/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +29 -15
    yıllarca kimseye anlatamadım. anlatmamı istemediler. şimdi anlatıyorum.

    olay 1994 de yaşanmıştır. 20 yaşındaydım. sabah erken saatlerdeydi. bi bankta oturuyordum. elime gazetemi aldım. tarih 27 marttı. ortalık karışıktı, seçimler vardı.
    tansu çiller mi mesut yılmaz mı alıcak seçimleri diye heryerde tartışmalar dönüyordu. bi de necmettin erbakancılar vardı tabi.

    bi anda siyah bir araba durdu önümde. camlar simsiyahtı içerisi gözükmüyordu. cam aralandı ve bi el bana gel işareti yaptı. yüzünü göremedim ama adres sorucak heralde diye düşündüm.
    araca yaklaştığım anda arabadayla hiçbir temasta bulunmamama rağmen bilincimi kaybettim.
    ···
  2. 2.
    +9 -5
    Delirmemiz an meselesiydi hem olaylar hemde amsızlıktan kafayı yicektim kendi kendime bi plan yaptım herkes uyuduktan sonra elifi ve buseyi kaçırıp catur cutur gibecektim.

    Herkes uyuduktan sonra gizlice kizlarin kaldigi odaya girdim ki ne göreyim yiğit, elif, buse ve hamitin ceseti grup ciks yapıyolardı...

    ilk başta çok sinirlendim fakat hamitin zütü beni yumuşattı ve bende gruba katıldım. Yiğit hızlı refleksleriyle beni baştan çıkartıyodu.
    Biranda bi ses duyduk ve toparlanmaya başladık.

    Ses: "Emre vurri vallah beline kuvvet hewal" dedi. Testere reyizin verdiği gazla hamitin cesetini ters yatırıp düz gibtim. Ardından sarılıp uyuduk. Artık kendimi hamitin cesedine ait hissediyordum aramızda bi bağ oluşmuştu.

    Sabaha kadar gibiştik sabah bi sesle uyandık. Asu ağlıyordu hemen koştuk önünde bi kutu vardı hemen kutuyu açtım ki ne göreyim bir yannan üstünde de bir not "sakın mahzene inmeyin -yigit" gözlerimden yaşlar bosaldi yigit bizi kurtarmak icin yarragindan vazgecmisti.

    Şimdi intikam vaktiydi...
    ···
    1. 1.
      0
      hasdasdajh
      ···
  3. 3.
    +7 -7
    dikkatli bakınca kutudakinin silah değil devasa bir dildo olduğunu farkettik. sesin bizden istediği ise üzerine yalan makinesi çipi entegre edilen dildoyu "küçük kız haricinde" geri kalan herkese tek tek sokmamızdı.
    ···
    1. 1.
      0
      yapma lan huur 2. kez düştüm tuzağına vicdansız
      ···
    2. 2.
      0
      Abnsgdndvdbdkxb dıbına kodum ya shxhdmbxmx
      ···
  4. 4.
    +3 -10
    Çok şaşırmıştım.Şimdi deli gözüyle bakılan bendim. Elif bile bana karşı soğumuştu.

    2 gün boyunca ne yapmamız gerektiğini tartıştık. Fakat biz yerde otururken birden kapı açıldı.

    Gelen Yiğitti.

    Üstü başı kan içindeydi. Gözleri deli gibi dönüyordu. Bakışındaki o öfke artık yoktu. Sadece anlamsızlık vardı. Bize döndü ve Siz de kimsiniz? dedi

    Sonra kenarda oturan ve konuşmalardan hep uzak duran Dila'yı gördü.Aşkım şükürler olsun iyisin!

    Hepimiz Dila'ya döndük. Dila ise birdenAşkım inanamıyorum! diyerek kollarına atıldı yiğitin. Elifle birbirimize baktık. Elifin gözünde korku vardı.
    ···
    1. 1.
      0
      niye eksiledin kardeşim hem devam diyonuz hem de eksiliyonuzz
      ···
    2. 2.
      0
      krdş mal mısın aq yazan sen değilsin hemde niye eksiliyosun diyon
      ···
    3. 3.
      -1
      benim hikayem daha güzel amk ASdQ:WDq:SDÇ
      ···
    4. 4.
      -1
      1. yi yazmış gitmedi zannetmiş bir daha yazmış mal. Random gülmelerin farklı olmasından anlayabilirsiniz. Şarlok holmüs
      ···
    5. 5.
      0
      şerlok o kadar gerizekalı ki kelimeler farklıyken random lara bakmış. gibtir lan burdan amk malı
      ···
    6. diğerleri 3
  5. 5.
    +6 -5
    sonra hamit garip bi ses çıkararak ağzıyla zütünü yer değiştirdi. elifi içine alarak şarap mahzenine indi. onu kurtarmalıydım. hamit tam kaçacakken ve züt geçidi kapanacakken bende atladım ve beni de içine aldı. artık elifle yan yanaydık. birkaç saat sonra farkettik ki bizi midesinden sindirim sisteminin en alt kademesine doğru indiriyodu. lakin ağzıyla zütü yer değiştirdiği için yukarıdan çıktık ve elife bakarak koş dedim. aydınlık bi yere geldik ve elifin şaşkın şaşkın bana baktığını farkettim. noluyor demeye kalmadan yannanımın olmadığını farkettim arkama baktığımda hamit benim yannanı kendininkine eklemiş üzerimize doğru geliyordu. gelirken de bi yandan gibişe hazırlanıyomuş gibi eklenmiş yannanı yalıyordu. elif bana dönüp "seni ilk gördüğümde korkudan mı bilmiyorum ama pantolonundan fırlayan haşmetli yannanına hasta olmuştum, ben hamite gidiyorum" dedi. ne yaptığının farkında değildi hamitin yannanının görünen tarafı dışardaydı yalnız görünmeyen haşmetli tarafı ağzının içindeydi ve elif bunu bilmiyordu. aralarında birkaç adım mesafe kala hamit yannanı ağzından çıkarıp elifi aliens filmindeki gibi zütünden sokup ağzından çıkardı yannanı. korkmuştum ama aklıma bir fikir gelmişti. odalardan birinde boy aynası vardı ve insanı büyük gösteriyordu. aynayı hamitin yeni model yannanına doğru yansıtıp kendimi boydan boya koskoca bir yannan olarak göstermeyi başardım. elif can çekişirken bile bu tarafa ulaşmaya çalışıyordu. ağzından fısıldayarak "double penetration, gangbang" kelimelerini okuyabiliyordum. aynı zamanda hamiti de korkutmayı başarmıştım
    ···
    1. 1.
      0
      ağzıyla zütünü yer değiştirdi? AS:ÇDAÖSDm
      ···
    2. 2.
      0
      Ulan aq safsadfsadffsad sonradan gördüm ismini bin dıbına koyim senin :ASD:ASD
      ···
  6. 6.
    +4 -5
    devam gençler..

    Evet, yemek masasındaydık ve benim mahzene inme fikrim kızları korkutmuştu asu zaten ağlıyordu düşünsenize 6 yaşındaki bir çocuk birisini öldürmüştü..

    Dilara ve buse mahzene inme fikrine karşı çıkıyorlardı, elif ile ben ne kadar korksak da mahzene inmemiz gerektiğini söylüyorduk çünkü mahzene her giren canice ölüyor deniyordu ama mahzenin bir çıkış olup olmadığı ne belliydi?

    Karar vermiştik buse asunun yanında kalacaktı zaten buseyi inmeye ikna etmemiz çok zordu geriye kalanlar hep birlikte mahzene girecektik

    Arif ve ben erkek olduğumuz için önden gidiyorduk elif ile dilara ise arkamızdan geliyordu son kez arkamıza baktık ve merdivenin ucundaki kapıdan mahzene girdik..

    içerisi ilk başta çok karanlıktı ve birşey gözükmüyordu sonra bir bağırışla birlikte yukarıdan bir disko topu indi hamit alp ve yigit köpükler içerisinde birbirlerine gurup yapıyorlardı hallerinden çok memnunlardi o an arka gotumde bi sertlik hissettim evet bu herkesin konuştuğu içeridekileri öldürdüğünü sandığımız bir zenciydi, yarragi ise 35cmlik bir kobraydi insanları öldürdüğü doğruydu çünkü sabaha kadar arka gotumu parcalamisti ve ben zevkten adeta ölmüştüm kızlar ise fareleri yakalayan makine sandığımız iki başlı şarjlı dildo ile kendilerinden geçmişti arif ise farelerle birlikte sabaha kadar otuzbir çekerek iliklerine kadar boşaltmıştı, sana ne kadar teşekkür etsek az..

    teşekkürler joker <3
    ···
    1. 1.
      0
      Sen bari devam et panpa
      ···
  7. 7.
    +6 -2
    ses baya cızırtılıydı. ama ne dediği anlaşılıyordu. çok kalın bi sesti ve alaycı bi ses tonu vardı.

    alp bağırdı ''bizden ne istiyosun huur çocuğu?'

    ses güldü. benim evimdesiniz, ben olsam kelimelerimi dikkatli seçerdim.

    ses: sizden isteğime gelicek olursak...

    kameranın altındaki ekran bi anda çalışmaya başladı. gözlerim faltaşı gibi açıldı. kameraya bakakaldım. buse eli ayağı bağlı bi şekilde bir sandalyede oturuyordu.

    buse bizim üniversitedeki bir kız. arkadaşımdır. ders çıkışında topluca okey pişti filan oynardık.

    ben tam ağzımı açıcakken alp bağırmaya başladı.

    ''huur çocuğu! buse'nin kılına bile zarar verirsen seni öldürürüm''
    ···
    1. 1.
      +2
      Testere hesabı panpa
      ···
    2. 2.
      +4
      Sene 1994 küçük kamera hoparlör ve en önemlisi ekran ( büyük ihtimalle televizyon ve ince ) yalanını gibim
      ···
    3. 3.
      +1
      Oda da kapı pencere yoksa sizi nası soktular amk duvar mi örduler sonradan
      ···
    4. diğerleri 1
  8. 8.
    +7 -1
    kameranın yanında bir de hoparlör benzeri bi alet vardı. onun biraz altında da çok küçük bir ekran.

    kamerayı alpe gösterdim. elleri titriyordu korkudan ama bişey yapmamız gerektiğini biliyordu.

    avazı çıktığı kadar yardım edin kimse yok mu diye bağırmaya başladı. ağızlarımız bağlı değil, demek ki sesimizi duyuramayacak kadar uzak bi yerdeyiz.dedim.

    alp:
    peki bizden ne istiyolar?''

    hoparlörden bi anda bi ses geldi.

    hoşgeldiniz.
    ···
    1. 1.
      +3
      Hoşbulduk
      ···
  9. 9.
    +6 -2
    yiğit'in sinirden çılgına dönmüş olduğunu gözlerinden görebiliyordum. ama bişey diyemedi. o'nun kontrolündeydik sonuçta.

    hepimiz uzun masanın etrafına oturduk. masada 3 kişilik boşluk vardı.

    ses: bir misafiriniz olacak. başlamadan önce onu bekleyeceğiz. sakın yerinizden kalkmayın.

    uzaktan bir kızın ağlama sesleri gelmeye başladı. ayak sesleri duyduk. sonra odaya çok küçük bir kız girdi. bizi görünce utanmış gibi oldu. çok korkuyordu. gözleri ağlamaktan kızarmıştı. siyah uzun saçları vardı.

    arif:sen ne aşağılık bi herifsin küçücük kız bu.

    arif bağırınca kız korkmuş gibi oldu. hemen küçük kızı sakinleştirmeye çalıştım.

    ben:şşş. adın ne senin? kaç yaşındasın?

    kız ağlamaklı bir sesle: altı. boğazında düğüm varmışçasına yutkundu. ismim asu.

    altı yaşındaki bi kıza nasıl bunu yaşatabilirler.

    yiğit: bişey hatırlıyor musun?

    kız hamite doğru baktı. ve dedi ki:

    hamit abi çok kötü biri.
    ···
  10. 10.
    +6 -2
    kendime geldiğinde bi odadaydım. odanın kapısı veya penceresi yoktu. dört duvardı sadece. ellerim ayaklarım bağlıydı ama ağzım bağlı değildi. önümde bir adam daha vardı. kısa saçlı bi çocuktu. benimle aynı yaşlardaydı. uyandığımı görünce tedirgin gözlerle bana bakmaya başladı.
    kimsin sen? seni de mi kaçırdılar? dedi. korkulu gözlerle etrafa baktım. kaçırılmıştım.

    buraya nasıl geldiğini hatırlıyor musun? dedi. siyah araba olayını anlattım.

    bana da aynısı oldu. dedi. siyah bi araba gördüm ama yüzünü göremedim. burdan çıkmamız lazım. sana güvenebilir miyim?

    onun da korkusu gözlerinden okunuyordu. e-evet dedim. adı alpmiş.

    ben emre dedim.

    sonra gözüm odanın sol üst köşesindeki kameraya takıldı.

    bizi izliyorlardı.
    ···
    1. 1.
      +4
      Ardında içeriye bi adam geldi başında ayıcık kostümüyle gibini sallaya sallaya alpe doğru yöneltti 2 posta zütten 3 posta ağızdan girdi alpe alple işi bittikten sonra bana doğru yöneldi tam o sırada tekrar bayıldım sabah uyandığımda ağzımda bi yannan vardı ama sadece yannan bu alpin yannanıydı alpimin...
      ···
  11. 11.
    +8
    zaman kavramı konusunda emin değilim fakat aşağı yukarı 4-5 gün boyunca hiçbişey olmadı. bişeyler yapmak istiyorduk ama yapıcak bişeyimiz yoktu. kameralara seslenmeye çalıştık ama hiçbir cevap alamadık. balyozla duvarları delmeye çalıştık ama çok kalındı duvarlar. yukarıdaki delinen 2 duvar delinmesi için özellikle yapılmışlardı. ama diğer duvarlar hasar almıyordu. şarap mahzeni ise hamitle arifin bulunduğu taraftaydı. ama aşağı inmeye korkuyorduk. bi süre daha orada beklemeye karar verdik.

    herkes birbiriyle konuşarak vakit geçiriyordu. elifle sürekli gözgöze geliyorduk. çok canayakın bi kızdı. üzerimizdeki soğuk ve korku dolu hava kalkmıştı. ara sıra espri filan bile yapılıyordu. elifin gülüşü çok güzeldi. hele ki gözleri ağlamaktan kıpkırmızıyken gülünce daha da tatlı oluyordu.

    yiğitle beraber hamitle arifi bulduğumuz taraftaki odalara bakmaya, o odaları araştırmaya başladık. haritaya bakarak ilerliyorduk. mahzene iniş yerinde bir kapı ve merdiven vardı. orayı açmadık. toprak yerli bi oda vardı. yerler tamamen topraktı. bir de kürek vardı. kazmayı denedik ama hiçbişey bulamadık.

    birden hoparlörden ses gelmeye başladı. tüm hoparlörlerden geliyordu. herkes duyabiliyordu.

    aynı alaycı ses tonuyla:

    tekrar hoşgeldiniz. toplanmaya başlamışsınız sonunda. yemek masasının etrafına toplanın hepiniz. söyleyeceklerim var.
    ···
  12. 12.
    +7
    bir an afalladım. nasıl olabilirdi bu?

    ben:alp diye birini tanımıyor musun yani?

    buse: hayır.

    bunun tek bir açıklaması olabilirdi. alp hepimize yalan söylemişti. peki neden? onu yakın bir dost olarak görmüştüm. onu gömerken çok ağlamıştım.

    buseyi tanıyordu. ama kız kardeşim diyerek yalan söylemişti. belki de öyle söylemesini istemişti bizi kaçıran kişi. alp'i suçlayamıyordum. benim gözümde en masum kişilerden biri oydu.

    buseye hamitten bahsettik. alp'i vuranın o olduğunu da söyledik. hepimiz hamit'in başına toplandık.

    buse: ben.. ben seni tanıyorum. sen şu mahzendeki adamsın. arkadaşlarıyla aşağı inip sesi duyunca korkup kaçan, arkadaşlarına yardım etmeyi bile düşünmeden kaçan adamsın.

    hamit: sen bunu nerden biliyorsun?

    buse: önümde bir monitör vardı. herşeyi izledim. arkadaşlarının hepsi öldü. hem de canice öldürüldüler.

    hamit: biliyorum. sesleri duydum. yardım için gitseydim ben de ölürdüm.

    ben: ''ordaki insanları 'neyin' öldürdüğünü görebildin mi peki?

    buse: ''hayır. sadece etrafa fırlayan cesetler, el, kol ve vücut parçaları. kamera açısı bana o şeyi göstermeyecek şekilde koyulmuştu.

    konuşma bittikten sonra hepimiz yemek masasının etrafına oturduk tekrar. hamit hariç tabii ki. herkes yemek masasının etrafında buradan nasıl çıkacağımızı, neler yapıcağımızı konuşuyordu. asu bize alışmıştı artık. bize güveniyordu ve bizim yanımızda güvende hissediyordu. uykumuz gelmeye başlamıştı. yine yemek masasının etrafındaki sandalyelerde uyuduk.

    kütüphanedeki yatakta yatmamamızın sebebi, yatak taşınabilir değil yere bağlıydı ve yemek salonuna çok uzaktaydı. birarada durunca güvende hissediyorduk.

    uyandım. ne kadar uyudum bilmiyorum ama herkes hala uyuyordu. yine de ben uykumu almıştım. nöbetçi tutmamıştık bu gece çünkü hepimiz yorgunduk.

    konserve yemekten bıkmıştım. ama yapıcak birşeyim yoktu. kahvaltımı yapmak için konserve almaya gidiyordum ki bir tuhaflık farkettim.

    hamit sandalyesinde yoktu.
    ···
  13. 13.
    +6 -1
    artık 6 kişi kalmıştık: asu, elif, dila, ben, arif ve hamit.

    aradan biraz zaman geçti. yemek masasında oturup naapıcağımızı konuşurken bir gürültüyle irkildik. sanki birisi duvarı yumrukluyormuş gibi durmadan devam eden yüksek bir sesti.

    herkes birden kalkıp sesin geldiği yöne doğru yöneldi. elife sen asuyla ilgilen. dedim. geri kalan 4 kişi sesin olduğu yere gittik.

    ses bir kapıdan geliyordu. mahzenin olduğu taraf değil, daha önce araştırdığımız odalardan birinde kilitli olan bir kapıdan.

    kimsin sen? diye bağırdı arif.

    bir cevap gelmedi ama kapıdan aynı ses gelmeye devam ediyordu. kapıyı açmayı denedim ama kapı kilitliydi.

    sonra kapının üstünde asılı olan bez parçasını farkettik. burayı daha önce araştırmıştık ve onun daha önce orda olmadığına yemin edebilirim.

    içini açtık. içinde bir anahtar vardı. anahtarı kapıda denedik. kapı açıldı.

    önümüzde elleri, ayakları, ağzı bağlı bir kız vardı.

    buse.
    ···
    1. 1.
      0
      hasgibtiiiir.
      ···
  14. 14.
    +7
    hepimiz nesef nefeseydik ama hiç durmadık. insanlara tehlike anında aşırı güç geldiği rivayet edilir. seyit onbaşının tek başına o ağırlığı kaldırması da buna örnek verilir. o gücü hissedebiliyordum. yorgunluk hissetsem de bütün hızımla koşmaya devam ediyordum.

    geldiğimiz merdivenlerin oraya vardık. yorgunluktan ölüyorduk. hemen ordan sola döndük ve merdivenleri son hız çıktık. hala peşimizdeydi. benle asu en önde, arkamızda arifle elif, en arkada ise dila vardı. hepimiz yukarı vardık en sonunda. o'nun ayak seslerinden merdivenleri çıkmakta olduğunu anlayabiliyorduk. herkesin gözünde korku ve panik vardı. kapıyı açmayı denedim ama kapı kitliydi. kapıyı tüm gücümle yumrukladım.

    buse! buse! kapıyı aç!

    ama cevap veren olmadı.

    kapana sıkışmıştık.
    ···
    1. 1.
      +2
      Sen SEYiD ONBAŞI MISIN AMK?
      ···
  15. 15.
    +7
    bu cümle karşısında odada büyük bir sessizlik oldu. uzun süren acı verici bir sessizlik. bu lanet mahzende ne vardı?

    ben: neden? ne var bu mahzende?

    buse: sandalyeye bağlıyken önümde bir monitör vardı. şarap mahzenini gösteriyordu. oraya giren insanları izledim günlerce. hepsi bir hayvan gibi katledildi. ben 1 haftadır bunları izli.. cümlesini bitiremedi. ağlamaya başladı.

    hepsi geçti. artık bizimlesin. güvendesin. ağlama. dedim. sakinleştirmeye çalıştım. biraz otur, sakinleş. hepsi geçicek. dedim.

    buse bakmıyorken elif, dila ve arif'e elimle benimle gelin diye işaret yaptım. yan odaya geçtik.

    elif: sevgilin miydi?

    ben: ''ne? hayır sınıf arkadaşım. bakın önemli bir konu var. alp buse'nin abisiydi.

    elif bunu duyar duymaz olamaz dercesine iki elini yüzüne zütürdü.

    arif:
    napacağız?

    ben:
    söylememiz lazım.

    elif:
    bence de. bunu bilmeye hakkı var. ondan bunu saklayamayız.

    üçü birden bana baktılar.

    tamam, ben söylerim. ama biraz kendine gelsin.'' dedim. ve içeri geçtim.

    aradan bikaç saat geçti. buse biraz daha toparlamış gözüküyordu. koltukta oturuyor. başını öne eğmiş, yaşadıklarını unutmaya çalışıyordu belki de.

    yanına oturdum. bunları duyunca hamit'e zarar vermeye çalışabilirdi. hamit hala tek başına odada bağlıydı, buse'nin henüz hamitten haberi yoktu. o yüzden buse'nin öfkesine ben hakim olmalıydım.

    buse sana söylemem gereken birşey var. abinle yani alple tanıştım burada. ama maalesef bir kaza sonucu hayatını kaybetti. inan bana çok üzgünüm. elimden bişey gelmedi.

    buse şaşırmış bir ifadeyle bana baktı. ve dedi ki:

    benim bir abim yok ki.
    ···
    1. 1.
      +3
      rez yalnız senin bu entry için üye oldum harika gidiyosun lütfen hızlı yaz
      ···
      1. 1.
        +1
        ilk şukun da benden olsun panpa
        ···
      2. 2.
        0
        oo eyvallah bro
        ···
      3. 3.
        0
        Vay dıbına koyim seslerini duyar gibiyim
        ulan işte hayatta kimseye güven olmaz hikaye de olsa güzel bi ders oldu amk
        ···
      4. diğerleri 1
  16. 16.
    +7
    yiğit: ne demek gidemeyiz?

    arif: demek bilmiyorsunuz.. bakın siz sanırım burada yenisiniz. ben uzun zamandır buradayım. belki 2 hafta olmuştur, zaman kavramımı kaybedeli çok oldu. sizler burada gördüğüm ilk insanlar değilsiniz. kimle konuşsam şarap mahzeninden uzak dur diyor. söylentilere göre orada birşey var. yani birşeyin insanları avladığı söyleniliyor.

    ben:
    saçmalık.

    arif:
    oraya giden ve şahit olan insanlarla konuştum. aşağıdaki çocuk hamit de bunlardan biri. mahzene inmemiş ama arkadaşları inmiş. hiçbiri geri dönmemiş. söylentiye göre oraya giden insanlar paramparça insanlar görmüşler. insan tarafından yapılamayacak izler. hayvan izleri gibi.

    yiğit:
    bak gibiğin teki bizi kaçırdı ve odalara koydu. bu kadar. gerisi palavra.

    arif:
    bilemiyorum belki de bir aslan veya benzeri bir hayvandır. bunca insanı kaçırabilen bir aslanı da kaçırabilir öyle değil mi?

    beraber aşağı indik. hamitle tanıştık. iyi bir çocuğa benziyordu. kötü nihetli biri değil gibiydi. mahzeni sordum.

    orada bir makine var. ve birşey insanların o makineye zarar vermemesi için orayı koruyor. yani benim duyduğum kadarıyla.. şey.. emre, beni daha önce görmemiştin değil mi?

    ben:
    hayır, niye ki?

    hamit:
    yok bişey, tanıdık geldin sadece.''

    hamitle ve arifle bizim tarafa indik kızlarla ve alple tanıştılar.

    yemek masasının etrafına oturdu herkes. 7 kişiydik. 5 erkek 2 kız. arif yiğit ben alp hamit elif dila. elifin ağlamaları azalmıştı. herkes biraz daha sakinleşmeye ve mantıklı düşünmeye başladı.

    sohbet ettik. normalde yaptığımız işleri, okuduğumuz bölümleri anlatmaya başladık. herkes birbirini daha iyi tanıdı.

    haritayı okuduk topluca. şarap mahzenine inilmemesi konusunda uyarıyordu. oraya izinsiz gidenin ölüceği yazıyordu. orada bir 'avcı' olduğu yazıyordu.

    ve yine mahzende bulunan 'fareler için yapılmış bir makina'dan bahsediyordu.
    ···
    1. 1.
      +2
      Bu hikaye gavurların yaptığı Dylan Obrienin oynadığı labirent filmine çok benzemiyomu ?
      ···
    2. 2.
      0
      labirent mi kanka temmuzda 2 si çıkıcak çok güzeldi :D benziyor bu arada :D
      ···
  17. 17.
    +7
    yiğit bana sen benimle gel, geri kalanlar burda dursun. dedi. sonra da alp'e dönüp kızlara göz kulak ol. dedi. ikimiz merdivenlerden koşarak yukarı çıktık. bizim önceden bulunmuş olduğumuz odada bir adam vardı. elinde bir balyoz vardı. bizi görünce balyozu bize doğrultarak tedirgin bakışlarla:

    burayı delmem söylendi. sonraki adım ne? diye sordu.

    bizim indiğimiz balyoz deliğinin tam karşısında bi tane daha delik açılmıştı.

    yiğit: biz de senin gibi kaçırıldık. aşağıda 3 kişi daha var.

    adam: aşağıda bir adam daha var. o da kaçırılmış. buranın küçük bir haritası var elimizde. bilerek bulmamız için bırakılmış. odalardan birine saklamışlar. ayrıca burası hakkında bazı bilgiler yazıyor.

    adamın adı arifmiş. sakallı 20 li yaşlarında kısa saçlı bi tipti.

    cebinden haritayı çıkarttı. bize uzattı. haritayı aldık. incelemeye başladık.

    haritanın bazı bölümleri yoktu. ama anladığımız kadarıyla çok büyük bir yerdeydik.

    sonra haritada x işareti olan bir yer gördük. onların tarafındaydı.

    arif'e orayı gösterdik ve daha önce görüp görmediğini sorduk.

    evet gördüm, ama orası şarap mahzeni. oraya gidemeyiz.
    ···
  18. 18.
    +7
    alp yukarıda gördüğümüz monitörden bahsetti. buseyi kaçırdıklarını bişeyler yapmamız gerektiğini. gidip baktık. hala aynıydı. buse eli kolu bağlı boş bir odada duruyordu. hiçbiri buseyi daha önce görmemişti. busenin herkesin ortak noktası olabiliceğini düşünmüştüm ama yanılmışım.

    saatlerce boş boş durduk. elif sürekli ağlıyordu. sohbet ettik biraz zaman geçsin kendine gelsin diye. makine mühendisliği okuyormuş. dedim o bölümde kız olmuyor diye biliyordum. iki kız varmış biri oymuş. her cümlesinin sonunda gözleri doluyordu burdan asla çıkamayacağız diyordu.

    gözlerine baktım. elif buradan çıkacaksın. söz veriyorum. ağlama. dedim.

    çok kendimden emin söylemiştim. biraz kendine gelir gibi oldu. gözyaşlarını sildi.

    günü yemek odasında geçirdik. hepimiz aynı odada uyuduk. kızlar yemek masasının bi ucundaki sandalyeleri birleştirip uyudu. biz de diğer tarafının. aynı odada kalırsak güvende oluruz diye düşündük.

    uykumuz yukardan gelen bir gürültüyle bozuldu.
    ···
  19. 19.
    +4 -3
    Beyler devaaaammm

    Yigit bizi gormemisti. Bizde onu ve yanindaki 10 erkegi izlemeye karar veridik. 5 e 5 basket atıyolardı. Sanki birseyin bahsine girmisler gibiydiler hicbirsey anlamamistim izlemeye devam ettik.

    Yigit her basket attiginda takim arkadaslarina 40 yillik esi gibi sariliyordu. Sonunda mac bitti ve bahisin neyine oldugunu anladik...

    Bahis gotuneydi ve yigitlerin takim kaybetmisti. Karsi takimi daha dikkatli suzdugumde ise gozlerime inanamadim karsi takimda Lebron ceyms irving ceyms hardın kobe birent ve sitephin kuri vardi. Hepsi birden iddiayi kazanmanin verdigi mutlulukla 25 er cmlik malafatlarini cikarttip yigitin gotunu sempanze gibi gibtiler. Yigit zevkten kuduruyordu.

    O kadar olayi ilemeye dalmisizki arkamizdan dolanani gormemistik bu lebrondu soru bile sormadan bizi domaltip smaç atarak simmeye basladi beni gibine takip potadan potaya zipliyordu artik bizde onlardandik...
    ···
    1. 1.
      0
      Güzel hikaye bu bin gelmeyecek anlatmaya sen devam et
      ···
    2. 2.
      0
      Olum bu muallak sizi gibceğine ben gibeyim nası fikir
      ···
  20. 20.
    +2 -4
    bir anlık sinirle yiğitin yanına koşup huur çocuğu hani yardıma ihtiyacın vardı ? diye sordum. ne kadar mutlu görünsede suratındaki korkuyu sezebiliyordum.

    diğerleri oyuna dalmışken bana gizlice arkasını dönüp zütünü açtı. şempanze zütü gibi kıpkırmızıydı. "oynamayı bıraktığım anda ciğerime kadar sokuyorlar, kaçın canınızı kurtarın" dedi fısıldayarak.

    bir anda bir çığlık duyduk, ses eliften geliyodu. "o" enkazdan kurtulmuş üzerimize doğru geliyordu. birşeyler yapmalıydım. o anda aklıma basketbolcular geldi. kenarda duran oyuncu değişim tabelasını "yiğit out, 'o' in" şeklinde değiştirdim. "o" bunun farkında değildi ve ortamın şaşkınlığıyla olduğu yerde dikiliyordu, oynamıyordu. tam planımın yattığını düşünürken oyuncular "o"nun oynamadığını görünce canavar zütünü hunharca gibmeye başladılar. "o" ne kadar karşılık vermeye çalışsada 3 kişi kollarından tuttuğu için çürümüş zütünün gibilmesinden kurtulamıyordu.

    onlar bu işle meşgulken herkesi toplayıp sahadan dışarı çıktık. bu sefer bir kümesteydik. tavuklar çiçek açmış, ellerinde poaça..

    tavuklara yaklaşmadan bir sonraki odaya geçtik. elif yürümekten yorulmuş, üzerinde büyük delikler bulunan bir taşın üzerine oturmuştu. tam bizde oturalım diyecekken aslında onun taş olmadığını, bir penistus malafatus olduğunu farkettik. deliklerden çıkan malafatlar elifi kavradı ve deliğin içine çekiyordu. o an aklıma üniversitede gördüğüm dersler geldi. penistus malafatus homofobik canlılardandı. bu avantajı penistus malafatus'un üzerinde kullanmak üzere yanına yaklaşıp zütümü kabak gibi açtım. elife rezil olmak umrumda değildi bunu yapmalıydım. penistus malafatus benim kıllı zütü görünce bi anda elifi dışarı fırlattı ve beni yakaladı. malesef dersi zütümden dinlemiştim. penistus malafatus, çavuşus ailesindeki tek homofobik olmayan canlıydı. haşmetli yannanıyla zütümü giberken elif ardına bakmadan asu'yu da alıp oradan uzaklaştı. şimdilerde ise nişantaşında 23:00 - 04:00 arası travesti olarak çalışıyorum. nasıl kurtulduğumu sormayın uzun hikaye
    ···