/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 26.
    +2 -4
    bir anlık sinirle yiğitin yanına koşup huur çocuğu hani yardıma ihtiyacın vardı ? diye sordum. ne kadar mutlu görünsede suratındaki korkuyu sezebiliyordum.

    diğerleri oyuna dalmışken bana gizlice arkasını dönüp zütünü açtı. şempanze zütü gibi kıpkırmızıydı. "oynamayı bıraktığım anda ciğerime kadar sokuyorlar, kaçın canınızı kurtarın" dedi fısıldayarak.

    bir anda bir çığlık duyduk, ses eliften geliyodu. "o" enkazdan kurtulmuş üzerimize doğru geliyordu. birşeyler yapmalıydım. o anda aklıma basketbolcular geldi. kenarda duran oyuncu değişim tabelasını "yiğit out, 'o' in" şeklinde değiştirdim. "o" bunun farkında değildi ve ortamın şaşkınlığıyla olduğu yerde dikiliyordu, oynamıyordu. tam planımın yattığını düşünürken oyuncular "o"nun oynamadığını görünce canavar zütünü hunharca gibmeye başladılar. "o" ne kadar karşılık vermeye çalışsada 3 kişi kollarından tuttuğu için çürümüş zütünün gibilmesinden kurtulamıyordu.

    onlar bu işle meşgulken herkesi toplayıp sahadan dışarı çıktık. bu sefer bir kümesteydik. tavuklar çiçek açmış, ellerinde poaça..

    tavuklara yaklaşmadan bir sonraki odaya geçtik. elif yürümekten yorulmuş, üzerinde büyük delikler bulunan bir taşın üzerine oturmuştu. tam bizde oturalım diyecekken aslında onun taş olmadığını, bir penistus malafatus olduğunu farkettik. deliklerden çıkan malafatlar elifi kavradı ve deliğin içine çekiyordu. o an aklıma üniversitede gördüğüm dersler geldi. penistus malafatus homofobik canlılardandı. bu avantajı penistus malafatus'un üzerinde kullanmak üzere yanına yaklaşıp zütümü kabak gibi açtım. elife rezil olmak umrumda değildi bunu yapmalıydım. penistus malafatus benim kıllı zütü görünce bi anda elifi dışarı fırlattı ve beni yakaladı. malesef dersi zütümden dinlemiştim. penistus malafatus, çavuşus ailesindeki tek homofobik olmayan canlıydı. haşmetli yannanıyla zütümü giberken elif ardına bakmadan asu'yu da alıp oradan uzaklaştı. şimdilerde ise nişantaşında 23:00 - 04:00 arası travesti olarak çalışıyorum. nasıl kurtulduğumu sormayın uzun hikaye
    ···
  2. 27.
    +5 -1
    kendime geldiğimde başımda elif, arif ve asu vardı. biri daha vardı tabi: 'o'

    'o'nun karnına dev bir tahta parçası saplanmıştı ve yerinden çıkamıyordu. sürekli hırıltılar çıkarıyordu. sanki midesine dev bir çatal saplanmış gibiydi. yere saplanmıştı. midesindeki bağırsaklar bile gözükmesine rağmen hala hayattaydı ve hala bize saldırmaya çalışıyordu. ama tüm çabalarına rağmen kalkamıyordu.

    elif: emre? uyanıyor galiba.

    ben: ne zamandır baygınım?

    başımdaki ağrı çok kötüydü. kafam çatlıyordu resmen.

    elif: tahminen nerdeyse 1 gündür

    ben: ne?

    elif: evet. başında bekliyoruz bir gündür.

    ayağa kalkmamla tekrar yere düşmem bir oldu. başım dönüyordu.

    elif: başında bi morluk var. kafanı kötü çarpmışsın.

    arifle, dila konusunda yaptıklarını bi süre olmamış gibi davranma konusunda anlaştık. şu an nolursa olsun beraber hareket etmeliydik.

    elif'e fıçıların üstündeki mumlardan birini almasını söyledim. düştüğümüz yerde yolumuzu bulmamız lazımdı.

    elimize mumları aldık. zifiri karanlıkta meşale görevi görebiliyorlardı.

    düştüğümüz yer mahzen gibi değildi. görebildiğim kadarıyla ince uzun koridorlar vardı. hastane koridorları gibi. düştüğümüz yere çıkabilmemiz mümkün değildi. orada yolumuzu bulmalıydık.

    mahzenin dip kısımları derken kastettikleri buydu demek.

    koridorlarda ilerlerken gözümüze rusça yazılar çarpmaya başladı. tabela gibiydiler.

    ilerlemeye devam ettik. sonra bir ses duyduk. durmadan devam eden bir sesti. belli aralıklarla gelen bir ses.

    sese doğru yürümeye başladık.

    birşeyin duvara çarpma sesi gibiydi ses. ve sürekli geliyordu. sese yaklaştıkça konuşmalar gülüşmeler duymaya başladık.

    sonra sesin olduğu odaya girdik.

    girdiğimiz yer kapalı bir basketbol sahasıydı. sahanın iki ucunda minyatür futbol kaleleri vardı.

    içeride 10 a yakın insan vardı. üzerlerinde üniformaya benzer bir kıyafet vardı.

    futbol oynuyorlardı.

    bizi farketmediler. içlerinde biri gol attıktan sonra sevinmeye başladı. diğerlerine sarıldı. çok mutlu gözüküyordu.

    o kişi yiğitti.
    ···
    1. 1.
      +1
      seri yaz mına koduum şoparı
      ···
    2. 2.
      0
      Rez amk seri yaz
      ···
    3. 3.
      0
      bırakmış hikayeyi zütveren
      ···
    4. diğerleri 1
  3. 28.
    +5 -1
    şaşkınlıkla alp'e dönüp buseyi nereden tanıyorsun? diye sordum.

    alp: kız kardeşim. sen nereden tanıyorsun?

    ben: sınıf arkadaşım.

    o an alpin buseye ne kadar benzediğini farkettim. yüz hatları ve özellikle burun yapısı çok benzerdi.

    tam ağzımı açıp bir kelime edicekken yandaki duvar yüksek bir sesle yıkılarak paramparça oldu. içerisi tozduman oldu.

    bir öksürme sesi duydum. kesinlikle alp'in öksürmesi değildi bu. içeriye giren adam dumanı elleriyle kovarak elini gözünün üzerine zütürdü ve bize görmeye çalıştı.

    elinde balyoz vardı. toz duman hafif geçince adamın yüzü görünür oldu.
    ···
  4. 29.
    +3 -2
    öncelikle mekanı gözünüzün önünde canlandırmak istiyorum.

    http://upload.wikimedia.o...Crzburg_-_Wine_cellar.JPG

    aynı bunun gibiydi ama sol tarafımızda da boşluklar vardı ve içlerinde şarap şişeleri vardı. şağımızda ise fıçılar ve üzerlerinde bunlara benzer ışıklandırmalar vardı. duvarlar buna göre biraz daha büyüktü ve bu şekilde dümdüz gidiliyordu. sağa sola dönüş yoktu. sadece geldiğimiz merdivenden sağa dönüş yapılabiliyordu. bir buçuk saatlik yol boyunca.

    sesi anlatıyorum. bir nefes alma sesiydi. ama insan sesi gibi değildi. sanki nefes almakta zorlanan bir köpek sesi gibiydi.

    sonra sesin sahibini gördük.
    ···
    1. 1.
      0
      Teldeyim linki kopyalamıyo direk linki versen olmazmı ? Boskukları silme işlemi olmadım bu hikaye sardıı için yeni üyelik aldım kusra bakma nasıl konusulur bilmiyorum
      ···
      1. 1.
        +1
        boşluksuz şekilde yaptım
        ···
      2. 2.
        0
        Eyvallah panpa
        ···
    2. 2.
      +1
      panpa başlığın başındaki resim takmana gerek yok.Bu arada kölemsin köpeeek.
      ···
    3. 3.
      0
      Saol panpa
      ···
    4. diğerleri 1
  5. 30.
    +5
    sarıldım. hatırlamayanlar için hatırlatayım, ilk odadaki ekrandan gördüğümüz elleri ayakları sandalyeye bağlı kız buseydi. aynı üniversitedeydik ve yakın arkadaştık.

    ellerini, ayaklarını, ağzını çözdük.

    iyi misin? dedim.

    cevap vermedi. buz gibiydi. çok korkmuştu. gözleri tek bir noktaya odaklanmış ve korkudan ve uykusuzluktan kanlanmıştı.

    sonra aklıma alp geldi. busenin abisi olduğunu öğrenmiştim. abisinin öldüğünü ona nasıl söyleyecektik. hatta hamit tarafından vurulduğunu öğrenince tepkisi ne olacaktı?

    içeri zütürün bi su içsin. dedim. su verdik. suyu içti ama hala tepkisizdi. hiç konuşmuyordu. beni gördüğüne şaşırmış gibi bile değildi. gözünde gördüğüm tek ifade korkuydu.

    kendine gelir biraz izin verin. dedim. biraz uyumak ister misin buse? biz burdayız. bizle olduğun sürece güvendesin.

    buse yüzünü bana döndü. mimikleri bir anda değişti. korku hala yüzündeki hakim duyguydu ama bişey söylemek istiyordu sanki.

    ben: buse? bişey mi söylemek istiyorsun?

    sonra dudaklarından titreyen sesiyle o cümle döküldü:

    şarap mahzenine inmeyin.
    ···
  6. 31.
    +4 -1
    adam esmer uzun boyluydu. saçları 3 numaraydı. 20-25 yaşlarındaydı. benden büyüktü. bizi kaçıran kişi bu muydu acaba?

    alp: sen kimsin?

    adam: ben yiğit. sanırım siz de kaçırıldınız.

    ben: evet.

    yiğit: aşağı katta 2 kız var. yaklaşık 5 gündür aşağıdayız. bize katılın.

    ben: be-beş gündür mü?

    alp: yemek nerden buluyorsunuz?

    yiğit: aşağıda birçok oda var. odalardan birinde bir ay yetecek kadar yemek var. çoğunluğu uzun süre bozulmayan yemekler. ama taze yemekler de var. ayrıca tuvalet ve duş da var. buraya gelmemi hoparlör aracılığıyla söyledi. sizi almamı ve aşağı getirmemi sonra da talimatları beklememi söyledi.

    ellerimizi ve ayaklarımızı çözdü. onla gitmekten başka çaremiz yoktu. balyoz darbesiyle açtığı delikten aşağı indik. merdivenler bembeyazdı. parlıyorlardı, yeni temizlenmiş gibiydiler.

    aşağıdaki odalardan geçerken sanki kendimi bir sarayda gibi hissettim. odalar çok büyük ve hazırlanmış gibiydiler. hepsinde kamera, hoparlör ve ekran vardı. en son odaya girdiğimizde iki tane kız gördük. önlerinde upuzun bir yemek masası vardı. yemek masasının üstünde 10 tane tabak diziliydi. 10 kişiydik belki de burada.

    kızların gözleri ağlamaktan şişmiş gibiydi. bizi görünce korkulu gözlerle bize baktılar. yiğit: korkmayın kızlar, onlar da bizim gibi kaçırılmışlar.

    kızlardan biri esmer uzun saçlıydı. çok güzel bi kızdı. gülmüyorken bile gamzeleri vardı. adı elifmiş. diğer kız ise kahverengi saçlıydı. onun da adı dila'ymış.

    bunlara güvenebiliceğimizi nerden biliyorsun? dedi yiğite.

    yiğit: elleri ayakları bağlıydı. bizden farkları yok.
    ···
  7. 32.
    +4 -1
    O sesin sahibi ise yiğitten başkası değildi kendisine işkence edilmişti haliyle hayvan gibi sesler çıkarıyordu sonra "Bunu sana onlar mı yaptı" dedim cevabı biraz sakinleştirdikten sonra alabilicektik. Kafasını salladı ve kalkıp yola devam etti bizde onu takip ettik yolun sonunda simsiyah bir kapı vardı kapıyı açtığımızda karşımızda ilginç bir manzara vardı. Gözlüklü bir adan hamitin ölüsünü gibiyordu. Hamitin soğuk yannanını da asu nun anne dediği kişinin ağzına sokmuştu. Sonra sende gel delikanlı dedi grup yaptık bizimkiler de kaydetti. Bu da böyle bir anımdır.
    ···
  8. 33.
    +2 -3
    beyler dün akşam bi işim çıktığı için gitmem gerekti.

    bu aralar meşgulüm biraz zaman bulamıyorum ama yaşadıklarım daha çok uzun ve kısa süre içerisinde bitireceğim merak etmeyin.
    ···
    1. 1.
      0
      bitirmessen o koca arkaünü kesip kafana monteleyeceğim evlat.
      ···
  9. 34.
    +5
    silah 9mm lik bir altıpatlar kurusıkıydı. hamit mermilere baktı. yüzünden kan geliyordu. içerisinde sadece iki tane mermi vardı.

    ses: şimdi içlerinden birini öldürmeni istiyorum. 10 dakika içinde öldürmezsen hepiniz öleceksiniz.

    içeride bi anda telaş havası oluştu. herkes çok korkuyordu. en çok korkan ise hamitin yüzünü kan içerisinde bırakan yiğitti. yiğit bizim liderimiz gibiydi. kararları genelde o veriyordu.

    hamit silaha baktı ve dedi ki:

    ben böyle bişey yapamam.

    ses: yapmazsan hepiniz ölürsünüz. seçim sizin. 10 dakika başladı.

    asu durmadan ağlıyordu. bu yaşında bunları yaşaması çok kötü birşeydi.

    asuyu dışarı çıkar elif. bunları görmemeli. dedim.

    elif asuyu dışarı çıkardı. onlar dışarıdaki odada bekliyorlardı. biz de ne yapıcağımızı tartışıyorduk.

    yiğit: benim bir ailem var. onları tekrar görmek istiyorum.

    dila: hepimizin ailesi var.

    arif: erkekler arasında kura çekelim.

    herkes birbirine baktı. bu fikir her ne kadar saçma gözükse de başka çaremiz yok gibiydi.

    yiğit: benim hamile bir karım var. bir çocuğum olucak. beni kuraya dahil etmeyin.

    alp: herkes kuraya dahil olucak. sadece erkekler. kaçmak yok.

    hamit burnunu kan içinde bırakan yiğite nefretle bakıyordu. ama kura olayını o da kabul etti. ben de kabul ettim.

    odalardan birinde bulduğumuz kitabın sayfalarını kopardık. yine farklı bir odada bulduğumuz bir kalemle isimlerimizi yazıp kurayı hazırladık.

    rastgele bir kağıt seçtik. kağıdı açtık.

    kurada alp çıktı.
    ···
  10. 35.
    +5
    kura sonucunu görünce alp'in gözleri korkuyla doldu. kura yapalım fikrini ortaya atan cesur gözüken çocuktan eser kalmamıştı. ama her ne kadar sesi titrese de farkettirmemeye çalışıyordu. erkek gibi davranmaya çalıştı.

    çabuk yap. hissetmek istemiyorum. ama bana söz verin. bu huur çocuğundan bunun acısını çıkarın.

    yiğit: böyle olmak zorunda değil. başka bir yolu olmalı.

    alp: başka bir yolu filan yok. yap işte. daha çok acı çektirme bana.

    alp benim buradaki ilk tanıştığım kişiydi. ayrıca çok da iyi anlaşmıştık. ona bişey olmasını istemiyordum.

    ben: yapma. bak adamla konuşabiliriz farklı şekilde anlaşa...

    sözümü mermi sesi böldü.

    hamit hızlıca silahı alp'e doğru doğrultup tetiğe basmıştı.
    ···
  11. 36.
    +5
    şu an bu varlığın sadece fiziksel özelliklerini söyleyebiliyorum. nasıl ve neden burda olduğunu açıklamam için bilmeniz gereken başka şeyler var.

    gördüğümüz şeyin bir insan olduğunu söylemekte güçlük çekiyordum. insan gibi iki eli, iki ayağı vardı. üzerinde hiçbir kıyafet yoktu ve üzerinde sayısız dikiş izi vardı. derisi resmen çürümüştü. kafasında saç yoktu. göz kapakları da yoktu. ağzından çenesine kadar olan kısım da yoktu. bu yüzden kana bulanmış dişlerini ve dilini görebiliyorduk. tırnakları çok uzundu. pençe gibiydi ve kanlıydılar.

    loş ışıkta gördüğümüz yüzü çok çirkindi. bizi görür görmez üzerimize koşmaya başladı.

    o an yaşadığımız korkuyu anlatmam mümkün değil. 'koşun!' diye bağırdım ve hemen asu'yu kucağıma alarak geldiğimiz yöne doğru koşmaya başladım.

    'o' çok hızlıydı. 'o'nun nefes alışveriş sesini, çığlık sesleri bastırıyordu. yıl çok uzundu, elbet yorulucaktık ama arkamıza bakmadan koşmaya devam ettik.

    asu'nun aplamasını duyabiliyordum. iki elimle kulaklarını olabildiğince sıkı kapatmıştım koşarken. çığlık seslerini duymasını istemiyordum. arkama baktım. 'o'nunla aramızda 10 metre kadar bir mesafe vardı.

    koştuk, koştuk ve koştuk.
    ···
  12. 37.
    +4
    hamit: işte bu yüzden anlatmadım. çünkü bana inanmıyacaktınız. küçük kız hatırlıyor. ama siz hatırlamıyorsunuz. bakın daha önce farklı insanlarla mahzene indim. hepsi öldü. bi tek ben hayatta kaldım.

    arif: sen... sen mahzene mi indin?

    hamit: evet

    arif: yalan söylüyor. bana mahzene inen kimse geri dönmedi demişti.

    hamit: çünkü bana inanmayacaktın. bakın mahzendeki 'varlığı' ben görmedim. ama mahzende tuhaf şeyler var. hayal bile edemeyeceğiniz şeyler. bakın neden hatırlamadığınızı anlamıyorum. ama daha önce yine burda tanışmıştık. tekrar karşılaştığımızda bi anda beni hatırlamamaya başladınız. hatta emreye beni hatırlayıp hatırlamadığını sordum ve hatırlamıyorum dedi. ben de bişeylerin tuhaf olduğunu farkettim ama böyle devam ettim.

    yiğit: bu adam deli. bağlı kalsın. bize zarar verebilir.

    dila: belki de burda yaşadıklarından sonra aklını oynatmıştır. burda yaşananları atlatmak kolay değil.

    hamiti bağladık.

    biraz dinlenmemiz gerekiyordu. biraz uyuduk. herkes sırayla nöbet tutuyordu. geri kalanlar uyurken birisi nöbetteydi. ne kadar uyuduk bilmiyorum. ama yeterince dinlendik.

    uyanmaya başlamıştım. gözümü açtım.

    elif: günaydın.

    ben: günaydın elif. gerçi sabah mı onu bile bilmiyoruz.

    gülümsedi.

    masanın üstünde silahı gördüm. içinde hala bir mermi vardı. silahı bir dolaba sakladım. göz üstünde olmamalıydı.

    aradan biraz zaman geçmişti. ağlamalar, sinir krizleri azalmıştı. herkes daha çok sakinleşmeye başlamıştı. ne yapılıcağını konuşuyorduk.

    mahzene inme fikri vardı. ama herkes söylentilerden dolayı korkuyordu.
    ···
    1. 1.
      -1
      Ayrac xd
      ···
  13. 38.
    +3 -1
    mассандра ve massandra kelimeleri her şarabın üzerini süslemekteydi.

    henüz burayı korkunç yapan şeyle tanışmamıştık. ama mahzen o kadar büyüktü ki yürüdükçe bitmiyecek gibiydi.

    korkarak ve sessiz bir şekilde tam bir saat kadar düz yolda şarapların ortasında yürüdük ve hiç bir farklılık olmadı. mekanın ne başı ne de sonu gözüküyordu hala. o kadar büyüktü ki anlatamam.

    asu yorulduğunu söyledi. asuyu kucağıma aldım ve yürümeye devam ettik.

    bir yarım saat daha yürüdük ve hala aynıydı. mассандра yazısını görmekten bıkmıştım.

    biz de yorulmaya başlayınca dinlenmeye karar verdik ve biraz oturduk.

    oturalı bikaç dakika olmadan bir ses duyduk.
    ···
    1. 1.
      -3
      Ya gibtir git hiç yazma
      ···
  14. 39.
    +4
    merdivenden inmeye başladık. çok karanlıktı önümüzü göremiyorduk.

    elif kısık sesle: emre en öndesin değil mi?

    ben: evet. basamaklara dikkat edin.

    elif: bişey görürsen söyle.

    böyle ara sıra konuşarak, korka korka, hiçbirşey görmeden uzun bir merdiven indik.

    sonunda merdiveni bitirmiştik.

    önümüzde dev duvarlarıyla, şişelenmiş ve fıçılanmış binlerce şarap vardı. içleri doluydu.

    yürümeye başladık. çok karanlıktı ama her fıçının üzerinde bir mum vardı. aslında tam olarak mum diyemem. sönmeyen ve farklı bir maddeden yapılmış bir mumdu. fazla aydınlatamıyordu. heryer hala karanlık ve loştu. ama bu ışıklar sayesinde az da olsa önümüzü görebiliyorduk.

    sağımızda ve solumuzda şişelenmiş ve fıçılanmış şaraplar varken biz de onların ortasındaki yoldan ilerliyorduk.

    arif şarap şişelerinden birini eline aldı. çok tozluydu. üzerinde tozu sildi.

    şarap şisesinin üzerinde Massandra yazılıydı.

    arif: bu çok eski. bilirsiniz şarap yıllandıkça değerlenir. 1775 yılında yapılmış. yani tam 219 yıllık. ne kadar değerli olduğunu tahmin edemiyorum.

    ilerlemeye devam ettik.
    ···
  15. 40.
    +3 -1
    kardeşim sözlüğe yeni üye oldum nasıl davranılır nasıl hitap edilir bilmiyorum ama lütfen bekletme daha fazla, yaz gelsin...
    ···
    1. 1.
      +1
      Yazmayı kesersen ip numaranı istisareye yatarak bulur seni o mahzende aslanlarla giberim huur cocugu diyeceksin panpa
      ···
    2. 2.
      0
      Yok be kardeşim öylede ağır küfür etmeyelim.. Selametle.. Allaha emanet..
      ···
  16. 41.
    +4
    mermi alp'in kafatasını delip geçti. alp'in beyin parçaları etrafa savruldu. arka tarafındaki duvar kan ve beyin parçalarıyla doldu. mermi kafatasının ön taraftan girip arka taraftan çıktı ve duvarda bir iz bıraktı.

    yiğit hamit'in yakasına yapıştı.

    ne yaptığını sanıyorsun sen huur çocuğu? bir yumruk daha attı. ''alp'in son sözünü söylemesine bile izin vermedin. kelime i şehadet getirmek isterdi belki. yukarıdan sizi bağladıkları ipleri getirin. bu adam gerçekten kötü biri.

    hamit:
    acı çekmesini istemedim.''

    yukarıdan ipi getirdim. çıkarken elifle asuyu gördüm. silah sesini duymuşlardı ve korkuyorlardı. asunun kulağını kapamıştı elif. asu ağlıyor, elif ise küçük kıza güçlü görünmek için ağlamamaya çalışıyor ama gözleri dolmuştu. elif'in kulağına eğilip hamit alpi vurdu. dedim.

    hamit'in elini ayağını bir sandalyeye bağladık. yiğit beni bununla yalnız bırakın. onu zorla konuşturacağım.

    asunun gözlerini kapadık. erkekler alpin cesetini topraklı odaya zütürdü. oradaki kürekle cesedi gömdük. arkasından çok ağladım. burada tanışmama rağmen çok iyi tanımıştım onu.

    aradan bir gün kadar olaysız geçti. bir gün boyunca konuşturmaya çalışmıştı hamit'i ama hiçbişey söylemiyordu. hamite işkence yapıyordu konuşturmak için. hamit işkenceden bitkin gözüküyordu. o odaya yiğit dışında kimse girmiyordu. yemeğini veriyorduk sadece.

    asuya hamit niye kötü biri dediğimizde ise cevap alamıyorduk. korkuyordu.

    bir günün sonunda yiğit artık çıldırmıştı. konuşmazsan yemin ederim kafana sıkarım son mermiyi diye silahı kafasına dayadı hamitin. sesi duyup odaya girdim. yiğitin gözü dönmüştü.

    engellemeye çalıştım. yiğit bana sen karışma dedi. ya anlatırsın ya da kafana sıkarım. bu son uyarım.

    hamit: tamam. anlatıcağım. yeter. sonra bana baktı ve dedi ki: ama emre dışarı çıksın. yalnız konuşalım.
    ···
    1. 1.
      0
      Amk kuru sıkıyla adamın kafası nasıl parçalandı bunu devamında bir yere bağlamazsan giberim herşey alpin oyunu falan çıksın gibtirme kendini
      ···
    2. 2.
      0
      Kurusıkı silah nasıl adam öldürüyo panpa? Onun dışında tutarlı ve güzel bi hikaye
      ···
  17. 42.
    +4
    o'nun ayak sesleri gittikçe yaklaşıyordu. gidicek yerimiz kalmamıştı. kızların çığlıkları ve ağlamaları ve gittikçe yaklaşan ayak sesleri ortamdaki gerilimi arttırıyordu. yolun sonuna geldiğimizi düşünmeye başlamıştım. hepimiz burada ölecektik. son bir güçle kapıyı yumrukladım.

    buse! eğer kapıyı şu an açmazsan hepimizi öldüreceksin.

    yine bir cevap gelmedi.

    sonra o'nu gördük.

    şu an yaşanmış olan şeyin yaşanmamış olması için elimden geleni yapardım. anlatırken bile bunu nasıl yazıcağımı bilemiyorum. bu hikayeyi anlatmak istememe sebeplerimden biri de budur. içimizdeki dağılışın ve bir arada duramamamızın en büyük sebebi de bu olaydı.

    yaşandı maalesef. o yüzden burayı es geçmem olmaz.

    ne mi oldu?

    arif dila'nın kolundan tuttu ve merdivenin en üstüne varmış olan o'nun üzerine attı.

    o dila'nın etini yiyip kemiklerini çiğnerken biz de yanından sıyrılarak, aşağı doğru koştuk.
    ···
    1. 1.
      0
      moruk iyi yazıyosun bayada hoşuma gitti ama çenesi olmayan bir varlığa kemik çiğnetmissin amk. azıcık tutarlı ol.
      ···
      1. 1.
        0
        dişleri ve diş etleri var. çenenin görünen kısmı yok.
        ···
      2. 2.
        0
        aklında nasıl bir şey canlandırdığını hala anlayamadım. betimlemelerini biraz uzun tutamazmısın? çenenin görünen kısmı nedir? sen aklında bir şey canlandırıyorsun ve onu bize geçirmeye çalışıyorsun. eğer ben yaratığın alt çenesi olmadığını düşünüyorsam senin o canlandırdığın şeyin bana geçmemesinden kaynaklanıyor. daha genişten al şu işi lütfen.
        ···
      3. 3.
        0
        Deriden bahsediyor sanırım
        ···
      4. 4.
        0
        Birader adam çenenin çıkık kısmından bahsediyor neyini anlamadın
        ···
      5. 5.
        0
        çenenin çıkık kısmı nedir onu da anlayamadım mesela. çene dediğimiz şey alt diş takımını tutan kemikdir zaten.
        ···
      6. 6.
        0
        Doğru söylüyorsun fakat adamın bahsettiği şu dışa doğru uzun kemik bazı insanlarda çok uzun oluyor hatta.
        ···
      7. 7.
        0
        o zaman cümle "ağızdan çeneye kadar olan kısım" olarak kurulmayacak işte. bana bunu daha detaylı betimlemesse ki yaptığına betimleme bile diyemem ben bunu anlayamam.
        ···
      8. diğerleri 5
  18. 43.
    +3 -1
    elif kütüphane odasındaydı. hamitle yiğit işkence yapılan odadaydı. diğerleri ise yemek masasının ordaydı. elifin yanına gittim. odada bir büyük bir kütüphane vardı. kitap doluydu her yer. içeride bir de yatak vardı. elif yatakta oturarak bir kitabı okuyordu. yanına oturdum.

    okuduğu kitap rusçaydı. aslında kitaplıktaki kitapların büyük bir çoğunluğu rusçaydı. geri kalanlar da türkçe, ingilizce ve almancaydı.

    rusça bildiğini bilmiyordum.

    elif gülümseyerek: bilmiyorum zaten. öyle inceliyordum sadece.

    şu an düşününce biraz tuhaf bir durumdu. odadaki yatağın varlığının ikimiz de farkındaydık.

    biraz sohbet ettik.
    sen iyi birisin sana güveniyorumdedi bana. ben de ona güveniyordum.

    bana sözün var unutma. kurtarıcaksın beni buradan.dedi ve gülümsedi.söz sözdür.dedim.

    elif:
    şaka yapıyorum çocuk değilim ben. beni sakinleştirmek için söylediğinin farkındayım.

    ben:
    inan bana elimden geleni yapıcağım.''

    içeriden gelen bağırma sesiyle sohbetimiz yarıda bölündü.

    yiğit: SAÇMALIK. bu saçmalıklara inanmamı mı bekliyorsun.

    herkes bi anda o odaya toplandı. hamit kan içindeydi. her zamankinden kötüydü. yüzü morarmıştı.

    yiğit: bizi tanıdığını söylüyor. hepimiz daha önceden tanışmışız ama hatırlamıyormuşuz. bizle dalga geçiyor resmen.
    ···
    1. 1.
      0
      Pampa kutuphanede yatak varsa bunlar masayi birlestirip niye yattilar amk yanlis anlama hikayen sariyo pnpa
      ···
    2. 2.
      +3
      Yatak var gibiş yok eksiiii
      ···
    3. 3.
      0
      Dangan Ronpa seziyorum panpa.
      ···
    4. diğerleri 1
  19. 44.
    +4
    mermi hamit'in tam kalbinden girdi. hamit anında yere yığıldı ve anında son nefesini verdi.

    hepimiz silahı ateşleyen kişiye doğru döndük.

    6 yaşındaki asu elindeki silahı hamit'e doğru doğrultmuştu.

    benim yüzümden..
    ···
    1. 1.
      0
      Devam panpa upupupupup
      ···
    2. 2.
      -1
      biride demiyorki küçücuk kız nasıl tasıdı sılahı ve vurdu diye ah mk salla
      ···
  20. 45.
    +1 -3
    asu'nun ağlaması içimde gizlenen korkuyu bastırmak için tek sebepti. 6 yaşında küçücük bir kız için en güvendiği insanın korktuğunu görmek nasıl büyük bir travma olurdu acaba?

    bu düşünceler aklımdan saniyenin onda birinden daha kısa bir süreliğine geçti. adrenalin seviyem o kadar yüksekti ki saniyeler içerisinde dakikalarca düşünebiliyordum.

    lakin o da neydi? ensemde hissettiğim nefes ölümden bile daha korkunçtu. arkama bakacak ne gücüm ne de cesaretim vardı.

    o korkuya rağmen bir an asuyu tuttuğumu hatırladım ve dıbına kodumun veledini geriye fırlatıp topuklarımı zütüme vurdura vurdura depar attım. inanırmısınız zütümde hala topuklarımın izleri var.
    ···