1. 26.
    +2
    "Avez-vous dit en France"
    gülerek onayladım.
    "evet fransa'da bulundum marcus"
    "gelmeden sizin hakkınızda biraz araştırma yaptım general"
    "bunu bir yemekte benden de öğrenebilirdiniz binbaşı"

    gülümsedi. tuhaf bir gerginlik var aramızda sanki. bir bağ gibi ama anlamlandıramadığım birşey. sanki benim hakkımda benden daha çok şeyler biliyormuş gibiydi bakışları. yine de bu vahşi coğrafyada medeni bir dili konuşan yüksek rütbeli bir subayla karşılıklı ingiliz tütünü içiyor olmak şimdilik gayet keyif vericiydi.
    ···
  2. 27.
    +1
    arada küçük öykümün müziklerini de paylaşacağım sahnelere uygun olarak takipçim varsa duyurulur. lanet olsun.
    ···
  3. 28.
    0
    http://fizy.com/#s/1lta91

    fonda çalsın.
    ···
  4. 29.
    0
    @35 hayır maalesef yanlış gelmişsiniz efendim *
    ···
  5. 30.
    0
    http://fizy.com/#s/1lv70a

    wagner her zaman en sevdiğimdi. hüzünlü ya da kızgın olduğumda wagner dinlerim. insanın ruhuna çağırımda bulunan bir tınısı var, sanki valkryie'ler gelip bedenimi aasgard'a zütürecek orada tanrılarla birer kadeh şarap içecekmişim gibi. ondan haber almayalı neredeyse 1 ay oldu. gestapo'ya emir çıkartmama rağmen fransa'da partizan teşkilatlanma işimizi çok zorlaştırıyor. yüksek komuta böylesine şahsi bir iş için gestapo'yu kullandığımı öğrenirse rütbelerimi benden alabilir. mektubu okuduğum günden beri tanınmaz haldeyim...
    ···
  6. 31.
    +2
    marcus'un gelişi ile ufak başarılara imza attığımızı söyleyebilirim. öncelikle tren yolunun denetimini eline almış olmamız yiyecek ikmali açısından bize büyük avantaj sağlıyor. öte yandan kuzeydeki hattımız kopmak üzere eğer takviye birlik gelmezse bu konuda yapabileceğim hiçbirşey yok. ev ev oda oda ukraynalı ve rus öldürmemize rağmen sayıları bitecek gibi değil. kaybettiğim her adamımıza karşılık neredeyse 10 rus'un canını alıyoruz ama ardı arkası kesilmeyen bir çığ gibi bu insan akını. napolyon'un "la grand armee" ile çıkamadığı bu geniş ve uğursuz balçık tarlasından biz nasıl çıkacağız çok merak ediyorum. bugün askerlerimi görmek için uzun süre sonra karargahın dışarısına çıkacağım, hazırlanmam lazım. madalyalarım, eldivenlerim, pardesüm... evet hazırlanmam lazım. çizmelerimin çamura rağmen gıcır gıcır olması lazım. ben prusyalı bir aristokratım, cephede bile olsak. marcus beni bekliyor. ben ise odette'i düşünüyorum, dünya yıkılırken aklımda olan tek şey o van gogh tablolarından çalınmış gibi duran sarı saçları...
    ···
  7. 32.
    0
    http://fizy.com/#s/1lsug6
    ···
  8. 33.
    0
    http://fizy.com/#s/1mn1m8

    des yeux qui font baisser les miens,
    un rire qui se perd sur sa bouche,
    voilà le portrait sans retouches
    de l'homme auquel j'appartiens.
    ···
  9. 34.
    0
    16 yıl önce 1928; yer alplerin etekleri (nationalpolitische erziehungsanstalten) diğer adıyla napola. nazist rejim için elit askerlerin yetiştirildiği bir akademi.

    bugün eğitim için fruınd gölüne ineceğiz. okulumuzun çok yakınında ve bu mevsimde kalın bir buz tabakası ile kaplı oluyor. eğitim subayımız rechner'in 100 metre arayla açtığı iki delik var. birinden giriyoruz, kalınca halata tutunup şubattaki alpler soğuğunda suyun altında 100 metre ilerliyoruz. çocuk aklı için çok ağır bir yük ama artık biz çocuk değiliz. bu eğitim her perşembe yapılıyor ve ben perşembeleri hiç sevmiyorum ama bugünün bir farkı var eğitim için suya giren çocuklardan 26'sı geri çıkmayı başarıyor. sadece jörg, bir tek o yok.. jörg benim oda arkadaşım, ailesi onu buraya zorla yollamış, aslında edebiyata büyük ilgisi var özellikle rus romancılara.. jörg bir asker değil, bir çocuk üstelik askerlikten hoşlanmayan bir çocuk, jörg 1000 yıllık fruind gölünün derinliklerine karışırken o gün ilk kez ağlıyorum...
    ···
  10. 35.
    0
    http://fizy.com/#s/1d6ugk
    ···
  11. 36.
    0
    http://fizy.com/#s/1n6fhy
    ···
  12. 37.
    0
    elimde "im westen nichts neues" in yeni bir baskısı var. fakat rusça. batı cephesinde yeni bir şey yok. erich maria remarque'ın yazdığı bu kitap führer tarafından toplatıldı. rusya'da da stalin yasaklatmış askerlikten soğutuyor derdi abim. hiç okumaya fırsatım olmadı ve de isteğim. ön cepheyi, marcus'u ve askerleri kontrol etmeye giderken aklımı soğuktan ve ölümden başka birşeyle meşgul etmek istediğim için birkaç sayfa okumaya karar verdim.
    "on sekiz yaşındaydık. tam yaşamayı ve dünyayı sevmeye baslamıştık. bizi bu dünyayı mahvetmekle görevlendirdiler."
    "siperleri dolaşırken bir askere 'hiç alman vurma fırsatın oldu mu?' diye sordum. bana siper duvarının üstünden sık sık başını çıkaran kel, uzun sakallı yaşlıca bir beyefendi gördüğünü söyledi. 'peki onu neden vurmadın?' dedim. asker hayret etti. 'vurmak mı? ama komutanım, adamın bana hiçbir zararı olmadı ki!' "

    şimdi bu kitabın neden yasaklandığını daha iyi anlıyorum. yüksek ülkümüz ve lebensraum adına askerdeki bütün savaşma arzusunun yok olmasına neden olacak bütün niteliklere sahip. üstelik bu kış şartlarının da bize yardımcı olacağını sanmıyorum. kitaptakilerin ise yanlış olduğunu düşünmemem beni büsbütün korkutuyor...
    ···
  13. 38.
    0
    http://fizy.com/#s/1m00ln

    gözlerim açılıp kapanıyor. bilincim tam yerinde değil. strassov'un köşesini dönerken patlayan bombayı hatırlıyorum. önümdeki r-75 motor tamamen parçalanmıştı. kaportanın kağıt gibi açıldığını hatırlıyorum. sonrası tam bir şuursuzluk ve karanlık. rusça konuşmalar... rusça küfürler... oysa kırmızı çizgiye yakın bile değildik...
    ···
  14. 39.
    0
    Glavnoye upravlyeniye ispravityel'no-trudovih lagyeryey i koloniy... kısa adıyla "gulag"
    ani saldırıdan sonra arada şuurumu kaybetmiştim. gözlerimi açabildiğimde ilk hatırladığım şey sol omzudaki müthiş ağrı oldu. yattığım yerden göz ucuyla anlayabildiğim kadarıyla ve çıkan seslerden ve bu iğrenç kokudan, mahkumlarla dolu bir trendeydim. uyanık kalmak için hiçbir sebebim yoktu, kendimi zorlamadım. trenin beni getirdiği yer meşhur gulag'lardan birisiydi. uçsuz bucaksız sibirya soğuğunun ortasında 17. yüzyıldan kalma eski bir kale. bir çalışma kampı. bundan daha kötü ne olabilirki...
    ···
  15. 40.
    0
    ilk gün odamdaki kovayı hem ihtiyaçlarımı gidermek için, hem de yemek yemem için kullanmam gerektiği söylendi. bu kabul edilemez. benim üst rütbeli bir subay olduğumu unutuyorlar, bu saçma isteği şiddetle reddediyorum. cenevre anlaşmasına sadık kalmamılar...
    ···
  16. 41.
    0
    o gün sıkıntılı bir şekilde uyuyakalıyorum hücremde.. yorgunluktan bitmiş durumdayım.. aracımızın vurulduğu anı rüyamda görüyorum..
    "bir saniye daha geçti zihnimden koca bir duygular, düşünceler, umutlar, anılar dünyasının canlandığı tek bir saniye..
    "hangimizi öldürecek acaba, beni mi? onu mu? yoksa her ikimizi de mi?"
    ···
  17. 42.
    0
    "ben vurulacaksam nereme gelecek şarapnel acaba? başıma gelirse, herşey bitti demektir, bacağıma gelirse, keserler bacağımı, ameliyat sırasında uyuşturucu vermelerini isterim ve bakarsın birşey olmaz yaşarım, belki de yalnız şöförüm ölür ve ben kendisiyle nasıl az önce konuştuğumuzu, bu sırada merminin onu nasıl vurduğunu hatta bu sırada kanının üzerime nasıl sıçradığını anlatırım."
    ···
  18. 43.
    0
    "ama yok, ona değil bana daha yakın mermi.."
    ···
  19. 44.
    0
    derken bir arkadaşına olan borcu geldi aklına; epey önce berlin'de birinden alıp ödemediği başka bir borcunu düşündü, dün akşam söylediği çingene şarkısı geçti bir an zihninden, başına mor bir kurdelayla bağladığı şapkasıyla sevdiği kadın canlandı gözünde, beş yıl kadar önce aşık olduğu bir diğer kadını düşündü...
    ···
  20. 45.
    0
    sonra yazacağım canku..
    ···