1. 26.
    0
    eyvallah beyler, desteğinizi aldım devam ediyorum.
    ···
  2. 27.
    0
    haziran ayında evlenmiştik, bir sonraki sene abim almanya’ya davet etmişti. gitmeye karar verdik. 15 gün kalacaktık ama bir yandan da abim planları olduğunu söyledi. bir arkadaşının vereceği bir kaç numune eşyayı kendine getirmemi istedi. gittim arkadaşıyla görüştüm, çok ciddiye almıyordum halen olan şeyleri. abimin arkadaşı bana içinde çorap olan bi koli verdi. bir kaç tip çorap vardı, bir kaç tane de don. hiç biri giymeyeceğim cins şeylerdi. aldım paketi ve yıllık iznimi, eşimle beraber almanya yolcusu olduk.
    ···
  3. 28.
    0
    abim bizi karşıladı hannover havalimanında. uzun süredir görmemiştim, özlemiştim. sarıldık hasret giderdik. “rahat geldiniz mi” üzerine dönen boş sohbetlerle eve doğru yollandık. annemi babamı sordu, istanbul’u sordu. o soruyor ben de ciddiyetsiz cevap veriyordum. “”numuneleri getirdin mi?” dedi, getirdiğimi söyledim. tamamen aklımdan çıkmıştı benim. anlatmaya başladı. “buradakilerin ilginç bir yapısı var. dona çoraba verdikleri parayla zengin olabiliriz oğlum. türkiye’de bu iş kaliteli yapılıyor ve ucuza satılıyor, burada görüşeceğim bir kaç yerle. tutarsa ekmeğimize bakarız. bi ofis kurmayı düşünüyorum. baktık iş güzel gidiyor beraber takılırız dedi. sen şimdilik ordan benim istediklerimi yapacaksın, ben gerekli bütçeyi sağlicam, seni yönlendirecem, sen de hallediceksin. orda benim elim ayaam olacaksın” dedi. “he benim güzel abim, he benim tatlı abim” diyerek onayladım ne dediyse.
    ···
  4. 29.
    0
    upp uppp
    ···
  5. 30.
    0
    panpalar siz de uplarsanız arada derede ben hikayeyi yazarken güzelim başlık düşmemiş olur. hadi gözünüzü severim.. ben bi paragrafı yazana kadar ebesinin dıbına iniyor başlık
    ···
  6. 31.
    0
    filiz tabi ki daha bi heveslenmişti. abimden detayları en çok o aldı zaten. ne getireceğinden tut da gümrük rejimlerine kadar konuştular. eve gittik, duşumuzu abdestimizi aldık, temiz temiz oturduk. abim çorap don meselesine fena takmıştı. anlattıkça anlatmaya yüz buldu, coştukça coştu. anlattığına göre bayaa para vardı bu işte, anlattıklarının özeti olarak bunu çıkardım kafamda, bana yetti zaten. ben işim gücüm var demeden koşturcaktım. biralar içilinildi, müzik dinlenilindi. süper bi sohbet ortamı oldu. nihayetinde bize ayırdıkları odaya çekildik filiz’le. filiz burda da başladı “bak abin iyi iş düşünmüş, bırakma bunun peşini sakın, bu bir fırsat, hayatta bi kere çalar insanın kapısını. bunu da sallama diğer işlerin gibi, koştur” diye anne anne telkin etti.
    ···
  7. 32.
    0
    15 gün gırgır şamata geçti. abim inceden her muhabbetin arasına sıkıştırıyordu don-çorap işini. heveslendirmeye çalışıyordu. filiz de coştukça coşuyor, heceslendikçe hevesleniyordu. kafamda “dıbına goiim bi senin aklına geldi di mi?” diyerek düşünüyordum bi yandan da.. olsa güzel olurdu. ev kirasıdır, borçlardır süper bir hayat yaşamıyorduk ama çok da umutlanıp heveslenmiyordum.
    ···
  8. 33.
    0
    tatil bitti eve dönme vakti geldi sonunda. ayrılırken iş yine don çorap işine geldi. abim “dediklerimi unutma he, yapalım şu işi” diye bir antrenor edasıyla gazladı yine. uçakta rahat etti kafam. filiz çok konuşmadı. eve döndük nihayetinde. dönmemin ardından 2 gün geçti ki abim telefon etti. i̇şten izin alıp dediklerini yapacaktım. sinirim tepeme geldi. lan çalışıyorum burada ne izni böyle bişey için. he dedim yine de dinledim bakalım ne olacak diyerrek. bir yer tarif etti. hesaba 3000 euro para yatırmıştı, bunu çekecektim sonra 2500 eurosuyla mal alacaktım adresi verdiği yerden ama öncelikle zincirlikuyu’da bi gümrük müşavirliği şirketine gidip yoluanu yorddıbını öğrenmem gerekiyordu. şirkete gittim, abimin söylediği gibi bir bir anlattım, abimin verdiği ismi bulup. şöyledir böyledir diye diye anlattılar. abim de elemanın anlattıklarını onayladı.
    ···
  9. 34.
    0
    konteynırıdır gibi sokudur ne uğraşcaz dedi, bilmem ne dedi. bi tak anlamıyor sadece yapıyordum. gün içinde 4-5 defa konuştuk. bir yerle anlaşmıştı, yollayacaklardı malları, direk satacaktı. dediklerini yaptım, mallar gitmişti. aradan bir hafta geçti yine bir telefon geldi, “oğlum her şey hesapladığımdan daha iyi gidiyor. bizim 3000 euro oldu 7000 euro şu anda. 1500 de sana gönderiyorum” dedi. aklım gitmişti. hakketten büyük paraydı bizim için, bi maaştan fazlasıydı. beni de heveslendirdi açıkçası. bu iş bi nebze bu getiriden sonra. bütün dönem borçlarını, asgarilerine abanmadan kapatmıştık bütün maaşım da bana kalmıştı, üstüne para da kalmıştı bir de. hafta sonlarımız dolu dolu geçmişti, uzun zamandan sonra arkadaşlarımızla bir akşam çıkıp bira eşliğinde muhabbet edebilmiş, bir diğer akşam rakı – balık tadı yakalayabilmiştik. bu kadarcık ekstra gelir bile böyle huzurlu bir hayat sağlıyorduysa bu işe devam etmemiz gerekiyordu.
    ···
  10. 35.
    0
    bu aralarda yine konuştum abimle. olabiliyorsa hep olmalıydı bu ek gelir. hem ben taş atmamıştım, kolum yorulmamıştı. abimin dediği verdiğimiz ürünlerin elemana en az 2 3 ay yeteceğiydi, yani başka müşteriler bulması gerekiyordu ya da bu gelir 2 3 ayda bir gelecekti. umudum yine kırılmıştı ama inceden bi beklenti de oluşmuştu içimde her şekilde. ekstra gaz olan filizime açtığımda durumu müşterileri bizim de kovalamamız gerektiğini söyledi. almanyadaki adamlarla nasıl irtibata geçeceğimizi aklım almıyordu zaten çok giblemedim, yine "he" diyip geçtim. ertesi akşam elinde 2 listeyle geldi. 4 sayfalık hannoverdeki perakendeciler ve 2 sayfalık o çevredeki toptancılar şeklinde. i̇letişime geçmemizi istedi beraber. olumlu olursa abime yönlendirecektik. hayatımdan tiksinmem için çabalıyordu sevdiğim kadın adeta
    ···
  11. 36.
    0
    filiz öyle yüklenmişti ki 7 perakendeci 3 toptancıyla olumlu görüşüp bağlamıştı işi kısadan gidersek. abimin de görüşmeleri olumlu gitmişti bunlarla çalışmaya başlamıştık. artık kazandığımız paranın haddi hesabı ortadan kalktı. i̇şimi seve seve bıraktım, bu işin üzerine düştüm. yine söyliyeyim bi tak yaptığım yoktu. ne gerekiyorsa onu yapıyorrdum, biraz da ne yapmam gerektiğini öğrenmiştim koşturuyordum
    ···
  12. 37.
    0
    @84 eyvallah kardeşim.

    @79 sevmiosan okuma güzel kardeşim, sana özel yazmıyorum.

    upplayan tüm panpalar elleriniz dert görmesin
    ···
  13. 38.
    0
    her şeyimi abime danışırdım o dönem kazancımız aylık toplamda 70.000euro’yu bulmaya başlamıştı. filizle elimize 15.000 temiz geçiyordu. eşyalar yeniledik, evden taşındık, güzel biyer kiraladık, eski işime göre de yarıdan daha az çalışıyordum. filiz de sırf evde canım sıkılır diye işine gidip geliyordu hala. zaten iş yerinde de kafası çok rahattı, en ufak bi pürüzde de bırakacağı belliydi. maddi durumumuz düzeldikçe filiz’le sorunlarımız da çözülmeye başlamıştı. ne zamandır yapmak istediğim şeyleri yapıyordum. kendime güzel bir gitar aldım, yeni evimizdeki bir odayı kendime ayırdım, müzik yapıyordum kendimce. spora başladım, sigarayı azalttım yavaş yavaş bırakacaktım. artık sabahları kalkmak için can atıyordum. birden bire gördüğüm rahatlama yaşama sevinci aşılamıştı bana
    ···
  14. 39.
    0
    abim çalışmaya devam ediyordu, işler artmaya başlamıştı bile. her gün yeni bir yerlerle bağlantıya geçiyordu. mal aldığımız yer bir süre sonra sadece bize çalışmaa başladı. karımızı arttıracak anlaşmalar imzalamıştık. çok daha ucuza üretiyorduk ürünleri ve çok daha düzgün çalışılıyordu ürünler artık. atölyeye gittiğimde hürmet ediyorlardı resmen, denetlemeye gelmişim gibi davranıyorrları çakallar. 3 ay içinde toplam gelir 100.000 euryu geçti. abime ev almak istediğimizi söyledim fiilz’le o da biraz beklememi söyledi, oraya gelmemi istediğini söyledi. “olm çok ihtiyacım var sana, yanımda olursan çok daha iyi iş yaparız ama bizim erkan’ı(ilk numuneleri veren arkadaşı) orada sorumlu tutman lazım bir süre işleyişi falan anlat, ender de ona yardımcı olacak. burada çok daha rahat yaşarsın.” dedi. filiz de olumlu karşılayınca başladık çalışmalara.
    ···
  15. 40.
    0
    bu arada beyler:

    http://ccc.incisozluk.cc/...ik-hikaye/@asi%20portakal
    ···
  16. 41.
    0
    düzen değiştirmek kolay değildi. ailemizden komple kopacaktık nerdeyse. zordu.. eş dost kalmayacaktı ama daha rahat yaşayabilecektik, kafamızdaki buydu tamamen. anladığım kadarıyla abim güvendiği birilerini bulamıyordu orada ama burada 2 yakın arkadaşı vardı. i̇şleri güvenmediği birine emanet etmek istemiyordu hiç bi şekilde. herkesin razı olduğu bir şekilde sonunda yol göründü. yine indik hannover havalimanına, bu sefer paraya kıymıştık bussiness class..
    ···
  17. 42.
    0
    abim de benim gibi düzeltmişti façasını, zayıflamıştı, sırım gibi delikanlı olmuştu 32 yaşındaki adam * hepimiz daha bi şevkle sarılmıştık birbirimize. bütün sürecin içinde olsak da olanlar acayip geliyorduk. soranlara “çok şükür işler iyi” diyebilecek durumdaydık * hoş beş ettik. abim yine yeni arabasında şovunu yaptı, gelecek planlarını anlattı. ben o anki halimden pek memnun olduğum için yine şevkle dinleyen filizdi. türkiye’de bir atölye kuracaktık. i̇ş gücü ucuz olduğu için getirdiğimiz ürünler daha ucuza alıcı buluyordu, bu kadar kaliteli de ancak orada üretebilirdik. atölye kurma işini ender ve erkan abi halledecekti, abim daha önce onlarla konuşmuştu zaten. anlattıkça anlattı. yol bitti
    ···
  18. 43.
    0
    almanya bana yaramıştı. daha geleli 1 hafta olmasına rağmen bulduğum yepisyeni ürünleri mideye indiriyordum. buzlu çayı elma suyu daha bi güzeldi. balina fıstık (antep fıstığına öyle diyordum ufaklığımdan beri) da be çok pahalıydı ama yemekten alıkoyamıyordum kendimi. bir sürü çeşit bira vardı. her akşam başka bi tane değiştirip tadına bakıyordum. abimle buluşuyordum gündüzleri. bir yer kiralamıştı hannover’n kaldığı köyünde.. ofiste oturuyordum, telefonlara bakıyordu, 2 kere yol yapıp bierlere gitmiştik. ofisin arkasındaki depoda gelen mallardan bir kısmı duruyordu. onlardan taşıyordu sağa sola bazen bana anlattığı. genelde büyük parti veriyordu, direk onlara gönderiyordu ama.
    ···
  19. 44.
    0
    çok hareketli bir yer değildi olduğumuz yer ama çok güzel kızlar vardı etrafta. evleneli neredeyse 2 sene oluyordu ama gözüm dışarı kaymaya başlamıştı bile. evli olanlarınız bilir, evli olmak artık sahip olmak manasına geliyor gibi. filiz’i nasıl sevdiğimi halen çok fazla seviyordum, anlatamam hatta ama o artık benimdi işte. özellikle bulunduğumuz çarşımsı mekanda bir dondurmacı vardı. i̇talyalı bir kız vardı, manken niyetine vitrine konulacak cinstendi. havalar ısınmaya başladıktan sonra sürekli dondurma yemeye başladık. almanca bilmiyordum ama çabalıyordum, takıldığımda ingilizce konuşuyorduk. anlaştık, birbirimiz hakkında herşeyi biliyorduk. i̇smi nicci’ydi 6 ay burada akrabalarının yanında takılıyormuş, 6 ay italyada. i̇talyada sevgilisi de varmış.. falan filan
    ···
  20. 45.
    0
    gel zaman git zaman nicci de bizim büroya uğramaya başladı. sohbet ediyorduk falan ama ötesi sadece aklımdan geçiyordu. biraz da insanın kendini tatmin etmesi herhalde. filiz de evde internet başında bizi bekler, ofis eve yakın olduğu için arada öğleden sonra uğrar ama genelde ev işleriyle ilgilenirdi yengeyle beraber. nicci’nin dükkanda olduğu muhabbetin yine harlandığı bir gün filiz de dükkana geldi. nicci ile tanıştırdım normal sohbet edildi sonra nicci fazla kalmadı, gitti. filizin suratı düştü. abimin yanında da sormak istemedim, konunun nereye gideceğini bilmediğim için akşamı bekledim. odamıza çekildiğimizde o güne kadar hiç kıskançlık krizine girmemiş olan kadın carladıkça carladı bana. niccinin çok güzel olması da herhalde onu kızdırmak için etkili oldu. sürekli kendine güvenen filizin güveni herhalde yerle bir oldu karıyı gördüğünde... bilemedim o an. soğuk tavırlarla yatağa girildi çok daha fazla uzatmadan ve birbirimize dokunmamaya çalışarak uyuduk. uzun süredir tartışmıyorduk maddi olarak rahatladıımızdan beri, içime oturmuştu.
    ···