-
26.
+6merhaba panpalarım başlıyorum
ilk part 15 dakikaya geliyor en geç -
-
1.
+6bayadır görüşmüyorduk büyümüşsün
-
1.
-
27.
+6saç elektriklenmeye başlamıştı, çıkan küçük çıtırtılar artık saç tarama işinin bittiğini haber veriyordu ikimize de. acı son yaklaştı diye hüzünlenirken. gecenin karanlığını aydınlatan o cümleyi kurdu. "çok iyi geldi valla dinlendim. biraz da masaj yapabilir misin omuzlarıma."
yapmaz mıyım Aynur abla? sen iste o an oracıkta ellerimi kesip sana verecek pozisyondaydım. sana birkaç dakika gerçekten dokunma fırsatı bulmuşum. senin o incecik beyaz omuzlarına dokunmak, seni rahatlatmak, gittikçe arkaya doğru kaykılmanı, o mis kokunun içime daha fazla dolmasını istemez miyim?
ben bütün bu cümleleri içimden kurarken tek kelime sesli bir cevap vermemiş olacam ki. efendim dedi biraz sonra. ben afallamış bir vaziyette tabii ki tabii ki dedim. -
28.
+6ben de artık sadece beklemiyor onun vücudunda elimin uzandığı, dokunabildiğim kadar yere dokunuyor adeta bonus topluyordum. sanki birdaha bu an hiç yaşanmayacaktı.
neden sonra artık bir aşama sonrasına geçemeyeceğimiz (çünkü evde yalnız değildik) ana gelinceye kadar devam etti bu halde.(hikayenin bu kısmını daha fazla ayrıntılandırıp asıl amacından saptırmayalım, gençlere iyi örnek olalım)
biraz toparlanmaya çalışıyorduk ama ikimiz de etkilenmiştik olayın şiddetinden. dudaklarım adeta zonkluyor az önce maruz kaldıklarıi ısırıkları, sıkışmaları şikayet ediyorlardı sanki. ellerim hala sıcacıktı. ereksiyonumu gizleme gereği duymuyordum. (ar perdesinin bir köşesi inceden çıtırdamaya başlamıştı).
onun ise saçları biraz karışmış ve alışkanlık haline gelmiş gibi hâlâ derin derin burnundan nefes alıyordu. eliyle yüzünü gözünü düzeltmeye çalışmanın anlamı olmadığını anlayacak ki lavaboya gitmek üzere kalktı ve "göründüğünüz kadar da acemi değilmişsiniz beyefendi" diyerek gülümsedi.
o lavaboya gittiğinde söylediği son sözün de etkisiyle koltuğa taht gibi yayıldım. gören olsa gerçek bir tahtın üzerindeyim zannederdi. ee peki şimdi nolacaktı, bu kadar mıydı? artık bir flörtüm vardı benim. nasılsa ablamın olmadığı bir zaman dilimi ayarlardık kendimize. kız benden hoşlanmıştı oğlum. (heyhaat! zavallı küçüğüm) -
29.
+6üzerimde garip bir cesaret vardı. "iyi geçti tüm gün seni düşündüm" dedim. inanmaz bir şekilde dudak büktü. neyimi düşündün dedi. öpüşeceğiz ya bu gece onu düşündüm dedim. öyle miymiş dedi. "pratik de yapsaydın bari" diye ekledi. cesur olursam etkilenir sanıyordum ama o bir şekilde dalga geçiyordu benimle her seferinde.
artık acemi değildik, televizyonu kapatmadık, kapıyı aralık bıraktık. ablamın uyuduğuna emin olacak kadar zaman geçtikten sonra. tekrar konuşmaya başladı Marla. ne zaman göstereceksin hazırlığını dedi. hazırlık yapmadım ki dedim. öncesinde yapacağın bu konuşmaya bile defalarca çalıştın kafanın içinde dedi. kadın haklıydı beyler. tüm gün bunun provasını yapmıştım kendi kendime. ama hiç beklediğim gibi gitmiyordu.
daha fazla uzatmanın anlamı yoktu. dünkü kaldığımız yerden devam edelim dedim. nerede kalmıştık dedi. uzanıyordun koltuğa dedim. tamam dedi ve gayet rahat bir tavırla uzandı sere serpe. gözlerimin tam içine bakıyordu ve gözlerimi kaçırmak zorunda bırakıyordu beni. böyle bir mavi olabilir miydi. neredeyse beyaza yakındı cam mavisi. televizyondan gelen azıcık ışıkta bile kedi gözü gibi parlıyordu gecenin karanlığında.
başımı biraz başına doğru yaklaştırdım. hayvan gibi dalmayacaktım önce gönlünü hoş etmeliydim. bişeyler söyleme ihtiyacı hissettim. çok güzelsin desem yavan kalacaktı. gözlerinin asıl güzelliği renginde değil biliyor musun dedim. ilgisini çekmiş gibi beklentili bi gülümseme yayıldı dudaklarına. devam et bakiim der gibiydi. güldüğün zaman insana huzur veriyor, birkaç saniyeliğine zamandan ve mekandan bağımsız bir yolculuğa çıkarıyor dedim. gündüz çalıştığım sözler bunlar değildi oysa. cümleden etkilendiğini sanmıyorum ama ona güzel birşeyler söyleme çabamı takdir eder şekilde gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. hah işte bak yine oldu dedim.
onaylar şekilde başını salladı ve gözlerini kapattı. -
30.
+6ilk birkaç dakika sessiz soluksuz sadece televizyona bakarak geçti. birşeyler yapıp sessizliği bozmalıydım ama ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. En baştan itibaren baskın karakter olan Aynur abla bu konuda da beni daha fazla terletmemek için olsa gerek söze girdi. "çok mu sevindin ablanın ev arkadaşının ben olduğumu görünce?". beynimde şimşekler çaktı. evet desem bi türlü hayır desem hiç olmaz. kem küm edebildim ve sonunda "iyi olmuş yaa" diyebildim mal gibi. birkaç gündelik muhabbetten sonra aniden kalktı ve benim saçlarımı yıkamam lazım diyip banyoya gitti hızlıca. bu saatte ne alaka diyecek oldum. rahatsız hissediyorum saçım yağlanmış dedi ve antreyi katederk banyoya giden adım sesleri banyo kapısının kapanma sesiyle son buldu.
-
31.
+5O günden sonra babasının öldüğü gün kendisine başsağlığı dilemem dışında onunla medeni bir muhabbetimiz olmadı.
Yaşadığım bu olayları anlatmamın sebebi şu şudur diyerek okuyan panpalarımın zekalarına hakaret etmek istemiyorum. Fakat şu bir gerçektir ki küçük yaşlarda özenerek başımıza gelmesini istediğimiz bir çok şey aslında hiç de uzaktan göründüğü kadar hoş değildir.
Belki içinizde güzel bir tecrübe yaşamışsın ama kendi aptallığından dolayı sıkıntı etmişsin diyenler olabilir. Ama çocukluktan beri aldığımız manevi eğitim, Anadolulu olmanın verdiği bazı özellikler ve değerlerimiz aslında bizi bize uymayan hareketler yapmaktan men eder. Aslına uymayan, doğal olmayan her şey de bir şekilde insanın karşısına çıkarak hayat kalitesini düşürür.
Her işlediğimiz günahta şeytan bir tane okunu kalbimize atar, eğer hemen tövbe istiğfar la bu günahtan arınmazsak oku isabet ettiği yerden çıkan kan kurur ve yaraya dönüşür. Bu küçük küçük yaralar zamanla birleşerek kalbimizin etrafında bir kurum gibi bağlanır.
Bu anlatımdaki kalp kan ok gibi benzetmelerin manevi anlamlarını anlamayacak olan arkadaşlar gülmeye devam edebilirler.
Umarım yaralarınız kuruma dönüşmez ve umarım "hiçbir şeyden pişman değilim" diyerek kibirlendiğiniz değil "çok hata yaptım ama dersler de çıkardım" diyebileceğiniz olgunlukta bir hayatınız olur.
Okuyan bütün kardeşlerime teşekkürler. Pişmanlık denizime eklediğim damlalar olan birçok başka olaylardan bazılarını anlatacağım başka hikayelerde görüşmek üzere.
Saygılarımla efenim. -
-
1.
+1Vayy bee.. bundan sonraki yazilarinda görüşmek üzere dayı:) seni takipteyim senden ogrenecegim şeyler var diye düşünüyorum. Saygilarla dayııı:))
-
-
1.
+1Estağfurullah kardeşim.
-
2.
+2Eline sağlık kardeşim güzel yazmışsın. En azından sözlükte diğer yazarların yaptığı gibi gibiş hikayesi anlatmıyorsun. Yazılarını bekliyorum
-
1.
-
2.
+1mükemmel bir yazıydı teşekkürler dayı sağolasın güzel bir hayat dersi verdin
-
1.
-
32.
+5ceylan yolun sonuna gelmişti artık kaçış yoktu. beni hiç umursamadan ayağa kalktı üzerindekileri hızlıca çıkarttı. estetikten, cilveden, duygudan yoksun bir şekilde sadece üryan kalmayı hedefleyen, bana hiçbir pay bırakmayan, al bunu da sen yap demeyen. demek ki kadına gerçekten tutulmaya başlamıştım ki bu duruma bu kadar bozuluyordum. gözümün önünde gittikçe ortaya çıkan, umduğumdan çok az daha dolgun, düzgün hatları olan, o güzel vücudunu bile görmemi zorlaştırıyordu bu sinirli hâlim. oysa yeşil sahalarda hergün karşılaştığımız manzaralar değildi bunlar. tamamen çıplak kaldıktan sonra bu sefer beni koltuğun diğer tarafına bayağı bayağı iterek yanıma sokuldu ve uzanmamı sağladı. hızlı hareketlerle örtüyü üzerimize çekip, örtünün altında ısınmak istercesine sımsıkı sarıldı tüm vücuduyla henüz tamamen giyinik olan bana.
devam eden dakikalar bütün giysilerimi her bir parçasına en az 2-3 dakika ısrar ederek tek tek çıkarttırmasıyla geçti. ama bu haksızlık sen giyiniksin diyordu. hadi bunu da diyordu. en çok kullandığı kelime "hadi" olmuştu. bir yandan da dudaklarımı öpüyor, giysiler çıktıkça ortaya çıkan vücudun değişik bölümlerini elleriyle tanımayı, heryerine dokunmayı ihmal etmiyordu. son parça kıyafetim de çıktığında hepsini bir kenara savurdu ve sırtüstü yatmakta olan ve gövdesi tavana dönük olan benim üzerimden bir bacağını geçirerek karşı tarafa attı.
sol bacağımın dış kısmına değen o şeyler tüyleri miydi? bu gerçek bir an mıydı? inanmalı mıydım? peki neden tatsız bir duygu vardı içimde? bu an neden mükemmel değildi? böyle olmamalıydı. çocuk yaştan beri arasıra bıraksa da namazını kılan, annesinden hayata ve insanlara dair en güzel öğütleri alan, Dayı'nın en sevdiği arkadaşı, dostlarının güvendiği namus timsali adimatacan gerçekten orada mıydı o anda? yanındaki insan mıydı yoksa "benim dünyada bir sürü hizmetçim vardır" diyenin hizmetçilerinden biri miydi?.. -
-
1.
0Erkek sex objesi değildir Kullanip bi kenara atilamaz nerde kadin erkek esitligi.. Soyle dayi nerde *)" >*~ : )
-
1.
-
33.
+5ön edit: bir önceki partta atladığım önemli bir kısmı yazarak başlayayım sonra kaldığı yerden devam edeceğim. ben evde yalnız başıma Aynur'un gelmesini beklerken saat 22.00'den itibaren 0:30'a kadar hemen hemen her 20-30 dakikada bir ev telefonu sonuna kadar çalarak açılmadığı için kapanıyordu. içimden bir his arayanın bana okuduğum şehirde yurttan ulaşamayan ve burada olacağım zaman dilimi ile ilgili yalanıma inanmayıp beni kontrol etmek isteyen Dayı'nın buraya kaçmış olabileceğimi düşünüp ısrarla arıyor olabileceğini söylüyordu. sonradan yaptığımız konuşmada "o gece senin o evde olduğunu biliyordum ve sen de arayanın ben olduğumu da biliyordun" diyecekti bana.Tümünü Göster
kaldığı yerden devam:
Aynur üzerindeki kıyafetini değiştirme gereği duymadan yanıma geldi, rakı içtiği belliydi kokusundan. hiçbirşey söylemeden bana sarıldı. çok beklettim seni dedi şefkatli bir ses tonuyla. sarılıyordu basbayağı, sanki aşıktı da yıllardır görmemişti. ama bir anaçlık da vardı sarılmasında. neden sonra bıraktı beni sıkmayı ve gövdesini gövdemden ayırarak uykulu gözlerime baktı ve gülümsedi. "neden geldin bakiim sen buraya" dedi. çok özlüyorum ben seni dedim. beni koltuğun dip kısmına kaymam için eliyle işaret yaparak, "biraz öteye git" şeklinde kendine boşluk açtı. ben oturur halde koltuğun iç kısmına kayınca açılan yere uzandı ve benim de uzanmam için kolumdan tutup çekti yanına. yine geçen seferki gibi özensizce ve hoyratça "yumulma" diye tabir edilebilecek şekilde öpmeye koyuldu. çok istekli ve bir o kadar da sarhoştu. öptükçe azıyor azdıkça kontrolünü yitiriyordu. karşılık vermeye çalışmam komik kalıyordu onun hareketliliğinin ve enerjisinin karşısında.
birden durdu ve geri çekilip bana baktı. dudaklarından dökülen cümleyi duyunca beni Ankara'ya getiren şeyin bu amaç olmadığını anladım. farkında olmadan kısa zamanda tutulmaya başlamıştım ona. saatlerce öpüşmek, sarılmak, saçlarını taramak istiyordum. ama bu cümlesi bir tokat gibi inmişti yüzüme. hayır ben bunun için gelmemiştim. tamam tavla oynamak için de gelmemiştim ama istediğimin o olmadığını inanın o an anladım beyler. "senin yanında çırılçıplak olmak istiyorum" demişti.
ilk şoku üzerimden atar atmaz, galiba sarhoş olduğu için bu kadar ileri gidiyor, sonrasında nahoş bir durum oluşabilir, onu biraz da olsa ayıltmalıyım diye düşündüm. gerizekalı adimatacan!!! şimdi mi aklına geliyordu bunlar, al işte haftalardır beklenen an gelince gerçekleşeceği malum olan şey teklif ediliyordu sana. çok sonra anlayacaktı o çocuk aslında sevmeyi aradığını... -
34.
+4daha saatler önce o kadar güzel ve çekici olan bir varlık nasıl olmuştu da bir anda korkulu rüyam olmuştu. Allah'ım zamanı geriye çevirmenin bir yolunu gönder nolur. ya da bu yaşadığım kötü bir rüya olsun. şu an Cebeci yurdundaki ranzasında uyuyan Dayı gibi ben de temiz olayım tekrar.
Mart'ın 6 sını 7 sine bağlayan gece Ankara'nın ayazında kaybetmişti masumiyetini...
ben gerçekten şu içeridekine mi tutuluyordum daha birkaç saat öncesine kadar?
filmin gerçek fanı olan ve felsefesini yapan panpalarım bilir. dikkatli izleyen panpalarım. aslında marla singer da, tyler durden gibi bir sanrıdır. sadece daha zararsız daha yakın göründüğü için anlaşılmaz. hepimizin kendi marla larımız oldu arkadaşlar. hiç olmayacak insanlara hiç olmayacak sıfatları, yüceltmeleri yakıştırdık. çok değerli ve güzel olup göremediklerimiz de oldu mutlaka. hepsi geçip gidiyor işte. hayat biraz da böyle.
sabah uyandığımızda bana kahvaltı hazırlayacak mısın diye sordum. cevap yine bel büken cinstendi. "abartma adimatacan"...
önümüzdeki günler, işlenen günaha pişmanlıkla geçse de telafiye değil yine egonun baskın çıkmasından dolayı aklınca intikam olarak algıladığı şeye konsantre olmakla geçecek ve atılan adımlar bu yönde atılacaktı. "egonun baskın çıkması"... olay buydu aslında. işte bu yüzden "kibir en sevdiğim günahtır" diyordu o Holywood filmlerinden birinde şeytan. herşeyin yalan demiştim ya Holywood. aslında doğru söylediğin anlarda varı galiba.
evet, pişmanlığın kibre dönüşeceği ve bu iş burada bitmedi diyerek Aslan'dan intikam almaya çalışan aptal ceylanın çabalarının devam edeceği günlere gebeydi zaman.
kardeşlerim, okuyan herkes sağolsun, fırsatını bulunca devam ederim. gecikme olursa kızmayın. haftasonu ailemin yanına gidiyorum. -
-
1.
+1 -1güzel gidiyor da karı sıkıntılı gerçekten şuan ki zaman hakkıdna bilgi verecek misin
-
1.
-
35.
+4o odada geçen zamanla ilgili ferregrafik ayrıntılara girip asıl mecradan sapmamak adına sadece belli başlıklar halinde olayın ve kişilerin ruh hallerini ve özelliklerini göstermesi açısından yaşananları maddeler halinde özetlemekte fayda var.
- kontrol tamamen Aynur'da olup o isteklerini belirtiyor diğer taraf ise sadece söylenenleri yapan bir makine gibi davranıyordu
- Aynur o gece belki 3 kere doyuma ulaşmasına rağmen ben belli bir andan sonra sadece manevi değil cismani olarak da acı çekmeye başlamıştım
- zaten çoktan pişman olmuştum ve kaybettiğimi düşündüğüm değerlerim için, karanlıkta yüzümü göremediği için gözyaşım yanağıma süzülecek kadar bariz ağladım
- Aynur ruhen tam olarak normal olmadığını gösterecek şekilde hareketler yapıyor, başını yatağın başlığına aşırı yaklaştırıp her hamlede bilerek kafasını yatağa vurmamı sağlıyor, bu gibi küçük cismani acılara yol açan hareketlerden özellikle daha fazla zevk alıyordu
- karşısındakinin acemiliği ve neredeyse ondan talimat bekleyen şaşkın tavrı onu bir kat daha azdırıyor, adeta kendinden geçiyordu...
ne kadar zaman o şekilde devam ettiğini bilmiyorum. tuvalete gidip aynada bakmak istemediğim yüzüme zorlaya zorlaya baktığımda kızarmış gözlerimi ve boşaltmak zorunda olduğum mesanem için alt tarafa baktığımda da bugüne kadarki gördüğüm en kirlenmiş en çirkin halini gördüm kendi vücudumun. öğürmeme engel olamıyordum. kusmamak ve içeride sigara içen kadının dikkatini çekmemek için dakikalarca sabit durup tavana bakarak soğuk suyla ıslattığım ellerimi alnımda ve ensemde gezdirdim... -
-
1.
0ah ulan ah
-
1.
-
36.
+4Sevişmenin ilk dakikasından itibaren kontrol tamamen bendeydi. Dudakların hangi şiddet ve süreyle öpüleceği, oradan boyuna ne zaman ve nasıl geçileceği, kulaklara ne sıklıkla uğranacağı, kızın hangi çamaşırının hangi anda nasıl çıkarılacağı hep benim kontrolümdeydi. Aynur karşısındakinin değişimi üzerine merak ettiklerini unutmuş, anın zevkini yaşıyordu. Hayatı boyunca hiçkimse onun değişik nahiyelerini zamanlaması ve şiddeti bu kadar doğru şekilde uyararak sevişmemişti kendisiyle. Karşısındaki henüz yirmisine basmamış olan bir genç miydi yoksa Don Juan De Marco reenkarne olup bu bedene mi yerleşmişti.Tümünü Göster
Üzerimden gömleğim haricinde bir parça dahi elbise çıkarmadan ve oral olarak kendisine yaklaşmadan sadece elimle ve cinsel organı dışındaki bölgelerini oral olarak uyararak 2 defa doyuma ulaşmasını ibretle ve gururla izledim.
Biz erkeklerin çoğu zaman yaşadığının tersine ikinci seferde çok daha şiddetli şekilde boşalmış, yorgunluktan elini bile kaldırmadan bir 7-8 dakika yatmıştı olduğu yerde öyle.
Neden sonra gözlerini açıp "naaptın yaa" diyebildi.
"Noldu ki" dedim, anlamazlıktan gelerek sinsi bir gevşeklikle.
Neler de biliyormuşsun sen öyle dedi, kendisini mahvettiğimi, çok iyi seviştiğimi, söyledi ve "ileride çok canlar yakacak bir erkek geliyor galiba" diyerek iltifatlarını tamamladı.
Mutluydum, gururluydum, komandoydum.
Şimdi boşalma sırası bendeydi, o bana hizmet edecekti. Hadi bakalım diye hamlemi yaptığımda duvara toslar gibi durduruldum. "yok adimatacan napıyosun yaa, hal mi kaldı devam edemem ben kusura bakma" demesiyle yataktan kalktı ve lavaboya doğru gözden kayboldu. ama... ama...
zütümü de gibtirsem onun kadar bencil, onun kadar kontrolü elinde tutabilen, onun kadar istediği varlığı istediği an ve yerde kullanabilen olamıyordum.
odaya geri girdi, itiraz ettim yüksek perdeden. "yok ya valla bittim" dedi, zaten birazdan Orhan gelecek kalk hadi içeri geç sen de dedi.
Ne?...
Aynur'a aşık olan Orhan abimiz akşam kendisini bir yerlere çıkartmak için ısrar etmiş çoktan sözleşmişlerdi. Aynur'un karşısında benden daha ezik olan bir adam varsa o da Orhan'dı şu dünyada. Öyle ki, Aynur ev arkadaşının küçük kuzeninin Ankara'da olduğunu bu gecede yeri olmadığı için kuzeninin ve dolayısıyla kendisinin evinde kalacağını, çocuğu yalnız bırakamayacağını, o da gelirse kabul edeceğini söylemişti. Garibim Orhan çaresiz kabul etmişti.
Orhan'ı her gördüğümde beynimin içinde Kargo'nun "badlik amiri" şarkısının sözleri tekrarlanıyordu:
Dün gece senin hoşlandığın kadınla yattığımı sana nasıl
anlatabilirim
Dün gece senin evleneceğin kadınla yattığımı sana nasıl
anlatabilirim
soğuk bir rüzgar esti pencereme tül perde genişledişişti
odanın içine tıpkı bir balon gibi yayıldı
dün gece ona dokunduğumu sana nasıl anlatabilirim
biraz şarap içtik ve bilirsin biraz dedikodu
aslındachat baker ın bunla hiçbir ilgisi yoktu
ruj lekesi incin bir yatak sıcak bir gülümseme
bunlara katlanabilir misin
insanın kendisini önemsemesi kendisinin kiralık katilidir.
Benciller ise yaşarlar Kimse suçlu değil aslında bu sadece
üçlü bir oyun
Ama ben anlattığım için suçluyum biliyorum
Bir yılan gibi girdi evime
Yanıma uzandı Kolumdan zehirledi beni
Her öpüşü ılık bir ölümdü sanki Yağmuru damarlarımda
hissediyordum Kusmak istiyordum ellerim titriyordu başım
dönüyordu Gözlerim kararmıştı
Şimdi ben zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim
Söylememek , söylemekten daha dürüst bir davranıştır Bu
oyun üçlü oynanamaz Sevgiyle yapılan hiç bir şey insana
zarar vermez Suçlu yok, yanlış var Boşver olmayanı arama
Sana gülümsemesi senin için hayat benim içinse ölüm demek
Dün gece senin hoşlandığın kadınla yattığımı sana nasıl
anlatabilirim
Dün gece senin evleneceğin kadınla yattığımı sana nasıl
anlatabilirim daha da önemlisi bunu kendime nasıl
anlatabilirim
bacaklarından sızan kanlar yere damlıyordu
inan başka bir gece için hiçbir açıklamaya ihtiyacım yok
benim
Şimdi ben zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim Ölümle
doğum arasında o bilinmeyen bölgedeyim
Gece inanılmayan bir dinin Ebedi misyoneridir Bekleyenin
gövdesi içinde Açlığa alışıyor insan Peki ya deliliğe
alışabilir mi?
Eğer bir yanlış yapacaksan Bari onu doğru yap -
-
1.
0Burdan devam.
-
2.
0Rezzzzzzzzzzzzzzzz
-
3.
0çok geç yazıyosun
diğerleri 1 -
1.
-
37.
+4gözlerini kapatmasını bir işaret olarak algıladım tam hamlemi yapacaktım ki sadece birkaç saniye dinlendirmek için kapattığını anladım birdenbire geri açıverince. hamlem havada asılı kaldı. ama hareketlendiğimi anlamıştı. ne bekliyorsun hadi dedi. bir türlü son hareketi yapamıyordum. gözünü bile kırpmadan beni seyrediyordu. konsantrasyonumu en çok bozan da onun bu dik bakışlarıydı. neden der gibi baktı yüzüme. neden bu kadar tereddüttesin. bir şekilde korkuyordum beyler. anlatılmaz yaşanır o duygu. kadın bana hadi diyordu ama sanki içimde birşeyleri yanlış yapacakmışım, onu kızdıracakmışım ya da hayal kırıklığına uğratacakmışım gibi bir korku vardı.
geriye çekildim aniden
gözlerini kapat dedim. neden, görmek istiyorum seni dedi. hayır sen bakarken yapamıyorum dedim. iyice rezil etmiştim kendimi. sanki ben kızdım da naz yapıyordum.
gülmeye başladı. sinirleri bozulmuş gibi basbayağı gülüyordu. gülümsemiyordu.
hiçbirşey diyemedim. başımı önde eğdim.
tamam hadi dedi halime acırcasına ve gözlerini kapattı.
santim santim yaklaştım arada en fazla birkaç santim mesafe kalmıştı, sıcaklığını hissediyordum artık teninin. olabilecek en zarif şekilde, bir kristal vazo taşıyormuş gibi hafifçe koydum dudaklarımı o güzel dudaklarının üstüne. nefes almıyorduk ikimiz de tutmuştuk.
o sıcaklığı anlatamam. vücut ısısı benden en az 3 derece fazlaydı sanki. dudaklarım yanıyor zannettim o an. o yumuşaklık, o sıcaklık, sanki zaman durmuştu...
işin içine hiçbir sıvı teması, dil teması girmeyecek şekilde aynı nezaketle kaldırdım dudaklarımı olduğu yerden. belki bir 8-10 saniye sürmüştü ama bana bir ömür boyu yetebilirdi o his.
ben geri çekilince o mavilikler yine açıldı ve kaşlar çatıldı haiften. ben yanlış birşey yaptım paniğine kapıldım hemen istemsizce. ne diyeceğini, azarını bekliyordum adeta.
"o kadar da zor değilmiş değil mi " dedi. kaş çatması yerini hafif bir gülümsemeye bıraktı. derin bir oh çektim içimden. "olağanüstü" diyebildim sessizce. -
38.
+4kardeşlerim bugünlük bu kadar yazabildim. affınıza mağruren burada kesiyorum. yarın devam ederim. okuyan herkes sağolsun.
-
-
1.
0dayı çok yavaş yazıyorsun ya olmuyor böyle
-
-
1.
+1Hocam tatavayı bırak sen gibtin mi onu söyle
-
2.
0benim altıma neden yazıyorsun biraderim bana mı yazmış adimatacan abimize mi yazmış anlayamadım hatta 2-3 ayar yazıp yazıp sildim lütfen bir daha ki sefere beni kullanmayınız helal etmem
-
1.
-
2.
+1Sen sagol panpa
-
3.
+1Adamsın kardeşim geç olsun güç olmasın güzelce yazıyorsun her ayrıntı var. O bize yeter iyi geceler
diğerleri 1 -
1.
-
39.
+4daha o lavabodan dönmeden önümüzdeki günlerde ablamın Ankara dışına çıkması ile ilgili alınacak istihbaratlar, zamanlamalar, bulunacak bahaneler, söylenecek yalanlar kafamın içinde dönmeye başlamıştı. öğrenciydik, paramız sınırlıydı, otel tutmak kim biz kim köpektik, böyle bir kız da öyle alelade bir yere zütürülmezdi heralde, beş yıldızlı olurdu, öncesinde alevli tabakların geldiği restoran olurdu, Aynur rakıyı severdi, anca evin boş olmasını bekleyecek ona göre hareket edecektik, haddini bilsindi adimatacan.
lavabodan gelen seslerden anlaşıldığı üzere sadece yüzünü yıkamayan aynı zamanda bevletme ihtiyacını da gideren yürüyen karizma yine salınaraktan girdi odaya. hiç ikilemeden direkt geldi dizlerimin üzerine oturup başımı ellerinin arasına aldı ve benim şaşırmama aldırmadan kaldığı yerden devam etmeye başladı. vücut dilinden ve çıkarttığı seslerden anladığım kadarıyla havaya girmiş ama cimaya girememiş olmanın verdiği kıvrantıyla, mesanesini de boşaltınca tekrar coşmuştu. oha diyordum kendi kendime oha. bu kadar güzel bir kadın nasıl bu kadar azacak kadar abazan kalmış olabilirdi ki. hayır onu harekete geçiren başka birşeyler vardı. çok sonradan ben onun yaşına geldiğimde, o gün benim olduğum yaşta bir kız karşıma çıkınca anladım Aynur ablanın o geceki pgibolojisini.
yalnız bir sorun vardı ki; bu pozisyon hiç tekin değildi. kurtulması çözülmesi uzun sürerdi ve muhtemelen düşerdik acil bir gereksinim durumunda. benim tedirginliğimden buna taktığımı anlamış olacak ki, bu pozisyon sakat oldu değil mi diyerek indi dizlerimin üstünden. daha üç saniye önce avuçiçlerimde olan o nefis popo şu an koltuğun sol tarafını ısıtıyordu.
bu sefer kendine gerçekten çekidüzen vererek sigara paketine uzandı. iki tane çıkarttı ikisini de tek hamlede yakarak birer nefes çekti. uzattı bi tanesini bana. öncesinde dudaklarımın değdiği dudaklarının değdiği sigarayı aldım. hiç konuşmadan derşn derin nefeslerle sonuna kadar içtik sigaralarımızı.
ben yatayım artık dedi. hiç istemeden tamam dedim. teşekkür ederim dedim. sadece gülümsedi. söylemek istediklerim var biraz dedim. planlarımı anlatacaktım hemen mal gibi oracıkta. yarın konuşuruz dedi kibarca.
yarın gidecektim zalımın kızı...
saat 01:57 idi -
40.
+4beynim bu felsefeye takıladursun, varoluşumuzun içgüdüsel kısmı, madde tarafım hiç de vicdanımla paralel hareket etmiyordu. sıcak vücudu benimkine değer değmez zaten dakikalar önce başlayan ereksiyon zirve noktasına ulaşmış ve id-ego-süperego üçlemesinde en büyük idliği yaparak "itin olsun abi" diye telkinde bulunuyordu egoya, süperegonun sesini bastırmak sonra da tamamen susturmak için.
Aynur görev insanıydı, elma yerken elma yediğini düşünüyor ve buna konsantre oluyordu. 19 yıldır tanıdığım bazı mallar gibi elma yerken armudu, armud yerken eriği düşünmüyordu. neredeyse bir konu mankeni kullanarak emeği tamamen kendisine ait olmak üzere denilebilecek bir şekilde sevişiyordu benimle. bacağıma değen tüylerin yanında artık iyiden iyiye bir ıslaklık hissi de oluşmaya başlamıştı. bir an kendini durdurabilse bu rahatsız koltuğu bırakıp odasına hücum edeckti belli ki ama bir an için bile olsa duramıyordu.
artık kendine daha fazla hakim olamayıp üzerime falan çıkmaya çalıştığı bir anda daha fazla cambazlık yapamayacağımızı anlamış olacak ki ani bir hareketle koltuktan kalktı sorgusuz sualsiz elimden tutup beni odasına doğru adeta sürükleyerek zütürdü. -
41.
+2 -1Burdamı bitti, hay dıbına koyim. Kaldık böyle el malafatta.
-
42.
+3geldim arkadaşlar yazmaya başlıyorum 10-15 dakikaya gelir ilk part
-
43.
+3o hiç öyle birşey dememiş gibi, hem onun aklına yatacak hem de biraz olsun ayılmasını sağlayacak bir çare olarak düşündüğüm teklifi sundum. "saçların çok karışmış ve sigara kokusu sinmiş, başını yıkayalım mı" dedim. oyun teklifiniz hoşuna giden bir çocuk gibi neşeyle karşıladı bu teklifi. evet hadi dedi. işe yaramıştı onu suyla biraz ayıltacak sonra da kahve vs. ne varsa dayayacak, olağan akışına kavuşturacaktım olayı.
şu anki istekliliği doğal değildi zaten, alkolden dolayı arzuluydu, beni tamamen kendi açık bilinci ve iradesi ile istemeliydi, aksi durum erkekliğe de yakışmazdı zaten. Allah'ın salağı!!! çok biliyorsun herşeyi değil mi...
saçını benim yıkamamı istedi. zaten bıraksam kendisi yıkamayacağı belli olduğu için tabii ki dedim. suyu özellikle biraz serin tutarak kendine gelmesi için uzun süre başını ıslata ıslata yıkadım güzel sarı saçlarını. 3 hafta önce ciğerlerime doldurduğum güzel şampuanının kokusu doldurdu banyoyu. başına havluyu sararak kontrollü şekilde kaldırdım çöktüğü yerden ve içeriye doğru birlikte yürüdük. hiçbirşeye müdahale etmiyor annesine nazlanan bir çocuk gibi bekliyordu saçlarını kurutmamı ve onunla ilgilenmek adına ne gerekiyorsa yapmamı. havluyla saçlarını kuruturken yüzü de havlunun altında kalıyor arasıra kısa bir an havlu gözünün önünden çekildiğinde az sonra yutacakmış gibi bana baktığını ve o meşhur gülümsemesini görüyodum.
biraz sonra ellerimi tutup beni durdurdu. havluyu aralayıp yüzünü açtım. "bitmedi mi hâlâ ayıltma çalışman" dedi. birşey diyemedim. alıp attı havluyu ve 10 dakika önce dile getirdiği isteğini sanki ilk defa söylermiş gibi heyecanla ama ikinci defa söyleyişin bir yüksek perdeden sesiyle dile getirdi. -
-
1.
+1Dayı neler oluyor öyle *
-
1.
-
44.
+3kardeşlerim, bugün öğle arası cuma namazından mütevellit part gelmedi. akşam da ailenin yanına gidiyorum. haftasonu yazabilirsem yazarım.
-
-
1.
+1Canın sağolsun kardeşim. Bu arada bu kadının durumu şu kontrolün kendisinde olmasından tahrik oluyor. Sen o zamanlar toy olduğun için tam onun aradığın tarzdanmışsın. O toyluk çok hoş geliyor insanlara
-
1.
-
45.
+3Bitmedi kardeşlerim işlerin çirkinleşeceği birkaç part kaldı. yarın yazmaya devam edebilirim.
-
-
1.
0bekliyoruz
-
1.
başlık yok! burası bom boş!