-
101.
0hikaye mortladı galiba
-
100.
0siroz'dan sonrasını okumadım. yalana bak amk
-
99.
0rizörvıt
-
98.
0bu bin 12 kasım depreminde düzcede öldüm derse hiç şaşırmam amk
-
97.
0orrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrooooooooooooooooooooooooospu çocuğu lan herifin sıktığı yalanlara bakar mısın nası yalanlar lan onlar ağladım resmen binin evladı. ulan insan yalan olduğunu bildiği bişeye ağlar mı amın evladı gibtirgit gelme bi daha
-
96.
0daha beter ne olabilir diye düşünürken bir bela daha çıkmıştı başıma. gerçi bu belanın başıma gelmesinin sebebi yaptıklarımdı farkındaydım ama yine de düşünmüyordum... üzülmüyordum da... sadece bela olarak görüyordum olayı. hastanede yatacaktım uzun bir süre, testler, tedavi süreci vs... tam anlamıyla belaydı. daha ilk duyduğum andan itibaren babama yalvardım eve gidelim hastanede durmak istemiyorum diye ama dinlemediler haliyle... annemin göz yaşlarına kıyamadığım için de daha fazla ısrar etmedim ve mecburen tedavi olmaya başladım. çok sıkıntılı geçti o süreç.
1 sene geçmişti güzinimi toprağa vereli ama ben hastaneden çıkıp mezarına gidememiştim. dışarıda uyuduğum zamanlar çoğunlukla onun yanıydı. mezarlıkta kendi kendime sızıp kalıyordum, uzunca bir süre geçmişti onun yanında ama doyamıyordum ki... hep orada olmak istiyordum. ilk senesinde onunla olmak istemiştim ama olamamıştım. en çok da bu koymuştu. 2 ay kadar hastanede kaldıktan sonra taburcu oldum. hastalık ilerlemişti... karaciğerim bitmek üzereydi ama tedaviye genç olduğum için çok çabuk uyum sağlamıştım. 2 ay gibi bir sürede taburcu olabilecek duruma gelmek iyi bir şeydi ama çok dikkatli olmam tembihlenmişti. içki kesinlikle yasaktı. içmemek için onca sebebim varken onu da bırakmak zorunda kalmıştım...
6 ay annemi, ömür boyu öğretmenimi, babanemi, amcamı, en sevdiğimi ve dostumu almıştı kasım benden şimdi de sağlığımı ve beni iyi hissettiren tek şeyi, alkolü... artık yalnızdım. uzunca bir süre de tek başıma geçirecektim günlerimi...
şimdilik bu kadar yeter beyler. uykum geldi, biraz da hatırladıkça kötü olmaya başladım. başka zaman görüşmek üzere, hoşçakalın... yanımda olduğunuz için bir kez daha sağolun... iyi ki varsınız. iyi geceler hepimize... -
95.
0arada sırada eve gittiğim zamanlar oluyordu, işte o zamanlarda annemin telaşlı hali çok üzüyordu beni... o yüzden de gitmek istemiyordum ama mecburen, özlediğimden gidiyordum. o gün, ekimin son haftası yalnız kalmaktan da korktugum için eve gitmek istedim. eve girdiğim gibi annem sarıldı bana mutfaktan koşup, çok zayıfladığımı ne yaptıgımı ne yediğimi ne içtiğimi sordu. cevap vermedim. yatağıma geçip uzandım...
kusarak uyandım. sesimi duyan annem geldi hemen arkasından babam... ilk değildi bu kusmam ama annem ilk kez görüyordu beni o halde... hayli kilo vermiştim son zamanlarda ve babam hemen hastaneye gideceğimizi söyledi. önce itiraz ettim ama dinlemediler. apar topar hastaneye gittik. ardı sıra testlerden sonra hastaneye yatırıldım... sonrasında sonuçlarımı söylemek için bir tane doktor ve hemşire girdi odaya.
kasım 4. sonuç: siroz... -
94.
0panpa şüpheli olsanda iyi yazıorsn bin. bu saate gözlerm dolucağını tahmn etmemiştm. a.q sennde kasımlarında .
-
93.
0o gece kazayı, ömeri, güzini, acımı, yaşadıklarımı... kendimi! unutana kadar içtim. olduğum yerde sızmışım zaten, uyandığımda sabah olmuştu. eve gitmemiştim. sokakta sabahlamıştım. kimsenin umurunda değildim. önümden gelip geçenler yüzüme bile bakmıyordu. yerimden kalkmak istedim ama zor oldu hayli... etrafımda bira şişeleri ve izmaritler duruyordu. sigara paketinde 1 tane sigaram kalmıştı. onu yaktım ve yerimden kalktım. yürümeye başladım. sahile gidiyordum, bir kaç tane bira alıp her zaman güzinle oturduğumuz banklardan birine oturdum ve yine içmeye başladım...
bir kaç ay boyunca bu böyle devam etti. uyanık olduğum zamanlarda sadece içiyordum. yemek yediğim saatler halsiz kaldığımı hissettiğim saatlerdi... bir ara ömerden haber aldım. fransaya gidiyormuş, istanbulda durmak onu kahrediyormuş... "beraber gidelim" diye sormuş, cevap vermedim. ömeri son görüşüm hastane odasıydı ve kaçıp gitmesi kendisini suçlu hissettiğini gösteriyordu... yine içmeye devam ettim.
kasım bu kez en sevdiğim kızı ve en sevdiğim dostumu almıştı. ve diğer kasım yaklaşıyordu... korkuyordum. başıma bu kez ne gelebilir diye düşünüyordum ama umursamıyordum. sürekli içiyordum. derken kasım geldi çattı... -
92.
0bir süre öyle durdum, başım önde hiç bir şey söylemeden. sonra kendimi toparlayıp ayağa kalktım. ömere bakmadan arkamı dönüp kapıya yöneldim. o da hiç bir şey söylemedi zaten. kapıdan çıktım. sonra hastaneden... taksim meydana doğru yürümeye başladım. girişteki büfelerden bir kaçtane bira ve sigara alıp istiklalde yürümeye başladım. yine nereye gideceğimi bilmiyordum. ne yapacağımı da... bir yerlerde oturup içecektim. unutana kadar, sızana kadar, ölene kadar!
aklıma ilk atlas pasajı geldi. kalabalıktı istiklal, ağlayamazdım bile orada. sonra kazanın olduğu yere zütürdü beni ayaklarım. lisenin oradan aşağı doğru inmeye başladığımda ayaklarımı yine hissetmemeye başlamıştım. yürüyordum ama hiç istemiyordum gitmek. sadece yürüyordum bilinçsiz bir şekilde...
derken sokağın başına geldim. kimse yoktu. bomboştu... sokağın girişinde kaldırıma oturup sokağı izledim bir kaç dakika. giremedim önce... yine gözlerim dolmuştu ama bu kez ağlamadım. son gücümle ayağa kalkıp ömerin oturduğu yere doğru yürümeye başladım. kazayı yaptıkları yere yaklaştıkça kalp atışlarım hızlandı. o an gibi, o anı yaşıyormuşum gibi... geçtim ömeri gördüğüm yere oturdum. poşetten bir tane bira çıkarıp açtım ve içmeye başladım.
bu gece hayatımda ilk kez acizliğimden içiyordum. bundan sonra da hep aciz hayatımı alkolle unutacaktım... boşverecektim... bu gecenin tek özelliği ilk oluşuydu... -
91.
0gördüğümde şok oldum. suratının yarısı mosmor bir şekilde yatakta yatıyordu. kolu ve bir bacağı da alçıdaydı... gittim yanına bir sandalye çektim, başını bana doğru çevirdi, surat ifadesi yoktu. o kadar boş bakıyordu ki... beni görünce biraz olsun hareketlendi ama izin vermedim. omuzundan tutup yatmasını sağladım.
-hoşgeldin kardeşim...
+ne oldu? diye sordum. o an ne oldu?
-güzin nasıl?
başımı öne eğdim. gözlerim doldu yine... bu durumdan da sıkılmaya başlamıştım ama elimden gelen hiç bir şey yoktu. karşımda en yakın arkadaşım, kardeşim, suratı tanınmaz halde hastanede, en sevdiğim, sevgilim, güzinim toprak altındaydı. elimden hiç bir şey gelmiyordu... tıpkı onlar "gidicez" dediklerinde durduramadığım gibi, acizliğime ağlıyordum aslında...
+sen nasılsın?
-görüyosun işte uzatmasana olum! güzin nasıl?!
+kimse söylemedi mi sana? bilmiyor musun nasıl olduğunu?
-öldü dediler inanmadım... inanmam sen söylemeden! ölmedi de erdem ne olur... söyle be kardeşim, ölmedi di mi? salaklar şaka yaptılar akıllarınca di mi?
başımı öne eğip ağlamaya başladım. ne diyeceğimi bilmiyordum bile, nasıl tepki vereceğimi... suçlasam, hayatımda her şeyi bilen, dertleşebileceğim tek insanı da kaybedecektim. gözlerine bile bakamıyordum... susmuştu ömer, o da ağlıyordu artık... sadece ağlıyordu. -
90.
0reserved
-
89.
0ömer tamamen aklımdan çıkmıştı. dün geceden beri ne yaptı nereye gitti ne oldu iyi mi... hiç düşünmemiştim bunları. açtım hemen, sesi çok zayıftı...
-kardeşim?
+ömer? neredesin?
-hastanedeyim, güzin... güzin nasıl?
+hangi hastanedesin?
-taksimde, ilk yardımda...
+geliyorum.
güzinin öldüğünü bilmiyor olabilir miydi? o anda yaşadıklarının şokuyla farketmemiş olabilirdi. kafamda fazla kurmadan bir otobüse binip yanına gittim. hali hiç iyi değildi... -
88.
0alın beyler http://fizy.com/#s/14yr1n
-
87.
0eve geldim. odama girip kendimi yatağa bıraktım. o anda telefonum çaldı, cebimden zorlanarak çıkardım, alarm çalıyordu... uyuyakalırız diye güzin gece kurdurmuştu. uyanıp benimle kahvaltı yapmadan okula gitmek istememişti. alarm çalarken gözlerim doldu tekrar... annem girdi odaya, elimden telefonu alıp susturdu. suratımı okşadı, sonra saçlarımı ve çıktı odadan. sormamıştı ne olduğunu, bu halde oluşumun sebebini sormamıştı. düşünmedim o an sebebini. yatağa uzanıp ağlamaya devam ettim. güzinimi düşünüp uykuya dalmak, ağlayarak...
uyandığımda epey geç olmuş diye düşündüm. telefonu alıp saate baktım, akşam 8. 2 saat bile olmamıştı uyuyalı... iç çekip kalktım yerimden. duşa girdim, annem ve babam yemek yiyorlardı mutfakta. üzerimi giyip çıktım evden. aklımda bir şey yapmak yoktu ama yine sahile gidecektim büyük ihtimal. yürümeye başladım. sigara yakıp önümü iliklerken telefonumun çaldığını fark ettim...
arayan ömerdi. -
86.
0biraz yürüyüp ıslandıktan sonra yağmur daha da hızlandı. ne yapacağımı bilmiyordum. eve gitmek istemiyordum, aklıma sahil geldi. güzinle her zaman gittiğimiz sahil. beşiktaş... bir minibüse binip beşiktaşa gittim önce, sonra yine yürüyerek sahile... bir bankta oturdum. ilk defa o kadar boş görüyordum o sahili... güzin her zaman şikayet ederdi kalabalıktan. "bu beşiktaşın tek sevmediğim tarafı" derdi hep, o güne kadar ne zaman gelsek buraya, oturacak yer bulamazdık kendimize... o gün o kadar boştu ki... güldüm o haline beşiktaşın. herkesin mi güzin'i gitmiş diye düşündüm ve bir sigara yaktım. güzini düşünerek, güzinin gidişinden sonraki ilk sigaram...
o güne kadar başıma gelen olaylar o anda da çıkmadı aklımdan. kasım ayının benden aldıkları, bana verdikleri. aldıkları çok fazlaydı, verdikleri de hep en kötüsü... neden ben diye düşünmedim hiç. etrafımda mutlu insan görmediğim için belki bilmiyorum ama hiç kızmadım. çaresizlik gibi düşünebilirsiniz ama bu olaylara sadece ağladım. o an, çocukken kendime ve öğretmenime verdiğim "ağlamayacağım" sözünü düşündüm. "kasım ağlattı beni hep" diye düşündüm sonra hemen! kasıma yordum ilk kez... ağlamak benim suçum değil deyip kalktım yerimden. eve gidip uyumalıydım. uyumak ve bir daha hiç uyanmamak... -
85.
0gözlerimi sildim o anda. elimdeki pet şişeyi daha sıkı tutup gözlerinin içine baktım. yorgundu... dün geceden beri belli ki uyumamıştı. "başımız sağolsun" dedim... gülümsedi, yalandan. "gidelim mi artık" diye sordu. toprağa döndüm tekrar. cevap veremedim çünkü gitmek istemiyordum. onu orada yalnız bırakmak istemiyordum. korkardı güzin karanlıktan, üşürdü... derken yine yağmur başladı. sarıldı metin amca bana, ve yavaş yavaş yerimden kıpırdamama sebep oldu. yavaş adımlarla uzaklaştık mezardan. son kez arkama dönüp bakmak istedim, gözlerim dolmuştu, ağlarım diye bakamadım. en çok ona yanarım... son kez güzinime dönüp bakamadığıma...
mezarlıktan çıktığımızda beni evime bırakmayı teklif etti. reddettim. eve gitmeyeceğimi o da biliyordu ama yine de tembihledi;
-eve git evlat, dün gece çok zordu.
"peki" der gibi başımı salladım. arabasına bindi. ellerimi cebime sokup buz gibi havada, yağan yağmurla beraber yürümeye başladım. ağlıyordum. kimse görmüyordu, bakmıyordu kimse yüzüme. güzinden farkım yoktu o anda, ölüydüm... kimse fark etmiyordu. -
84.
0geldim panpa başlıyorum yaz sen
-
83.
0başımız sağolsun dedi bir ses, yine dönüp bakamadım. gözüm güzinimin toprağındaydı, ayıramıyordum... yaşlı bir insanın ses tonuydu. kim oldugunu düşünmeden öylece durdum...
-üzme kendini evlat... daha çok gençsin... dedi o ses. bir damla akmaya başlamıştı bile gözlerimden. konuşanın kim olduğunu umursamadan, dinlemeye devam ettim;
-allah sevdiklerimizi biz sevelim diye çıkarmaz karşımıza. biz de bilmeyiz gerçi kimi ne kadar seveceğimizi... onun hayatımıza ne zaman gireceğini bilemeyiz, ne zaman çıkacaklarını bilemeyeceğimiz gibi... dedim ya allah bizi düşünmez böyle bir durumda. zamanı geldiyse alır yanına... üzülen sen olursun, ağlayan yine sen olursun ama teselli eden olmaz. anlamaz kimse. allah bile... evladını alır yanına ve sana sormaz bile...
"evladını alır yanına... " dedikten sonra kafamı kaldırıp baktım. konuşan güzinin babasıydı. o anda beklediğim en son insan... -
82.
0ertesi gün, hiç uyumadığım ertesi gün... toprağa verirken güzini aklıma kasımla ilgili olaylar geldi ard arda... artık korkmaya başlamıştım bu lanetli aydan. bir sonraki kasımı düşündüm. kimleri kaybedecektim daha, neler zütürecekti kasım benden. neyim kalmıştı? hayatımın yarısını zaten alıp gitmişti sadece bir gecede. daha ne kadar acı verebilirdi... düşünüyordum... korkuyordum...
o gün, mezarlıktan herkes gitti, ben kaldım bir tek. elimde bir buket papatya vardı. çok severdi güzin papatyaları. soğuğa dayanamazlardı biliyordum, bile bile eğilip koydum toprağının üzerine bembeyaz papatyaları. dağıttım... iki gün sonra solacaklarını bile bile vazgeçtim o papatyalardan, benden hiç gitmeyecekmiş gibi sevdiğim güzinimden vazgeçtiğim gibi... toprağından bir avuç alıp orada bulduğum bir şişenin içine doldurdum. toprağını öpüp ayağa kalktım. arkamda birisinin olduğunu hissediyordum ama dönüp bakamıyordum, korkudan belki, belki halsizlikten... bakamıyordum...
derken bir el omzuma dokundu. yine dönüp bakamadım...
-
hakikimall vardi aga be
-
cok konusma wow girlcik
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 26 11 2024
-
ramstein nobete misin
-
google yazinca cikmiyan sozlluk
-
kan bagisi yapmam aga
-
ulan birfoto atsan nolur
-
pümberte abim
-
29 11 2024 cumaya gelmiyenlerr
-
izmirde hala sobayla ısınanlar var
-
wow girl nude bir fotonu pm kutuma
-
abe ya abe yapay zekala iş yapacaz abey
-
ekşi sözlük ele geçirilmiş lann
-
kadinlar niye içine alıyor
-
havalar sogudu iyice
-
casino royale synopsis
-
26 kasım 2024
-
topal odlek ordek gezmeye gidiyor 26 11 2024
-
adamın biri doktora gitmiş doktor köye palyaço
-
philosophia24 memati yeni hesabi
-
you only live twice synopsis
-
nasıl senin fotonu elindne aldık ama
-
kucuk insanlarin derdi insanlar olur
-
yapay zeka ve robotlar çalişir
-
erdoğan türk tarihinin en iyi lideridir
-
zeytinburnulu memo
-
keşke kızların makatında da zar olsaydı
-
hey embesiler bugün deepfake kulanıyorsnuz
-
yabancılar türkiyeceyi kolayca öğreniyor
-
burun kivirdiniz inci 2015 donemi
- / 2