+3
1. Dünya Savaşı\'nda ingiliz Başbakanı Churchill Çanakkale\'yi geçeceğinden öyle emindi ki, bugün çayımı istanbul\'da içeceğim deyip babayı aldı.
Koca ABD hem para, hem asker yağdırdı da, Vietnam\'da üçün birini aldı.
Koca küresel sermaye paralar yağdırdı da, yine de Esad\'ı koltuğundan edemedi.
E iyi de bunlar siyasetçi, \"başaramadık\" derler, \"hata yaptık\" derler, ya da \"en azından şunları başardık\" diye laf kıvırırlar, işi kotarırlar.
Arkadaşım iyi de sen Allah\'ın, yani her şeyi bilen birinin ağzından konuşuyorsun. Senin hata yapma lüksün yok. \"Eeöö, Allah bilerek size yanlış bilgi verdi ki sizi sınasın ey müminler\" diye ayet uydurup mu kıvıracaksın buradan sonra? Ya tutmasaydı oynadığın kumar, senin peşinden gelen inanırların seni ne yaparlardı? Bugün Zincirlikuyu\'dan metrobüse binerken sana yolda barzonun teki durup dururken laf atıp dikleniyor diye moralin bozuluyor ya, işte muhafazid\'e inananlar her gün binbir türlü hakaret işitiyor, dayak yiyor, taşlanıyor, işkence görüyor. Bu adamlar sana inanıp bu kadar sıkıntıyı ve acıyı göğüslemişken, senin fiyasko çıktığını öğrenirlerse seni ne yaparlar düşünebiliyor musun?
5 sene evvel Kaddafi\'yi nasıl öldürdüklerini hatırlıyor musun? Arap oğlum bunlar. Adamı kazığa oturturlar, o da yetmez, hemen ölüp kolay kurtulmasın diye de öldürmeden önce binbir türlü işkence ederler, tecavüz eder, ondan sonra cesedini sokak sokak gezdirirler.
O gün ben dedim kendi kendime, peygamberliğimi ilan etsem, yakın tarihle ilgili bahis oynamazdım. Hele hele aralarında yaşadığım zart zurt kabileleriyle uğraşırken, benden binlerce kilometre ötedeki Roma-Pers savaşı hakkında atıp tutmak gibi saçma bir işle uğraşmazdım. En fazla müslümanlara \"dayanın aslanlarım ha gayret\" tarzı şeyler yazardım.
Peki, muhafazid\'in şansı yaver gitmiş burada.
Gelelim Tebbet suresine.
1 Elleri kurusun Ebu Leheb\'in; zaten kurudu ya!
2 Ne malı kurtardı onu ne de kazandığı.
3 Alevli bir ateşe yaslanacaktır o;
4 Karısı da,
5 Odun hamalı olarak. Gerdanında bir ip olacaktır onun, en sağlam fitillisinden...
Ebu Leheb\'in ellerinin kurumasıyla ilişkili olarak Arko krem esprileri yapan ateist arkadaşların göremedikleri nokta, Kuran\'ı yazan adamın burada da büyük bir kumar oynamasıdır.
Ebu Süfyan adlı tüccar, Peygamberin yıllarca en büyük düşmanlarından biri oluyor, derken yıllar sonra Allah ona müslüman olmayı nasip ediyor.
Peygamberimizle arasında yaş farkı bile olmayan, kardeş gibi büyüdüğü, muhtemelen hayatta en sevdiği insanlardan biri olan amcası Hamza\'yı öldüren Vahşi var ya, o Vahşi müslüman oluyor.
Yiğitlik hikayeleriyle meşhur ikinci halife Ömer, öyle kolay kolay müslüman olmuyor. Eski müşriklerden kendisi. Tarihi kaynaklara göre müslümanları kırbaçlıyor Ömer. Sonra sorguluyor, düşünüp taşınıyor ve harbiden de müslüman oluyor.
Hadi bunlar Çağrı filmini seyretmiş ortalama bir adamın bile haberdar olduğu popüler isimler. Ulan müslümanlara karşı savaşan yüzlerce, hatta binlerce adam sonradan müslüman oluyor o toplumda. Müslümanların kafasına taş atan, onlara savaşta kılıç çeken, peygamberi öldürmeye niyetlenen nice adam, sonradan düşünüp müslüman olmaya karar veriyor.
Ama şu Tebbet suretinin yazarı yine bir kumar oynuyor ve ne olursa olsun şu iki kişi asla müslüman olmayacak diyor: Ebu Leheb ve karısı.
Bu iki kişiden birisi Mekke sokaklarına çıkıp \"La ilahe illallah\" deseydi ne olurdu biliyor musunuz?
Şu an dünyada islam diye bir din olmazdı.
Böyle kumar oynanır mı muhafazid? Sen aklını mı yitirdin? Böyle bir riske hangi akla hizmet girersin sen?
Neyse, aradan yıllar geçiyor. Artık müslümanlar, Mekke\'de gördükleri işkencelere dayanamayıp göç ediyorlar, şu meşhur Hicret\'i yapıp Medine\'ye taşınıyorlar. Yaşadıkları evi barkı, mahalleyi, eski arkadaşlarını terk edip, hiç bilmedikleri bir şehre yerleşiyorlar. Hala azınlıklar, hala güçsüzler.
Derken Fetih Suresi geliyor. Bu surenin ilk ayeti bile şöyle:
\"Şu bir gerçek ki, biz sana apaçık bir fetih nasip ettik.\"
Ben lafı uzatmayayım, isteyen surenin hepsini okusun, Fetih suresinin diğer ayetlerinde de müslümanların Kabe\'ye girecekleri ve kovuldukları Mekke\'yi yeniden fethedecekleri defalarca vurgulanıyor. E iyi de abi, biz o Mekke\'den dayak yiyip göç ettik, perişan olduk, güçsüzüz, sen neye dayanarak iddia ediyorsun bunu? \"Hadi koçum, hadi aslanım\" diye bize gaz vermek için mi diyorsun bunları?
Yoo, hiç de öyle değil. Bir zamanlar azınlık olan o müslümanlar, ellerini kollarını sallaya sallaya, savaşmadan Mekke\'ye giriyorlar, evlerine yeniden yerleşiyorlar.
muhafazid yine bir kumar tutturuyor. Hem de kendi yaşadığı dönemle ilgili bir kumarı daha tutturuyor.
Tamam anladık zeki bir adamsın, iyi bir tüccar olduğun gibi iyi de bir lidersin, ama aynı zamanda bu kadar kumarı üst üste tutturacak kadar şanslı mısın sen muhafazid?
O Zyban denen ağzına sıçtığımın ilacını bıraktığımın ertesi günü çok düşündüm. Önceden Kuran\'da kendimce tespit ettiğim rasyonel delillerin yanı sıra, işin bu kısmını görmediğimi fark ettim. Gittim secdeye kapandım, tövbe ettim, affet Allah\'ım dedim. Allah bilir ya, muhtemelen o ilacın üzerimde yarattığı pgibopat etki yüzünden belki de sorumlu tutulmamışımdır o bir günlük tavrımdan, ama bir musibet başka şeyler üzerine düşünmeme, onları fark etmeme vesile oldu işte o gün.
Bunlar benim \"şu ana kadar\" fark edebildiğim kumarlar. Eğer bunları bir insan yazdıysa adı \"kumar\"dır. Fakat bunları söyleyen Allah\'sa, belirlenmiş bir oluşun \"haber\"leridir bunlar, Mekkeli muhafazid\'in tek başına atıp da tutturduğu kumarlar değildir. Zira kumarı oynayan değil, oynatan kazanır.
Bunlar, benim peygamberle empati kurup vardığım sonuçlar. \"Ben olsam yapmazdım\" dediğim şeyler. insan, Din ve Kuran adlı yazımı okursanız eğer, Kuran\'da iddia edilen bu gibi \"kumar\"lar sadece peygamberin yaşadığı dönemde tutmuyor, peygamber öldükten yüzyıllar sonra da tutmaya devam ediyor.
Misal Müminun 14\'teki embriyonun gelişim safhaları, evrenin bir başlangıcı olduğu, evrenin bir sonunun olacağı ve hatta evrenin genişlemekte olduğu iddiaları gibi. Daha çok var da, zaten daha önce yazdıklarımı tekrarlama niyetinde değilim şimdi.
Örneğin Zariyat suresi 47. ayette \"Göğü gücümüzle biz kurduk ve onu biz genişletmekteyiz.\" deniliyor. Burada açık seçik evrenin genişlediği söyleniyor, daha geçen yüzyılın bilimsel keşfi bu. Müslüman olmayanlar \"yaa Diyanet öyle çevirmemiş ki o ayeti, \'biz geniş kudret sahibiyiz\' diye çevirmiş, siz lafı kıvırıp uydurmaya çalışıyorsunuz\" derler ne zaman bu ayetten bahsetsek. Valla ben Kuran\'ı Diyanet mealinden okusaydım muhtemelen müslüman olmazdım zaten, Diyanet\'i sen bir geç. Yüzyıllarca evvel yaşamış olan El Taberani, ibn Kesir, Ebu Cafer Taberi, Ebusuud (hani şu Muhteşem Yüzyıl\'daki Tuncel Kurtiz) veya ne bileyim araştırırsanız bulacağınız bir sürü eski tefsirci bu ayetin kainatın genişlediği anldıbına geldiğini söylemişlerdir tefsirlerinde. Evrenin genişlediğinin gözlemlenmesinden yüzyıllarca evvel, Kuran\'da bunun ifade ediliğini söylemiş bu adamlar. Ortada bir kıvırma, sonradan uydurmaya çalışma durumu yok hacı, işi yokuşa sürme.
Neyse konuyu bu Kuran mucizeleri yönüne çekme niyetinde değilim bu yazıda. Diyeceğim o ki, Kuran\'da oynanıp da tutturulan çok fazla kumar var. Ya peygamberin vazifesini yapması için hayatını kolaylaştıran ayetlere kafayı takıp tüm bu tutturulan \"kumar\"ları görmezden gelir ve muhafazid\'in şanslı biri olduğu sonucuna varırsınız, ya da oturur şöyle bir düşünürsünüz. Ben, beni delirtme noktasına getiren bir kimyasalın etkisiyle bile, sırf şu Rum suresi yüzünden dinden çıkamadım. Ki çok acı çeken ve depresyona baya baya meyilli biri olarak, Allah affetsin ama, zaman zaman Allah\'ın hiç olmamasını ve ölüp yok olmayı çok istedim. Allah\'ı reddetmek için çok ama çok uğraştım. Ama delillerin beni zütürdüğü yere gittim. Zira gerçekler benim keyfimle belirlenmiyordu. Her defasında zütümün üstüne oturdum, müslüman olmaktan başka çarem olmadığını gördüm.
Tümünü Göster