1. 1.
    +3
    kasıma yormadığım için hiç bir olayı yine sıradan bir başlangıçtı kasım başlangıcı. havanın soguduguna üzülen, ilk yazılılarımızın gelişine üzülen bizdik. kasımın 7sine kadar bu kadar sıradan şeylere üzülürken yine ölüm çalmıştı kapıyı. okul bitmiş eve gelmiştim. kapıyı çaldım ama kimse açmadı. annem komşudadır ablam arkadaşlarıyladır diye umursamadım. dışarı çıktım ve oynadım arkadaslarımla. babam geldi ve beni çağırdı yanına. üzgündü, sinirliydi hatta.

    eve gidelim üstünü değiştir babanene gidiyoruz dedi.

    annemler nerde demek istedim, bakışlarıyla susturdu. eve gidip üzerimi değiştirdim. arabaya binip babanemin evine doğru yol aldık... yol boyunca hiç konuşmadan...
    ···
  2. 2.
    +3
    burnum kırık, nefes almakta zorlanıyorum. alırken kaburgalarım agrıyor. ezilmiş kaburgalarımdan ikisi hemşire söyledi. 5 gün hastanede kaldım. selin bir kere geldi hastaneye... 3. gün. okuldan kaçmıştı son ders... ali dedim sana karışıyor mu... hayır diye cevapladı... sonra yakınmalar...

    ben sana gitme demiştim bilmem ne... ağlamaya başladı. kızdım ona. bir daha gelmemesini söyledim. aslında ilk gördüğümde çok sevinmiştim ama böyle yapınca beni sinirlendirmişti. evine gönderdim daha sonra 2 gün kaldım zaten hastanede ve çıktım. 1 hafta daha raporum vardı ama ben sonraki haftanın 3. günü okula gittim. burnumda kocaman bir sargıyla... utanmadım, utanmam da... görmüşlerdi o halimi ali ve ekibi... gülmüşlerdi de... taa ki ben selinin yanına gidip ona sarılana kadar... o günden sonra ali falan karışmadı bize. her şey sıradan devam etti... ama yine kasım ayında yediğim dayak hafızamda yer etmişti. gariptir ben olayı yine kasıma vurmadım...
    ···
  3. 3.
    +3
    gibtir et şimdi selini gelir o deyip hızlı hızlı yürütmeye başladılar beni ama faydasız... bütün öğretmenler olup biteni görmüştü. arkama dönüp baktım, alinin olduğu yerdeydi herkes. selin de...

    önüme döndüğümde karşımda okul müdürünü gördüm. nereye zütürüyorsunuz bunu diye sordu... o sırada bizim çocukların zaten eli ayağı boşaldığı için bıraktılar kolumu. müdür tuttu yakamdan neredeyse sürükleye sürükleye o kalabalığın içine zütürdü. alinin olduğu yere.

    aliyi ayağa kaldırdılar. kendisinde olup olmadıgını bile bilmiyorum. o kadar boş bakıyordu ki... o an korktum ya bi şey olursa diye... müdürün tokadı kendime getirdi beni sonra. nasıl vurdun lan diye yapıştırdı tokadı huur çocugu! üstelik hiç beklemediğim bi anda! refleksle suratımı tutup küfür ettim, bir tokat da küfür ettiğim için yedim... herkesin içinde! selinin önünde... o gün disipline gittik aliyle, aliye bir şey olmadı ben hem dayak yedim, hem de 3 gün uzaklaştırma...

    kasım ayı yine taktan başlamıştı!
    ···
  4. 4.
    +3
    yeni bir öğretmen geldi 1 hafta içinde okula. zaten ben o 1 hafta gitmedim... sonraki zamanlarda da zorla gittim. o zamana kadar okumayı en hızlı öğrenen öğrenciydim. çarpım tablosunu en hızlı ezberleyen de... o günden sonra kaldı orada bütün bildiklerim. matematikte 4 işlemden ileriye gidemedim... sevdiremedi başka hiç bir öğretmen bana dersi... okumayı da... sırf mecburiyetten okudum, tıpkı o günden sonra okula gidişim gibi, eğitimle ilgili her şey o günden sonra zorakiydi...

    devam ettim bir şekilde. orta sona geldiğimde artık bir şeyler değişmişti. 9 yaşımdaki halime göre daha anlayışlıydım, daha cesur, daha olgun. ağlamamaya başlamıştım mesela... bir şeyleri zamanla öğreniyor insan, bilirsiniz. işte ben de o zamanı bu şekilde geçiriyordum. orta sona başladığım o yılın kasım ayında babanem vefat edene kadar...
    ···
  5. 5.
    +2
    ömer kaldırımda oturmuştu. kulağından kanlar akıyordu. ayağa kalkıp yanına koştum... kardeşim deyip sarıldım. ağlıyordu. geçti tamam deyip sakinleştirmeye çalıştım. ben geçti dedikçe daha çok ağlıyordu. yüzünün sağ tarafı yoktu adeta. gözünden yaşlar kanların üzerinden akıyordu. sildim yüzünü elimle. tamam geçti dedim son kez...

    öyle bir sarıldı ki bana... ve öyle bir ağlamaya başladı ki... tutamadım kendimi. ben de başladım ağlamaya... tamam geçti demeye çalıştım diyemedim... sadece ağladım o an. bir ara etraftakilere baktım, 3 tane polis başımızdaydı... dokunmuyorlardı bile... diğer insanlardan bir kaçına ilişti gözüm, onlar da ağlıyordu. çektim kendimi ömerden...

    güzin? güzin nerede? deyip ayağa kalktım göz yaşlarımı silerek...
    ···
  6. 6.
    +2
    +hiç mi? deyip yürümeye devam ettik. bir süre susarak...

    o bozdu sessizliği...

    +neden hiç?

    -çıkıp çıkmadıgımızı bilmiyorum çünkü...

    +çıkınca ne olacak ki?

    -bilmem... aliye sor onu.

    selin bu cevaba gülümsemişti... sadece gülümsemiş... o an onu orada bırakıp geri dönmek istedim ama yapamadım. derken evinin önüne geldik... hiç konuşmadan...

    +sağol eve bıraktıgın için dedi

    -önemli değil dedim ve arkamı döndüm. giderken seslendi arkamdan;

    +ali önemli değil. sen önemlisin...
    ···
  7. 7.
    +2
    lisenin sonları gelmişti artık. üniversite sınavına bırakın çalışmayı aklıma bile getirmemiştim. ve ilk sene kazanamamıştım. buket ve recep bursayı kazanmışlardı. güzin ankarayı. ömerse istanbulda bir okulu... güzin gitmedi ankaraya. özel bir üniversitede okumaya başladı istanbulda. benim için... ben de bir sene içerisinde kendimi kasıp istanbulda bir üniversite kazancaktım ve ömerle güzinden ayrılmayacaktım. planlar böyleydi... yazın ömerin babası ömere çok istediği için bir motorgiblet almıştı. üniversiteyi kazanma hediyesi...

    nefret ederim motorlardan sözlük. her türlüsünden nefret ederim. vespaydı ömerin altındaki ve ona yetiyordu. şık bir şeydi. hızlıydı da... çok kere badire atlattık ömerle ama hiç dikkatli olmadı..

    üniversiteler açıldı. derslerden arta kalan zamanlarda görüşüyorduk... genelde akşamları ve her akşam neredeyse... ömer okuldan yanımıza motoruyla geliyordu...

    bir gece...

    kasım 13. yağmurlu bir gece. taksimde sabahlamaya karar verildi. ben güzin ve ömer...
    ···
  8. 8.
    +2
    elimdeki bota takıldı annesinin gözü. aldı elimden, ona sarılıp o da ağlamaya devam etti... sadece bağcığı kalmıştı botun elimde... cebime soktum bağcığı ve güzinimi son kez beklemeyi umdum. bütün gece... bekledim. en sonunda beni hastaneye sarılarak getiren polis geldi;

    -evladım, gel biraz konuşalım seninle deyip kaldırdı beni kolumdan tutup.

    o kadar güçsüzdüm ki... ne yaparsa yapsın halim yoktu karşı koymaya... ne konuşacağımızı bile soramadım. beni bir kapının önüne getirdi. morg yazıyordu kapının önünde. yazıyı gördükten sonra polise baktım.

    -ilk sedyede... dedi.

    içeri girdim. beyaz bir örtü vardı ilk sedyenin üstünde... bir insanın üstünü kapatan bir örtü. arkama baktım, polis girmedi içeri. başını salladı... yavaş adımlarla yaklaştım sedyeye... örtüyü kaldırdım. yüzü, bembeyaz yüzü... gözünün üzerindeki yara bile bozamamıştı o güzelliği, saflığı... o kadar güzel uyuyordu ki... ömrümü tüketmişti bu uyku... sessizce ağlamaya başladım yine... gözümden akan son yaşlardı belki... sessizce süzülüp gittiler yanağımdan... bir tanesini alıp güzinimin yüzüne sürdüm. alnına bir öpücük kondurup yüzünü örttüm.

    kasım en sevdiğimi almıştı benden bu kez... artık kasımlardan korkmaya başlamıştım...

    beyler. içimi dökmeye devam edicem. yarın, öbür gün... ertesi gün... bu kasımların benle alıp veremediği her şeyi anlatıcam! dinleyenler ve yanımda olanlar, sağolun... iyi ki varsınız. iyi ki benimlesiniz...

    iyi uykular hepimize.
    ···
  9. 9.
    +1
    bu beklemeyi çok iyi bilirim ben. annem de bir kasım günü ablamı almak için gitmişti bırakıp beni... 2 saat beklemiştim o gün, bugünse daha az. yarım saat geçmedi fransız sokağı tarafından gelen siren seslerini duymaya başladım. önce umursamadım. biramı içmeye devam ettim. zaman geçtikçe meraklanıyordum, elim telefonda haber bekliyordum... siren sesleri daha da arttıkça lisenin ara sokağından çıkan insanlar yakınıyorlardı...

    yanımdan geçerken birinin "motor ne haldeydi gördün mü?" dediğini işittim. hemen ayağa kalkıp arkalarından gittim. sonra durdum, onları durdurup ne diyecektim tanımadıgım etmediğim insanlar. geri dönüp lisenin oradan aşağıya doğru koşmaya başladım. üzerime gelen insanlar durdurmaya çalışmadılar hiç. yüzlerine bakıyordum hepsinin, ömerdir diye... güzindir diye... değillerdi.

    koştum deli gibi nereye gittiğimi bilmeden. siren seslerine doğru deli gibi koştum. derken bir ara sokağa takıldı gözüm geçerken... kalabalık... çok fazla insan. kalakaldım öyle. ambulans henüz gelmişti ve yanaşmaya çalışıyordu. yavaş yavaş yürüdüm, girdim sokağa...
    ···
  10. 10.
    +2 -1
    yaşadığım bu olayı da kasım ayına yormamıştım. evet binler bir kez daha kasım ayında bulamadım suçu.

    ama taki yaşadadığım olaya kadar... güzini unutmak kolay olmadı. herşeyimi paylaştığım kız artık yoktu ama hayat bi şekilde devam ediyordu. kendimi farklı zevkler aramak peşinde giderken buldum birden. akşamları içiyorduk sarhoş oluyorduk, kızlar geliyordu onlarla yatıyorduk ama yetmemeye başladı.

    ömer'in okuduğu üniversiteden iki tane zenci arkadaşı vardı. onlarla takılmaya başladık. sonra bir kasım gecesinde bunları bizim eve çağırdık. 30cm'lik yannanlarını çıkardılar. O gece hayatımda görmediğim bir gibiş yaşadım. zütlerimizi patlatırcasına çatır çutur gibtiler beni ve ömeri. iste o olaydan sonra kasım ayının uğursuz olduğuna inanmaya başladım.
    ···
  11. 11.
    +1
    o sene selinle hiç ayrılmadık. yaz tatiline kadar... tabi bu süre içinde arkadaşlar edindim kendime... ömer, recep, buket... hepsi kısa sürede en yakın arkadaşlarımız olmuştu selinle... ne yapıyorsak beraber yapıyorduk. 5 kişi... okulu kırıp taksime kaçmalar, cihangirden aşağıdaki merdivenlerde yarış yapmalar... her türlü salaklığı beraber yapıyorduk ve tek sevgili olan bizdik. ömer bukete aşıktı biliyordu herkes ama bir tek buket bilmiyordu. belki bilse bir şeyler olurdu ama bilmiyordu.. ömer de istemiyordu zaten söylememizi. platonik takılmak ona göre güzeldi. öyle devam etti...

    araya yaz tatili girdi ben sadece selinle arada sırada görüştüm. ömerle her gün, recep ve buketler haftada en az 2-3 kere görüşmeye devam ettim. bu süre içinde ömerin babasına hala nereden geldiğini bilmediğim bir para geldi. artık zengindik de... aklımıza gelen her şeyi anında yapabiliyorduk. o zamanlarda o yaştaki bir çocuk ne isterse yapıyorduk işte... şanslıydık.

    derken okul başladı... lisede 2. sene. ve yine aylardan kasım!
    ···
  12. 12.
    +1
    emrah.avi
    ···
  13. 13.
    +1
    benim ayaga kalktıgımı görünce hoca sordu

    -nereye beyefendi meraklı mısınız bu kadar?

    +sıkıldım hocam deyip yürümeye başladım. kapıyı açıp çıktım sınıftan... arkamdan bir kol tuttu. hocam bırakın deyip döndüm... kolumu tutan aliydi...

    bıraksana lan kolumu deyip ittirdim. herkes yavaş yavaş sınıflarından çıkmaya başlamıştı ve kalabalık gittikçe artıyordu.

    -bekle konuşalım yapmicam bi şey konuşcaz sadece dedi ali...

    bu sözü duydum ya nevrim döndü binler. o kadar öğrencinin öğretmenin arasında buna bir vurdum. geriye dogru iki adım atıp yere düştü, oldugu yerde kaldı. başımı kaldırıp sınıfın kapısına baktım. selin kapının ağzında duruyordu. elleri yüzünde bana bakıyordu. sadece bakıyordu... derken ömer koştu geldi yanıma ve recep... ne yaptın olum yürü falan diye çekiştirmeye başladılar...

    "selin?.." diyebildim. "selin kaldı... "
    ···
  14. 14.
    +1
    ah be panpa bir işe yaramayacak ama bu sigarayıda sana yakıyorum
    ···
  15. 15.
    +1
    artık ağlamıyordum haykırıyordum. bıraksana abi yalvarırım bırak göriyim diye yalvarmaya başladım... görevlilere döndüm abi ne olur açın bi yüzünü göriyim ne olur diye ağladım. tam o sırada gözüm bir tane bota takıldı. kaldırımın kenarında bir bot... 36 numara. bebeklerin giydiği gibi, küçücük. görevlinin yakasını bırakıp bota doğru yürümeye başladım... yırtılmıştı yarısı neredeyse kopmuştu... gidip çöktüm botun yanına, elime aldım botu. yığıldım oraya...

    elimdeki bota bakıp ağlamaya başladım sessizce... etrafıma baktım. herkes oradaydı... polisler, ambulans görevlileri, insanlar... ömer...

    bir tek güzin yoktu. bota sarılıp, botu yüzüme zütürüp ağlamaya devam ettim. daha yavaş... daha fazla.
    ···
  16. 16.
    +1
    vallahi gitti canim kiz, amina koyum sende bi ugursuzluk var birader kasim ayina baglama bence. senle takilan final destination 6 yi yasiyo sanki.

    not:bu arada güzini deminden beri guiza olarak okuyorum. saatte gec olmus baya.
    ···
  17. 17.
    +1
    kalabalığa yaklaştıkça ayaklarımı hissetmemeye başladım. hissiz bir şekilde yürüyordum. ne göreceğimi beni ne beklediğini düşünmek bile istemeden yürüyordum sadece... kalabalığın arasına girdim. ileride motorgibleti gördüm. ön tekerleği hala dönüyordu, ikiye katlanmıştı zaten motor oldugu bile belli değildi. plakasına ilişti gözüm... ömerin vespası...

    yardım kalabalığı koşmaya başladım ömer diye bağırıp. sesimi duyan insanlar arkasını dönüp bakıyor, hızlı hareket etmek istediğimi görenler yol veriyorlardı. en son kişiyi ittirip geçtim kalabalığın önüne, yere düştüm. yığıldım... yıkıldım... öldüm...
    ···
  18. 18.
    +1
    kasımın sonunda anladım bir kızın ne kadar karaktersiz olabileceğini. yine bir kasımın sonunda anladım bir kızın ne kadar vicdansız olabileceğini... o gün hiç gelmedi yanıma selin. hatta hiç ayrılmadı alinin yanından... o gün ve ondan sonraki her gün... soramadım hiç bu herifin bana neler yaptığını bile bile neden onun yanındasın diye...

    hiç soramadım o güzel gözlerini ali daha mı çok sevdi benden diye...

    ve hiç soramadım ilk gün gerçekten önemli olan aslında ali miydi diye...

    ilk aşkımın bittiği tarih yine bir kasım günüydü. ama ben yine bunu da kasıma yormamıştım...
    ···
  19. 19.
    +1
    teknik detaylardan hikayenin yalan olduğunu cözdüm panpa

    ama iyi yazıyosun yani devam
    ···
  20. 20.
    +1
    polislerden birisi ambulansa baktı. hemen oraya doğru koştum. görevliler kapıyı kapatmak için bekliyorlardı. derken polislerden biri tuttu kolumu. döndüm arkamı, bıraksana lan deyip çektim kolumu... dur evladım dedi polis. yaşça büyüktü, belliydi...

    -ne dur ya bırak kolumu, açın abicim kapıyı. kız arkadaşım o benim dedim... gözümden hala yaşlar süzülüyordu...

    polis tekrar tuttu kolumu, evladım dur dedi ve sarıldı... hareketsiz kalmıştım. salak salak bakıyordum etrafıma ama bu kez hiç bir şey görmüyordum... ne kalabalık ne insanlar ne yağan yağmur... hissetmiyordum...

    -bıraksana laann diye bagırdım, polisten kurtuldum. ambulansın kapısını açtım.. güzinin yüzünü göremedim. siyah bir ceset torbası yatıyordu sedyede... ambulansa çıkmak için uğraştım ayağım kaydı yere düştüm... polis yine tuttu kaldırdı;

    +evladım yapma...
    ···