Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki Mersin'de yaşayan 26 yasında bir mühendisim.
Resimde gördüğünüz köy benim 1990 doğduğum Yunanistan sınırları içinde olan Kuzuören ( Yunanca kato vyrsini ) köyü. Yaklaşık 19 yaşına kadar burada büyüyen bir kardeşinizim ben.
Size 16-17 yaşlarındayken yaşadığım define olayını anlatmak isterim. Aranızda inanmayanlar olacaktır ve bunu belki kanıtlayamam fakat bunlar gerçek kendi şahsım tarafımdan yaşanan olaydır. ilginizi çekeceğini düşünüyorum. Rezervler alınırsa konuya başlamak istiyorum.

Hoca çıkarttı ardından kağıdı kasenin içinden. El ile yazılmış muskanın üzerinde yazılar ıslanınca dağılmış haldeydi. Bunu kuruduktan sonra yakıcaz dedi. Biz sorduk hocam ne oluyor ne yazıyor diye. Eskiden yazılmış muska olduğunu söyledi bize elle yazılmış. Ben korkmaya başladım artık hayırdır ne oluyor diye. Yarın sabah sizi oraya zütürücem dedi hoca. Ne kadar ısrar etsek de söylemedi ne yazdığını. Ardından ayrıldık biz oradan fakat o muskayı yaktı mı ne yaptı bilmiyoruz. Gelmemek için ısrar ettim ben babama ama nafile.
Söz verdiğimiz gibi sabaha yakın sabah namazından sonra buluştuk biz. Kasalı arabası vardı net hatırlıyorum. Biz 4 kişiydik toplam. Beni kasaya atmışlardı. Şoför + 2 koltuk vardı zaten araçta. Kürek falan yoktu araçta. Bizi kyrikos adında bir alana zütürdü . Eski evlerin olduğu yklaşık 10-15 km ilerideki bir dağlık taşlık bir yer işte.

Takip eden var mı ? rez mez bişey alın. Kendimi kötü hissediyorum böyle boşuna yazmış olmayayım

Bizim tarlalarımız köyün yaklaşık 12-13 km ilerisinde. Yollar da toprak ve uçurumlu yollar. Resimde görebilirsiniz. Benim babamlar 2 kardeş ve birçok tarlamızın olmasına rağmen hep beraber geçiniyoruz. Ben amcam ve babam gittik sabah 5-6 gibi gittik tarlaya. Yaz aylarıydı tütünle uğraşıyorduk. işimiz bittiğinde eve dönüş yolunda yeni açılmış bir mezar gibi birşey gördük. Muhtemelen sabah ağrımadan ya da ondan önceki gün açılmış olması lazımdı. Yoksa görürdük çünkü her sabah gittiğiğimiz yol. Herkes birbirini tanır köyde gizlimiz saklımız yok. Merak edip indik kasalı Toyota dan. Çukurun yanına gittiğimizde çukur derince kazılmış ve içine 2 ya da 3 kürek bırakılmıştı. Çukurun yanında bir çift ayakkabı vardı. Birisi neden ayakkabısını bırakır orada değil mi ? ilk önce orayı kazarken birisinin hastalanacağını ve acilen doktora zütürüldüğünü düşündük. Hastane de yakında değildi 30 km ileride falan şehirde yani. Yol toprak olduğunundan oraya zütürülmesi konuşulamazdı zaten. Fakat her köyde olduğu gibi bizim köyümüzde de Mesut adında doktor vardı. Her neyse köye gidip öğrenirdik ama gerçekten ilginçti o gördüklerimiz. Bir çift ayakkabının olması dikkatimi çekmişti.

Her köyün define efsaneleri illa ki vardır. Bizde de o zamanlar çok konuşuluyor ve aranıyordu. Bizim köyümüzde o zamanlar 150-200 kişi yaşıyormuştur herhalde. Define arama işleri gruplar halinde yapılıyordu. Anlatılan efsanelere göre aramalar yapılıyordu ya da bulunan define haritalarına göre. O zamanlar yok tabi şimdiki yeni nesil elektronik aletler.

Amcam ve babam çok ilgiliydi bu define işleriyle. Ben ise fazla ilgili olmasam da etraftan duyduklarım tabii ki beni de etkiliyordu.

Ama öyle böyle değil çok fazla ilgi vardı köyde. insanlar kafalarını bozmuşlardı. Beni de o işe sürükledikleri güne lanet olsun.

Köye gittik öğlene doğru. Köy sakindi bir sıkıntı yok. Birşey olsa hemen haberimiz olurdu. Bizim köyden olmadığını anladık ya da hala öyle sanıyoruz. Onu hala bilmiyoruz. O günden sonra şu define işine benim de bakış açım değişti. Daha çok ilgilenmeye başladım. Babamlarla bildiğiniz define aramaya çıkmaya başladık , gördüğümüz her deliğe bakmaya başladık ama birşey yok tabi ki. Yaklaşık bir iki ay sonra amcam bir muska getirdi. Buldum diyor fakat ben hala inanmıyorum. Bulduğu yer ise kendi tavuklarının olduğu kümesin taşlarının arasında. Muska içinde normalde dua yazar bunu herkes biliyordur sanırım. Bunda dua değil daha farklı şeyler yazıyor. Bizim köyümüzde dinine bağlı Yunanistanda olsa bile hala Türk geleneklerini devam ettiren bir yerleşim yeri. Merak ettik biz bunu zütürdük bizim hocaya. Arapça biliyor tabii ki hocamız , bir tarif gibi bişey dedi. Tam olarak hatırlamıyorum konuşulanları yaklaşık 10 sene önce. Bize birkaç şey açıkladı işte bu taş varmış bu ağaç falan filan. Hepsini de not aldı bir kağıda. inanmakta zorluk çektim , çok eskiye benzemiyordu muska. Ben doğmadan önce köyümüzde bir deli varmış , kafayı çok bozmuş bu define işleriyle. Bir gün kaybolmuş herif. Kimsenin haberi yok. Define mi buldu ne yaptı anlamamış kimse. Onunla ilişkilendirmeye çalıştı cami hocamız. Hoca başladı bişeyler okumaya. Ben korkmaya başlamıştım , normal birşey değildi yani. Ardından bir kase getirdi içeriden. içine su koydu ve o muskanın içindeki kağıdı attı suyun içine.
Saffet hoca başladı yine bişeyler okumaya biz anlayamıyoruz tabii ki
( Bu anlattıklarım saçma gelebilir fakat herşey başımdan geçti ve doğru. Biliyorum bunu kanıtlayamam ama gerçekten dönüyor böyle seyler. inanmayanlar çıkacaktır tabii ki )

Okumayın beyler altın oldum

Panpa böyle şeyler dikkatimi çekiyor benim devam et sen

Yazsana mı bini

Yaz la yaz

Devam etsene

Devam et panpA

reis böyle seyler i sen anlat ben sabaha kadar okurum

yaz dıbına koyayım.

Rezervatuar

Rezerve saglam gibi

Rezzers

Rez yarıda bırakırsan giberim

yazsana aq sardi

Rez hadi panpa hızlı yaz sardı