+2
-2
Kezban öldürmek için eğitilmiş bir Alman Kurdum var. Adı Kont.
Onu, Kezbanların takıldığı bir Cafe’nin yakınına zütürdüm ve tasmasından saldım.
Kont, Cafe’ye girdi. iki aşağılık Kezban dedikodu yapıyor, sınıf arkadaşları olan bazı erkeklerle alay ediyorlardı.
Kont, Kezbanlara sokuldu. Kezbanların, çevredeki yakışıklı erkeklere şirinlik yapma güdülerini harekete geçirmek için, kuyruğunu salladı.
“Ayyyyyyyyyyyyy! Ne şiiiriiinsinn seeeeeeen!” diye çığırışan Kezbanlar, Kont’a el uzatmayı denediler. Kont, küçümseyen bir ses çıkararak uzaklaştı.
Kezbanlar çok bozulmuştu. Nasıl olur da yaşayan, soluk alan erkek bir canlı, onlara tapmazdı?
Kezbanlardan daha kezban olanı, Kont’un peşinden gitti. “Ay ne oldu, niye sevmedi ki bu beni yaaaa?” diye sayıklayarak yürüyordu.
Kezban ve Kont, Kezbanın evindeydiler. Kız, köpeği yakalayıp zorla evine zütürmüştü.
Köpeğin önüne geçti. Sevimli suratlar yapıp sesler çıkararak, Kont’a kendini sevdirmeyi denedi.
Onurlu Kont, inlemeyle öğürme arası bir ses çıkardı.
Kezban çok bozulmuştu. Köpeği ağzından öpmeyi denedi. Kont, geri geri kaçtı.
Kezban iyice dellenmişti. “Belki de dişi olduğumu anlamadı,” diye düşündü. “Koku duyusuna hitap ederek, ona dişiliğimi hissettireyim.” Derhal soyunup don sutyen kaldı ve memelerini, Kont’a doğru uzattı: “Bak Kont, ne güzeller değil mi?”
Kont, insan terinin kokusundan tiksinmeye koşullandırılmıştı. Sıcak bir gündü. Kont hırıldayarak burnunu memelerden kaçırdı.
Anlamadı, diye düşündü Kezban. Dişi köpeklerin memesi böyle değil tabii, o yüzden anlamadı. Yoksa, erkek bir canlının, bir dişiye secde etmemesi mümkün değil!
Buldum, diye düşündü. A*cığım! A*cığımın kokusunu alırsa, benim dişiliğime tapacaktır!
Donunu çıkarıp attı. Bacaklarını açıp oturdu. “Gel, kuçu kuçu! Bak ne güzel bir et var burada!” diye sırıttı. Bir yandan da, kalkacak mı diye köpeğin aletini gözlüyordu.
Kont, yaklaştı. Bacağını kaldırıp aletini Kezbana doğrulttu. Ve aylarca süren eğitimin meyvesi olan bir nişancılıkla, Kezbanın kukusuna işedi.
Kezban, bu aşağılamaya dayanamadı. Gitti, saç kurutma makinesinin kablosunu makineden söktü. Salona döndü, kordonu avizeye bağladı; ucunu ilmek haline getirdi. Halen çıplak vaziyette bir sandalye alıp üstüne çıktı, ilmeği boynuna taktı.
“Bak köpek, senin yüzünden ölüyoruuum,” dedi numaradan. Bu taktik, “acı çekiyorum, beni kırdın” palavrası daima işe yarardı.
Kont koşa koşa geldi, sandalyeye göğsüyle tos vurdu. Sandalye sallanıp devrildi. Kezban biraz debelendi, sonra geberdi gitti. Bağırsakları gevşedi, salonun halısına potur potur sıçmaya başladı.
Kont, tavandan sallanan cesede baktı. Üzülmüştü, ağlamaklı inlemeler çıkardı: “Halıyı kirlettim,” diye düşünüyordu. “Acaba bu kakaları bana koklatıp burnuma mı vuracaklar?”
Tümünü Göster