-
87.
+1Ben iyice sinirlendim ve bu sinir doğrultusunda oradakilere "gibtirin gidin satranç oynuyoruz şurada" diye bağırdım.
Normalde bu duruma alışkındım ama o an efsane bir fırsat gördüm zannettim ve onun hesabını yaparken gürültü çok kafamı dağıtıyordu.
Bunun üzerine herkes sustu. Satranç kısmı sessiz kalmıştı. Artık planlarımı daha ince dokunuşlarını yaparak uygulama fırsatı yakalayabilirdim.
Son olarak her şeyi hesapladım dedim kendime ve fili kaldırıp tak diye koydum. Masadan kalktım dostum olan Furkana bakıp kazandım işaretini çaktım.
Benim hamlemle birlikte rakibim olan Furkanın taraftarları bir tahtaya bakıyor bir Furkana bakıyor bir de bana bakıp bu neyin havasında diye fısıldaşıyorlardı.
Ama bilmedikleri ve göremedikleri tek şey ben o hamle sayesinde maksimum 8 hamle sonra oyunu kazanıyordum. Bunu sadece Furkan görüyor ve her incelemesinde yüzü biraz daha düşüyordu. -
86.
+2Furkanla oyuna başladık. Oyun baya çekişmeli ve düşündürücü geçiyordu. Ben oturup tuzak kuruyorum Furkan görüyor o tuzağı geliştirip bana satmaya çalışıyor, aynısını ben ona yapıyorum diye diye oyun ortasına bile çok uzun zamandan sonra gelmiştik.
Biz oyun ortasına gelmeden kızların maçı bitmişti bile. Damla maçı satmıştı. Gökçe denen mal 3. olacaktı. Normal şartlar altında Damlanın Gökçeyi havaya atıp vezire oturtması gerekirdi. Çünkü benim oynadığım Damla öyle bir rakipti.
Neyse kızlar gibimde değildi. Benim rakibim karşımda oturuyordu. Ve bana tuzak kuruyordu.
Oyun sonuna girdiğimizde 7. ders bitmiş tenefüs olmuştu. Ama oyun sonu da oyun sonuydu hani. Tek hataya patlamaya hazır bir oyun...
Furkanın taraftarları hemen damlamıştı yanımıza. Şerefsizler "Furkan, Esrarengiz Melkoru giber atar. Esrarengiz Melkor kim ki dıbına koyim" diyerek moralimi bozmaya beni oyundan düşürmeye çalışıyorlardı.
Ama bilmedikleri bir şey vardı. Ben hırs yaparsam kaybetmem. gibe gibe kazanırım. -
85.
+14 Kasım 2016 günüydü hayatımı değiştiren olaylar olduğu için asla unutmam bu tarihi.
Çekilen 1. isim 1. Grup, 2. isim 2. Grup, 3. isim 1. Grup, 4. isim 2. Grup... şeklinde devam etti ve gruplar belirlendi.
1. Grup Furkan, Gökçe, Mikail ve ibrahim Umut
2. Grup ben, Damla, Mert ve Behiye
2, 3, 4. Derslerde gruplardan çıkacak isimler belli olmuştu. 1. Gruptan Furkan ve Gökçe 2. Gruptan ben ve Damla. Hepimizin puanı aynıydı. Çünkü şerefsizlik yapıp son tura Furkan, Gökçe, ben, Damla ikililerini bırakıp son grup turlarına girmeden beraberlik yaparsak hepimizin finale çıkacağını söylemiştim. Onlarda kabul etmişti.
Öğleden sonra finalleri yapma kararı aldık. ilk turlarda eşleşme Furkan - Gökçe, ben - Damla arasında oldu. Furkan ve ben kazanmıştık.
Sonraki eşleşme Furkanla rakiplerimizi değiştirmemiz oldu. Yine Furkan ve ben kazandık. Artık finallerin finalini oynama zamanı gelmişti.
Furkan ve Esrarengiz Melkor.
Furkanın taraftarı vardı, onu destekleyenler, onun 2 sınıftan dostları...
Oysa benim taraftarım yok denecek kadar azdı. Sadece dostum olan Furkan ve bizim sınıftaki erkek grubundan bir kaç kişi. -
84.
+1Tabi benim bu kararımdan ne Mikailin ne de Damlanın haberi vardı. Mikaile sadece sana bir güzellik yaptım dedim.
Son 16 ya girdiğimizde işler kızışmaya başladı. Kalanların hepsi iyi oynuyordu. Kıran kırana geçen maçların sonucunda son 8 belirlenmişti.
Ben, sınıfımdaki Furkan, ibrahim Umut, Behiye, Damla, Mikail, Gökçe ve Mert kalmıştık. Sonra aklıma güzel bir fikir geldi.
Son 8 i kurayla 2 ayrı gruba bölüp kendi aralarında gruptan çıkma maçları yaptıracaktım. Bu sayede iyileri elememiş olacaktım. Bu fikrimi herkes beğendi.
Ama kuraları hocanın hazırladığı kağıtlarda başkaları çekecekti. Damla, Mert, ibrahim Umut ve Furkan gerçekten dişli rakiplerdi onlarla aynı grupta olmak istemezdim ama bununla oynayabileceğim bir şey yoktu. -
83.
+2Üçüncü turu geçtiğimizde 15 kişi kalmamız gerekirken bunu 16 yapıp sayıyı sağladım. Tabi bunu yaparken son 16 ya kalması gereken ama iki güçlü oynadığı için elenen 11. sınıflardan bir kızı seçtim.
O kızı son 16 ya alacağımı başımızda durması gereken hocaya söylediğim de kabul etti. Zaten etmeme şansı da yoktu. Çünkü bu benim turnuvamdı ve o sadece idarenin onay vermesi için başımızda duran bir maldı.
Ayrıca bu turun sonunda Mikail ile Damlanın sevgili olduğunu da öğrendim. Mikaili de severdim bu yüzden Damlayla Mikaili bir sonraki turda yan yana oynatmaya karar verdim. -
82.
+1ikinci turun sonunda 30 kişi kalmıştı. Kendi maçımı ezici bir üstünlükle 10 dakika içinde kazanıp diğer masaları kontrole başlamam bazılarının kanına dokunmuş olacak ki. Hocalara gidip Esrarengiz Melkor hem hakemlik hem de oyunculuk yapıyor hem de kendi turunda diye şikayette bulunmuşlar.
Ben de böyle bir aksaklık olabileceğini tahmin ettiğim için benden başka insanları hakem olarak almıştım turnuvaya. Ve o bazı huur çocukları yine başarısız olmuştu.
Bunlar daha yola başlamamışken ben 3. turu atıp dönmüştüm. Bunların zekaları ise onu kavrayamamıştı. Bunlar satrancın sadece tahtada oynandığını sanan mallardı. Oysa satranç benim için her şeydi. -
81.
+2Damla da farklı bir aura var gibiydi. Sanki ben bir müzisyendim de onda ilahi bir tını duydum zannetmiştim.
Turnuvanın ilk turu tamamlanmış ve ikinci tur için 1 günlük ara verilmişti. Çünkü gerçekten yorucu bir işti ve de insanları sürekli olarak dersten çıkarmam bazı hocaların sinirini bozuyormuş.
Benim sinirilerimi de böyle huur çocuğu hocalar bozuyordu ama ben bir şey diyor muydum? Hayır! Gerçi kime ne diyecektim ki? Müdüre gidip hocaları mı şikayet edecektim? Gerçekçi olalım. Sadece kendi sinirimi bozup duracaktım. -
80.
+2ilk turu yaparken çok yorulduğumu hatırlıyorum. Sabah başlayıp öğleden sonra anca bitirebilmiştim. Çünkü okulda 10 takım vardı. Bu da 20 kişi 20 kişi oynanacak demekti. Her tur 1 ders saati (40 dakika) sürüyordu. Bu yüzden çok uğraşmıştım.
Turnuvada çok fazla burnu havada insan vardı. Hepsi çok iyi biliyormuş edasıyla gelip yenilip gidiyordu. Ya da züte bala kazanıyordu.
Ama içlerinde 1 tanesi dikkatimi çok fazla çekti. Damla diye bir kız. Hem burnu kalkık hem de oynadığı oyun çok iyiydi.
Esrarengiz Melkor bu kızdan korkmalısın dedim kendi kendime. Ama yine aynı iç sesi. Finallerde bu kızla oynayacaksın da diyordu. -
79.
+1Bu binlik miydi evet binlikti ama kendi düzenlediği turnuvayı bile kazanamadı diye alay edilmek hoşuma gitmezdi. Bu yüzden bu plan hep aklımda kalmalıydı.
Zaten şu okulda iyi oynadığını bildiğim kaç kişi vardı ki? Bizim sınıftan Furkan diye bir çocuk (benim Furkan değil), Furkan ve Yağmurun sınıftan ibrahim Umut diye bir çocuk, yine aynı sınıftan Behiye diye bir kız, 11. Sınıflardan Mert diye bir çocuk, 10. Sınıflardan Mikail ve Gökçe.
Bu isimlerin hepsini yenmişliğim olsa bile bunlar benim bildiğim okulun benden sonraki en iyileriydi.
Ego kasmak için söylemiyorum bunları. Çünkü o zamanlar 8, 9 yıllık bir satranç ve 4 yıllık profesyonel kulüp geçmişim vardı. -
78.
+1Birkaç arkadaşımın daha hakem olarak adını yazmıştım. Bunun sebebi ben oynarken diğer masalarla ilgilenmeleri, sıkıntı çıkarsa beni çağırmalarıydı.
Kuraları nasıl yapacaktım? Aklımdaki en büyük soru buydu. Sonra herkesin adını excele kaydedip yanındaki numaraları kağıtlara yazıp tüm okulun ve hocaların gözünün önünde kura çekecektim.
Evet bu plan mükemmeldi. Ama bir sorun vardı. Ya bana bildiğim iyi oynayan birisi rakip olarak gelirse ne tak yiyecektim?
Bunun da çözümü çok basitti. Zaten herkes sadece numaraları bilecekti. Ama kimse kendi numarasını bilmeyecekti. Bu yüzden eğer kendime güçlü rakip çekersem evde numaraların yeriyle oynayabilirdim. -
77.
+2O hafta sonu fazla ekstrem bir durum olmadı. En fazla Çağrıyla ve kardeşimle birlikte internet kafeye gidip Lol attık. Onun dışında evde yatıp kitap okuduğum bir hafta sonu oldu.
Hafta içi okulda satranç turnuvası düzenlemek istediğimi müdüre yazılı bir şekilde bildirdim. Kendisi bir kaç pürüz çıkarmasına rağmen onay verdi.
Sırada sınıf sınıf dolaşıp isim almaktaydı. Gökçe diye hiç sevmediğim ama hocaların isteğiyle yanıma kuyruk olarak verilen 1 metre ve haliyle kilolu bir kızla tüm sınıfları dolaşıp isimleri aldım.
Yıllarca profesyonel satranç oynadığım için bir turnuva düzenlemem hocalara gayet normal geliyordu. Hatta okuldaki en son turnuvayı ben 9. Sınıfken yine kendim düzenlemiştim. O zaman ki katılımcı sayısı 12 iken 12. Sınıfta aldığım katılımcı sayısı 120 olmuştu.
120 kişinin hepsini oynatmanın zor olduğunu bildiğim için eleme usulü yapacağımı duyurdum.
Turnuvada hem hakemlik hem de sporculuk yapacaktım. Aslında hakem olmak istemezdim ama benden başka hakemliği tam anlamıyla bilen olduğunu düşünmüyordum. -
76.
+1Ama devrilmemiş adeta beni anlatıyordu arkadaşlarıma. "Bakın Esrarengiz Melkor böyle. Yıkılacak gibi duruyor ama yıkılmıyor. Adeta yıkılmasını bekleyen kahpe hayata karşı şov gösterisi yapıyor."
O an cidden devrilmeyen bardaklarımızı bize benzettim kaybeden herkese benzettim. O bardak bir daha asla eski düzgün şekline dönmeyecek ama asla yıkılmayacakta.
Bir bardak sayesinde aydınlandım desem yeridir.
Çay - sigara - batak çok efsane oluyormuş dedim. Arkadaşlarımda bana katıldı. Ama bir daha sigara içmeyeceğimiz konusunda hem fikirdik.
Çünkü sigaraya günlük 10 tl verecek kadar keriz değildik. En azından aramızda geçen sohbet bu yöndeydi. -
75.
+1Bu his çok hoşuma gitmişti. Dumanı da çok fazla çıkıyordu bu sigaranın. O an bu sigaranın efsane olduğunu düşünmüştüm. Ama benim unuttuğum bir şey vardı. Ben hiç içime çekmiyordum. Dumanı direk dışarı veriyordum. Bu yüzden öksürmemiştim.
Tabiki o an bunun farkına varmadım. O an sadece bu sigaranın çok güzel olduğuyla ilgileniyordum.
Sigara çay ikilisini ilk defa orada denedim. Aslında yemek sonrası sigarayı da ilk orada denedim. ilk defa 1 dal sigarayı da orada içtim.
Çay için tabiki semazenimiz vardı. Ama ilk başta yakamadık. Çünkü hepimiz acemiydik. Sonrasında yakmayı bir şekilde başardık.
Çay için karton bardağımız olmadığı için plastik bardaklara doldurduk. Ama kaynar su plastiğin anasını gibti. Şekil olarak baya genişlemişti. Bu biraz sıkıcıydı. Çünkü tabanı da bozulmuştu arada devrilecek diye korkuyorduk. -
74.
+2Etleri et ve süt kurumundan ben almıştım. Diğerleri ise oraya yakın bir market zincirine gidip geriye kalanları aldılar. En son gelirken yanlarında sigara da getirdiler.
Ama şöyle bir şey var içimizden kimse sigara içmiyordu. Bu ne diye sordum Halile. Ziyafetin üstüne efsane olur dedi. Ortak olacaklardan parasını alayım dedi. 4 kişi bir Kent Switch paketine girmiştik. Kişi başı 5 dal yapıyordu.
Etler soslandı, mangala koyduk başında Halil ve ben dönüşümlü duruyorduk. Yedik, içtik, kart oynadık tabiki. Ama burada en etkili olay sigaraydı. Yemekten hemen sonra 4 kişi de sigarasını yakmak istedi.
içimi çok hafifti. Daha önceden köyde kuzenimin Chesterından bir fırt çekmiştim ama tüküre tüküre bir hal olmuştum. Oysa bu öyle değildi. Sanki ağzımda ferahlık oluşuyordu. -
73.
+1Bade o olaydan sonra benim olduğum tarafa bile bakmadı. insanlara korku salmayı hiç sevmediğimi belirtmeliyim. Bu yüzden özür dilemeli miydim? Yoksa hak ettiğine olan inancıma biraz daha odun atıp desteklemeli miydim?
Ben ne yaptım biliyor musunuz hiçbir şey hem de koca bir hiçbir şey. Ne özür diledim ne de haklı olduğumu savundum. Sadece o an gerekti yaptım ama pişmanım dedim kendime o sıralar.
Bade'nin bitirici vuruşundan 2 hafta geçmişti. Sınıf arkadaşlarım mangal yapalım dediler. Bende kabul ettim. Bu arada sınıftaki kızların sadece 3 veya 4 tanesini arkadaşım olarak görüyordum. Gerisi aptal ergen kızlardı.
Neyse mangala sadece erkekler olarak gittiğimizi belirtmeme gerek yok herhalde. Ama gittiğimiz yeri belirlerken baya büyük sıkıntılar yaşamıştık. Çünkü elimizde 2 adet olasılık vardı.
Birisi yer olarak çoğunluğa uygundu ama oraya genelde kaliteli insanlar gitmezdi. ikinci yer ise tam tersiydi. Orada kalitesiz insana denk gelme olasılığın çok azdı.
Şimdi kaliteyi kim belirliyor gibikler diyebilirsiniz. Anlatayım kalitesizden kastımız gittiğimiz mangalı zehir edecek olay yaşatan insanlar oluyor. Gittiğimiz yer zaten elit bir bölgede yapay bir gölet alanıydı. -
72.
+3Yine böyle benim üstümden oynadığı günlerden birinde çıkışta kolunu tuttum ve "Bade bana bak! Bir daha konuşmayalım dedin kabul ettim. Seviyorum dedim sevmediğini söyledin ona da amenna dedim. Ama bir daha üstümden şaka bile yapmaya kalkarsan seni seven bu çocuğu tanımadığın bir hale sokarsın. Bir daha konuşmayalım diyip böyle yapmak ne!" dedim ve cevap vermesini bile beklemeden gittim.
Hayatımda ilk defa bir kıza böyle bir şey yapmıştım. Nefret ettiğim insan grubuna mı dönüyordum? Hayır bu ben olamam. O sadece o anlık biriken öfkenin kusulmasıydı ben böyle bir şey yapamam dimi? -
-
1.
+1baskı ve terör herkese her şeyi yaptırır knk
-
-
1.
0Kanka baskı ve terörden çok orada yaptığım şeyi aslında gururumu kurtarmak olarak görüyorum. Çünkü bir huur çocuğu senin gururunu ayaklar altına alıyor ve sabır çekip duruyorsun ama bir yere kadar
-
1.
-
1.
-
71.
+1Bade derslerde falan bana laf sokmaya beni aşağılamaya çalışıyordu. Ama neden böyle bir şey yapsın ki? Kendisi dememiş miydi bir daha konuşmayalım diye.
Hatta konuşmayalım dedikten sonra selam bile vermedim kıza. Selam vermeyi geç yüzüne bile bakmıyordum. Ama bunu yapması için hiçbir sebep vermiyordum ona.
Tabiki ben bunları beni test etmeye çalıştığını düşünerek birine ikisine hiç cevap bile vermedim bile. Ama o da işin takunu çıkardı. -
70.
+1Günler artık monoton haline dönmeye başlamıştı. Okula gider okulda biraz eğlenir sonra dershaneye gider kimseyle tek kelime bile konuşmadan sırama oturup telefonla oynardım.
Dersler artık umrumda değildi. Dershanede de sadece Matematik derslerini dinliyordum. Diğer dersler hiç umrumda bile değildi.
Ama benim monoton hayatıma eklenen yeni şeyler de olmalıydı dimi? Yoksa nasıl benim hayatım olurdu ki? -
69.
0Okuyorum
-
-
1.
0işim çıktı hallettim geliyorum
-
1.
-
68.
+2Sınıfta bizim de bir erkek grubumuz vardı. Halil, Barışcan, Tunahan, Emin Barış, Alperen, Barış ve benden oluşuyordu. Zaten bu isimler dışında kalan tek erkek Mehmetti. Sonradan Talha diye bir çocuk da sınıfa geldi ve o da gruba girdi.
Neyse bizim grup 2 ayrı yerde oturuyordu. Barış, Alperen, Talha ve Tunahan cam kenarında, Halil, Barışcan, Emin Barış ve ben duvar kenarında oturuyorduk.
Biz derslerde soru çözer, tenefüslerde batak, dost kazığı, blöf gibi kart oyunları oynardık. Bazen de derslerde kart oynardık.
Hatta Bade'nin her şey bitti dediği hafta trafik ve ilk yardım hocasını da davet etmiştik. Ayarı kaçırmayın diye uyarıldıktan sonra devam etmiştik oynamaya.
başlık yok! burası bom boş!