+1
-3
kendinizi bir yolcu yerine koyun başınıza geleceklerden habersiz çok büyük bir uçağa biniyorsunuz yapacağınız sefer çok kısa ama uçak tam dolu kolay kalktıktan kısa bir süre sonra büyük bir patlama sesi duyuyorsunuz ne olduğunu anlamadan birden nefes almakta güçlük çekiyorsunuz sanki çok kuvvetli bir rüzgar suratınıza çarpıp nefes almanızı engeller gibi aniden tepenizden oksijen maskeleri iniyor kalkıştan önce size gösterildiği gibi takıyorsunuz ama etrafınızda olayın şokuyla maskeyi takamayanlar var pnlara yardım etmek için koşuşturan kabin görevlilerini görüyorsunuz ordan oraya koşuşturuyorlar bebekler ağlıyor anneleri susturmaya çalılıyor koskoca bir kabinde uçuşan cisimler suratınızı sıyırıp arkaya doğru devam ediyor bu sırada ilk şokun etkisi geçiyor artık uçağın alçaldığını hissedebiliyorsun ve düşünebiliyorsun kalbin deli gibi çarpıyor suratının tam ortasındaki maske görüntünün yarısını kaplıyor derken birden koltuğuna sert biçimde gömülüyorsun aynı kalkıştaki gibi ama çok daha sert sonra bu hareket rutin halini alıyor bir aşağı bir yukarı uçak her dönmeye çalıştığında koltuktan kayıp yana düşeceğini sandığında uçak kendini toparlıyor derin bir nefes alıyorsun ve aynı döngü başlıyor bir aşağı bir yukarı kabindeki gürültüye kulakların bir süre sonra alışmış olacak ki dakikalardır ardı arkası kesilmeyen anonsların sesinin yokluğu farkedince anlıyorsun bazen uçak her zaman yaptığından çok daha sert düşüşler yapıyor ama sonunda toparlıyor ilk kez öleceğini düşünüyorsun kimisi bunu en başından beri kabullenmiş olacak ki sessiz bir şekilde oturuyor kimi anne kucaklarındaki bebeği susturmaya çalışıyor artık tüm görüntüyü buğu gibi kaplayan rüzgar yok kafan gerisin geri gitmiyor ama bir kabin personeli maskeni çıkartmamanı öneriyor bu sırada yanındaki kadın kitabının kapağını yırtmış cebinden çıkardıpı kalemle birşeyler yazıyor diğer yanındaki adam da hostesten kalem istiyor böylece herkes sevdiklerine son bir not yazmak için kalem istiyor uçakta o kadar kalem olmadığını kabin görevlisi çok iyi biliyor o yüzden uçaktaki kalem kargaşasını önlemek için yeniden mikrofonlara asılıyorlar ve pilotların durumu düzelteceklerini en yakın havaalanına inileceğinden kaleme ihtiyaç olmadığını söylüyor ama inanmıyorsun çünkü çoktan ölüceğini kabullenmiş bari yanarak ölmesem nasıl az acılı ölebilirim hesabı yapıyorsun çevrendeki insanların sinirleri bitik halde ve artık ne olucaksa hemen olsun diye düşünüyorlar kimisi sinirlerine hakim olamıyor ve çığlık atıyor kimisi ağlıyor kimisi de korkusundan koltuğuna sinmiş gözyaşlarını içine akıtıyor yankılanan sesleri algılamakta güçlük çekiyorsun ama sürekli yeni havaalanlarına iniş denendiğini anlıyorsun her seferinde de koltuğuna çivi ile çakılmışçasına yapışarak yükseliyorsun derken tekrar alçalıyor dönüyor dönüyor ve çok şiddetli bir biçimde titriyorsun kalbin ağzından çıkacaktı az daha uçak yan yatmaya başlıyor artık hemen ölmek istesen de daha önce olduğu gibi bunun da biteceğini tahmin ediyorsun ancak yan pencereye baktığında ağaçları çok net seçebiliyorsun uçak birden ön frenlerine basılmış bigiblet gibi hızlıca takla atıyor ters duruyorsun kolların ve bacakların havaya doğru kalkıyor ve çok şiddetli bir patlama sesi duyuyorsun bilincin yerine geldiğinde etrafında olan şeylerden bir kaçı uçları yırtılmış demet demet kablolar kıvılcım ateş plastik kan ve insan cesedi önce nerde olduğunu anlamaya çalışıyorsun ama çevrende kabinde görmeye aşina olduğun hiç bir eşya yok sadece buruşmuş yanık izleri olan ve iğrenç kokan metaller var ayağa kalktığında iğrenç kokunun metallerden değil insanlardan geldiğini anlıyorsun kolunun derisi sarkıyor ama şok halinde olduğun için acı hissetmiyorsun etrafına bakınca gördüğün tek şey enkaz ve ceset ama bazıları hareket ediyor senin kadar hareketli olmasalar bile yerlerinde kımıldıyorlar bu hayatta olduklarına işaret ama yanında onlara yardım edebilecek hiçbir aletin yok dahası yalnız olmasan bile bunun eğer yardım gelmezse çok uzun sürmeyeceğini biliyorsun uçağın bir dağın tepesine çarptığı belli çünkü ikindi saatleri olmasına rağmen hava çok soğuk akşam oluyor kimse yok gittikçe hava soğumaya başlıyor sen de artık yaralı halde dolanmaktan yorulduğun be sevdiklerini bike düşünemeyecek hale gelen sinirlerin yüzünden adam akıllı kararlar veremiyorsun ve artık uçaktayken olduğun gibi teslim olmayı seçiyorsun açık yaraların yere değmeyecek şekilde yere yatıyorsun üzerine üşümemek için bir metal parçasını sürükleyerek çekiyorsun metal paneli diğer tabakalara bağlayan uçları aşırı basınçtan dolayı kopmuş keskin perçinler bacağına geçiyor derken ay ışığı gibi parlak bir ışık beliriyor hem de hareket ediyor yakınlaştıkça helikopter olduğunu geliyorsun bizim burda olduğumuzu biliyorlar ve yardım kısa sürede gelecek demek içindeki adamların birazdan ineceğini sanıyorsun ama arkalarını dönüp gidiyorlar aaa o zaman daha kalabalık geri dönecekler ama bir daha geri gelmiyor acıyı hissetmemete başlıyorsun saatlarce acı çektiren yaraların artık umrunda değil çünkü gözünün önünü göremeyeceğin kadar karanlık ve soğuk gözlerin kararıyor kansızlık ve hipotermi bastırıyor şiddetli titremeler ve komaya benzer bir durumda artık uykun gelmiş gibi oluyor ve kendini bıra...