/i/Swf

    başlık yok! burası bom boş!
  1. 21.
    0
    he amk he.
    ···
  2. 20.
    0
    yalan.avi
    ···
  3. 19.
    0
    Rezerved
    ···
  4. 18.
    0
    reserved
    ···
  5. 17.
    0
    reserved

    edit: vayy amk gerçek ya da değil bundan güzel film olurdu
    ···
  6. 16.
    0
    amk hep zaten en heyecanlı yerinde biter.. gibtir züt seni
    ···
  7. 15.
    0
    reserved amini gibiyim kanim çekildi
    ···
  8. 14.
    0
    14 Ağustos'tan deprem gününe kadar Nazarlı köyüne ait hiçbir belge bulunmuyor. Deprem günü yetkililerce ulaşılan Nazarlı köyü, sadece yanmış evlerden ve ve arazilerden oluşan bir harabe şeklinde bulundu.

    Nazarlı köyünün mezarlığının bulunduğu arazide ise yuvarlak siyah bir krater bulundu. Yaklaşık 22 metre derinliğindeki oval kratere neyin sebep olduğu anlaşılamadı.

    Devlet 1 Eylül 1999'da kaos ortamından yararlanarak Nazarlı köyüne giden girişleri kapattı ve orayı ağır doğal afet bölgesi ilan ederek arazi için yerleşime uygun değil kararı çıkardı. Ölenler için temsili bir mezar yapıldı.

    Bugün bile mezarların boş olduğunu yakınları dahi bilmiyor.
    ···
  9. 13.
    0
    15 Ağustos 1999 saat 17:42 de komutanlığının Nazarlı köyü ile kayıtlı son iletişimi 5 dakikalık bir konuşmadır. Konuşma şu şekilde belgenmiştir.

    Çağrı gönderen: Selin Tura, Nazarlı ilköğretim okulu Matematik öğretmeni.

    Alınan: Semerkaya Jandarma Komutanlığı, Binbaşı Yavuz Bozkurt.

    [Telefon Konuşması Başlangıcı]

    Binbaşı Bozkurt:

    "Semerkaya Jandarma Komutanlığı.."

    [arkaplandan gelen bir cızırtı]

    Binbaşı Bozkurt:

    "Alo?? Alo?"

    Selin Tura:

    "Alo... alo beni duyuyor musunuz?"

    Binbaşı Bozkurt:

    "Evet , sizi duyabiliyorum hanımefendi, kiminle görüşüyorum?"

    Selin Tura:

    "Selin Tura... benim adım Selin Tura... Nazarlı köyünden arıyorum... Lütfen... Lütfen yardım edin... Lütfen... "

    Binbaşı Bozkurt:

    "Lütfen Hanımefendi sakin olun... Orda neler oluyor? Ne durumdasınız?"

    Selin Tura:

    "Geçen gece... geçen gece geri geldiler."

    Binbaşı Bozkurt:

    "Hanımefendi, sakin olun lütfe-"

    Selin Tura:

    "GEÇEN GECE GERi GELDiLER! HEPSi! HEPSi!"

    [şahıs ağlamaya başlıyor]

    Binbaşı Bozkurt:

    "Lütfen sakin olun ve tane tane konuşun, kim geri geldi?"

    Selin Tura:

    [ağlayarak] "Herkes"

    Binbaşı Bozkurt:

    "Herkes mi?"

    Selin Tura:

    "HEPSi!! Hepsi ateşin içinden geldi... "

    Binbaşı Bozkurt:

    "Nasıl yani herkes? Herkes kim?"

    Selin Tura:

    "Oğlum... Dün gece oğlumu gördüm... Sokakta yürüyordu. Yanmıştı... Derisi yanmıştı, suratı simsiyahtı... yanmıştı yanmıştı yanmıştı... "

    [şahıs yeniden ağlamaya başlıyor]

    Binbaşı Bozkurt:

    " Hanımefendi, dediklerinizi anlayamıyorum. Herkes geldi demiştiniz."

    Selin Tura:

    "SAĞIR MISIN APTAL HERiF? HERKES iŞTE! Ölen, kaybolan herkes... Hepsi geri geldi ve bizi arıyorlar... Bizim ismimizi çağırıyorlar. Bana seslendi
    bana artık yürüyebildiğini söyledi, evin etrafında anne diye sayıklayarak geziyor. "Anne... Nerdesin anne?" ... Ona arabalardan uzak durmasını
    söylemiştim. O benim herşeyimdi! Ona... "

    Binbaşı Bozkurt:

    " Şuan nerdesiniz? Güvende misiniz? "

    Selin Tura:

    "Diğer herkes gibi saklanıyorum... Dola... Dolaptayım. Kapıları kitledim, pencereleri kapattım. Bazıları onlara kapısını açtı. Allahım
    çığlıklar, o çığlıklar... Kapıyı açanlara ne oldu bilmiyorum ama evlerini birden ateşler alıyor. Yanıyorlar sanırım... Canlı... Onlar canlı ca-"

    [şahıs birden konuşmayı bırakıyor , ve yerini sessizlik alıyor]

    Binbaşı Bozkurt:

    "Hanımefendi? Selin hanım? Orda mısınız?"

    Selin Tura:

    [sessizlik]

    "O.. o geldi... Camın önünde, içeri bakıyor...

    [arkadan cam kırılma sesi geliyor]

    "içerde... içeri girdi... "

    Binbaşı Bozkurt:

    "Selin hanım lütfen sakın ses çıkarmayın... Sakın ses çıkarmayın... Olduğunuz yerde kalın."

    Selin Tura:

    [ arkadan "Anne? Anne? Anne burda mısın?"]

    içerde... o burda... [ şahıs sessizce ağlamaya başlıyor.]

    [arkadan yere sürten ayak sesleri duyuluyor]

    ["Anne... anne nerdesin? Saklambaç mı oynuyosun?"]

    [ayak sesleri yaklaşıyor ve hızlanıyor , ardından bir kahkaha duyuluyor.]

    ["işte seni buldum!"]

    Binbaşı Bozkurt:

    "Selin hanım!? Selin hamın?!"

    [TELEFON KONUŞMASININ SONU]
    Tümünü Göster
    ···
  10. 12.
    0
    reserved
    ···
  11. 11.
    0
    14 Ağustos 1999, saat 21:48 'de günün ilk araması geldi, yangınların köyün sınırına kadar geldiğini belirten Halife Samancı, ateşin köyün girişindeki çoğu telefon kablolarını içine aldığını ve köydeki çoğu telefonun artık çalışmadığını belirtti. Köy halkının akıbeti sorulduğunda kayıtlara geçen cevabı "Geri ... geri geldiler... Herkes evinde, kimse dışarı çıkmıyor, ateş var duman yok. Dı... dışar... dışardalar. Kapıyı açmıyoruz.". Dışarda olanların kim olduğu sorulduğunda cümle bitmeden telefon hattı kesildi. 14 Ağustos 1999'da kayıtlı tek belge bundan ibaret.
    ···
  12. 10.
    0
    13 Ağustos 1999, sabah 05:19 'da 51 yaşındaki Tamer Şerbetçi arayarak köyün doğu kısmında gökyüzüne kadar ulaşan bir yangın olduğunu belirtti. Yangının kuvvetiyle köyün neredeyse gün ışığı altında gibi olduğunu ekleyen Şerbetçi ateşlerin kuzeye doğru ilerlediğini ve ateşim siyah gökyüzünden çıktığını söyledi. O gün komşu köylerde ve yakın yerleşkelerde yangına dair tek bir ihbar olmadı.
    ···
  13. 9.
    0
    Ertesi sabah 12 Ağustos 1999'da gelen telefon konuşmalarından durumun kritik olduğu kaydedildi. 11 Ağustos gecesi, gece yarısından sonra köyde bulunan 217 çocuk kayıplara karışmıştı. O gün komutanlıkla 412 telefon görüşmesi kaydedildi. Herhangi bir yardımda bulunamayan Jandarma Komutanlığı arayanlara evlerinin içinde kalmalarını ve çocukları bulmak için herhangi bir girişimde bulunmamalarını tembih etti.
    ···
  14. 8.
    0
    11 Ağustos 1999, 11:45 te omutanlığa gelen aramada Selmiye Açıklı kızının evde babasıyla konuşmaya başladığını belirtti. Ardından kocası, yani Hasan Açıklı'nın 3 yıl önce bir traktör kazasında vefat ettiğini belirtmesinden sonra kızı Nazlı'nın dışarı çıkıp "onlara katılmak" istediğini dillendirdiğini söyledi. Kızının sesi arkadan duyulduğunda telefon hattı kesildi. Aradan geçen 12 saat içinde tam olarak 128 benzer telefon görüşmesi kaydedildi.
    ···
  15. 7.
    0
    10 Ağustos 1999, 08:14 ' te gelen bir arama ile köyün muhtarı Kemal Gözgören köyün üstünün tamamı ile kara madde ile kaplandığını ve artık tamamiyle karanlıkta olduklarını belirtti. Dün akşam güneş battıktan sonra bir daha doğmadı sanki diye ekleyen muhtar acil arama kurtarma ekiplerinin olay yerine intikalini arz etti. Saat 10:15 te komutanlık Eskişehir hava üssünü arayarak araştırma için bir helikopter gönderilmesini istedi. Helikopter bütün Kocaeli bölgesinin üzerinde tarama yapmasına rağmen Nazarlı köyüne görsel temas sağlanamadı.
    ···
  16. 6.
    0
    9 Ağustos 1999, saat 07: 34'te Assubay Kadir Sarman telsizle komutanlığa ulaştı ve Nazarlı'ya giden tek yolu takip etmiş olmasına rağmen kaybolduğunu belirtti. Detaylı raporunda hiçbir yol ayrımının olmadığını ve direksiyonunu bile kırmadığını söyledi. Saat 09:52'de 10 adet araçtan oluşan bir devriye takımı oluşturuldu ve Nazarlı köyüne doğru yola çıktı. Geri dönen her devriye birimi aynı raporu verdi, tek giriş yolu olan bu köye her şekilde ulaşmayı denemişler ve hepsi kendilerini ya Nazarlı köyünün arkasındaki tepede bulmuşlar ya da bir şekilde Sermen kaya'nın girişine çıkmışlardı.

    Günün ilerleyen saatlerinde gelen bir telefonda köy halkından olan 72 yaşındaki Nazmiye Kılınç yan evde yaşayan ailenin 2 çocuğunuda alarak köyden kaçtıklarını ve bir daha geri gelmediklerini belirtti. Hiç bir devriye aracı yolda ne bir insan ne de bir araca rastladığını rapor etti. Dağdaki koyunlar kendi kendine otluyor, Nazarlı'nın hemen hemen 2 km dışında bulunan kuyunun başında kovalar sahipsiz bir şekilde duruyordu. Aynı gün telefonlar gelmeye devam etti ve köy halkı gökyüzünde bulunan kara maddenin bütün köyün üzerini kaplamaya başladığını ve gökyüzünün artık hemen hemen görünmediğini belirtiyordu.
    ···
  17. 5.
    0
    Yetkililer Nazarlı köyüne ulaştıklarında kayıtlara geçen ifadeyle Nazarlı köyü "yok olmuş" tu. Nazarlı köyünün bulunduğu arazide artık yanmış çalılar ve ağaçlardan başka hiç birşey yoktu. Eskiden evlerin ve yerleşim yerlerinin bulunduğu yerlerde artık sadece alevden köz olmuş simsiyah tahta ve kerbin yığınları vardı. Ancak bu yığınların içerisinden bir tane bile insan cesedi çıkarılamadı. Yapılan testler ve araştırmalar sonuç vermedi. Nazarlı köyünün 635 sakini kayıp ilan edilerek 12 günlük bir arama çalışması başlatıldı. Ancak 12 günün ardından ana yerleşkelerde gerekli personel ihtiyacı karşılanamadığı için arama geri çekildi ve Nazarlı köyünün 635 sakini deprem kayıpları listesine yazıldı. Köyün depremde oluşan bir volkanik patlama nedeniyle yandığı belgelenirken 17 Ağustos tarihinden önce olan 8 günlük belgeler imha edildi.

    Ben o belgeleri imha etmekle görevli olan memurum...

    Anlatılmaması ve bilinmemesi gerek bu günlükleri daha fazla bir yük olarak sırtımda taşıyabileceğimi sanmıyorum. Bu anlatacaklarım, depreme kadar 8 gün boyunca Nazarlı köyünde yaşanmış açıklanamayan olaylar.

    8 Ağustos 1999 sabahı Samet Karakaya adlı bir köylü en yakın kolluk kuvveti olan Semerkaya Jandarma Komutanlığını aramış ve gökyüzünde garip siyah , yuvarlak bir karartının dönerek yavaş yavaş büyüdüğünü rapor etti. Aradan bir 15 dakika geçmeden komutanlık bir anda Nazarlı köyünden aynı vaka ile ilgili onlarca telefon almaya başladı. Ertesi sabah olayı kontrol etmesi için devriye birimlerinden birinin gönderilmesine karar kılındı.
    ···
  18. 4.
    0
    24 Ağustos 1992. Kocaeli civarında Nazarlı adlı bir köyün ortadan kayboluşuyla alakalı telefon konuşmaları, kayıtlar ve belgeler. Nazarlı köyünde sabit bir kolluk kuvveti olmadığından polis ile yapılan konuşmalar en yakındaki yerleşim yeri olan Sermenkaya Beldesi Jandandarma Komutanlığına aittir.

    17 Ağustos 1999, 06:32 ' sabahı Marmara Bölgesi neredeyse tüm Türkiye'yi sarsan bir depremle uyanmıştı. 7.9 şiddetindeki bu deprem neredeyse tüm batı tarafından derinlikle hissedilmişti. Hatta ülkenin doğu kısımlarında bile paniğe yol açmıştı. Depremin tam merkezi Kocaeli yakınlarında olan Nazarlı köyü olduğu tespit edilmişti.
    ···
  19. 3.
    0
    kayıtlar şu şekilde devam ediyor gençler
    ···
  20. 2.
    +1
    En korkunç hikayeler hiç bir zaman cinler, hayaletler, canavarlar veya şeytanlardan oluşmaz. En korkunç romanlar her gün alışık olduğumuz değerlere ve varlıklara saldıran, bizi onlardan uzaklaştıran hikayelerdir. Bir gün uyuduğunuz yataktan hiç olmadık bir sebeple bir daha ayağa kalkamayacağınız aklınıza işlenirse. O hikaye, sonsuza kadar sizinle yaşar.

    O yüzden bu hikaye korkunç değil. Bu bir köyün hikayesi daha doğrusu bir köyün günlüğü. Bu hikaye, kapalı kapıların ardında yetişkinlerin konuştuğu cinsten bir hikaye. Bu hikaye sizinle ömür boyu kalmayacak ama her konusu açıldığında insanlar konuyu kapatmaya çalışacak.
    ···