/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +112 -12
    1965 yılında Muğla Milas' a öğretmen olarak atanan i. A yöre sakinleri tarafından çocukları korkutması ve gece geç saatlerde ormanda insanların yolunu kesip paronarmal şeyler anlattığı gerekçesi ile jandarmaya ihbar edilip kasabadan gönderilmesi ve mesleki hayatına son verilmesi istenmiştir ancak bu ihbarlar gün geçtikçe artsa bile jandarma hiçbir şey yapmamıştır. Jandarmaya çok fazla dilekçe gönderilmiş ancak jandarma komutanı M. U ellerine dilekçe geçmediğini söylemiştir.

    Bütün kasabanın nerdeyse dilekçe yazdığını öğrenen komutan zabıtları tutan askeri saatlerce dövdüğü halde dilekçeleri neden kendisine vermediğini öğrenememiştir.

    Bir süre sonra i. A 'yı tutuklama kararı alan komutan 6 ay boyunca 1 alay askerle Milas çevresini aramasına rağmen bulamamıştır. Bulamadığı gibi 4 subayı 1. ayda ölmüştür. Biri üsteğmen diğeri asteğmen ve iki Çavuş olmak üzere 4 kişinin aramalar sırasında kaybolması üzerine bu seferde subayları aramaya başlamıştır. Aramaların 6. Ayında subayların 5 aydır ölü olarak i. A nın kaldığı eski lojmanda olduğu ortaya çıkmıştır.
    ···
  2. 2.
    +34 -2
    Komutanın siniri dinmek bilmez hale gelir. ilk başlarda kişilik bozukluğu yaşayan birisi olduğu düşünülen i. A cesetlerin bulunması üzerine bir seri katil olarak aranmaya başlamıştır.

    4 askerin bedenlerinde çeşitli yara ve morluklar teşhis edilmiş olup cenazeden önce otopsi raporu istenmiştir. Otopsinin sonucunun çıkması bir hafta sürmüştür.

    Askerlerin iç organlarının canlı iken iflas ettiği ve çok ağır bir darpa uğradıkları belirlenmiştir ancak vücutlarında ki kırık kemiklerinin üstünün morarmamasının yada bir darp izinin olmaması açıklanamamıştır.

    Bununla bitmemiş ve i. A nın seri katil damgası yemesinin sebebi de ortaya çıkmıştır. Askerlerin enselerinde A, R, i, M harflerinin kesici bir aletle yazılmış olduğu ortaya çıkmıştır. Aslında bu olayın garip tarafı ise yaraların öldükten sonra açılmasına rağmen kabuk bağlamış olmasıdır.
    ···
    1. 1.
      0
      bekliyorum
      ···
  3. 3.
    +33 -2
    Komutan dahada sinirlenmiş ve olayın aslını öğrenmek için günlerce çabalamıştır. Okumuş bir insanın bu devirde bu denli pgibopat hale gelmesi hele daha 24 yaşındaki birisinin bu kadar tecrübeli bir katil olması komutanı çok şaşırtmıştır.

    Komutan aramaların sonucunda hiçbirşey bulamamıştır. 4 askeri ile araçlarının arızalanması üzerine kaldıkları dağ evinde komutanın ölü bedeni bulunmuştur. Askerler ölecekleri güne kadar sadece şu cümleleri kurmuştur. " Sır geçmişte gizli". Askerleri n akıl sağlıklarının bozulmuş olması nedeni ile hastaneye yatırılmıştır. Aradan iki yıl sonra askerlerin 4 üde aynı saatte aynı dakikada hatta aynı saniyede ve aynı günde kalp krizi nedeni ile ölmüştür.

    Öldükleri gün istanbulda terkedilmiş bir gecekonduda gece insanları korkutan bir kadının olduğu söylentisi ile polis arama yapmıştır. Ortaya çıkan sonuç çok gariptir. Kadın insanları korkuttuğu söylenmiş olsada 2 ay önce evinde ölmüş ve yerde cansız kokan bir ceset olarak durmaktadır. Polis aramalar sonucunda oğlunun i. A olduğunu öğrenmiştir. Kadının evinde bulunan günlük ise daha bir gariptir.

    Neyse bunu bir kenara itelim komutanın ensesinde diğer subaylar gibi D harfi olduğu görülmüştür.

    Günlükten sonra harflerin " Marid" kelimesini oluşturduğu ortaya çıkmıştır.
    ···
    1. 1.
      +1
      salak olaya yanlış yerden bakıyorsun 6. ceset anan yanımda ensesinde d yazıyor madrid hayranı bir seri katilmiş bu
      ···
  4. 4.
    +36
    Polisin araştırması buraya kadar. Sonrasında sadece günlüğü tozlu raflara kaldırıp kapanmış bir dava olarak gösterilmiştir.

    Bir gazetecinin bu olayı araştırması üzerine hikayemiz günlüğün bulunması ile başlıyor. Polisten zor da olsa almayı başaran bayan gazeteci D. C günlüğü kitap haline getirmiştir. Ama kitap asla basılmamıştır. Ve bununla kalmadığı gibi gazeteci bulunamamıştır. Defalarca polis arama başlatsa bile 1982 yılından beri kayıp birisi olarak kalmıştır. Günlük hala istanbulda bir karakolda durmaktadır.

    Gelelim basılmayan o kitaba bir tanıdığım aracılığı ile günlükte yazan şeyleri öğrendim. Uzun zaman oldu ama okumanız gerçekten sakıncalı gerçek bir hikaye pgibolojinizi bozmak istemiyorum.

    Bu yüzden korkuyorum ama okumak istiyorum diyenler fazla merak iyi değildir okumayın. Korkmuyorum yada inanmıyorum diyenler okumaya devam edin.
    ···
  5. 5.
    +32 -1
    Tarih 1 Kasım 1965.

    Ben i. A Muğla Milas A atanmam üzerine burda bir lojmanda kalmaya başladım. Burası pek kalabalık bir yer değil. Ancak insanları çok sevecen ve iyi kalpliler. Kimseye zararları yok. Herkese yardım etmeye hazırlar. Genel olarak çoğunluğu mutlu insanlardan oluşuyor. Benim hikayem ise burda mutlu olmayan ilkokul öğrencim mehmet ile başlıyor.

    Mehmet kasabanın dışladığı bir adamın oğlu. Babası muzaffer adında bir duvar ustası. Genelde kasabadaki evlerin duvarlarını tamir ederken görüyorum. Onun dışında hiçbirşekilde evden çıktığını görmedim.

    Tuhaftır ki adam doğma büyüme bu kasabadan olduğu halde karısını kimse görmemiş. Aslında bazıları Mehmet'in evlatlık olduğunu söylesede bazıları evden hiç çıkmadığı ve kasabanın dışında yaşadığı için bir ilişkisinden haberlerinin olmamasını normal karşılıyor. Yani bir kadınla ilişkiye girdikten sonra kadın hamile kalmış ve çocuğu muzaffer beye bırakmış. Bir kısım buna inanırken diğer kısım ise Mehmeti evlatlık aldığına inanıyor.

    Muzaffer beyin babası kasabada çok sevilen bir ağaymış daha doğrusu köyün onun zamanında burası çok daha küçükmüş yaşlılar muzaffer beyin babasını anlatırken gözlerinin içi gülüyordu ama muzaffer beyin adını söylerken yada duyduklarında suratlarının asılması gözümden kaçmadı.

    Sevilen biri olmadığı kesin ama kimse neden sevilmediğini söylemiyor. Tek söyledikleri tekin biri olmadığı ve gerekmedikçe onunla fazla muhattap olmamam gerektiğiydi.
    ···
  6. 6.
    +25
    Muzaffer bey benim ilgimi çeken yada alakalı olduğum bir kişi değil ancak öğrencim mehmet sürekli babası ile sorunlarının olduğunu söylüyor ancak sorunlarının ne olduğunu sorduğumda ise ağzını bıçak açmıyor.

    Sınıftaki diğer çocukları korkutan bir göz rengine sahip. Bu devirde pek rastlanmayan güzel gözlere sahip aslında. Işığın gözlerine nasıl geldiğine göre değişiyor göz rengi. Ancak sadece açık mavi yada koyu mavi hal alıyor.

    Diğer öğrencilerim ise onunla kavga ettiklerinde gözlerinin kapkara olduğunu söylüyor. Gözlerinin renk değiştirmesi çocuklara ilginç geldiğini anlıyordum ancak Mehmet'in gözleri asla siyah renge bürünemez. Eğer çok loş bir mum ışığında uzak bir şekilde durursa belki ama gündüz her yer aydınlıkken bu imkansız.
    ···
  7. 7.
    +24 -2
    Çocukların bir şeyleri uydurmayı sevmesi ve muhteşem hayal güçlerinin ürünü pekte önemli değil.

    Günler böyle günleri kovalarken bugün tuhaf birşey oldu Mehmet'in babası ilk defa gelip benimle mehmet hakkında konuştu okul açılalı 2 ay oldu ve nerdeyse her veli her gün gelip öğrencisi hakkında bilgi alıp kahvede çocuğunun başarısı ile övünürken muzaffer bey ilk defa gelmişti.

    Gerçi garip bir adam pekte olağan dışı bir olay değildi bu. Asıl garip olan Mehmet hakkında bilgi aldıktan sonra Mehmet'le yanımda arapça konuşuyorlardı. Tanıdığım bir kaç arkadaşım arapça bilirdi. Ve onların konuşmalarını daha önce duydum. Bu kadar gür ve gırtlaktan gelen bir ses ile bir çocuğun arapça konuşması imkansızken mehmet beni korkutacak şekilde değişik bir seste konuşuyordu.

    Muzaffer bey benimle tokalaştıktan sonra fazla soru sorma Mehmete dedi. Bunu sert bir şekilde elimi sıkarak ve kaşlarını çatarak söylemişti.

    Köylünün tekin değildir sözleri aklıma geldi o an bir an duraksayıp istemeyerek tamam dedim.
    ···
  8. 8.
    +29
    2 Kasım 1965

    Mehmet bugün okula gelmedi. Muzaffer beyden çekinsemde evlerine gidip hasta mı diye baktım ancak. Muzaffer bey defol git öğretmen mehmet gitti gelmeyecek bir daha sözleri ile beni kovdu.

    Soru bile sormama izin vermeden suratıma kapıyı kapattı. Tekrar kapıyı çalmak istesemde iri yarı birisiydi. Kızması halinde beni fena şekilde brnzetebilirdi. Üstüne gitmek istemedim nede olsa öğrencektim neden gelmediğini elinde sonunda.

    Tarih 22 Kasım 1965

    Mehmet in sesi ile uyandım. Yanımda dikilmiş ve beni uyandırmaya çalışıyordu. Arapça konuşuyordu ama onu anlıyordum sürekli seni buraya yanıma alacağım diyordu.

    Öğrencilerin dediklerine önceden inanmamıştım ama Mehmet in gözleri gerçekten simsiyahtı. Uykumdan terler içinde uyanıp etrafıma baktım saat gecenin 3ydü.

    Karşımda ki duvarda yerde yatan keçi gibi bir şeyin gölgesi vardı. Ancak odamda keçiyi bırakın sinek bile yoktu. Üstelik yattığım kanepe kitaplık masa ve bango dışında bir şey yoktu ha bide halı vardı.

    O gölgenin odamdaki neyin gölgesi olduğunu anlamaya çalışıyordum ama bulamadım. Kalkıp gölgenin önüne geçtim ancak duvardaki gölge gitmedi.

    Tam o anda anladığım üzre keçi olan şey duvarda yürüyüp duvarın diğer duvara bağlandığı köşede kayboldu. Bütün kanımın çekilmesi yetmez gibi dilim tutuldu tel bir duayı bile söyleyemiyordum
    ···
  9. 9.
    +24
    O korkuyla sabaha kadar kuran okudum. Kuranı bulmam zor oldu 200 metre ileride ali abinin kapısını çalıp istedim. Buna cesaret etmem çok zor oldu. Ama yinede gitmeyi başardım. Gece kapkaranlık yolda kendi nefesimin sesini dinleyerek gittim.

    Gördüklerim ve rüyamdan sonra kulağa basit gelen 200 metre benim için dünyanın öbür ucuna gitmekten daha uzun sürdü.

    Ali abiye olanları anlatınca beni evine aldı adam ne kadar başımda bekleyip beni rahatlatmaya çalışsada hiç bölmeden sabaha ezanına kadar kuran okudum. Kuran okumamı bitirdiğimde ali abi uykulu gözlerle bana bakıyordu.

    Benim Kuranı yerine koymamı izledi. Sonra söze girdi bak abim bu muzaffer babası öldükten sonra para sıkıntısına girdi ağabeyi tüm mirası alıp kaçtı.

    Muzaffer uzun zaman boyunca bizim sayemizde aç kalmadı. Sonrasında ise duvar işçiliği yapmaya başladı zamanla usta oldu ama bu kafayı git gide kırmaya başladı. Bir zaman sonra da define avına girdi. Tek amacı istanbula giden abisini bulup onunla hesaplaşmaktı. Define avını gece yapmak kolay iş değildir. Olmadık bir şey musallat olur.

    Muzaffer bundan korktuğu için köye bir kadın çağırdı. Kadın çok bunak meymeletsiz bir şeydi konuşması yılanın sile gelmiş hali gibiydi.
    ···
  10. 10.
    +26
    Aylarca define aradı kimse ses etmedi babasının hürmetine ama köye bu kadın geldikten sonra bir uğursuzluk çöktü hamile kadınlar ve hayvanlar çocuklarını yavrularını düşürdü. Herkes birbirine sataşmaya huzursuzluk çıkarmaya yer aramaya başladı. Namazdan uzaklaştık dinden çıktık abdestsiz gezmeye başladık.

    Köydeki herkesin işleri bozuldu hayvanları öldü herkes evlerine çekildi. Koyu tak zütürmeye başladı. Geceleri kapıları birileri çalıyordu ama açınca kimse olmuyordu kapıda. Dışardan domuz kurt kedi köpek bir yığın hayvan sesi geliyordu halbuki Köydeki kedi köpek inek keçi hepsi ölmüştü.

    Arada bir yatak odamızda yengen ile yatarken pencerede konuşan birilerinin sesleri geliyordu. Cama tıklattıkları ve bana bak diyenleri oluyordu ama korkudan cesaret edemedik hiç.

    Muzaffer haricinde herkes bu haldeydi. En sonunda muzaffer ile konuşmak istedik ama muzaffer çoktan define işini bırakmış ve kadını göndermişti.

    Bizimle konuşup tekrar dine dönmemizi istedi başlarda kimse uymadı buna ama zamanla hepimiz yine düzeldik.

    Yeniden yaşantımıza döndük. Ölen hayvanların ve kaybedilen tüm hasatların yanan ambarın masraflarını muzaffer karşıladı. Muzaffer defineyi bulmuştu ama eski Muzaffer yoktu sanki yerine başkası gelmişti. Huzursuz eden o kadın gibi davranmaya başladı zamanla.

    Sonralarda Muzaffer in abisinin iflas ettiğini ve kaybolduğunu okuduk gazetelerde. istanbulda 6 tane kuyumcu açmış sonra 20 yıl işletmiş. Sonunda da bir günde bütün mal varlığı uçup gitmiş. Ailesi trafik kazasında ölmüş buraya gelirken kendisi de araçta olduğu halde kimde bulamadı onu.

    Muzaffer Sonralarda 7 yıl önce mehmet için bakıcı tuttu nerden geldiği belli olmayan bu çocuğu her gün benim hanıma bırakırdı. Bizim oğlanın süt kardeşi mehmet. ikiside nerden baksan hemen hemen aynı zamanda doğmuş.

    Mehmet yürümeye başladığında bizimle kalmayı kesti. Muzaffer yeniden yanına aldı. Diğer bebekler gibi ağlamazdı hep yatardı susup. Yürümeye ve konuşmaya başladığında bile çok hareketsizdi
    ···
    1. 1.
      0
      Burdan devam ederim
      ···
  11. 11.
    +27
    Çoçuk gibi değildi zekası sanki bebekken bile çok ileri gibiydi. Yani herşeyi anlıyordu. Bizim oğlan oyun oynarken oynarken buna vurmaya kalkardı bu kocaman adam gibi bizim oğlanı bir tokatla yere yapıştırırdı.

    Bunu bir ara benim hanım görmüş eline vurmaya kalkmış mehmet bunun üzerine arapça bir şeyler söylemiş benim hanım sesini duyunca çok korkmuş zaten o günden sonrada Mehmeti bidaha getirmedi muzaffer.

    Anlıcağın tekin değil derken kastettiğimiz şey buydu. Muzafferim abisi Ökkeş beye büyü yaptırdığı söyleniyor ama kesin bir kanıt yok.

    Mehmeti uzun zamandır görmedim ama anlaşılan o çoçuk normal bir çoçuk değil. Üç harflilerle bir alakası var. Eğer istersen bir hoca çağıralım o baksın duruma ne dersin?
    ···
  12. 12.
    +23
    Beyler normalde sabah ezanına kadar yazacaktım ama yarın iş var 8 de iş başı uykum geldi uyumadan gidecektim ama dayanamayacam. Şuan muhasebecilik yapıyorum merak ettiyseniz
    ···
    1. 1.
      0
      Tutuyor rez
      ···
    2. 2.
      0
      Rez panpa
      ···
    3. 3.
      0
      Rererez
      ···
    4. 4.
      0
      Hadi oç
      ···
    5. 5.
      0
      Sariyor yaz yaz
      ···
    6. 6.
      0
      yazzz yaz
      ···
    7. diğerleri 4
  13. 13.
    +13 -1
    Beyler it gibi çalışıyorum 7 de çıkıyorum işten anlayış gösterin biraz gece daha iyi oluyor anlatması zaten
    ···
    1. 1.
      0
      Tm knk bekliyoz
      ···
    2. 2.
      0
      Bekliyoruz
      ···
    3. 3.
      0
      bak 51 dakikan kaldı ona göre ha
      ···
    4. 4.
      0
      bekliyorum ha
      ···
    5. 5.
      0
      Beklirem
      ···
    6. 6.
      0
      Hadi panpa amk
      ···
    7. 7.
      +1
      Bu hikaye yatar
      ···
    8. 8.
      0
      Beklioz pnp
      ···
    9. 9.
      0
      Beklioz pnp
      ···
    10. 10.
      0
      Anani gibeyim godaman necmi
      ···
    11. 11.
      0
      yaw yarım bırakıcan yazma
      ···
    12. diğerleri 9
  14. 14.
    +13
    O sırada ali abinin eşi girdi içeriye gece ben geldiğimde çok garipsedi ama ben kuran okurken ali abiyle içeride konuşmuşlardı. Kahvaltıyı hazırlayacağını menemeni sevip sevmediğimi sordu.

    Sevdiğimi belirtecek şekilde gülümseyip kafamı salladım.

    O çıktıktan sonra odadan ali abi bildiği bir hocanın olduğunu söyledi. Eğer istersen ona haber gönderelim yada muharrem bugün şehre gidecekti eğer istersen onla beraber gider hocayı buluruz dedi.

    Gerek yok abi zannetmiyorum ben namazında niyazında biriyim bir gecelik bir şey sadece boş anımda korkuttular sanırım dedim.

    Ama ali abi sanki muzaffer bey hakkında daha çok şey biliyordu gibi geldi bana. içimde nedensiz bir şüphe oluştu. Normal bir şey gibi dinledi anlattıklarımı üstelikte tanıdığı hocanın olması Mehmeti sanki doğa üstü bir varlık gibi görmeside gözümden kaçmadı.
    ···
  15. 15.
    +8 -1
    Beyler ne deseniz haklısınız ana bacı karıştırmadan istediğiniz kadar sövün işlerim vardı biraz yazmaya başladım bitirecem bugün
    ···
  16. 16.
    +14
    Garip bir adamdı ali abi, biraz hayalperest birisiydi ama kötü biri değildi. Bildiği şeyler olduğu konusunda şüphelerim vardı evet ama zararı olucak birisi olduğunu sanmıyordum.

    Kahvaltıyı yaptıktan sonra her şey için teşekkür ettim. Evime geçip biraz dinlendikten sonra kahveye çıktım.

    Normalde namaz kılan yada kuran okuyan biri değilimdir aslında ama ali abinin anlattıkları çok abartılı geldi bana. Bende geçiştirmek için yalan söyledim.

    Kasaba hakkında anlattıklarına inanmakta güçlük çeksem de muzaffer bey garip biriydi. Yani onun hakkında ki bazı şeyler doğru olabilirdi ama mehmet ve diğer olanlar hakkında söyledikleri bana gerçek dışı geldi.

    Kahveye girdiğimde herkes herzamanki gülümseyerek karşıladı ilk başta benimle alakalı şeyler sorduktan sonra hepsi teker teker çocuklarının durumlarını sordu.

    Bu kadar ilgili olmaları hoşuma gidiyordu. Bu devirde çocukları okutmak isteyen insanlar zor bulunuyor.
    ···
  17. 17.
    +12
    Biraz oturduktan sonra muhtar Rüstem bey ile Ali abinin anlattıkları hakkında konuştum. Rıza bey yaşadıklarımı da ali abinin anlattıklarını da sabırla dinledi ama sorular sormaya başladığımda asabi cevaplar verip geçiştirdi.

    Bir şey öğrenemedim kasaba hakkında. Fakat birden bu sevecen insanın asabileşmesi beni korkuttu. Kafamı ne kadar kurcalasada bu şeyler benim ilgimi çeken şeyler değildi.

    Daha fazla kurcalamak istemiyordum fazla merak iyi değildir derler başıma bir iş gelmesindense bazı şeyleri bilmesemde olur.

    Haftasonu benim için sıkıcı geçmişti. Okul olmayınca bu kasabada yapacak bir şey bulamıyordum. Öyle böyle derken pazartesi sabahı okula geçtim öğrencilerin yoklamasını alırken mehmet adı okunduğu anda içeriye girdi ve burdayım öğretmenim dedi.

    Rüyamda gördüğüm çocukla alakası bile yoktu şu duruşuyla. O günün derslerinde baya neşeli bir hali vardı Mehmet'in bu böyle bir hafta devam etti. Mehmet arkadaşlarıyla da iyi anlaşıyordu. Bir anda değişmişti.

    Cuma günü sınıf dağılınca mehmet hala oturduğu yerden bana bakıp gülümsüyordu. Neyse gülüyorsun bakalım dediğimde beni ürküten sesi tekrar duydum. Yine arapça konuşmuştu ve bana yine aynı şeyi söylüyordu benim yanıma geleceksin.
    ···
    1. 1.
      0
      Fazla merak züte yarak
      ···
  18. 18.
    +10
    Bütün kanım çekilmiş ve içimde büyük bir korku oluşmuştu. Mehmet o sırada yanıma gelip öğretmenim iyi misiniz korkutuyorsunuz beni dedi.

    Hala korkarak ona bakıyordum. Delirmeye başladım sanırım. Olmayan şeyler görmeye başlamıştım. Mehmeti başımdan gönderdikten sonra dışarı çıktığımda muzaffer bey yanıma gelip Mehmet'in durumunu sordu.

    Hala içimde ki korkuyu atamamıştım ve elimden geldiğince onlardan uzak durmak istiyordum. Yine de bozuntuya vermeden Mehmet'in son haftalardaki büyük değişimini uzunca anlattım. Güler yüzlü bir şekilde bizim çocuktan bişey olur mu dersin hoca dedi.

    Bu adamın gülümsemesi bile tuhaftı. Bende gülümseyip neden olmasın çok zeki bir çoçuk eğer hedeflerinden vazgeçmezse çok büyük adam olucak dedim.
    ···
  19. 19.
    +10
    Mutlu olmuştu. Yüzünden belli oluyordu. Biraz daha mehmet hakkında konuştuktan sonra beni hafta sonu evine yemek yemeye davet etti.

    Ne kadar korksamda kabalık etmek istemiyordum ama yinede duraksamamdan sıkılmış olmalı ki.

    Soğuk bir insan olduğumu ve köylülerin hakkımda söylediklerini biliyorum öğretmen, redderseniz anlayışla karşılarım dedi.

    Yok ben sadece beklemiyordum şaşırttı beni ama çok mutlu oldum mutlaka gelirim muzaffer bey dedim.

    Yine keyiflendi cebinden çıkardığı sigarayı yakıp eğer işiniz yoksa kahveye geçip çay içelim buyrun dedi. Uzak kalmaya çalıştıkça o bana daha da yaklaşıyordu ve bu beni huzursuz ediyordu.

    Yinede istifimi bozmadan kahveye doğru onunla birlikte yürümeye başladım. Kabalık ettim özür dilerim diyip cebinden sigarasını çıkarıp ikram etti. Bafra içiyordu. Yatılı lisede kaçak olarak gelen parlementleri içtiğim günler geldi aklıma.

    Yılda bir paket alırdım yine de zor biterdi. Hayatım boyunca sigara içmek saçma gelmişti bana. Bir tane sigarayı paketten çekip teşekkür ettim. Kibritle sigaramı yaktı.

    Sandığımdan daha acı gelmişti. insan bile bile niye zehir içer hala anlamış değilim. Yüzümün değişmesini görünce anlaşılan sigarayla aranız pek iyi değil öğretmen bey dedi.
    ···
  20. 20.
    +10
    Nadiren ikram edildiğinde nezaketen içerim. insanın bile bile zehir içmesi bana hep garip gelmiştir. Ancak alışkanlıklardan kurtulmak kolay değildir sizlerin üstüne de pek gelmek istemiyorum diyip gülümsedim.

    Sigaranın yararı olmadığını düşünmenizi anlayışla karşılıyorum lakin rahatlatıcı bir etkisi var bunu göz ardı etmeyiniz. Ben bunca derdimi bu zıkkımı içerek hafifletmeye çalışıyorum ama artık oda bana yük olmaya başladı.

    Maddi konuda mı diye sordum. Yani evet git gide pahalı hale geliyor her gün iki paket sigaraya 50 kuruş veriyorum ayda 15 lira mı zütürüyor. Zaten ayda en yoğun olduğum dönemde bile 85 lira zor kazanırken nerdeyse dörtte birini sigaraya veriyorum.

    Bırakmayı denediniz mi daha önce peki diye sordum. Yani bir kaç defa bıraktım ama tekrar başladım onlada olmuyor onsuz da olmuyor arada kaldım.

    Kahveye geçtiğimizde uzun uzuna sohbet ettik herkes şaşırmıştı benimle muzaffer beyin bu denli iyi anlaşmasına
    ···