kayıkla soğuk topraklara gidiyoruz

Uçağa binip sizi orada karşılasam olur mu?

--spoiler--

--spoiler--

@31 çok güzel bi haber. listede isminizin yanına parantez içinde (şarkıları söyeleyecek, solucan tedarik edecek) yazıyorum. yalnız söylerken elinizdeki telsize doğru söyleyin tuşa basılı tutarak. telsizden dinleyeceğiz çünkü. biz teşekkür ederiz.

@27 çiftleri ayırırken ilk önce birbirlerine yakın olanları aynı kayığa vermeyi gözeteceğim. diğer kişiler arasında da kibrit çöpü çekeceğiz. özellikle istediğiniz biri olduğunda belirtebilirsiniz. sorarız kendisine o da istiyor mu bakalım diye. gerekli işlemleri yaparız sonrasında. yineliyorum, 1 valiz ve 2 kişi.

o halde ben murat boz ve soner sarıkabadayı arkadaşların hemen tüm şarkılarını ezbere bilirim, sesim de yanık sayılır cebelitarığa kadar ben söylerim siz istek yaparsınız telsiz telefondan, teşekkürler

@26 teşekkür ederiz.

@25 evet sadece bir bavul getirme hakkınız var yanınızda. hiçbir şekilde mp3, diskman, walkman getirilmeyecek. gerektiğinde grup içinde sesi güzel olan bir kişi şarkı söyleyebilir. yine kayıktan kayığa olucak tabi bu. 2 kalem pille çalışan telsizlerden aldım 25 adet. onları dağıtacağım hepinize yedek pilleriyle birlikte.

ya bi de illa ki bir monttu gocuktu almak gerekiyor işte, valizi nasıl hafifleştirebiliriz ki, hatta ben tek oturabilirim valizimle sözkonusu iki kişilik kayıkta izin verirsen xde

büyük gün gelip çattığında yakınlarıma bye bye diye el sallayacağım kayıkta olacağım yani tabi titanik gibi olmadığından yukarıdan bakmama gerek kalmayacak, sadece kafamı kaldırıp hoşçakalın diyebileceğim, ama benim yanımda çok kilolu biri olmasın lütfen xde

haydi selametle gençler

gerçekten heyecanlandırıyor bu yolculuk beni, kayıklara çok fazla valizdi falan yüklemeyeceğiz değil mi, walkman mp3 çalar gibi elektronik cihazları da almamalı, bir de cep telefonlarımız yerine kayıklar arası sanırım telsiz telefon edinmemiz gerekecek.

yukarı yukarı yukarı!

yukarı yukarı!

@21 mantıklı, ama ekosisteme zarar vermek en son gerçekleşmesini istediğimiz şey. cebelitarıktaki ingilizler kadar açık denizdeki yunuslar'da seni yunus sanıcaklar. yumurtalarını en güçlünün döllemesine izin veren dişi, senin bigibletin o vakur duruşuna kapılıp diğer erkek bireyleri def edicek çevresinden. ancak umduğunu bulamayacağından bir nesil sekteye uğrayacak. buna izin veremeyiz ne yazık ki.

keke bende eski deniz bsigibleti var kano yerine onla gelsem hem yunus şeklinde cebeli tarıkdan kamufile olup gecerim yunus sanarlar

yukarı yukar!

@18 yolculuk genel itibariyle pgibolojik direnci mümkün mertebe zorlayacak kapasitede. bu zorlu süreç, 2den fazla kişiyle aşılamayacak kadar da kritik. bu sayede ortaya çıkıcak muhtemel çatlak seslerden, zayıf düşenlerden, durumu kaldıramayanlardan en az şekilde etkilenmiş olacağız. her kayık kendi içinde bir muhakeme yapısına sahip olucak. ben şimdi sizi 10 kişi bi kayığa bindirip amsterdam kıyılarından geçirdiğimde o ışıklara falan kapılıp kıyıya çıkartma yapacağınızı adım gibi biliyorum. ki zaten öyle bir durum karşısında kaçak giriş yapanları polise bizzat ihbar edeceğim. işte bu yüzden 2 kişilik kayıklarla yola koyulacağız. malmö'ye kadar konulan kurallara herkes uymak zorunda. bu hepimiz için tek çıkış yolu.

olm çok zevkli duruyor lan yalnız kayıklar 9-10 kişlik olsa iyi olur herkes kürek çekse tamam

@15 pek öyle umulduğu gibi gerçekleşmeyebilir ne yazık ki. yine ufak bir fırsat yakalandığında cips-kaju-likör moduna da girildi. işte bu yüzden bu zorlu yolculuk aksi bir durum olmadığı müddetçe karaya adım atmadan sonlanacak şekilde planlandı. yine üzülerek tüm lükslerinizden arınmanız gerektiğini hatırlatıyorum tekrardan. kıyı şeridi kilometrelerce devam eden üzüm bağlarından ibaret olucak. sahil şeridi diye plajların, tekel bayilerinin olduğu kıyılar akla gelmesin. her bağın merkezi bir yerinde mahseni bulunur. bu mahsenlerde görevliler dışarıdan gelen gurmelere herhangi bir ücret talep etmeden şaraplarını tatmasına izin verirler. tabi bu 1-2 yudum. işte bahsettiğin o çevikliğini burada sergilemen gerekicek. mahsene indiğinizde görevli tatman için o yılın fermentelerinden bir şişe açıcak muhtemelen. artık bu noktada senin kişisel yeteneklerin devreye giriyor. abi şu arkadaki şey ne diyip elinden alıp mı kaçarsın nasıl yaparsın bilemiyorum. hatta gözü karartıp şişeyi görevlinin ensesine indirip bayıltabilir, özel odada saklanan 1940 öncesi şişelerden birini de zimmetine geçirebilirsin. hani yap demiyorum da böyle şeyler yapıyor insanlar duyuyoruz.

yolculuk süresinde çok bir ayak işi de gerekmeyecek. sorumlu oldukların ne bileyim dinleneceğimiz koylarda su soğuk mu, efendime söyliyim boy ne kadar, oltaya solucan lazım solucanımız ne durumda, gerektiğinde tedarik vs şeyler olucak muhtemen.

@14 evet bu durumu enine boyuna düşündüm. şöyle bi karara vardım;
2 yerine 1 buçuk dakika yüzebilir, 5 yerine 10 saniye nefes alabilirsin mesela?