/i/Felsefe

filozofiya'ya inananların kafalarını açtıkları uhrevi altincidir.
  1. 1.
    +1 -1
    insan durmadan kendine bir benlik uydurmakla meşguldür, ama bu uydurulan, icat edilen benlik asla gerçek benlik olamaz. Uydurulanın bir gün gerçeğe dönüşme olasılığı hiç yoktur. Gerçek benliğin icat edilmesi değil keşfedilmesi gerekir. icat edilmiş benlik egomuza dönüşür. Gerçek benlik hiçbir şe­kilde ego değildir. Gerçek benlik aslında benlik olmaktan uzaktır; o mutlak boşluk ve boşluğun sessizliği, boşluğun coşkusudur.

               Kendine bir benlik uydurmak istiyorsan diğerlerine sorman ge­rekir; benliği icat etmenin tek yolu budur- insanların senin hak­kındaki düşüncelerini toplamak. Tüm hayatımız boyunca bunu yapıp dururuz. Bu yüzden insanların bize saygı duymamasından bu kadar korkarız. Bu bizim esaretimize dönüşür. Saygın biri ol­mak isteriz çünkü saygın olduğumuzda diğerleri hakkımızda güzel şeyler düşünür. Bizi överler ve o zaman daha iyi bir benliğe sahip oluruz. Saygın değilsek insanlar bizi kınar ve o zaman asla güzel bir benliğe sahip olamayız, çirkin bir benliğimiz olur. Benliğin yalnızca diğerlerinin görüşlerinden oluşur; kırk yama gibidir o, A bir şey demiştir, B başka bir şey söylemiştir ve C başka bir şey der, bu böyle sürüp gider. Bütün bunları, bu kâğıt parçacıklarını birikti­rirsin. Sonra bunlardan bir imge yaratırsın-onları bir araya getirir, yapıştırırsın.

    not:isteyen olursa paylaşıma devam ederim 2-3 kişi olsa yeter.
    ···
  1. 2.
    0
    Tm cugu
    ···
  2. 3.
    0
    Çok sıkıcı mk
    ···
  3. 4.
    0
        insanı habire meşgul eden bu kendini yaratma halinin anlaşıl­ması gerekir. Bunun nedeni nedir? Bunun nedeni yüreğinde sürek­li seni yiyip bitiren bir boşluğu hissediyor oluşundur. Kim olduğu­nu bilmiyorsun ve kim olduğunu bilmeden yaşamak çok zordur. Kim olduğunu bilmediğin takdirde her ne yaparsan yap bu başa­rısızlıkla, hüsranla sonuçlanacaktır. Ancak kim olduğunu bildiğin zaman tatmin olmayı başarabilir­sin. O zaman yaşamında asıl ihtiyaçlarını tatmin edecek seçimler yaparsın. Yoksa kendini bilmeden yaptığın her şey tesadüfîdir. Arada sırada okun hedefe ulaşabilir ama bu tesadüf olmuştur ve yalnızca arada bir olacaktır. Karanlıkta atış yapıyor, kim olduğunu, hedefin nerede olduğunu bilmiyorsun. Okun hedefi bulması ne­redeyse imkânsız gibi; yüzde doksan dokuz ihtimal için boş kalacak ve içi boş öleceksin. Hayatın bir trajediden ibaret olacak. insanla­rın yüzlerinde, gözlerinde öyle acıklı bir hal oluşunun nedeni de bu.

               insanları izle, kendini izle- göreceksin ki insanlar son derece tra­jik bir varoluşun içinde yaşıyorlar. Tüm geçmişleri boşa gitmiş ve bugünün de ellerinden kayıp gitmekte olduğunu biliyorlar. Derin­lerde bir yerde geçmişte her ne yapmışlarsa, gelecekte de aynısını ya­pacakları şüphesini taşıyorlar. Böylece bu büsbütün anlamsız bir yolculuğa dönüşüyor: "Bir aptalın anlattığı bir masal bu: Kuru gü­rültü, deli saçmalıklarıyla dolu ve hiçbir anlamı olmayan".

               Anlamın varlığını hissetmeden nasıl coşku duyabilirsin? Haya­tın anlamla dolup taşmadan nasıl olup da bir şarkıya dönüşebilir? Ancak anlam dolu bir hayat bir şarkıya dönüşür. Anlamın varlığı­nı hissetmeye başladığında, varoluş için çok gerekli bir şeyi yerine getirmekte olduğunu, sana ihtiyaç duyulduğunu, bu evrensel oyu­nun bir parçası olduğunu ve sensiz bir şeylerin ekgib kalacağını, bu oyunun asla aynı olamayacağını hissetmeye başladığında içinde kendine karşı büyük bir saygı ve onun beraberinde varoluşa karşı minnet ve dua yükselir
    ···
  4. 5.
    0
    Çok fazla benlik var lan özet geç
    ···