0
kezban: saf anadolu kadını.
paris: kültür kerhanesi.
filmden ve ya çıkış olgusundan bağımsız olarak, yeni bir algı getirmek üzerine hastalıklı (dsm'de bulamazsın!) bir olgu;
kezban kızımız bir taşralı, beş parmağı olmasından başka hiç bir hüneri olmayan, işçi babasının asgari ücret maaşı ile ödediği dershane döneminde, anadolu şehrinin varoş ve hasıl orta kesiminden bir sevgili edinip, kötü bir birliktelik ile başlayan, tuz ruhu kusarcasına tatsızlaşarak süreklileşen cinsel yaşantısına bu eski beyoğlunun tehdit, yıldırma içerikli iletişim politikaları ve sosyal baskı, fallus noksanlığına kaybettiği bilincine çakılan para (!) ve meta ve cep telefonu ve kontör teklifleri sonucu evindeki kutsal yatak odasının asgari ücrete denk düşen üniversite sınavı hazırlığına katkısı (!) boyunca üzerine sıkılan tutkalımsı, döş kılı çekiciliğinde kompleks arkadaşlık hukukları ve lümpen ahlakı içinde yapılagelmeye başlanmış bir nevi amatör fahişelik içersindedir. gel zaman, gider de bu zaman, aldığı kesif fallik doyum ile birlikte cep telefonu ve kontörü olan kızımız üniversite kazanır. gelir. yerleşir. gidip gelmeye başlar; internet vardır artık hayatında, mahallede gördüğü, dershanede göz ucuyla kırptığı bilgisayarlardan gugıllar artık, o bir üniversiteli olmuştur: eskort, jigolo, saat başı. bu kızımıza gelin başı saflığında arkadaşlar gelir, derdi üç kuruş para kazanmak, askerde çavuş olmasıyla övündükleri abisinin çocuklarını okutmayı düşünen insanlar yaklaşır. böyle böyle... o da yok der. yok!
internetten görür genç kız, zaten iktisadi bir tak okuyordur; iki banka hesabı açıp, içini yüzbinlerle doldurmasına neden olacak, beyni ölü doğduğunu ispatlamasına, kalp ölümünün de fermanını yazarken, müjde ar imgesinin yaşlanmış versiyonlarına günümüz güncelleştirmeleri çekilmiş, sokak kadınlarının tekliflerini görür; üç gecesi on bin liradır kezban'ın. gel zaman, git zaman. yaz gelir, kezban yaz okuluna kalır, okula değil de paris'e gider. kendi parasıyla gider, babasından almamıştır. helaldir kendince o para, iktisat ve idare okuyor ya, bilmez hortumlamak nedir, vergi nedir bilmez. o huurya para döken huurya para döken karısını aldatmak suretiyle zengin konumdaki iş addıbının kezban kızımızın babasının yüzünü dahi göremeden emrinde çalıştığı patronu olduğunu. resmini feysbuka koyar kezban.
endüstriyelleşmiş bir metal alaşımdan oluşmuş koca bir fallus yanında, kezban.
ben gidemedim şahsen henüz, quartier latin'de absinth içeceğime, kadıköyde kivi çayı içiyorum şu sıralar babalar gibi. kezban anlamaz öyle, gitmeden bir şehre şiir yazmalar felan ama...
not: kezban diye bir sevgilim felan yok hae, gerçek örneği bulunabilecek, sıkıntı fiksiyonu, bildiğin! yağmurlu gecede acitasyon yapayım dedim.
Tümünü Göster