Gıcır gıcır jilet gibi çıkıyorsunuz piyasaya. Yüksek de bi meblağnız var. Görenin gözleri parlıyor. Sonra bir memur tarafından ayın on beşinde klagib siyah cüzdana giriyorsunuz özenle. Arada bir çıkarıp okşuyor sizi. Memur bey amcanın aklına geçen günkü sarışın eskort geliyor ve soluğu pavyonda alıyor. Gelsin içkiler gitsin alevli meyveler... Memur bey amca kafasının bi milyon gibinin ise 3500 olduğu o anda sizi çıkarıp ucuz parfüm kokulu terlemiş göğüslere sıkıştırıyor. Eskort ablamız da en son duş aldığından beri belki elli müşterinin ziyaretine uğruyor. işin içinde tükürük kalıntısı var. Gecenin sonunda memur bey amcayla yollarınız ayrılırken eskort ablamız odasında hasılatı sayıyor. Yırtık pembe bi cüzdana sokuşturuluyorsunuz. Çok değil, ertesi gün geçen ayki makyaj malzemesi borcunun ödeneği oluyorsunuz. Ojeli parmaklardan nasırlı ve kıllı ellere yolculuk... Görevli abimiz züt cebine sıkıştırıyor sizi. Sonra abimizin bir işi çıkıyor, o esnada yolda düşürülüyorsunuz. Yan tarafınızda buharı üzerinde bir balgam yatıyor. Toz ve kir içinde yuvarlanırken bir kişi üzerinizden geçiyor. Ayakkabı izi suratınızda dururken izin sahibi genç, hızla dönüp alıyor sizi. Güneşe tutuyor, dikkatle bakıyor, ananı gibeyim nidalarıyla kupon fişi dolu cüzdana giriyorsunuz. Evde cüzdanı bi kenara attırıyor. Sümüklü küçük kardeşi karıştırırken sizi bulup çekiştiriyor. Donunu çekip bakkala koşarken abisi gencimiz tehditlerle arkasından koşuyor. Hafif çiş kokulu parmaklarla seyahat ederken, buruşuyor ve yıpranıyorsunuz. iki poşet abur cubur, beş dondurma, iki soğuk çay ve bir balık kraker karşılığı bakkal amcanın plastik kasasındasınız.
__________________________
Devamı gelecek

Devam
_____________________
Bakkal amca da pekekentin teki zaten, bebenin eline on lirayı tutuşturuyor ve eve yolluyor. Poşet kokan çekmecede beklerken bakkal amcaya telefon geliyor. Arayan karısı. Para istiyor, üstünde giyecek bi şey kalmamış, kuaför zamanı gelmiş, karşı komşusu nasıl da hava atıyormuş, onun ne eksiği varmış vıdı vıdı. Bakkal amca hem pekekent hem kılıbık, dükkana uğra vereyim diyor. Permalı saçlarıyla karısı geliyor ve sizi kapıyor. Örgü şişlerinin ve iplerin arasındaki el örmesi cüzdana girerken kırış kırış oluyorsunuz. Kuaför öncesi gidilen tuhafiye dükkanında bozdurulup biraz da boncuk alınması üzerine tesettürlü bir ablamızın ellerine bırakılıyorsunuz. Ablamızın yanına ergen kızı geliyor ve kitap için para istiyor. Bu sefer de dibi tütün ve silgi pisliği dolu bir okul çantasının köşesindesiniz. Kızımız kırtasiyeye gideceğine hoop büfeye yöneliyor. Sevgilisi aşırı havalı bir şekilde onu beklerken kızımız iki paket sigara ve içecek bir şeyler alıp sevgilisi aşırı havalı Berkecan' a para yedirmenin sevinci içindeyken park köşelerine gidiyor. Sigara kokan havasız küçük dükkanda büfenin sahibini bekliyorsunuz. Tuvalet kapısı açılmış olmasına rağmen ne bir su sesi geliyor ne de ıslak mendil paketi sesi... işeme, fermuar ve kapı kolu sesi sonrası sizi bir güzel avuçlayıp taşak kokusunu üzerinize sindiriyor. Akşama meze yapacak, patlıcan almak üzere elemanı manava yolluyor. Eleman sizi manava uzattıktan sonra eyvallah anlamında manav abimiz sizi bir sağ bir de sol yanağına sürüyor. Soğan ve ciğer yemiş olduğunu kokudan anlıyorsunuz.

_____________________________

Devam mı?