Rez.ece

===Pompa var REZ

Rezervasyon

komik ama rez

Rezzzzzz

Rezerved

iki gün sonra iş dönüşü "Mert artık dükkanda duracaksın. Bundan sonra benimle çete işlerine gelmeyeceksin, dükkana bakacaksın." dedi Necati Abi. "Peki ama neden abi?" dedim. "Çünkü, işler daha tehlikeli oldu. Sana zarar gelmesini istemiyorum. Ayrıca emlak işindeki gelirimiz azaldı." dedi Necati abi. "Tamam abi, sen nasıl istersen öyle olsun." dedim. Nedense sezgilerim ona inanmamamı söylüyordu... Ertesi gün öğlenleyin dükkanda otururken Hande'mi düşünüyordum. iki tane polis memuru girdi içeriye. "Hakkında uyuşturucu sakladığına dair ihbar var. Dükkanı aramamız gerek." dedi uzun boylu bir polis. Şaşırdım. "Buyrun, arayın." dedim rahatça. Çünkü, içim rahattı. Dükkanda mal yok sanıyordum. Bir dakika ya geçti ya geçmedi orta boylu polis masada daha önce bilmediğim küçük bir gözü açtı ve içinden birkaç tane paket çıkarttı. Epey şaşırdım. Daha sonra çakısıyla bir tane paketi açıp inceledi. Birkaç saniye sonra "Ulan yaşından başından utan be! Bu yaşta uyuşturucu mu pazarlıyorsun?!" diye bağırdı. "Benim hiçbir şeyden haberim yok. Tezgaha düştüm." dedim şaşkın bir halde. "Sus ulan! Derdini karakolda anlatırsın!" dedi uzun boylu polis. Ellerimi kelepçelemeye geldi...

Ters bir hareket yapıp sağ kolunu kırdım, başını masaya dayadım o polisin. O esnada diğeri silahını çıkarttı. Önümdeki polisi kendime siper ederken belimdeki silahı hızlıca çıkartıp diğerine üç el ateş ettim. Tam dördüncü mermiyi sıkıcaktım, sağlam koluyla karnıma dirsek attı kendime siper ettiğim polis. Sonra silahım yere düştü. Yüzüme yumruk attı. Boğazımı sıktı, iyice duvara dayadı beni. "Geberticem ulan seni!" diye bağırdı. Nefes alamamaya başladım. iki elimle elini boğazımdan çekmeye çalışıyordum ama başaramıyordum. Cinsel organına tüm gücümü kullanarak dizimle vurdum. Dengesi bozuldu. Elini boğazımdan çekip büktüm. Bu sefer sol elini kırdım. Dalağına dizimle vurup yere serdim onu. Sonra demin yere düşen silahımı alıp "Sen geber!" diye bağırdım ve kafasına ateş ettim. Arka kapıdan çıktım hemen. Koşmaya başladım, çok hızlı koşardım...

Hande'min evine gittim. Sessizce girdim içeri. Oturma odasına baktım, orada yoktu. Mutfağa yöneldim, Hande'm oradaydı. Üstünde beyaz, dar, dizlerine kadar, simli bir elbise vardı. Bu manzara karşısında kalbimin çarpınışları epey hızlandı. Usulca yaklaştım Hande'me. "Sonunda benimsin aşkım!" dedim. Arkasına dayandım, göğüslerini okşamaya başladım. inlemeye başladı. Boynunu emmeye başladım. Çok zevk alıyordum. "Yapma Mert! Necati görürse ikimizi de öldürür!" dedi inlemeye devam ederken. "Hiçbir şey umurumda değil. Seni istiyorum aşkım!" dedim. "Ama ben seni istemiyorum!" dedi Hande'm ve kafama tencere ile vurdu. Daha sonra itti beni. Yere düştüm. Birkaç saniye sonra ayağa kalktım ve tezgahın üstündeki bıçağı alıp Hande'min peşine düştüm...

Güvenilmez

Giriş kapısının kilidini açtı. Tam kapıyı açıyordu ki tuttum kolundan, kendime çektim Hande'mi. "iyi ki kitlemişim kapıyı." dedikten sonra boğazına bıçağı dayadım. "Sesini çıkarma. Yoksa hiç acımam, keserim boğazını!" dedim. Oturma odasına zütürdüm Hande'mi. Daha sonra televizyonun yanındaki duvara dayadım aşkımı. Bıçağı çektim boğazından. "Günlerdir sana aşığım, seni arzuluyorum. Hastayım sana aşkım. Bir kerelik de olsa benim ol!" dedim. "Sen kafayı yemişsin. Asla kabul etmem teklifini!" dedi. "Evet, kafayı yedim! Senin yüzünden! Senin yüzünden bu haldeyim! Sürekli beni tahrik ettin! Sonra da beni kocana şikayet ettin değil mi?!" dedim. "Evet! Çünkü, birkaç gündür sık sık gözlüyordun beni ve bu gözlemlerinin hiç masum olmadığına da emindim. Ayağımı bile görsen azmanlaşır hale gelmiştin. Üstelik yalan yok, erkeklerin beni görünce tahrik olması hoşuma gidiyor." dedi. "Sana bakıp da tahrik olmayacak erkek yoktur. Ayrıca emin ol en çok ben tahrik oluyorum seni görünce. Hatta kocandan bile daha çok seviyorum seni aşkım. Deliler gibi aşığım sana! Benim olacaksın!" deyip dudaklarına yapıştım Hande'min...

Daha sonra Hande'm tırnaklarıyla yüzümü çizdi. "Bırak beni!" diye bağırdı. Çok sinirlendim ama hoşuma gitti. "Seni bırakmam aşkım!" dedim ve ellerini tutarak yine yapıştım Hande'min kiraz dudaklarına. Bu sefer diziyle canımı acıttı. Daha çok sinirlendim. Canım yandığında eğildim. itmeye çalıştı beni. Tuttum Hande'mi. "Boşuna debelenme, benim olacaksın!" dedim. "Ölürüm de senin olmam!" dedi. "Öl o zaman!" dedim. Cebimdeki bıçağı çıkartıp yine Hande'min boğazına dayadım. Yatay olarak boydan boya kestim aşkımın boğazını. Sonra kucaklayıp yatak odasına zütürdüm Hande'mi. Yatağa yatırdım ve boğazından akan kanları emmeye başladım. Emdikçe daha çok mutlu oluyordum. Açık ve hüzün dolu gözlerine baktım Hande'min. "Ölmek zorunda değildin aşkım!" dedim. Gözlerini kapatıp elbisesini kesmeye başladım. iç çamaşırlarını da çıkartıp attıktan sonra bıçağımı Hande'min alnına dayadım. Bıçağımı çapraz pozisyonda tutarak Hande'min bedeninde boydan boya azcık derin bir çizgi oluşturmaya başladım. Daha sonra alnından başlayarak Hande'min bedenindeki kanları yalamaya başladım. inanılmaz zevk alıyordum. Aşırı derecede tahrik olmuştum. Son olarak pantolonumu indirdim...

Bi Ölü Gibmediği Kalmıştı Oda Oldu Mq

seri biraz ama

Banyo yaptıktan sonra yeni kıyafetler giydim. Bir sokak ötedeki telefon kulübesine gittim. Necati'yi arayıp eve geldiğimde eşini ölü bulduğumu söyledim. Eve döndüm. Kanlı yatağa ve ölü halde, kan revan içinde yatan Hande'me baktım. O an saatlerdir yaptığım fantezilere rağmen doymadığımı hissettim. Üstümdekileri çıkarıp son kez Hande'min dolgun bedeninin tadını çıkarttım. Aşağı yukarı on beş dakika sonra kıyafetlerimi giydim. Oturma odasında bulunan giriş kapısının yanındaki duvara dayandım ve Necati'yi beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra Necati geldi. Oturma odasına girince cebimdeki kanlı bıçağı çıkarıp Necati'nin arkasına geçtim. Sol elimle boynunu sıktım ve sağ elimle boğazına bıçağımı dayadım. "Neden bana tezgah kurdun?" dedim. "Anlaşılan karımı öldüren sensin." dedi. "Evet, birazdan seni karının yanına yollayacağım. Soruma cevap ver!" dedim. "Karıma son zamanlardaki bakışlarını fark etmedim mi sanıyorsun? iki haftadır benden para aşırdığını bilmiyorum mu sanıyorsun? Seni sessizce ortadan kaldırmak istedim. Ama maalesef tahmin ettiğimden daha akıllı ve güçlü çıktın." dedi. "O kahpe karın beni tahrik edip duruyordu. Üstelik paralarını da aşıran oydu. Karının da senin de canın cehenneme!" dedim ve boğazını kestim Necati'nin. Boğazını sıkmayı bıraktım ve boğazını tutarak yavaşça yere yığıldı...

Devammm

Canım daha fazlasını istiyordu. Kurbanımın ölmesine çok az kala dilini dışarı çıkarıp neredeyse kökünden kestim. Sonra suratına fırlattım dilini. Çok kısa bir süre sonra gözlerini yumdu. Sırtıma aldım üçüncü kurbanımı. Rahmetli karısının yanına bıraktım onu. Kendimi mutlu hissediyordum. Hem de çok! Bıçağımdaki ve silahımdaki kanları yalamaya başladım kurbanlarıma bakarak. Daha sonra bir otele gitmeye karar verdim. Bir kilometre ötedeki taksi durağına gittim. Biraz soluklandıktan sonra bir tane taksi ayarladım. Az sonra şoförün, taksisine geleceğini söylediler. Taksiye binip beklemeye başladım. Nihayet şoför bindi taksisine. "Nereye gidiyoruz?" dedi. "Elmas Otel'e." dedim. "Otel yerine karakola gitmeye ne dersin?" dedi. Şaşırdım. "Ne demek istiyorsun?" dedim. Arkasını döndü. Cebinden polis kimliğini çıkardı ve "Ben polis memuru Amir Ufuk. in taksiden hemen!" dedi. Taksiden inince bir polis memuru kafamı taksiye dayadı ve ellerimi kelepçeledi...

"Sonunda yakaladım seni pgibopat çocuk." dedi keyifle Amir Ufuk. "Çocukluğu çoktan geride bıraktım Amir." dedim. "Ne zaman uslu birisi olacaksın Mert?" dedi Amir Ufuk. "insanlar iyi kalpli olunca." dedim. Güldü. Daha sonra ekip arabasına bindirdiler beni. Karakola gittik. Yıllar sonra hakkımda yine tutanak tutuldu. Bu sefer on beş yıl altı ay hapis cezası aldım. Çocukken çektiğim sıkıntılardan dolayı ceza süremde indirim yapılmıştı. Hapishanede hayatta kalmak için çok mücadele ettim. Çünkü, benim de elinde sonunda iyi bir yaşama kavuşacağımı sanıyordum...

Hapishaneden çıkarken kimliğimi, ceketimi ve paralarımı aldım. Paralarımda ekgib vardı ama umursamadım. Başka bir ilçeye gittim. Bu kadar parayla anca on gün idare edilir diye düşünüyordum. O gün bir otelde kaldım. Ertesi gün ilçede iş aramaya başladım. Küçük bir pastahanenin önünden geçerken "Eleman aranıyor!" yazılı bir kağıt gördüm. içeri girdim. Kasada oturan tatlı bir bayan vardı. Beni görünce ayağa kalktı. "Hoş geldiniz. Buyrun, ne istersiniz?" dedi gülümseyerek. Heyecandan birkaç saniye konuşamadım. Çünkü, çok uzun bir zaman sonra gerçekten tatlı ve güzel bir bayan görmüştüm. Kendimi toparlayıp "Merhaba. Ben iş ilanı için gelmiştim." dedim. "Buyrun. Şöyle oturun lütfen." dedi karşısındaki masayı göstererek. Oturduk birlikte. Gözlerimi alamıyordum ondan. "Daha önce bir pastahanede çalıştınız mı?" diye sordu. "Hayır. Ama bu işi yapabileceğimi düşünüyorum. insanlarla iletişim konusunda gayet iyiyim. Çocukken insanlarla sık sık iletişim kurardım. Ayrıca daha önce birçok kez poğaça, simit ve tatlı yapımına yardımcı olmuştum." dedim. "Peki. Yarın sabah sizi bekliyorum." dedi tatlı bayan. Teşekkür ettim. Ayağa kalktık. Giderken elini uzattım ve "iyi günler." dedim. "Sizede." diyerek elini uzattı. Tokalaştık. Elleri ne kadar da yumuşaktı...

Kız kesin elif evimi arabamı satarım