim hediyeme geldiğinde ise çok şaşırmıştı benim hediyeme. Baştan beğenir gibi oldu fakat daha sonradan azında ki baklayı çıkardı ‘’aşkım aldığın hediye çok güzel iyi düşünmüşsün’’ gibi yarım ağızla konuşuyordu. Fakat ben anlamıştım tam olarak beğenmemişti aldığım çantayı. Daha sonradan apar topar çantayı değiştirmeye gittik evet aynen öyle aldığım hediyeyi değiştirmeye gittik. Mağazaya girince meryem çantalara bakıyordu ben de yanında takılıyordum. Sonunda başka bir çanta beğenmişti. Aslında beğendi çanta açık konuşmak gerekirse benim aldığımın yanında daha sönük kalıyordu. Arada ki fiyat farkını ödedikten sonra mağazadan ayrıldık. O gün eğlenceli bir şekilde son bulmuştu.
    Tümünü Göster
    ···