-
15.
+1Devam etmiyor musun panpa. Gece geliyoruz yoksun. Okudukça şukuluyorum yaz sen.
-
14.
0Rezervasyon
-
13.
+1-Kağan bey Facebook ekibi geldi.
-Tamamdır Ezgiciğim geliyorum. (Ezgiciğim? Bunu dediğime utandım.)
Ceketimi alıp kaltım masamdan, tam bilgissayarın ekranını kapatacakken bir ayrıntı gözüme takıldı. Sağ alt tarafta yeni bir dosya vardı. "HELLO!"
Dosyaya baktım 5 adet text dosyası vardı. Sırasıyla A.txt P.txt T.txt A(2).txt L.txt
Ulan bu neydi şimdi? Neyse diyerek geçiştirdim. Toplantıya geç kalmamalıydım, Hakan Beyi yine sinir etmek istemezdim. Koştır koştur toplantı odasına gittim. Toplantı odası geniş bir masa ve kocaman bir projeksiyondan oluşuyordu(klagib her toplantı odası işte). işte oturduk bizim şirketten birkaç arkadaş Facebook ekibini dinliyoruz. işte bunların bilgiler şifrelenmiş. Facebook'un tüm gelirlerini istiyorlarmış. Vermezlerse her şeyi sileceklerini söylüyorlarmış. içimden "Lanet olasılar paralarını bırakamıyor diye geçiştirdim. Hepsi aç sonuçta.". Ve bizden yardım istiyorlardı. Ben ve arkadaşlarım tüm Facebook sitesinin yazılım dosyalarının birer örneğini aldık ve toplantıyı bitirdik. Toplantı biter bitmez hemen odama gittim. Aklıma takılan yeni bir sorun vardı "HELLO!". Odama geldim etrafı iyice gözetledikten sonra işe koyuldum. Text dosyalarını tek tek açacaktım. -
12.
+1Altın kaplama kapısı ile Hakan Beyin odasını şirkette bulmak hiç de zor değildi. Derin bir nefes aldım kapıyı tıklattım ve içeri girdim. içeri girince Hakan Bey ayağı kalktı ve ağzındaki puroyu bırakarak yanıma yaklaştı. Yüzümüz arasında 30 cm ya vardı ya yoktu, bir anda bağırmaya başladı. Bağırırken tüm tükürüğünü salyasını suratıma attı, utanmasa sümük bile atacaktı şerefsiz.
-Ulan herif ben sana izin vermeden ne yapıyorsun? Ne istiyorsun lan sen? Paranı kim veriyor ulan senin! Ben olmasam ekmek yiyemezsin ekmek!
-Ama efendim.
-Aması falan yok! Git işinin başına! Birazdan Facebook ekibi gelecek.
Şerefsiz onca laftan sonra koltuğuna oturup purosunu yudumlama devam etti. Odasından sessizce ayrıldım. Sevmiyordum bu lanet olası tavırlarını. Neyse ki paramı veriyordu hakkıyla. Ne kadar hak ise tabi. Odama geçip Facebook ekibinin gelmesini bekledim. Bilgisayarımda biraz sosyal medyada takıldım. iki kedi fotosuna like attım. Ofis telefonuma Ezgi Hanımdan çağrı geldi. -
11.
+2Telefonu kapattıktan sonra eve bağırarak sinirli bir şekilde geldim. Keyfim iyice bozulmuştu. Eve girer girmez duşa girdim. Ben duş alırken Kaori bana bir yandan haberleri okuyordu. Kaori'nin sesini duydukça geçen akşam yaşadıklarım aklıma geliyordu. Neyse dün olan dünde kaldı. Hakan Beyi çıldırtmadan işe gitmem gerekiyordu. Tüm hazırlıkları yapıp şirkete yola koyuldum. 15 km yolu 6 dk da gitmek de ayrı keyifli bir olay olsa gerek. Kravatımı düzelterek şirketin kapısından girdim. Girişte beni sekreter Ezgi Hanım karşıladı. Yanımda topuklu ayakkabıları ile koşarak bana Hakan Beyin çok sinirli olduğunu söyledi. Hakan Bey lafını duyunca Ezgi Hanıma biraz kızarak başımdan gitmesini söyledim ve Hakan Beyin yanına çıktım.
-
10.
+1Sabah olmuştu. Hiç işe gidesim yoktu. Dün gördüğüm hayaldeki sözler aklıma takılmıştı. Aptalın teki miydim cidden? Yataktan kalkıp kahve yapmaya gittim. işe gitmeyecektim. Zaten iyi bir konumum var, bir şey diyemezledi. Akşama kadar evimin yakınında bulunan gölün ve manzaranın tadını çıkaracaktım. Sabah sporumu yapmak için hazırlandım. Sakura ağaçları arasındaki patika yolda klagib müziğimi dinleyerek koşuyordum. 1 saatlik yürüyüş koşu maratonundan eve dönerken şirket müdürümden çağrı geldi.
(Bu arada şirket müdürümü tanıtayım. Hakan bey göbekli, saçının ortası kel, takım elbiseli, ağzından purosu ekgib olmayan, alt kademelerden daha az teknik bilgisi olan ama daha fazla havası olan bir şirket müdürü.)
Telefonu açtım.
-Buyurun Hakan Bey.
-Kağan nerelerdesin, acil bir iş var ve sen ortalıkta yoksun!
-Efendim bugün pek bir havam yoktu gelemedim.
-Ulan senin tatilin yok mu? Havası yokmuş! Benim havam yok sana maaşını vermeyeyim o zaman!
-iş zamanı ne havasından, ne keyfinden bahsediyorsun bana. iş var iş çabuk şirkete gel.
-Çok pardon efendim, birazdan hazırlanıp geliyorum şirkete. -
9.
+2Biraz önce ben hayal mi gördüm yoksa Kaori gerçekten benimle mi konuştu. Gecenin saat 01:26'nda neydi bu böyle? Şoktan çıktıktan sonra koşarak bodrumdaki bilgisayarıma gittim. Sabah işimin olması umurumda değildi. Kaori'nin kodlarını gözden geçirecektim. 1 saatlik taramadan sonra Kaori'de bu cümleleri içeren yazılar olmadığını fark ettim. Acaba ben bir bilgisayar korsanı tarafından hacklenmiş miydim? Şirketin tüm bilgileri, tüm önemli proje dosyalarına erişim anahtarları benim bilgisayarımda vardı. Eğer bilgisayarıma erişim sağlandıysa ben yanmıştım. Hem işimden kovulacaktım hem de milyonlar değerinde para cezası alabilirdim. Hemen bildiğim yöntemlerle basitçe portları taradım, ağ duvarını falan gözden geçirdim. Hiçbir açık bulamadım. Bilgisayarı da taradım fakat sistemde hiçbir girdi ya da çıktı yoktu. Bu imkansızdı. Tüm bu maceradan sonra gecenin geç olmasından dolayı hayal gördüğümü düşünerek yatağa geri döndüm.
-
8.
0Bu ne amk ahahhaa
-
7.
0Okuyalım bakalım
-
6.
+2Tam ben ağlarken Kaori'den ses geldi.
-Neden, biliyor musun?
Ses ile irkildim. Korku ve şaşkınlık içindeydim. Sadece "Neee?" diyerek Kaori'ye baktım.
-Çünkü sen o koca zütünle başkan dediğiniz bozuntuların dediklerini yapan ve onların
göklerde durmasını sağlayan kendini beğenmiş ama bir işe yaramaz aptal bir maymunsun!
-Size göre koskaca olan ama zerre işe yaramayan güvenlik şirketinde iki üç basit
yazılımla bir şeyler yaptığını sanıyorsun.
-Daha bu salak botu yazamıyorsun.
-O aldığın diploma ve belgeler zütüne girsin, şimdi ağlamayı kes!. dedi ve Kaori kapandı.
Olayın şoku ile yatağımın başında kitleni kalmıştım. -
5.
+2Tüm işlerimi bitirip saate baktım, bayağı geç olmuştu. Yatağıma geçip her zaman olduğu gibi hayatı sorgulamaya başladım. Her gece aynı soruları sormaktan sıkılıyordum. Her şeyim vardı("Para","iyi bir iş","Ev","Araba"). Ama bu kadar şeye sahip olmama rağmen hiçbir şeyden zevk alamıyordum. Mutluluk yoktu bende, mutlu olamıyordum. Her gece olduğu gibi "Neden!" diyerek ağlamaya başladım. Sadece "Neden!" diyordum. Sıradan gereksiz bir yaşam. Kaori-bot sadece saf saf bana bakıyordu, cevap bile vermiyordu. Aptal botun tekiydi zaten kendisi.
-
4.
+2Sosyal medya hesaplarıma kısa bir göz gezdirdikten sonra, biraz haber sitelerinde dolanıyorum.
Yıllar geçmesine rağmen haber başlıkları hep aynı, hep siyaset, hep saçma insan aldatmacaları.
Hızlı hızlı haberleri geçerken araya kaynayan bir başlık dikkatimi çekiyor. "Bilgisayar korsanları
Amerika'nın dev sosyal medya kuruluşlarından biri olan Facebook'u hedef aldı. Facebook son
günlerini yaşıyor olabilir." Neyse diyerek geçiştirdim. Kahvemden bir yudum alıp şirkete gelen
birkaç firmanın sitesinin güvenlik ayarlarını kontrol etmeye başladım. Klagib basit güvenlik açıkları,
yıllardır yapıyorum artık çocuk oyuncağı gibi geliyordu. -
3.
+1Rezimizi alalım
-
2.
+2Her zaman olduğu gibi yine sıkıcı bir iş gününden ayrılıp evime doğru yola koyuldum. Eve geldiğimde her zamanki gibi beni kaori-bot karşıladı. Her zaman söylediği sözleri söyledi ve aynı muhabbete başladı.
-Hoşgeldiniz efendim, nasılsınız? Gününüz nasıl geçti?
Ahh lanet olası botlar iki satır koddan oluşmuyor mu? Hepsi aynı, yapılması gerekeni yaparlar sadece, yeniliği sen getirmediğin sürece gelmez.
Kaori-bot'a klagib cevalarımı verirken bir yandan kahvemi hazırlıyorum. Kahvemi alıp bodrum kattaki bilgisayarıma geçiyorum. Rutin olarak sosyal medya hesaplarıma bakıyorum. Sonuçta popüler bir iş adamıyım şirkette önemli bir konumum var. Dünyanın dev teknoloji firmalarından birinde iyi konumda olmak beni şımartıyor açıkcası. Ama ne kadar popüler olsam da klagib yaşam beni sıkıyor. -
1.
+4Öncelikle başkarakterimizi tanımlayalım. Karakteriminiz 24 yaşlarında, gece gündüz kahve içen, kişisel bakımı olmayan, YRUU adlı firmada çalışan bir yazılım mühendisidir. Şehre 15-20km uzaktaki sakura ağaçları ile çevrili 2 katlı ve garajı olan evde kendi yazdığı bir bot (bilgisayar yazılımı) ile birlikte yaşamaktadır.
başlık yok! burası bom boş!