1. 101.
    0
    reservedd
    ···
  2. 102.
    0
    Günleri bir şekilde eritiyorduk. Son senemizde ite kaka ilerliyorduk. Meryem ile genelde bizde film izlerdik ve muhabbet ederdik. Artık ayrı kalmıyorduk. Haftanın 3 günü ben de kalırdı. Meryem benim sivilcelerimi sıkardı. Ben çok hoşlanırdım sivilcelerimi sıkmasına. Dizine yatardım ve dakikalarca orada benim bakımımla uğraşırdı. Ben de, bu yaptıklarına karşılık ona masaj yapardım. Geceleri canımız sıkıldığında abuk subuk oyunlar oynardık. Şarkı yarışması oynardık, güreşirdik ve çocuklarla muhabbet ederdik. Meryem benim duvarıma kendi adını yazmıştı. 2 sene boyunca o duvarda o yazı durmuştu. Yan yana olduğumuzda çok iyi bir çifttik. Keşke hep yan yana kalabilseydik…

    Meryemler in yurdunun yan sokağın da el arabasıyla köfte, sucuk, ciğer satan bir satıcı vardı. O kadar güzel yapıyordu ki ne zaman Meryem’i yurda bırakmaya gitsem orada mutlaka bir şeyler yerdik. Meryem genelde ciğer yerdi ya da benim gibi acılı köfte yerdi. Ekmek aralarımızı alır, yurdun karşı tarafında ki banklara gider bir güzel yerdik. Hazır yemeklerden bahsetmişken, Meryem ile benim damak zevklerimiz birbirine çok yakın. Onunla tartışma yaşamadığımız bir konu varsa, o da yemek konusu olmuştur. Yemek konusu demişken, yemeği yapma değil de nerede yemek yiyelim ve ne yiyelim konusudur. Meryem ile yemek yemeyi seviyordum. Çünkü benimle yarışmaya çalışıyordu. Sen yersen ben de yerim triplerine giriyordu ama ben bayılıyordum o hallerine. Bir kıza göre de gayet iyi yiyordu. Ben çok yiyen birisi olmama rağmen pek fazla yemelerime karışmazdı. Sadece ismail kilo ver derdi o kadar. Ben de Meryem’in yanında nedense çok yemek yiyordum. Onu görünce iştahım mı açılıyordu ne? Hatta hiç unutmuyorum bir keresinde, onun yanında 10 lahmacun yemiştim. O yediklerim hala konuşulur. Gece yemelerini çok severdik Meryemle. Bazen paramız olmadığı zamanlar, ben Meryem’e evde kendi ellerimle bir şeyler hazırlardım. Tost yapardım, yumurta kırardım, gecenin bir yarısı yemek dahi yaptığımı hatırlarım. Ben Meryem’in bir tek patates yemeğini yedim şu yaşıma kadar. Bunun dışında arada yumurta yapardı. Gerçi ben hiçbir zaman ondan yemek yapmasını istemedim. istediğim zamanlarda da o yapmadı ya da bana yaptırırdı. Ben yemek yapmayı seviyordum, hele Meryem için daha bir özene bezene yapardım. Allah’ı var bulaşık konusunda Meryem çok hassastı. Ben o kadar ‘’yıkama sen bulaşıkları’’ dedikçe o yıkardı. O konuda çok hamarattı. Benim odam genelde çok incin ve pis olurdu. Meryem geldiğinde, en fazla pis eşyalarımı dolaba teperdim etrafta kalabalık yapmasın diye. Meryem benim pis bir insan olduğumu söylerdi. O geldiğinde odamızı siler süpürürdük. Yorganın kılıfını değiştirir ve yatağın üstünde ki çarşafı yatağa dikerdik. Dikerdik demeyeyim de dikerdi desem daha doğru olacak. En çok da odanın içindeki banyoyu temiz tutardık. Meryem canı sıkıldığında o banyoya girerdi. Bu sebepten dolayı o banyonun temizliğine çok dikkat ederdi.
    ilk dönemi bitirmiştik. Dersler konusunda en iyi dönemlerimden birisini geçirmiştim. Gerçi 4. Sınıf basit olduğunun etkisi de vardı. 2.50 yi geçmek için yükseltmeye aldığım dersler az da olsa yükselmişti. Ayrıca okulum 1 dönem uzama tehlikesi vardı. Bir çok ff’im vardı. Hiçbir dersten kalmayacaktım ki okul uzamasın. ilk dönem itibariyle hiçbir dersten kalmamıştım. Meryem’in de dersleri fena değildi fakat formasyon almasına yetecek ortalamaya sahip değildi. Okulunun uzama ihtimali yoktu. Yaz okuluna dahi kalmadan okulunu bitirebilirdi.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 103.
    0
    kitap yazmaya utanmıyonda buraya yazmayı utanıyon o.ç?
    ···
  4. 104.
    0
    reserved
    ···
  5. 105.
    0
    @85 git cümle kurmayı öğren huurnun fırlattığı. hikayeye seni huurm diye dahil ettirme bak!
    ···
  6. 106.
    0
    Ara tatile girmiştik. Tatile girmeden önce gayet iyi anlaşıyorduk. Ne zaman ayrı kaldık yine kavgalarımız başladı. Bizi mesafeler gerçekten çok etkiliyordu. Sakarya’da büyük bir kavga ettiğimizde, en azından hemen buluşur bir orta yolu bulurduk. Bu sebepten aynı şehirde olduğumuzda kavga etsekte pek fazla sorun olmuyordu. Ben Bursa’da, o Edirne’de olduğunda büyük kavgalarımız bizi çok yıpratıyordu. Bu ara tatilde de öyle oldu. internette ve telefonda konuşmalarımız da ağza alınmayacak hakaretler ediyorduk birbirimize. Hatta bu ara tatilin uzunca bir kısmında ayrı kalmıştık. Ayrı kalmasına kaldık fakat benim doğum günümü bile kutlamamıştı. Dediğini yapmıştı. Dediği de genel olarak sen ne yaparsan ben de aynını yaparım. Bu seferki ayrılığımız epey uzun sürmüştü.
    Okul açıldığında biz hala Meryem ile ayrıydık. Meryem yine benim vurdum duymaz olduğumu düşünüyordu. Ayrıca kendisine ilgisiz olduğumu düşünüyordu. Belki de ben de onun üstüne çok gidiyordum. Kavgalarımızda ona karşı çok acımasızca konuşuyordum. Bir gün Ömerler de oturuyordum. Ömer’in msn adresinde Meryem’de vardı. Ben Ömer’mişim gibi konuştum onunla. Lafı sık sık kendime getiriyordum. O an, onda ki pişmanlığı ve bana karşı olan özlemi hissetim ve barışmaya karar verdim. Zaten ondan ayrıyken çok agresif ve mutsuz oluyordum. Meryem ile küs olduğum zamanlar benim açımdan hiçte iyi zamanlar sayılmazdı. Kendimi hemen alkole verip, olur olmaz şeyler yapmaya müsait duruma geçiyordum. Bazen düşünüyorum da onsuz olduğum da yoldan çıkma potansiyelim çok yüksek. Ömerler in evde şarap içip okula çıkardım. Tolgalar ın evde esrar içip yine okula çıkardım. Geceleri düşünürdüm, acaba Meryem’den ciddi ciddi ayrılırsam hayatım nasıl olur diye. Galiba çok kötü bir durumda olurum. Galibası yok, şuan ki halimi köpekler görse halime acır. Neyse bunları yazmama daha zaman var. Şimdi o zamanları yazmam gerekiyor. Velhasıl Meryem ile uzunca bir ayrılıktan sonra tekrar barıştık. Ama kendimize söz verdik, çok büyük söz verdik. Bir daha ayrılırsak gerçekten barışmayalım. Ben kendimi bir daha ayrıldığımızda ne yapıp, ne edip barışmamaya, üzüntümü içime atacağıma dair söz verdim. Meryem de, bir daha ayrılırsak ‘’barışmak yok ismail’’ dedi ciddi bir şekilde. Kendimize son bir şans veriyorduk.
    ···
  7. 107.
    0
    özet: ilişki yalan olmuş beyler boşa okumayın
    ···
  8. 108.
    0
    Bazen insan öyle özlenir ki..
    Özlenen bilse, yokluğundan utanır...
    Şuan hikayeye başlamamın 6. Günündeyim. Şuan bu satırları yazarken öyle bir hayal dünyası içerisinde yüzüyorum ki, uyandığımda umarım bu yazdıklarımı deli saçması diyerek silmem. Neden ben bu hikayeyi yazıyorum onu yine hiç bilmiyorum. Acaba bu yazdıklarım Meryem’in eline geçecek mi? Geçtiğinde ise onun tepkisi ne olacak? Benim böyle bir şey yaptığıma inanır mı ki? Şuan onu telefonla arasam ‘’böyle böyle seninle yaşadıklarımı yazıyorum aralıksız 6 gündür’’ diye bana ne cevap verir? Daha doğrusu telefonu açar mı? Şuan ne yapıyor acaba? Benim onu düşündüğümün binde biri kadar, o da beni düşünüyor mudur acaba? Başka biri var mıdır hayatında? Beni neden bıraktı ki? O da benim şuan ağladığım gibi ağlıyor mudur? O da benim kadar güçsüz müdür? Hani hiç bırakmayacaktık birbirimizi. Hani biz ne olursa olsun devam edecektik. Çok özledim çok… En son 8 ay önce görüştük, 1 sene önce yan yanaydık ve en son 1 ay önce sesini duydum. Ben onu unutamıyorum bunca zaman geçmesine rağmen, o beni unutmuş mudur?
    Şuan, hayatımın geri kalanında, O’nu bir kerecik daha görebilir miyim diye düşünüyorum. O’nun elini bir daha tutabilir miyim?
    O’nu bir daha öpebilir miyim?
    O’nla bir daha şarkı söyleyebilecek miyim?
    O’nla bir daha uyuyacak mıyım?
    O’nla bir daha el ele dolaşacak mıyım?
    O’nla bir daha…

    Bir insan, senelerini verdiği bir insana nasıl kıyabilir? Nasıl bir pgiboloji ile ayrılabilir ki? Ne hata yaptı ki bu insan ayrılmayı hak edecek kadar? Bu soruların cevabını, her gece rüyalarımda verdin Meryem.

    Pırıl pırıl bir Pazar gününe gözlerimi açtım. Havada bir tek dahi bulut yok ve sıcaklık 30 derece civarında. Hikaye tahminlerime göre 5 gün sonra bitecek. Hergün 8 saat başında durduğum sürece daha erken de bitirebilirim. Hatırlamakta zorlandığım konular oldukça fazla, ayrıca hatırladıklarımı da derinlemesine anlatmıyorum. Bazı konular üzerine daha fazla düşünmüyorum, sebebi ise canımı o kadar çok acıtıyor ki bi yerde kesmek zorunda kalıyorum. Kolay değil, hem de hiç kolay değil içime işleyen, canımı acıtan konuları kaleme almak.
    ···
  9. 109.
    0
    Meryem ile tekrar barışmıştık. Bu barışmamızda birbirimize söz verdik; artık bir dahaki ayrılığımızda barışmayalım diye. Barıştıktan sonra ki hayatımız biraz durgun geçiyordu. Nasıl durgun geçiyordu? ikimizde de bir korku hakimdi. Karşılıklı kavgalarımız olmasa dahi birbirimize davranma şekillerimiz değişmişti. Aman ayrılmayalım diye ne yapacağımızı şaşırmıştık. ilişkide bir kişilik problemi baş göstermişti. Bir her zaman ‘’ neden böyle oluyor’’ dediğimiz için, işte oradaki NEDENi arıyorduk. Evet neden böyle oluyordu? Ne ben eski bendim, ne de Meryem eski Meryem’di. Yapmacık davranışlar, isteksiz hareketler ve göstermelik mutluluk… her şey dedim ya ilişkiyi kurtarmak için. Her şeyi deniyoruz ama her şeyi deniyoruz mutlu olabilmek için, fakat nerede hata yapıyorduk?

    Kavga dövüş şeklinde, Ocak ve şubat aylarını geride bıraktık. Dayanıyorduk, birbirimize adeta tahammül ediyorduk. Son konuşmamızda bir daha ayrılırsak, barışmayalım sözü beklide bizi korkutan, geri adım attıran bir sözleşmeydi.
    Bu zamanlarda yaşadıklarımızı detaylı anlatmıyorum, çünkü bu aylarda akılda kalıcı bir şeyler yapmıyorduk. Daha çok işin pgibolojik kısımlarına değiniyorum. Zaten hayatımız çok monoton şekilde ilerliyordu, önceki yaşadıklarımızdan farklı bir durum yaptığımız söz konusu değildi. Bu sebepten dolayı neler yaptığımız kısımlarını yazmıyorum.

    Mart aylarıydı, Meryem yine her zamanki gibi bende kalıyordu. Normal şartlar da benim evde kaldığımız da çok sık kavga etmeyiz. Şimdi ise yan yana odanın içinde bile çılgınlar gibi kavga edebiliyoruz. Her ne kadar kavgamızı etsekte küs olarak yatmıyorduk. Pgibolojimiz o kadar yıpranmıştı ki, bir yandan kavgalar, bir yandan da okulun sonuna gelinmesi bizi iyice yıpratmıştı. ikimizin aklında da aynı şeyler vardı. Acaba biz okul bittikten sonra bu ilişkiyi devam ettirebilecek miyiz?

    Geceleri artık yastığa her kafamı koyduğumda ciddi bir şekilde ilişkimizi sorguluyordum. Her şeyi denemiştik, ilişkinin yürümesi için. Bu sene okullarda kapanıyordu. Meryem direk okulu bitirecek, ben ise 1 dönem okulu uzatmıştım. Mesafeler bizi her zaman yıpratmıştır. Geceleri hep, onunla farklı şehirlerde olduğumuzda ayrılacağımız aklıma geliyordu. Er yada geç ayrılacaktık. Fakat içimdeki sevgi de onu bırakmamı engelliyordu. Ne yapmalıydım, nasıl yapmalıydım? Sonunda kendimce bir karar verdim. Ayrılacaktık, fakat bu ayrılığımız çok uzun süreli olacaktı. Neden çok uzun süreli olacaktı? Birbirimizin kıymetini ancak uzun bir ayrılık ile anlayabiliriz. Ayrıca okul bu dönem itibariyle biteceğinden dolayı, barıştığımız zaman muhtemelen okullar bitmiş olacaktı. Peki ne anlama geliyor bu dediklerim. Şimdi uzunca bir ayrılıktan sonra, çiftler barıştığında, birbirlerine duydukları özlem onları kavgasız, gürültüsüz tam 3-4 ay zütürebiliyordu. O zaman dilimi içerisinde bende okulumu bitirir ve artık işin ciddiyetine varacağımızı düşündüm. Yani bu ayrılığım bir göz dağı, ilişkide denemediğimiz bir yöntemdi. insan bazen karşısındakinin kıymetini, göz önünde olmadığı zaman, yanında olmadığı zaman daha iyi anlar.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 110.
    0
    SEVMEK BAZEN VAZGEÇMEKTiR

    Takvimler Nisan ayını gösteriyordu. Hava sıcak ve bunaltıcıydı. Meryem ile ayrılmayı kafama koymuştum. Uzun uzun düşündüm ve ondan ayrılmanın doğru olacağının kararını verdim zor da olsa. Bu kararı vermenin ne kadar zor olduğunu anlatmakta şuan güçlük çekiyorum. Özellikle son sene, hatta son dönem sayılı günlerimiz kala ayrılmanın ne denli zor bir karar olduğunu açıklamama gerek yok herhalde. Buna mecburdum, ayrılmak zorundaydım. ilişkinin selameti açısından bunu yapmalıydım.
    Kent parkta buluştuk. Onun öncesinde hastaneye gitmiştik. Hastanede ciddi bir durum olmadığını görünce kent parka doğru yola koyulduk. Lafa nasıl başlayacağımı ne diyeceğimi bilmiyordum. Ben bu ilişkide toplasam 3 kere ayrılmamışımdır. Onun için ayrılma konularında çok acemiydim. Fakat bu seferkinde yapacaktım, ayrılacaktım ve kendime güvenir bi şekilde lafa başladım. Daha doğrusu lafa başladım fakat umduğum bir şekilde kendimi ifade edemedim. Her akşam düşündüklerimi Meryem’e anlatamadım. Tamamen yanlış anlaşılıyordum ve bunun farkındaydım. Bir nevi ben terk eden insan misyonu yüklenmiştim. Evet belki de ben terk ediyor gibi görünebilirim fakat gerekçelerimi sıralayamıyordum, saçmalıyordum. Ben de saçmaladığımın ve işlerin tam olarak yolunda gitmediğinin farkına varmış olmalıyım ki konuşmayı fazla uzatmadan direk sonuca geldim. Bu esnada Meryem fazla konuşmuyordu ve sen bilirsin diyordu. Ayrılmak istemiyordu, bu her halinden belliydi fakat ayrılmamak içinde herhangibir adım atmıyordu. Sadece susuyor ve bana bakıyordu. Bana öyle bakması, benim içimdekileri tam olarak dışa vurmamı engelledi. Onun o an ki bakışları her şeyi anlatıyordu. Onun o bakışlarının ne anlama geldiğini ben 4 senede çok iyi anlamıştım. O an ona aşkım diye sarılsam, o da bana ağlayarak sarılacağını biliyordum. O bakışlarında güçsüzlük ve artık ‘’dayanacak gücüm kalmadı ismail’’ der gibiydi. Ne istiyorsan onu yapabilirsin fakat ben ayrılmayı istemiyorum haberin olsun bakışıydı. Ben ipin ucunu kaçırmıştım, insan gönlünü alır da ayrılır demi? Ben tam bir kalpsiz, sanki onu o ana kadar sevmemiş bir insan gibi ayrıldım. Evet Meryem diyeceklerim bu kadar dedim ve şerefsiz bir insan edasıyla onu orda bırakıp masadan kalktım. içim kan ağlıyordu fakat bunu artık yapmıştım. Geri dönüşü yoktu ve bunların hepsini çok düşünmüştüm.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 111.
    0
    Şuan düşünüyorum da seven bir insanı göz göre göre bırakıp gitmek kadar büyük şerefsizlik yokmuş. Onun sana son bakışları, gitme aşkım der gibi olan bakışlarını hiçe sayıpta gitmek tam bir haysiyetsizlik. O bakışlar ki uğruna dünyaları yakarım, gel gelelim o an o bakışları hiçe sayıp, çekip gittim. O, arkamdan bana bakıyordu ve bende oradan uzaklaşıyordum. Çok ama çok uzun bir ayrılık bizi bekliyordu…
    ···
  12. 112.
    0
    şuan hikayeyi burada bırakıyorum geriye sadece 2 sene kaldı fakat bu kalan 2 sene hayatımın en berbat ve en şok edici seneleriydi. hikayeyi okuyan varsa şayet devdıbını yarın yazarım.
    ···