kime karakter testi yapayım

1)iki tarafı da uçsuz bucaksız geniş çok uzun bir yoldayımyerlerde irili ufaklı taşlar var hafif rüzgar esiyo toz toprak uçuşuyo fln
Aha buna benzer bi yol hava çok sıcak ama güneş tepemde yolda her türlü börtü böcek var yolun sonu yokmuş gibi aslında bitsin de istemiyorum sonuna kadar yürürmüşüm gibi dinç hissediyorum.
http://farm4.static.flick...2852232536_9709fcdc57.jpg

2)Yolda su görüyorum yere dökülmüş birikinti gibi çamur olmuş ama ısınmamış güneşten hala soğuk elimi ayağımı birazcık ıslatıp serinlemeye çalışıyorum ama susamamışım hiç içesim gelmiyor. su pek ilgimi çekmiyor aslında.nasılsa yine karşıma çıkar diyorum.

3)Yolda fincan buluyorum biraz inceliyorum eski ama içi tertemiz mavili işlemeli böyle Osmanlı işi gibi herhalde yakınlarda yaşayan birileri var diye düşünüyorum.fincana bakıyorum başka birisi için eminim değerlidir diyorum.sahibi gelecekmiş hissediyorum sahiplenemiyorum fincanı.zarar vermeden bırakıyorum.

4)Sonra bi anahtar buluyorum epey eski altın sarısı aha bunun gibi bişey büyük biraz tozlu paslı bir anahtar ama hala heybetli önemli bir yere aitmiş gibi.sadece inceleyip bırakıyorum yanıma almıyorum.
http://www.e-sirket.com/i...z/ilanlar/21148_24268.JPG

5)Ayı çıkınca korkuyorum ama ama baacaklarına vursam nasıl zarar versem nasıl canımı kurtarsam diye düşünüyorum plan yapıyorum kafamdan taşları gözüne atmaya çalışıyorum savaşıyoruz.baya zarar veriyorum ona.kendimi cesaretlendiriyorum yalnızsın ama dayanmalısn ayıdan daha zekisin yenersin diye telkin veriyorum.ayı hem yaralanıyor hem de kaçmaya çalışıyor atlattığma sevinip hızlıca yola devam ediyorum.

6)Onca yolu gelmişim duvarın arkdasında ne var merak ederim o tehlikeli ve yasaktır yazısı ne zaman yazılmış düşünürüm eski mi yeni mi? Bakıyorum duvarın arkasına terkedilmiş bir yer gizli işler çevriliyomuş zamanında devlet işleri gibi.ürkütücü bir yermiş ama eskiden, sonra o heybeti kalmamış gibi.duvarı aşsam ötesinde neler olup bitiyo çözermişim gibi geliyor. duvardan görebildiğim kadarıyla upuzun sisler içerisinde kocaman bir malikane var gri gibi görüyorum.hava birden kararıyor sanki duvarın önünden ayrılamıyorum merak ediyorum ama bişey de yapmaya korkuyorum güzel güzel yürüdüğüm yol kayboluyor sanki duvarın dibinde kalakalıyorum içim sıkılıyor.

edit: biraz daha ayrıntı ekledim sonunu yazarken bile içim sıkıldı nedense.

@164

hayata bakışında yoğun ve güçlü bir yalnızlık hissi var. yolda seni tökezletebilecek taşlar dışında bir şey görmüyorsun. toz aynı zamanda sis demektir. geleceğin hakkında güçlü bir fikrin yok. sanki hiç yardımcın yok. ama yine de umut dolusun. sen bunu aşmaya kararlısın. keşke biraz daha sürdürüp ardında göreceğin yolu da yazsaydın. boşluk ve bir kaç taş bu analizi yapmak için çok yetersiz.
lakin önemli ipucu şu ki, bitsin de istemiyorsun. sen biraz yalnızlıktan ve acıdan beslenen bir tipsin sanırım. böyle bir yol niye bitsin istemez ki insan? börtü böcek dolu. du bakalım, devamında ipucu arayacağım.

suyu çamur olarak görüyorsun. yahu sen aşk'a ne kadar uzaksın böyle. ya gerçek bir aşk yaşamamışsın ya da ebeni gibmişler, başka yolu yok. su çamurlu, içmiyorsun bile. nasıl olsa yine karşıma çıkar diyorsun. senin için bir kadının özel olması çok zor. bu olmazsa, başkası olur. zaten kirli. aşk niye gözünde kirli acaba?
lakin güneşten ısınmamış, biraz soğuk. bu da durumun umutsuz olmadığını söylüyor. elini ayağını sokup serinliyorsun bütün bunlara rağmen. çamurlaşmış olmasına rağmen. bir hayal kurmak ve suyu çamurlu görmek normal değil panpa. mutlu bir ilişki yaşayabilmen için, bilinçaltındaki bu şeyle hesaplaşman lazım.

offf fincanda zaten tam çıkmış. bir kadının sadece sana ait olabileceğine inanmamak var. birine güvenebilmen çok zor. başka birine ait deyip fincanı bırakıyorsun. 'sahiplenemiyorum' sözcüğü senin aslında ona sahip olmak istediğini gösterir. bu da hayattaki izlenimlerinin sende bıraktığı önyargı sonucu oluşmuş olabilir. güvenli ve sevgi dolu bir ilişki olamaz inancı. ama zarar vermek istemiyorsun. bu da senin iyi bir adam olduğunu gösteriyor.

bilgiye yeteri kadar değer vermemişsin. belki koşullar nedeniyle, bilmiyorum. bir şeyler yolunda gitmemiş senin için. düşmanlarına karşı savaşma potansiyelin var. hemen pabuç bırakmazsın. aklını kullanırsın önce.

finalde içinin sıkılması çok doğal. ölümle ilgili çünkü orası. ve sen de pek çok insan gibi doğal olarak ölümden korkuyorsun. bu da yaşama bağlılığı gösterir. umutsuz ve karanlık bir ruhun yok aslında. bence sadece bahtsız birşeyler var geçmişinde. rasyonel bir tipsin. akıl ve mantık yoğunluğu bazen umutlu olmaya fırsat vermez. ulan bunlar gerçek işte dersin ve masallara inanmaktan vazgeçersin. bence sen sınırdasın panpa. içinde iki tane adam var, bunların biri kazanacak. biraz daha inanırsan seni çok güzel şeyler beklediğine, neşeli adam kazanacak. onun coşkusu katılacak sana.

ama değişik bir karakter olduğunu söylemeliyim.

@165 bakir insan

vay dıbına koyuum, ne acayip tipler varmış burda yahu. Valla pes diyorum sana.
eşeğin üzerinde pinokyo görmüşsün panpa. çayımı alıp geliyorum, harbi kazık çıktın.

pinokyo sensin panpa. bir eşeğin üzerindesin. daha doğrusu seni kim taşıyacaksa, kim destek verecekse sana
bu yalnız yolunda, o sana eşşek görünüyor. 'bana katlanan eşek olmalı'. çok güçlü bir suçluluk duygusuyla yüklüsün. her ne olduysa hayatında, bunlar olduğuna göre 'ben ceza çekiyorum herhalde' diye düşünüyorsun. ve ahşaptan yapılmış bir oyuncak olarak görmüşsün kendini. seni meydana getiren baban bile değil yani. bir usta. kendini niçin ekgib gördüğünü bulman ve bundan kurtulman gerek. sen bunun farkında bile olmayabilirsin. ama bilinaltını ortaya çıkartan bir test bu sonuçta. ve kendini bir sürü şeye layık görmüyorsun.

ilk soruyu kısa cevaplamana rağmen, çok ipucu veren bir durum yazmışsın. pinokyo ne yapar? bu dünyaya ayak uydurmaya çalışır. insan olmaya çalışır, masal budur. gerçek çocuklarla oynar. farkedilmek istemez. bütün hayali 'herkes gibi' olabilmektir. oysa ne büyük ayrıcalıktır ona tanınan. o tek ve çok özeldir. senin bunu farketmen gerekiyor panpa. telaşa kapılmadan yaşa. sen pinokyo değilsin zaten. ve bir sürü insandan daha ekgib de değilsin. kendinle tanışabilmek için kendine fırsat vermelisin. mevsimi bahar görmüş olman güzel. umut demektir bu.
şunu unutma, herkes bazı dönem tıkanır. bir fikre saplanabilir ve bazen çıkamaz. bütün insanlar öyle göstermeseler bile bir çok zaman kendini çok yalnız hisseder. sen samimi bir adamsın. 'bakir insan' nicki bile bu samimiyeti ortaya koyan tüyolardan biridir.

aşkı ulaşamayacağın bir yere koymuşsun. su çok yüksek bir yerden dökülüyor demişsin. bunu aşacaksın panpa. aşk kimsenin ulaşamayacağı uzaklıkta değildir. her an karşına çıkabilir. sadece şöyle bir durumu vardır aşkın. ararken bulamazsın onu. o karar verir ve gelir. sen aradıkça yanlış yollara saparsın. o gelecek zaten, buna emin ol. ama onu kendine layık görmezsen sen itiverirsin bilmeden bir gün. her gün aynanın karşısına geçecek ve 'ben en güzel şeyleri hakediyorum' diyeceksin. gözlerine bakarak söyle.
aşkın içine girince yaralanacağını düşünüyorsun. şelaleye bırakıyorsun kendini ve dizin kanıyor. korkuyorsun. belki de bu yüzden hiç bilmeden aşkı itiyorsun. evet yaralanma ihtimalimiz var. ama kaybetmeyi göze almadan asla kazanamayız.

fincan sevgilidir. fırlatıp atıyorsun. al işte bilinçaltından süzülüp gelen bir travma. üstünde telvesi var. sanki bu kadın başka birinin sevgilisiydi. yolun dışına fırlatıyorsun bir de. yanına almadığın gibi. bu da kendini sorgulaman gerektiğinin bir işareti. seni çok sevecek birini bulmak için şunu düşünmek lazım. 'ben acaba birisi için onu çok sevecek olan sevgili miyim'
sen birinin masalı olabilir misin? olamazsan kimse senin masalın olamaz. birini sevmek, birine emek vermek, onu hiçkimseyle kıyaslamamak, bambaşka bir yere koymak demektir. herkesi 'herkes' gibi görüyorsun şu anda. bütün kadınlar kadın işte... birisi önce senin için özel olmak zorunda. ama bu birini gözüne kestirmek değil, yanlış anlama. yüreğinde ona gerçek bir ayırmaktan söz ediyorum. panpa üzgünüm, henüz sevmeyi bilmiyorsun.
ama bu yaşadıklarınla ilgili olabilir. ya da korkularınla.

bilgiye değer veriyorsun. bulduğun anahtarı evinin anahtarı yapman çok evcil ve harika bir ev erkeği olabileceğinin işareti. güzel bir ilişki yakalarsan o kadın yaşadı işte. çok mutlu edersin.

kinci bir tarafın var. düşmanlarına karşı öfken var. hayata karşı da. ayıya kılıç saplaman masalsı olmuş.

hay dıbına koyuum, son soruya harbi radikal bir yanıt vermişsin. gökkuşağı mutluluktur. bazen ölüm fikri sana ne kadar da güzel gelmiş. sanki ölüm kurtuluşun olabilecekmiş gibi. ölünce mutlu olabilecekmişsin gibi.
panpa yorulmuşsun sanki biraz. kendine vakit ayır. umut topla. beş dakkada değişir bütüni işler, unutma.
büyük bir ablan olarak tavsiye ediyorum sana bunu. öyle bir değişir ki hayat bir günde, inanamazsın.
sadece acele etme. pinokyo *

@176 29 cmlik japon

sıradan bir karakter olmadığın kesin panpa. ama için çelişkilerle dolu. sanki içinde iki üç tane 'sen' var.
kişilik bölünmesinden söz etmiyorum. sadece bu yüzden insanları çok şaşırtabilirsin. serseri derler, en sağlam adam çıkarsın. sağlam adam derler, tekrar baktıklarında orda olmazsın. çoktan gitmişsindir.

detayları farkeden bir tipsin. senin görmediklerini bilinçaltın sağlam sağlam kazıyor bir yerlere zaten.
hayata bakışında hüzün var. yalnızlık hissediyorsun. herşeyini tam olarak anlatabildiğin bir dostun yok.
varsa da sırların sende duruyor. sonradan sana koz olarak kullanabileceklerini ya da yanlış anlayabileceklerini düşünüyorsun. umut var hayatında ama biraz batıya kaymış. yani zaman zaman umutların kararıyor, içindeki karamsar adam ön plana çıkıyor.

şu an yaşamla ilgili seçeneklerin seni tatmin etmiyor. başka bir şey arıyorsun. insanlar o gördüğün binalarda, sana yakın hiç kimse yok yolda. sanki herkes bir yere kapağı atmış, yolunu seçmiş, bir tek senin ne yapacağın belli değilmiş gibi. ama senin yapmak istediğin şey her neyse, kolay bir şey değil. hemen ikna olacak biri değilsin.

suyu birikinti gibi görmen aşka olan inancının güçlü olmadığını gösteriyor. ama şunun farkında değilsen bile, bilinç altında var ki; o da bu hayatı güzelleştirecek olan şeyin aşk olduğunu biliyor olman. sana yaşama gücü verecek olan, bu saçma sapan gezegende mutlu edecek olan şey aşk. temiz ve berrak. tam da sana kadar.
ama ellerinden kayıp gitmesi, yine umutsuzluğun işareti. ya çok sevdiğin biri ellerinden kayıp gittiği için böyle düşünüyorsun, ya da gördüklerinden sana kalanlar bunlar. sanki çok sevdiğinde ve sahip olduğunda bu kısa sürecek, hızla bitecek zannediyorsun. ondan istemeden ayrılacak ve yoluna gideceksin.
bence aşman gereken ilk şey bu düşünce. çünkü inancımızda kalmadığında baştan kaybederiz.

Nitekim fincanı atıp gitmen tam da bu oluyor. sevgilini atıp gidiyorsun. ama evirip çevirdikten sonra. kadına verdiğin değeri göremedim burda. sıradan buluyorsun. sanki bütün kadınlar birbirinin aynıymış gibi.
onlara inancın kalmamış panpa. hayal kırıklığına uğratmış bence biri seni. önce inandırmış. sonra gitmiş. ve sen de artık kimseye inanmamayı seçmiş gibisin.

anahtarın şekil değiştirmesi çok enteresan. ama bilgiye çok değer verdiğini gösteriyor bu. insanı her yere ulaştırır ve güçlü kılar diye düşünüyorsun. onu cebine atıyorsun, çünkü sana lazım.

düşmanınla savaş tarzın korkutucu. senden korkulur. eğer birinden gerçekten nefret edersen çok fena.
onunla korkusuzca her şekilde savaşırsın sen. asla geri çekilmezsin. sonrasını düşünemedim demişsin. çünkü umurunda değil. ne olursa olsun, o ayıya dalarsın. sonunu düşünmezsin. nedeni bu. soğukkanlı olmamak sana zarar verebilir. bilinç altında çok öfke dolu olduğun birileri var. çok kırmışlar seni.

buna karşılık, ölümden de fena halde korkuyorsun. duvarı dikine uzatmışsın. bakmıyorsun bile ardında ne var diye. içindeki diğer adam da bu işte. eğer duvarın ardına geçmek için çevresinden dolanıyorsan durum farklı.
o zaman ölümden korkmuyorsun demektir. duvar ne kadar uzun olursa olsun oraya geçeceksin. zamanı gelse de gelmese de. eğer böyleyse bu korkutucu bir durum.
bazen ölmeyi düşündüğün oluyor mu panpa? eğer öyleyse, bu da çelişkilerinden biri demektir.
sanırım karışık bir dönem yaşıyorsun. kötü bir adam değilsin ama kışkırmaya müsaitsin panpa.
kendine mukayyet olmanı dilerim *

1. hayalindeki yolu anlat. nereye çıkıyor, neler görüyosun, nedir. uç işte.

toprak patika bir yol. kıvrıla kıvrıla bir tepeye doğru gidiyor. etraf çimenlik ama yol toprak dediğim gibi, etrafta ağaç yok. hava kapalı yağmur yağmak üzere (gözümde öyle canlandı alakasızsa sallama). kendimi o yolda tek başıma görüyorum ama amacım tepeye çıkmak değil, tepenin ardında ne var onu öğrenmek gibi geldi. tepenin ardına gitmek için yola çıkmışım fakat etrafta ağaç ekgibmiş gibi geliyor. uzakta bir ses duyuyorum ama ne olduğunu anlayamıyorum. merak edip o tarafa gidiyorum bir süre ilerleyip sesin kaynağını bulamayınca yola geri dönmeye çalışıyorum. yolu buluyorum ama tepe yok bu sefer de. yönü tayin edemediğimden rastgele bir tarafa doğru ilerlemeye başlıyorum.

2. yolda bir su görüyorsun. her çeşit olabilir. nası bi su, ne yapıyorsun. anlat

asfalt bir yolun kaldırımla kesiştiği yerde kenardan akan pis su gördüm. görüntüm şu anki gibi 32 yaşında ama çocuk gibi hissediyorum kendimi. toprakla set kuruyorum, su o toprak seti aşınca az aşağı gidip tekrar set kuruyorum böyle eğlendiriyorum kendimi. suyun seti aşacağını biliyorum ama umurumda değil, suyun akışını az da olsa engellemek bana yetiyor. üşenmeyip tepeye kadar çıkıyorum yokuşun başına, kağıt gemi yapıp suya bırakıyorum sonra onunla beraber ilerliyorum. gemi benim kurduğum toprak setlere takılırsa iyice ıslanıp batacağından tekrar tepeye çıkıp bir gemi daha yapıp tekrar suya bırakıyorum. su dediğim gibi çamurlu ve pis.(pgibopat mıyım lan ben)

3. yolda bir fincanla karşılaşıyorsun. nasıl, onu anlat. sonra ne yapıyorsun

ucuz çin porseleni bir fincan, yola ne işi var lan bunun diye bi tekme atıp yoluma devame diyorum.

4. yolda bir anahtar buluyorsun, onu anlat

eski tip bir anahtar, oda kapılarını açanlardan. ucuna eski bir ip bağlı. nereyi açtığını bilmiyorum ama merak etmiyor da değilim. eve gidip denemeye karar veriyorum. (full çocukluğa kitledim hadi hayırlısı amk)

5. tam giderken karşına vahşi bir ayı çıkıyor ve sana doğru koşuyor. sonra ne oluyor, onu anlat

cebimdeki bıçağı çıkartıyorum ve ben de ona doğru ilerliyorum. birbirimize saldırıyoruz, ben onu yaralıyorum ama sonuçta o beni öldürüp yiyor. (hayalim amk çok ciddiyim)

6. ve o kadar gitmişken, karşına upuzun bir duvar çıkıyor. üstünde tehlikeli ve yasaktır diyor.
onca yolu geri mi dönersin, geçer misin, bakar mısın? bakarsan duvarın arkasında ne görüyorsun, onu anlat

eğer tırmanma imkanım varsa, tırmanıp ardında ne var bakarım. eğer yeterince sarhoşsam geçerim diğer tarafa, değilsem de duvarda durup durum değerlendirmesi yaparım. ne olduğuyla çok ilgilenmem açıkçası, duruma göre hareket ederim kısaca.

not: bu kadar yazdım cevap vermezsen kalbini kırarım.