Gerçi bende şaşırmıştım sandığımdan çok daha iyi bir kişiliği vardı. Üstelik ege şivesi ile değil istanbul Türkçe'siyle konuşuyordu.

Bu daha da garibime gitmişti fakat eski bir ağanın oğlu olduğu için iyi bir eğitim almış da olabilirdi.

Haftasonu evlerine gittiğimde sofrada bir tek kuş sütü ekgibti. Elinden geldiğince herşeyi hazırlamış ve pişirmişti. Bir erkeğin kapama yapıcak kadar becerikli bir aşçı olduğunu ilk defa görmüştüm.

Evin içi diğer evlere göre çok daha lükstü kasabada sıradan bir ev gibi dursada duvarlar tertemizdi ve heryerde süs gibi duran ama dua olan yazılar tablolar vardı. Evin zemini son derece güzel bir fayanstan yapılmıştı arka bahçeleri çiçeklerle doluydu üstelik arka tarafa gecekondu olmasına rağmen bir balkon da yapmıştı. Evin içinde ki mobilyalar kanepe ve divan değildi koltuklar vardı. Yatakları da son derece güzeldi. Anlıcağınız istanbulda bilr benim bulamadığım evi burda bu adam kendisi yapmıştı üstelik ayda 85 lira kazanarak.

Sofraya oturup konuşmadan yemeğimizi yedik. Sonra rakı içip içmediğimi sordu. Farketmez siz nasıl isterseniz ben ayak uydururum herşeye dedim. Gülümseyerek yanlız boğma rakıdır yakınlarda üzüm bağı olan bir ağabeyim kendi yapıyor rakıyı. Serttir anlıcağın bozmasın seni.

Gülerek karşılık verdim. Pekala sen kaşındın dedi. Sofrayı kurduktan sonra oturduk ve içmeye başladık ilk başlarda sakin bir şekilde benim hayatımı dinledi. Çok fazla soru sormuştu bende herşeyi anlatmaya başlamıştım.

Sonrasında ise işte böyle diye bitirdiğimde daha gençsin güzel bir hayatın olmuş dedi. Babamı öldüren ve hapse giren abim. Tecavüz ettikten sonra zorla evlenmek zorunda kalan bir babam vardı yani en taktan hayatlardan birini yaşadığımı düşünürken güzel hayat yaşamışsın demesi garipti.

Şuan onun hayatını anlatacağı bölüm gelmişti ve anlaşılan biraz daha içmesi gerekiyordu. Be yaşadığını duymak istiyordum evet ama pek güzel şeyler olmayacağı kesindi.

4 yaşına bastığında babası onu tütün ekmeye yollamaya başlamış. Daha küçük bir çoçuk olduğu halde koskoca adamlarla aynı tarlada aynı işi yapmaya zorlamışlar. Zoruna giden şey çalışmak değilmiş çalışmaktan hiç korkmamış ancak sürekli tarlada yavaş çalıştığı için saatlerce dövülüp üstüne işenmesi kanına dokunmuş.

Babası ne derse tamam diyip birebir yaparmış abisi ise kendisinden 5 yaş büyükmüş o 9 yaşına kadar bırakın tarlayı çapaya tütün ekmeye gitmeyi babasına sürekli karşı gelip şımarıklık yapıyormuş.

Babası muzaffer beye çok kötü davranırken abisine hiçbir zaman kızmamış. Bir ara tarlada ki dayaktan kaçmak için eve kaçmış. Eve geldiğinde babası falakaya yatırmış. Ayağının üstüne basamadığı halde ertesi gün yine tütün ekmeye gitmiş.

Abisi bütün gün oyunlar oynayıp kendine oyuncaklar yaptırırken muzaffer bey bütün gün dayak yiyip çalışmış. Bu 12 yaşına kadar devam etmiş. Bir kere olsun babasına karşı gelmemiş. Abisi köyden bir kızın ırzına geçmiş. Olaylar büyümüş baya babası suçu muzaffer beyin üstüne atmış ve eğer isterseniz evlendirebiliceklerini söylemiş.

Adam 12 yaşındaki çocuğun kızının nasıl ırzına geçtiğini düşünsede koskoca ağanın da yalan söylemeyeceğini düşünmüş. Kız düğünden iki gün önce intihar etmiş. Muzaffer bey kendisini suçlamış sürekli ben arada olmasam abim onunla evlenmek zorunda kalırdı ayşe ablayada bir şey olmazdı diye düşünmüş o zamanlar ama sonradan her halükarda babası abisi istemediği için bir kılıf bulup kızla onu evlendirmeyecekti.

Bu böyle devam ederken babası abisini şehre yollayıp eğitim görmesini istemiş ancak abisi haytalık edip okumamış. Bunun üzerine abisinin adını alarak okula muzaffer bey gidip lise okumuş. Diplomayı aldıktan sonra abisi o diploma ile öğretmenlik yapmaya başlamış. Muzaffer bey ise cahil laftan anlamayan saf biri olarak görülmüş köyde.

Abisi hep takdir edilirken muzaffer bey azarlanmış. Bu böyle devam ederken babası ölmüş. Babası öldükten sonra vasiyetname de ki mektupta kendisini babasının neden hiç sevmediğini öğrenmiş. Babası annesine gençken tecavüz etmiş annesi kendisini doğurduktan sonra babası ile evlenmediği için yükü tanıyamamış kendisi doğduğunda zaten üvey annesi hamileymiş ama çocuğunu düşürmüş. Düşen çoçuk yerine muzaffer bey o çocukmuş ve doğmuş gibi yerini almış. Yıllarca anne dediği kadının üvey annesi olduğunu babasının ise annesine tecavüz eden bri şerefsiz olduğunu öğrenmiş üstelik her gün kendisine işkence etmelerine izin vermiş.

Vasiyet sonunda öğrendiği son şey ise bütün mirasın abisine kaldığıymış.

Biraz daha içtikten sonra geç olduğu için müsade istedim saat 2,5 A yaklaşıyordu. Kalkıp evime geçtim uzun bir yol yürümek zorunda olduğum için bana eşlik etti yolun yarısına kadar sonra geri döndü.

Eve geçtiğimde ilk istediğim şey uyumaktı çok yorulmuş hissediyordum. Kapımın kırılacak gibi çalınması yüzünden uyandım.

Saat 5 e yaklaşıyordu. Kapıya elimde mumla yürüdüm ancak kapının arkasından gelen arapça bir sesle olduğum yerde donup kaldım.

Sakinleşmeye çalıştıkça kapının arasındaki ses giderek artmaya bağırmaya başladı en sonunda cesaretimi toplayıp besmeleyle kapıyı açtım. Kapının önünde mehmet bana bakıyordu ama gözleri alev gibiydi.

Gençler okuyanlar ses versin bi

Tamam lan çok ısrar ediyorsunuz yazacam yarın sabah yazarım hepiniz liselilsiniz zaten okulda yada okul çıkışında okursunuz ben kaçar hadi ben prim yapmam istediğiniz kadar sövün eğer istesem binlerce buna benzer hikaye yazardım bu daha hiçbirşey. Ben birisi rica etti başladım sonrada yazmak istemedim. Çok ilgi gösterdiniz diye geri başladım sonra baktım herkes yarım bıraktı diye gitmiş bende yine bıraktım şimdi geri geldim herkes yine rez almış sizde benle dalga geçiyorsunuz dıbınakoyayım