1. 1.
    0
    gelen olayları yazıyorum. aklında mı tuttun pekekent diyenler, akılda tutulmayacak şeyler değil göreceksiniz zaten. ve hiç biri yalan değil... yalanına sokuyumculara diyecek sözüm yok soksunlar ama kasıma girdiğimizden beri yine aynı terane aynı şanssızlık başladı! ve yine beter olaylar peşi sıra gelmeye başladı...

    neyse içimi döküyorum ben. buyurun katılmak isteyen panpalar çaylarıyla beraber katılsınlar... çayı olmayan da demlesin bi zahmet...
    ···
  2. 2.
    +1
    5 yaşındayım. ablam da 7. okula yeni başlamış ablam, okuma yazma öğrenme aşaması... onunla beraber ben de öğreniyorum yavaş yavaş... kasım ayının başı. her akşam babam ablamı okuldan alıp eve gelirdi. o gün işi çıkmıştı... anneme iş yerinden telefon edip ablamı alamayacağını, onun almasını söylemişti. annem de mecburen beni komşuya bırakıp ablamı okuldan almaya gitmişti. hiç unutmuyorum o gün yağan yağmuru... bardaktan boşalırcasına... bu yüzden sevmem yağmurları... annem gitmişti ama gelmemişti hala... 1 saate yakın bir zamandır bekliyordum ama yoktu... ne olduğunu tahmin bile edemeyecek yaştaydım... derken kapı çaldı
    ···
  3. 3.
    +1
    o zamanki komşumuz elmas teyze... iyi kalpliydi allah rahmet eylesin. kapıya baktı 2 tane polis gelmişti. yanlarında ablam. oturduğum yerden kapıda olup bitenleri izliyordum. ne olduğunu anlayamıyordum ama annemin olmayışı beni korkutmuştu bile... derken ablam sırılsıklam bir halde içeri girdi. elmas teyzeye olanları anlattı. anneme araba çarpmış, çarpan araba hemen onu alıp hastaneye zütürmüş ablam da orada kalakalmış... derken olay yerine polisler gelmiş ve ablamı elmas teyzeye getirmişler... annem 1 ayı komada olmak üzere 5 ay hastanede yattı. geri döndüğünde çok da sevinmemiştim. çünkü dedim ya olanları anlayacak yaşta değildim bile...
    ···
  4. 4.
    +1
    o geçen süre içerisinde dayımlarda kalmıştık. dayım yeni evliydi ve bir tek o istemişti bizi. eşiyle beraber çalıştıkları için ananem de bize bakmak için dayımda kalıyordu. bizim yüzümüzden sürekli kavga ettiklerini bilirim yengemle... çok sıkıntılı günlerdi ama geçti gitti. annem ölmemişti. eskisi gibi olması için zaman lazımdı ve şu an sağlığı yerinde çok şükür... ama kasım ayının ilk kazığıydı bu bana. zihnimde yer eden ilk acı hatırası...
    ···
  5. 5.
    +1
    bu olaydan 4 sene sonra. 9 yaşındaydım. okula çoktan başlamıştım 3.sınıftaydım. annem hastaneden çoktan çıkmış olağan hayatımıza geri dönmüştük. çok sevdiğim ilk öğretmenim. sevil ögretmen... annem kadar yakındı bana. bir kasım günü okulumuza müfettiş gelecekti. o gün ögretmenim o kadar heyecanlıydı ki... biz de ister istemez strese girmiştik. öğretmenimiz o kadar çok yanıstmıştı ki... o gün koşuştururken tenefüslerde bi hayli terlemiştim. öğretmenim geldi yanıma, çantasından tarak çıkartıp saçlarımı taradı... "canımıniçi terleme bu kadar, hasta olursan üzülürüm... "

    o üzülmesin diye koşmamıştım hiç. hiç terlememiştim. son tenefüse kadar...
    ···
  6. 6.
    0
    son tenefüs dışarıdaydım. öylece duruyordum. kantinden bir şeyler almak istemiştim ama alamamıştım. çok kalabalıktı. dışarı çıkıp hava almak istemiştim, öğretmenimi gördüm. yanında müfettiş ve okul müdürüyle bir şeyler konuşuyorlardı. ilgilenmedim fazla... güzeldi öğretmenim. seviyordu beni biliyordum, hepimizi seviyordu. ilgilenmeme rağmen onları görünce öğretmenimle beraber sınıfa gireriz diye bekledim okulun kapısının önünde. derken o an bilemediğim bir ses, bir patlama... irkildim olduğum yerde... ve aynı sesten bir tane daha... aynı anda öğretmenim, çok sevdiğim öğretmenim yere yığıldı gözlerimin önünde... anlayamadım ne olduğunu... koşmaya başladım
    ···
  7. 7.
    0
    o gün ona söz vermiştim koşmayacağıma dair. o halini görünce çıkmıştı aklımdan bu... deli gibi koştum yanına gittim... müdür tuttu hemen beni, o da şaşkındı. müfettiş koşarak içeri girdi... öğrencilerin bazıları camda bazıları kapıdan dışarı çıkmaya başlamıştı bile... ben, her şeyi gören ben... öğretmenime en yakın olan ben... kanlar içinde yerde yattığına ağlayan yine ben... kalmıştım öyle. müdür kucağına alıp okulun içine zütürdü beni. derken yine polisler... yine ambulans... yine kötü haber. öğretmenim ölmüştü.
    ···
  8. 8.
    +1
    bana son bakışını hatırladıkça o gün az ağlamışım gibi gözlerim dolar. şu an olduğu gibi. "canımıniçi terleme bu kadar, hasta olursan üzülürüm"... çok üzdünüz beni sevil öğretmenim. siz üzülmeyin diye hasta olmamaya yemin eden beni, çok üzdünüz siz... yine kasıma yormadım. müfettişti sorumlu. asıl hedef oydu ama şaşmıştı... bunları sonradan öğrendiğimde günahsız insanların da ölebileceğini anlamıştım.

    kasım yine üzmüştü beni.
    ···
  9. 9.
    +3
    yeni bir öğretmen geldi 1 hafta içinde okula. zaten ben o 1 hafta gitmedim... sonraki zamanlarda da zorla gittim. o zamana kadar okumayı en hızlı öğrenen öğrenciydim. çarpım tablosunu en hızlı ezberleyen de... o günden sonra kaldı orada bütün bildiklerim. matematikte 4 işlemden ileriye gidemedim... sevdiremedi başka hiç bir öğretmen bana dersi... okumayı da... sırf mecburiyetten okudum, tıpkı o günden sonra okula gidişim gibi, eğitimle ilgili her şey o günden sonra zorakiydi...

    devam ettim bir şekilde. orta sona geldiğimde artık bir şeyler değişmişti. 9 yaşımdaki halime göre daha anlayışlıydım, daha cesur, daha olgun. ağlamamaya başlamıştım mesela... bir şeyleri zamanla öğreniyor insan, bilirsiniz. işte ben de o zamanı bu şekilde geçiriyordum. orta sona başladığım o yılın kasım ayında babanem vefat edene kadar...
    ···
  10. 10.
    +3
    kasıma yormadığım için hiç bir olayı yine sıradan bir başlangıçtı kasım başlangıcı. havanın soguduguna üzülen, ilk yazılılarımızın gelişine üzülen bizdik. kasımın 7sine kadar bu kadar sıradan şeylere üzülürken yine ölüm çalmıştı kapıyı. okul bitmiş eve gelmiştim. kapıyı çaldım ama kimse açmadı. annem komşudadır ablam arkadaşlarıyladır diye umursamadım. dışarı çıktım ve oynadım arkadaslarımla. babam geldi ve beni çağırdı yanına. üzgündü, sinirliydi hatta.

    eve gidelim üstünü değiştir babanene gidiyoruz dedi.

    annemler nerde demek istedim, bakışlarıyla susturdu. eve gidip üzerimi değiştirdim. arabaya binip babanemin evine doğru yol aldık... yol boyunca hiç konuşmadan...
    ···
  11. 11.
    +1
    evin önüne geldiğimizde hava hafiften kararmaya başlamıştı. bir kalabalık vardı ama anlayamamıştım ne olduğunu. babam arabayı park ederken annem ve ablamı gördüm. oturmuş ağlıyorlardı. yavaş yavaş bir şeyler oturmaya başlamıştı kafamda ama babanemin vefat edeceğini düşünmemiştim hala... arabadan indik. annemin yanına gittim, bana sarılıp daha fazla ağlamaya devam etti. babam içeri girdi hızlı bir şekilde. sinirliydi hala. ablama baktım. elimi tuttu.

    noluyo dedim...

    annem: babanen... kaybettik.
    ···
  12. 12.
    +1
    sadece durdum. yine yağmur yağmaya başlamıştı. annem haberi verdikten sonra oldugu yere oturup ağlamaya kaldıgı yerden devam etti. ablam da... diğer herkes de... ağlamadım o gün. içeri girdim. babam yoktu. babanemin yatak odasının kapısında amcam dizlerinin üstüne çökmüş, düşünüyordu... ne düşündüğünü bilmiyordum.

    amca? dedim

    ayağa kalktı bana bakarak. "amcam... başımız sağolsun" deyip sarıldı.

    görmek istiyorum dedim. kapıyı açtı benimle beraber girdi içeri. yatıyordu babanem, melek gibi... küçükken yaptıkları bir bir geldi aklıma. ekmek kızartırdı sobada. bayramlarda ilk ona giderdik mesela, kapıda beklerdi bizi. buz gibi havalardaydı benim çocuklugumda bayramlar... hemen ısıtırdı bizi. sarılırdı ablamla bana saatlerce kalırdı öyle... elini tutup düşündüm ama yine ağlamadım.

    derken babam girdi içeri...
    ···
  13. 13.
    +1
    onun içeri girdiğini amcama attığı yumruktan sonra anladım gerçi. o kadar dalmıştım ki babanemin hatıralarına... fark edememiştim o sese kadar içeri birisinin girdiğini... yumruk sesiyle irkildim... amcam yere düşmüştü. babam bagırıyordu,

    "katil herif annemi öldürdün bu mu lan evlatlığın senin pekekent katil! çık dışarı... "

    ne oldugunu anlayamadan kalktım yerimden. babamı tutmaya çalıştım, tuttum da... gözlerinden yaşlar süzüldüğünü gördüğümde yıkıldım. bir insan, bir erkek çocuk babasının ağladığını görürse yıkılır binler. yıkıldım ben de... sarıldı babam ve hüngür hüngür ağlamaya basladı. ben babamı sakinleştirmeye çalışıyordum. o halde... derken çöktü yere, tutamadım çöktü... sadece ağladı... sesleri duyanlar odaya koşmuştu ama o halimizi görünce ağlamalar katlandı, artık herkes daha fazla ağlıyordu...
    ···
  14. 14.
    +1
    daha sonra öğrendim babanemin neden öldüğünü... kanser. babamın amcama saldırmasının sebebi de amcamın her şeyden haberi olduğunu düşünmesi... haberi vardı amcamın, ama onlara söylememişti... babanem öldükten sonra kalacak miras için, ölmesine göz yummuştu. babam bu yüzden amcama saldırmıştı. bu olaya inanmadıgım gibi amcamı suçlamaktan ailecek hiç vazgeçmedik. gözümüzde o para için annesinin ölümüne göz yuman şerefsizin tekiydi... babam öyle yansıtmıştı bize...

    yani, yine bir kasım günü hem amcamı hem babanemi kaybetmiştim. ikisi de tekti, ikisi de artık yoktu...
    ···
  15. 15.
    +1
    ortaokul bitip lise yılları başladığında artık dertlerin şekli değişmişti. etraftaki kızlar ilgi alanıma girmeye başlamıştı. daha liseye başladıgım ilk gün bir tane kızla konuşmaya başlamıştık. selin. güzeldi gözleri selinin, aşkın ne demek olduğunu bilmeyecek yaştaydım kabul ama, gözleri güzeldi selinin... gördüğüm en güzel şeylerdi belki de...

    bir süre onunla konuşmaya devam ettik ama sevgili gibi değil. arkadaş gibi de değil. aynı sınıftaydık, yan yana oturuyorduk bir sırada... yavaş yavaş gruplaşmalar başlamıştı sınıfta ama ne selin ne ben herhangi bir gruba dahil olamamıştık. bu bizi sıkmıyordu ama diğerlerini bir hayli sıkıyor olacaktı ki sataşmalar başlamıştı... derken bir gün sınıfın binlerinden birisi gelip bana selinle çıkıp çıkmadıgımı sordu. ne diyeceğimi bilemedim. cevap da vermedim. sanane deyip geçiştirdim. olay burada bitmez tarzı laflar söyledi ama umursamadım.

    o akşam seline bu soruyu sordum...
    ···
  16. 16.
    +1
    okuldan beraber çıkmıştık her zamanki gibi... evlerimiz yakın değildi hatta çok zıttı. seni bırakıyım mı dedim önce... önce itiraz etti, çok uzak sonra geri dönemezsin diye, ben ısrar edince tamam dedi gülerek... derken konuşmaya başladık...

    -bugün ali geldi yanıma, seni sordu...

    +beni mi? ne sordu ki?

    -daha doğrusu bizi...

    +bizi mi?

    -evet... çıkıp çıkmadığımızı...

    gözlerine bakamamıştım o an utançtan. neyden utanıyordum bilmiyorum ama utanıyordum işte. selin dikmişti gözlerini bana bakıyordu. o gözlere bakamamak ne kadar kötüdür bilemezsiniz binler... bakamıyordum işte ben.

    +sen ne dedin?

    -hiç...
    ···
  17. 17.
    +2
    +hiç mi? deyip yürümeye devam ettik. bir süre susarak...

    o bozdu sessizliği...

    +neden hiç?

    -çıkıp çıkmadıgımızı bilmiyorum çünkü...

    +çıkınca ne olacak ki?

    -bilmem... aliye sor onu.

    selin bu cevaba gülümsemişti... sadece gülümsemiş... o an onu orada bırakıp geri dönmek istedim ama yapamadım. derken evinin önüne geldik... hiç konuşmadan...

    +sağol eve bıraktıgın için dedi

    -önemli değil dedim ve arkamı döndüm. giderken seslendi arkamdan;

    +ali önemli değil. sen önemlisin...
    ···
  18. 18.
    +1
    dönüp arkama baktıgımda koşarak apartmana girdiğini gördüm. o da utanmıştı. anlamsız bi şey vardı içimde ne oldugunu bilmediğim bir şey. güzeldi... içimdeki hissi daha önce yaşamamıştım ama güzeldi... ekim ayının ortasında selinle çıkmaya başlamıştık.

    sınıftan zaten uzaktık, bu durum bizi daha da uzaklaştırmıştı... her şeyi beraber yapıyorduk. kantinde yemek yemeler, tenefüslerde şakalaşıp muhabbet etmeler... temas etmeden ama... o kadar zaman beraber geçirip saçlarına dokunamadan... hatta en ufak bir yakınlaşmada kızararak... bu kadar saftık işte.

    kasım ayına girdikten sonra sınavlar ard arda gelmeye başlamıştı. ne olduğunu anlayamadan daha günde 2 sınav 3 sınav üst üste... zamanlar daralmıştı. sadece okulda görüşüyorduk o da sınav muhabbeti sadece. benim sınavlarım zaten kötüydü. onunkiler benim sınavlarıma nazaran daha iyiydi. sonuçlar açıklandığında bu daha net gözüktü. bu şekil devam ederken ali, bir okul çıkışı 3 tane arkadaşıyla beraber yanımıza geldi ve benimle konuşmak istediğini söyledi...

    selin yanımdaydı.
    ···
  19. 19.
    0
    seline baktım. o yüzünü unutamam. aliyle hiç konuşmamıştı o güne kadar... o gün de tek cümle etmişti ama ben susturdum onu. ali git buradan diyebilmişti selin sadece... selini eve bırakmam lazım beklerseniz dönerim okulun önüne dedim aliye. tamam dediler, ayrıldık yanlarından...

    eve gidene kadar selin ikna etmeye çalıştı gitmemem için. gidecektim. ne olacağını da merak ediyordum... dayak yememiştim hiç şimdiye kadar... ufak kavgalar yapmıştım ama kız meselesi ilk kezdi... cesurdum ya artık, bu tecrübeyi de yaşamam lazımdı... apartmanlarının önüne geldiğimizde selin ilk kez dokundu bana. elini yüzüme zütürüp, yalvarırım sana bi şey olmasın diyebildi...

    elini tutup, olmayacak dedim... gözlerine baktım. gözleri dolmuştu... ağlamıyordu ama dolmuştu. haber ver bana deyip apartmana girdi... ben de okulun önüne döndüm.
    ···
  20. 20.
    0
    içlerinden biri yoktu yanlarında. ali ve diğer arkadaşı, ismini bile bilmediğim ama yüzüne aşina olduğum arkadaşı beni bekliyorlardı... öğretmenler yeni çıkıyorlardı okuldan. bizi gördüklerine tip tip bakıyorlardı anlam vermek istiyorlardı ama veremiyorlardı... burada konuşamicaz deyip daha ıssız bir yere gittik. konuya ali girdi;

    -selinle çıkıyorsunuz siz?!

    +evet çıkıyoruz! sen niye karışıyosun sürekli selini soruyosun?!

    -ayrıl lan ondan ayrıl ondan yoksa ben ayırırım!

    +ali gibtir git! ne ayrılması dememe kalmadan yüzüme inen yumruk kendime getirdi beni... sendeledim ama düşmedim. tel örgüler vardı arkamda... onlara tutundum. derken karnıma bir tekme attı... üstüme çullandı ittirdim. tel örgülerden destek alıp üstüne zıpladım beraber yere düştük... o andan sonrasını hatırlamıyorum binler... diğer eleman kafama tekme atmış. sonra bir kaç kere yüzüme ve karnıma vurup kaçmışlar. ben gözümü hastanede açtım.
    ···