/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
https://www.google.com.tr...25C3%25BCl%25C3%25BCstanl
  1. 1.
    +16 -6
    Kendimi bildim bileli kitap okumaya aşık bir insanım. ilk okulda yaşıtlarım 30 sayfalık kitapları zor bitirirken ben tam bir Sabahattin Ali hastasıydım. Hatim ederdim kitaplarını. Sokaktaki 2 arkadaşım haricinde asosyaldim. Arkadaşım yoktu. Bu şekilde liseye kadar devam etti hayatım. Kitap benim yaşantım olmuştu.

    Liseye kadar asosyal gelmiştim dediğim gibi. Lisedede değişmedim. Bu şekilde asosyal devam ediyordum. Lisenin ilk ayı bitmişti sıra arkadaşım haricinde konuştuğum kimse yoktu sınıfta. Onunlada zaten sabah merhaba okul biterken görüşürüz. Kitap hastalığım devam ediyordu. Ailem kitap okumamdan memnundu, ama bu bende hastalık gibi devam ediyordu. Bir gün okuldan geldim ve odama girip gene akşama kadar kendimi kitaplarıma verdim. Akşam babam geldiğinde sofrada babamla aramızda şu konuşma geçti;

    Babam : Oğlum okul nasıl gidiyor arkadaş edindin mi?

    Ben : iyi gidiyor baba evet yavaş yavaş kaynaşıyoruz sınıftakilerle. Aslında hiçbiri umrumda değildi. Hiçbiri ile muhabbetim yoktu.

    Babam : Oğlum, bak kitap oku. Kitap okumak çok güzel birşey ama birazda hayatını yaşa. Gençsin. Çık arkadaşlarınla gez, kız arkadaşın varsa onunla takıl sürekli kitap okuyorsun.

    Ben : Baba öyle ortamları sevmediğimi biliyorsun. Kız arkadaşım falanda yok zaten.

    Baba : Neyse ne. Söylediklerim aklında bulunsun biraz sosyalleşmeni istiyorum. Para ihtiyacın olursa bana söylemen yeter.

    Ben : Tamam, hadi afiyet olsun size ödevim var onları yapıcam.
    ···
  1. 2.
    +3 -1
    Sınıfımda çift dikiş iki kişi vardı. Biri kız biri erkek. Kız olan herkesle iyi geçinen, iyi bir kızdı. Güzelde bir kızdı. Dikkatimi çekiyordu. Erkek olansa tam bir huur çocuğuydu. Herkese sataşan sanırım kendini ilah sanan bir huur evladıydı. Ben tenefüslerdede sürekli kitap okurdum. Gel zaman git zaman bu durumum Çift dikiş kızın dikkatini çekmiş olacakki bir gün yanıma geldi. Adı Beren olsun.

    Beren : Ya neden sürekli kitap okuyorsun. Bi kitaptan kafanı kaldır, etrafına bak okuldasın. Liselisin sen. Sosyalleş. Bende çok severim kitap okumayı ama seninki biraz abartı kaçmıyormu? Yoksa bu bir dikkat çekme taktiğimi?

    Ben : Taktik falan değil kitap okumak benim hayatım. Kitap okumadığım her an boş yaşıyor gibi hissediyorum.

    Beren : Kimi seversin en çok?

    Ben : Sabahattin Ali delisiyim.

    Beren : Bütün kitaplarını okudum. Çok muhteşem bir yazar. Şimdi ne okuyorsun? Diyip masaya koyduğum kitaba baktı ve eline aldı.

    Ben : Ahmet Batman. Korkma kalbim.

    Beren rastgele bir sayfa açtı. Ve okumaya başladı;

    Beren : 16. Bölüm. Açıkçası kimse istediği gibi bir hayat yaşamıyor. O yüzden kendini çokta harap etme. Yolun sonu belli, Herkes ölüyor.

    Ben : Güzel kitap.

    Beren : Bende okuyabilir miyim sen okuduktan sonra?

    Ben : Al oku.

    Beren : Bitirdikten sonra alırım ya.

    Ben : 4. Okuyuşum al.

    Beren şaşkın biçimde suratıma bakıyordu.

    Beren : Dörtmü ? Ciddi misin sen ? Neden 4. kez okuyorsun?

    Ben : Betimlemelerini seviyorum. Bi insan ne yaşıyorsa onu anlatıyor. Güzel sözler var içinde. istersen başka kitaplarda getirebilirim.

    Beren : Bu bittikten sonra çok mutlu olurum. Neyse tamam görüşürüz o zaman. Dedi. Tam giderken döndü ve;

    Beren : Ya şey, Elif Şafak'ın Aşk kitabını okudun mu? Çok sevdiğim bi kitap. Okumadıysan getireyim sana oku.

    Ben : Olur okumadım getir.

    Bozmak istemedim. Benimde en sevdiğim kitaplardan biridir. En az 5 defa okumuşumdur...

    --- Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. “Aman sakın kendini” diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği : “Bırak kendini ko gitsin”. Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var. ---

    ELiF ŞAFAK - AŞK Kitabından alıntı.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 3.
    +3 -3
    özet: lisede kitap hastasıydım
    edit: bu çuku niye huur evlatları ananız mı gibtik
    ···
  3. 4.
    +1 -1
    @2 Çugu amk cahili.
    ···
  4. 5.
    +1
    Devam panpa okuyorum.
    ···
  5. 6.
    +2
    Herkez ne amk okuduğun romanı gibeyim
    ···
  6. 7.
    0
    kitap yazıyormuş bende kalp hastası diye okuyorum amk
    ···
  7. 8.
    +3
    Benim beklediğim aşk başka!” dedi. “O, bütün mantıkların dışında tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek, bütün ruhuyla istemek başka… Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek!

    Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna

    Bana görede buydu gerçek aşk. Aşk sevmek değildir. Aşk istemektir, özlemektir. Boşver denmeyecek kadar istemek, özlemek.

    Bir hafta geçmişti aradan. Beren ara sıra gelip kitap hakkında konu açıyordu. Bende yeni bir kitaba başlamıştım o sıralar. Normalde kitap okurken asla rahatsız edilmek istemeyen ben Beren geldiğinde hiç sinirlenmeden kitabı bırakıp onunla ilgilenmeye başlıyordum. Bir hafta sonunda Kitabı geri getirdi Beren. Kitabı uzattı. Teşekkür ederim. Gerçekten muhteşemdi. 4 kez okunmayı hak eden bir kitap dedi. Sende kalabilir dedim. Hayır ya çok seviyormuşsun al şunu ben sevmem öyle dedi.

    2 baskısı çıktı ikisinide aldım. Bu sende kalabilir dedim.

    Beren gene aynı şaşkın suratla sordu.

    Beren : Neden 2 baskısınıda aldın?

    Ben : Ver kitabı diyip elimi uzattım. Kitabı verdi alıp Sekizinci bölümü açtım.

    Ben : Bak. Burada yazan sözler çok özel sözler. Beni benden alan sözler. Zaten kitap dediğin nedirki? 5 TLy'ye kullanılmışını bulabiliyorsun. Bunlar benden çocuklarıma koskoca bir miras olarak kalıcak. Belki onlara ev, araba, arsa belki bankada yüksek miktar bir para bırakamayacağım ama, büyüdüklerinde. Birgün ben bu dünyadan göçtüğümde, bu kitapların değerini anlayacaklar. ilk aşık olduklarında bu kitabın satırlarında hislerini bulacaklar. Sevecekler kitap okumayı. Bence en büyük mirastır bu dizeler onlar için. Kitaplar güzeldir. Kitaplar bizler gibi değiller. Masumlar. Dizelerinde içinde yaşadığın hisler yazar tek tek. Şu kitapta tek bir Yanlış dize bulamazsın. Kime sorarsan sor. illaki yaşamıştır bu hisleri, Yada yaşayacaktır.

    Kafamı tekrar kitaba çevirip açtığım sayfadaki o sözleri okudum;

    Ben : Vapur denize, martılar gökyüzüne, güneş gülüşüne, Ve sen en çok benim yanıma yakırşırsın.

    Kitabı kapatıp tekrar ona uzattım. Kitabı alıp önce kitaba sonra bana bakıp;

    Beren : Sen çok farklısın. dedi ve gitti.

    Aşk birisine şiddetle sarılma, onunla aynı yerde olma özlemidir. Onu kucaklayarak, bütün dünyayı dışarıda bırakma arzusudur. insanın ruhuna güvenli bir sığınak bulma özlemidir. Orhan Pamuk - Yeni hayat.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 9.
    +3
    Kadınları severim. En çok onlar üzdü beni. Olsun. Annem de kadın sonuçta. Annemi çok severim. Ama hiç belli etmem. Galiba benim en büyük hobim bu. Kimi ne kadar çok seversem o kadar az belli ederim. Kadınlar iyidir.. Kedileri sevmem. Ve bazı kadınlar kedilere benzer. Kadınları severim ama kedileri sevmem. Kedilere benzeyen kadınları sevmem. Kadınlara benzeyen kedileri hiç sevmem. Yeterince içersem kedilere benzeyen kadınlara biraz sempati duyabilirim ama her koşulda kadınlara benzeyen kedileri sevmem. Pek uyuyamıyorum ben. insomnia dedi doktor. Gebermeyesice dedi annem. iyidir annem. Bir de bizim mahallede kadın az, kedi çok. Kedileri sevmem, kadınlar iyidir. Aslında kediler üzmez, kadınlar üzer. Ama yine de ben kadınları severim, kedileri sevmem.. Ali Lidar - Tesirsiz Parçalar.

    Ertesi gün Beren'e yeni bir kitap getirmiştim Ali Lidar Tesirsiz parçalar.

    Tenefüste yanına gidip kitabı uzattım. Oda çantasından Elif Şafak Aşk kitabını çıkardı. Her bir dizesi ezberimde olan o kitabı çıkardı. Teşekkür ettim seve okuyacağımı söyleyip çıktı. Okul bu şekilde devam ediyordu. Ben Kitap okuyordum, hayat devam ediyordu. Son zamanlarda çift dikiş olan diğer arkadaş biraz fazla can sıkmaya başladı. Tenefüslerde yanımdan geçerken bilerek koluma çarpmalar, her ona baktığımda sinirle bana bakıyor olması. Bir gün gene kitap okurken sıramda yanımda geçerken koluma vurdu bilerek. Kafamı kaldırıp bi önüne bak artık dedim. Sanki aylardır bunu bekliyormuş gibi bi anda dönüp bakmazsam nolur lan dedi. Kardeşim git işine canımı sıkma dedim. Sözüm biter bitmez suratıma yumruğu yemem bir oldu. Dediğim gibi, asosyaldim ben. Kavga etmeyi bilmezdim sündüm direk olduğum yerde. Burnum kanıyordu. Sınıftaki çocuklar çekip almıştı onu. Onada Berkay diyelim. Berkay hala bırakın lan beni gibeyim şunun anasını diye bağırıyordu. Kafamı kaldırıp sınıfa baktığımda Beren'in sınıfta olduğunu, olanları gördüğünü farkettim. Utanıyordum. Hemen ayağa kalktım burnumdan akan kanlar sarı okul tişörtümün üstünde birikmeye devam ediyordu. Tuvalete doğru gitmeye başladım. Elimle burnumu tutmama rağmen kanlar koridorda sanki arkamdan gelenler beni bulsun istermiş gibi izler bırakıyordu elimden taşıp. Tuvalete vardığımda klagib lise görüntüsü ile karşılaştım. Bir sigarayı 6 kişi içen liseliler. Sigarada içmezdim ben. Dedim ya asosyaldim. Korkaktım. Ailemden çok korkardım. Kızarlar diye. Lavabonun yanına geçip elimi çektim burnumdan. Hala kanıyordu. Sigara içenlerde birazdan öğretmenlerin buraya geleceğini anlayıp sigarayı söndürüp tuvaletten çıkmıştı. Burnum hala kanarken elimi musluğa zütürdüm ve elimdeki kanları temizledim. O anda tuvalete Beren girdi yanıma gelip iyimisin iyimisin diye telaşlı bir şekilde sordu. Bişey diyemedim. Utanıyordum. Asosyaldim ben. iyiyim bişeyim yok diyebildim sadece. Elimi musluğun altından çekip kendi elini soktu ve avucunda biriktirdiği suyu suratıma vurdu. Burnum kanamaya devam ediyordu. Suratına su vur bekle geliyorum diyip koşarak çıktı tuvaletten. Dedim ya utanıyordum. Asosyaldim ben. Tekrar geldiğinde beni bulamasın diye bi alt katın tuvaletine indim. Dediğini yapmaya başladım. 5 dakika kadar sonra koşarak bulunduğum yere tekrar geldi. Nereye gittin ya seni arıyorum iki saattir diye bağırdı ve cebinden peçeteyi çıkarıp burnuma tutmaya başladı. Sanırım burnum kırılmıştı. Burnumu tutarken acı çekiyordum. ama dedim ya utanıyordum. ACIYOR ULAN ACIYOR! BASTIRMA, diyemiyordum. Asosyaldim ben...

    Bir insana verdiğiniz değerin, onun gerçekten değerli olmasıyla ya da bunu hak edip etmemesiyle hiç ilgisi yoktur. Değer vereceğiniz insanları kendiniz seçersiniz. Ali Lidar - Tesirsiz Parçalar.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Part ozeti:
      Asosyaldim ben
      ···
  9. 10.
    +5
    Beren burnuma bütün peçeteyi harcamıştı. Burnumun kanı artık daha az kanamaya başlamıştı. Ama hala azımsanıcak kadar az değildi. 5 dakika kadar sonra Müdür girdi tuvalete telaşlı bir biçimde. bembeyaz fayansların üstünde kıpkırmızı kanları görünce bi bakakaldı. Kendine geldiğinde kolumdan tutup gel gel dedi ve okuıldan çıkıp onun arabası ile hastaneye gittik. Beren çok ısrar etsede müdür izin vermedi gelmesine. Gelmesindi zaten. Utanıyordum, asosyaldim ben.

    Hastanede gereken müdahale yapıldıktan sonra burnum kapatıldı ve acil sedyesinde tek başıma kaldım. Dedim ya utanıyordum asosyaldim ben. Müdürümden bile utanıyordum. Az sonra babam girdi içeri koşarak. Oğlum iyimisin noldu faslından sonra çıktık hastaneden. 3 gün rapor almıştım. Babam müdüre çok teşekkür ederim dedi ve eve doğru yola çıktık. Evet ben teşekkür edemedim. Dedim ya utanıyordum. Asosyaldim ben.
    ···
  10. 11.
    +4 -1
    Evde her zamankinden fazla ilgi vardı üzerimde. Alışık değildim. Sıkıldım ilgiden odama geçtim. Kitap okuyacaktım. 3 saatten fazladır kitap okumuyordum. Ekgib hissediyordum.

    Açtım tekrar her kitabımda olduğu gibi iki tane aldığım Ali Lidar'ın Tesirsiz Parçalar kitabını. Rastgele bir sayfa açtım. Şu dizeler çıktı karşıma ;

    Kalktı. Kakmasa da olurdu. Yatağından yirmi gün bile çıkmasa ailesinden başka kimse fark etmezdi. Başka kimse için fark etmezdi. Yokluğuyla herhangi bir fark yaratmayacak kadar şeffaftı sanki... Kitaplığına doğru yürüdü. Yabancı'ya uzandı eli, sonra Dönüşüm'e... Gülümseyerek vazgeçti. Tekrar yattı. Yatmasa da olurdu. Yatağına yirmi gün bile uğramasa ailesi dahil, kimse fark etmezdi. Farkındaydı olup biten her şeyin... Gülümsemekten vazgeçti. Geçti...

    Gülümsedim önce. Sonra farkına vardım olup biten herşeyin. Asosyaldim ben. Gülümsemekten vazgeçtim. Ama geçmedi. Herşey daha kötüye gidiyordu. Günden güne aşık oluyordum Beren'e. Olamazdım. Unutmamalıydım. Asosyalim ulan ben. Asosyal. Utanıyordum. Hem, zaten daha bugün kızın gözü önünde dayak yedim. Kim isterki asosyal, dayak yiyen, burnu kırık bi çocuğu. Kendine gel dedim kendi kendime.

    Kitap okudum gene akşama kadar. Akşam uzun süredir açmadığım bilgisayarımı açtım. Youtube yazdım arama çubuğuna Youtube geldi. Açtım o güzel müziği. ;

    https://www.youtube.com/watch?v=QXn_m47lXW0

    Akıma geldi Beren'in o okul tişörtünün üstüne giydiği gül pembe rengi kazağı. Dinlemeye başladım.

    Sen gülünce güller açar gülpembe
    Bülbüller seni söyler
    Biz dinlerdik gülpembe

    Ama dedim ya. imkansızdı. Utanıyordum. Asosyaldim ben.
    ···
  11. 12.
    +5
    3 Gün sonra okula gittim. Babam ben bırakayım dediği için babamı bekledim. Babamı beklediğim içinde geç kalmıştım. Burnum kapalı değildi. Ama burnuma yediğim darbeden ötürü gözümün altında şişlik ve morluk vardı. Burnum arasıra çok ufak ufak kanıyordu. Okula girdim. Sınıfa doğru gittim. Heyecanlıydım. Dedim ya asosyaldim ben. Utanıyordum.

    Tıklattım kapıya. Açtım hızlıca. Girebilirmiyim hocam diyip izin alıp girdim içeri. Sınıfa bakmadan başımı önüme eğip sırama doğru hızlıca ilerledim. Sırama geldiğimde şaşırmıştım. Yanımda oturan çocuk kalkmış, yanıma Beren gelmişti. Sırada tek başına oturuyordu. Ben geldiğimde yana kaydı ve otur otur dedi. Oturdum. Ama suratına bakamıyordum. Dedim ya utanıyordum. Asosyaldim ben. Kafamı sıraya koyup uyumaya çalışıyordum. Uyuyamıyordum. Heyecanlıydım. Ama utanıyordum. Asosyaldim ben.

    Kafamı koyduktan 10 dakika sonra uyuya kalmışım. Tenefüs çalmış, tenefüs bitmiş. Ben hala uyuyordum. Hoca geldiğinde Beren omzumdan dürterek uyandırdı. Hadi ders başladı diye. idrak edemedim bi an. Tenefüste beren sıradan çıkmamışmıydı. Kendime gelip kafamın altına aldığım çantamı sırtıma koydum ve etrafa bakındım. Yüzümün şiş ve mor olduğunu unutmuştum. Hemen yan sıramda oturan bir çocuk bana dönüp iyimisin dedi. iyiyim demekle yetindim. Oturdum ve dersi dinlemeye başladım. Ama sanki bütün sınıf beni izliyor gibi hissediyordum. Kafamı öne eğip not almaya başladım tahtadakileri. Tenefüs çaldığında Beren direk bana dönüp iyimisin burnun nasıl dedi. iyi diyebildim sadece. Dedim ya utanıyordum. Asosyaldim ben. Anlam veremiyordum. Bu kadar güzel bir kız neden utangaç, asosyal birde üstüne dayak yiyen biriyle bu kadar ilgilenirki?

    Sadece iyiyim dememe bozulmuş olacak ki izin isteyip sıradan kalktı. O kalkınca bende kalkıp en arkaya geçtim. Çantamdan kitabımı çıkarıp okumaya başladım. Herşey bu kitap yüzünden olmuştu. Belkide kitaplar yüzünden asosyal olmasam bunlar yaşanmayacaktı. Hatta belkide Beren'le sevgili bile olurduk. Sinirlendim bir anda kalkıp kitabı çöpe attım ve kapüşonlumu takıp bahçeye indim.
    ···
  12. 13.
    +3
    Bahçenin en ıssız taraflarına, genelde sevgililerin gelip oturduğu tarafa geçtim kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım. Dün gibi değil, 1 saat öncesiymiş gibi hatırlarım çalan müziği.

    https://www.youtube.com/watch?v=s-WstUwL7lE

    Cahildim dünyanın rengine kandım.
    Hayale aldandım boşuna yandım
    Seni ilelebet benimsin sandım
    Ölürüm sevdiğim zehirim sensin..

    Kendi kendime mırıldanırken dalmışım. Başımda Beren ve yanında tanımadığım bir çocuk vardı. Beren sağıma çocuk soluma oturdu. Dedim ya asosyaldim ben. Utanıyordum. Bişey diyemedim.

    Beren kulağımdan kulaklığımı çekip bi takıcak mısın artık bizi dedi.

    Ona baktım suratımı kaldırıp. Diğer kulaklığıda çıkarıp, kapüşonlumu çekti kafamdan. Yanımızdaki tanımadığım çocuk başladı konuşmaya. Adı Murat olsun.

    Murat : Kardeşim. Ben Beren'in abisiyim. Burada okuyorum bende. 11. Sınıfım. Beren anlattı olayları. Bundan sonra sınıfta sana bir karışan olduğunda bana geliyorsun. Hiçbir şekilde sana dokunulmayacak bundan sonra bu okulda. O çocuğunda hesabı sorulucak merak etme. Bilmiyorum abin varmı ama, yoksa bundan sonra var. Her sıkıntında gelebilirsin yanıma.

    Kısa bi sessizlik oldu.

    Ben : Tamam. Teşekkür ederim. diyip kalktım ve başka bir banka geçip önce kapüşonlumu, sonrasında kulaklığımı takıp türkünün o hazzına döndüm. Türkü değişmişti. Bu çalıyordu;

    https://www.youtube.com/watch?v=haibIAXpkz8
    ···
  13. 14.
    +3
    Gerçek aşk acısı, varlığımızın en temel noktasına yerleşir, bizi en zayıf noktamızdan sımsıkı yakalar ve diğer bütün acılara derinden bağlanarak bütün gövdemize ve hayatımıza hiç durdurulamayacak bir şekilde yayılır. Eğer umutsuzca âşıksak, baba kaybından en sıradan talihsizliğe, mesela anahtarımızı kaybetmeye kadar her şey, diğer bütün acılar, dertler ve huzursuzluklar, her an yeniden kabarmaya hazır olan bu asıl ıstırabımızın tetikleyicisi olur. Benim gibi aşk yüzünden bütün hayatı altüst olmuş biri, diğer bütün dertlerinin çözümünün de aşk acısının sona ermesiyle mümkün olacağını sandığı için, içindeki yarayı istemeden daha da derinleştirir. Orhan Pamuk - Masumiyet müzesi.

    Öğle arasını bahçede türkü dinleyerek geçirdikten sonra nöbetçi öğretmenin başımda dikilmesi ile bitmesini anlamam arasında çok uzun bir süre geçmemişti sanırım.

    Sınıfa gittiğimde arkaya geçtim o gittikten sonra gittiğim sıraya. Oturdum sıraya. Öğretmenin gelmesini bekliyordum. Öğretmen geldi. Defterlerimi çıkarmak için çantamı açtığımda çöpe attığım kitabın çantamda olduğunu gördüm. Bir sayfası kabarıktı. O sayfayı açtığımda küçük bir kağıt parçası gördüm. Kağıtta şunlar yazıyordu;

    Onlara küsme. Onlar bizim ebedi dostlarımız. Onlara küsersen hayata küsersin. Yarın senden yeni bir kitap bekliyorum. * *

    Gülümseyip notu kitabın arasına koyarak çantama koydum ve Beren'e baktım. Önündeki kız ile konuşuyordu. Suratımda aptal bi gülümseme ile ona bakıyordum. Daha sonra farkında vardım olup biten herşeyin. Gülümsemeyi bıraktım. Geçmedi. Hiçbirşey geçmedi. Dedim ya, ASOSYALiM BEN!

    Ders işlenirken kapı çalındı. Nöbetçi öğrenci beni ve Berkay'ı müdürün istediğini söyledi. Nöbetçi öğrenciye bakıp yavaşça yerimden kalktım. Kapüşonlum hala kapalıydı. Beren'in önünden geçerken kapüşonumu çıkardı. Dönüp ona baktığımda gülümseyip göz kırptı. Önüme dönüp gülümsedim. Daha sonra farkına vardım herşeyin. Silindi yüzümden gülümsemem. Geçmedi. Hiçbir takun geçtiği yoktu...

    Aşk ve mutluluk, nedense, hep birbirlerine yakın anılsalar da, aşk mutluluk getirecek diye bir şey yoktur. ” ‘Mutsuz oluruz’ diyorsun. ‘Herkes mutlu olacak diye bir kural yok, biz de mutsuz olalım.” Belki de önemli olan tek şey aşka cesaret edebilmektir?

    Emrah Serbes - Hikayem Paramparça!
    Tümünü Göster
    ···
  14. 15.
    +4
    Kimse olmasada yazıyorum buraya. Belki bi kişi vardır.

    Dinleyin pişman etmez :

    https://www.youtube.com/watch?v=zHdjVORHKPA
    ···
  15. 16.
    +9
    Müdürün odasına doğru gidiyorduk. Durdurdu beni. Özür dilerim dedi. Önemi yok dedim ve yürümeye devam ettim. Kolumdan tutup durdurdu ve başladı konuşmaya;

    Berkay : Ben Beren'i seviyorum. Sizi o kadar yakın görünce çıldıracak gibi oldum. Çok kıskandım. Tutamadım kendimi oğlum. Canım acıdı. Ama nolursa olsun yapmamam gereken birşeyi yaptım. Hemde senin gibi bir insana. Özür dilerim kardeşim. Okuldan atılmış olabilirim az sonra öğrenicez. Bana kin duyarak hatırlama beni istiyorum. Affet beni kardeşim.

    Ben : Önemi yok sana kin duyduğum falanda yok. Ama düşüncen yanlış. Tamamıyla yanlış. Biz Beren ile yakın olamayız. Farklıyız. O çok güzel. Sosyal. Sevilen biri. Ben asosyal kendini kitaplara vermiş. Hayatında değer verdiği tek şey kitaplar olan bir insanım. Sadece sessizliğim dikkatini çekmişti ve tanımaya çalıştı. En başından beri yakın olamayacağımızı bildiğim için yüz vermedim hiçbir zaman. Eğer verseydim ilerde sıkılacaktı zaten. Daha çok üzülecektim. Boşver yani. Beren senin.
    ···
  16. 17.
    0
    Yaz yaz yaaaaz
    ···
  17. 18.
    +4
    Gülümseyip koridorda yürümeye devam ettim. Müdürün odasına girdik. Müdüre şakalaşırken olduğunu. Hatalının ben olduğumu. Yanlışlıkla elimi gözüne soktuğum için sinirlendiğini falan salladım. Müdür sınıftakilerden asıl mevzuyu duymuştu. inanmıyordu ama yapacak birşeyi yoktu. ifade benim ifademdi. Tamam diyip gönderdi.

    Sınıfa girdiğimizde ben geçip yerime oturdum. Berkay kapının önünde durup yerime oturmamı bekledi. Oturunca öğretmenden izin alıp konuşmaya başladı.

    Berkay : Hocam sizin ve arkadaşlarımın önünde kukugibenden özür dilemek istiyorum. Aptal bir hareketle yanlış bir hareket yaptım. Ve gerçekten çok pişmanım özür dilerim kardeşim.

    Ben : Sorun değil.

    Tenefüste Beren'in yanına gidip abisinin hangi sınıfta olduğunu sordum. Öğrendikten sonra gidip çocuğa birşey yapmamalarını rica ettim. Aramızda konuştuk hallettik. iyi tamam dedi. Ve konu orada kapandı.

    Günler günleri kovalıyor ben hala aynı asosyallik ile devam ediyordum. Her geçen gün Beren'e olan aşkım artmaya başlıyordu. Bir gün okul çıkışı sigara ile tanıştım. ilk içişimdi. Acı gelmişti. Ama varsa bu kadar içeni vardır bi bildikleri diyip içmeye devam ettim. ilk bi kaç sigarada öksürük ve baş dönmesi yaşadım. Sonrasında pek birşey kalmadı.

    Beren. Beren'im. Gecelerim seni düşünmekle geçiyor biliyormusun? Bak buda günlüğümün ilk sayfası. ilk sayfası sendin. Son sayfasıda sen olacaksın. Seviyorum seni güzel kız. Hayallerimi süsleyen kadın. Az önce aklıma Gül Pembe kazağın geldi. Gülümsedim ister istemez. Daha sonra farkına vardım herşeyin. Bıraktım gülümsemeyi. Geçmedi. Hiçbir şey geçmedi. Dedim ya. Asosyalim ben.
    ···
  18. 19.
    +3
    Seni seviyorum... Deli gibi değil gayet aklı başında olarak seviyorum.
    Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna
    ···
  19. 20.
    +3
    Beren ile kitaplar hakkında konuşmaya devam ediyorduk. Birgün oturuyorduk kitaplar hakkında konuşuyorduk. Kukugiben dedi. Efendim dedim. Neden bu kadar farklısın dedi. Bilmem dedim. Çantasını aldı geldi ve içinden bir kitap çıkardı.

    Gabrial Garcia'dan Yüzyıllık Yanlızlık kitabını çıkardı. Okumamıştım o kitabı. Okudun mu dedi? Hayır dedim. Emin misin dedi. Evet dedim. Elif Şafak'ın kitabınada öyle demiştin dedi. Okumamıştım çünkü dedim. Hayır okumuştun dedi. Suratına baktım şaşkın biçimde. Yüzündeki ifadeden anlamıştım okuduğunu dedi. Gülümsedim. Daha sonra hatırladım. Sildim gülümsememi geçmedi. Hiçbirşey geçmedi. Bunu okumamışsın ama dedi. Gerçekten okumadım dedim. Dinle o zaman dedi ve katlı olan bir sayfayı açtı ve bana uzattı;

    Beren : Bu sayfayı okuyunca aklıma sen geldin.

    Kitabı aldım ve okudum ;

    Yüreğini kolla, ölmeden çürüyorsun.

    Suratına baktım. Gülümsüyordu. Gülümsemedim bu sefer. Farkındaydım çünkü.

    Geri uzattım kitabı. Telefonu mu ve kulaklığımı çıkardım tak dedim. Taktı.

    Açtım o şarkıyı.

    https://www.youtube.com/watch?v=QXn_m47lXW0

    Her dinlediğimde sen geliyorsun aklıma dedim. Dinlemeye başladı.

    Sen gülünce güller açar gülpembe
    Bülbüller seni söyler
    Biz dinlerdik gülpembe
    Sen gelince bahar gelir gülpembe
    Dereler seni çağlar
    Sevinirdik gülpembe
    Güz yağmurlarıyla
    Bir gün göçtün gittin
    inanamadık gülpembe

    Çıkardı kulaklığı. Gülümsedi tekrar. Güneş gibi parlıyordu ulan gülümseyince. Bakamadım daha fazla o güzel gülüşüne.

    Dedim ya utanıyordum. Asosyalim ben.

    Kalktı gitti daha sonra.
    ···