-
51.
+1Biz böyle devam ediyorduk. Hayatım artık rutin halini almıştı. Okul, dershane, ev ve tekrar okul, dershane, ev ve tekrar ve tekrar. Arada sırada dershane dönüşü bizimkilerle bizim mekana çıkıp biraz oturuyorduk.
Bu rutinin arasında olan olayları size söyleyim Furkan yani tek dostumla sınıflarımız ayrılmıştı ve ben en iyi mf sınıfındayken o bir alt sınıftaydı. Yağmur da Furkanla aynı sınıftaydı.
En iyi mf sınıfını da 3 yıl boyunca not ortalaması en iyi olan 30 kişiyi bir sınıfa koymalarıyla oldu.
Aslında bu duruma seviniyordum. Çünkü sınıfta herkes ders çalışacaktı ve ben de onlara uymak için çalışmak zorunda kalacaktım. Yani bir nevi sürü pgibolojisi.
Bu arada bizim okulda 4 mf 2 tm sınıfı vardı. Ama okulun sadece 3 sınıflık öğrenci sayısı eski öğrencilerden oluşuyordu. Darbe nedeniyle kapatılan okullar veya üst sınıflara giriş puanlarının sıfırlanmasıyla bizim okula gelen 3 sınıflık öğrenci oldu. -
52.
+1Önceden bizim okulda 12. Sınıflar maksimum 15 kişilik sınıflardan oluşurdu. Hocalar daha verimli ders anlatırdı.
Şimdiyse 30 kişiye söz geçirmeye çalışmakla vakitleri gidiyor ve moralleri bozuluyordu.
Allahtan bizim sınıfın not ortalaması çok yüksekti ve bunun getirdiği bir bilinç vardı. Ama diğer sınıflardan çıkan hocaların moral bozukluğu dersi etkiliyordu.
Ha bu arada sınıfa uyum sağlamak amacıyla ders çalışırken ilk hafta Ygs Fiziğin yarısını bitirmiştim. Bu hayatımda yaptığım en büyük ders çalışmasıydı. Hala da geçemedim bu inekliği. -
53.
0Neyse ben ikili ilişkime döneyim. Okul ve ders hayatım böyle geçiyordu hatta dershanedeki denemelerde de hep sınıfta ilk 3 te yer alıyordum.
Badeyle aramız düzelmiş gibiydi. Artık otobüste falan yanyana gidebiliyor sınıfta veya yolda konuşabiliyorduk. Bende bu duruma alışmaya çalışıyordum.
Benim reddedilmemin üzerinden 3 - 3,5 hafta geçmişti. Cumartesi dershaneden dönerken Badeye aşk dolu gözlerle bakıyordum. Kendimi bunu yapmaktan engelleyemiyordum.
Ama o gün farklıydı. Çünkü o gün Bade "Esrarengiz Melkor, çok farklı bakıyorsun" dedi. "Nasıl farklı?" diye sorunca "Çok güzel içten gülümseyerek bakıyorsun gözlerinden fışkırıyor bu" dedi.
"Aman allahım Bade bunu beğendi mi ben mi yanlış anladım? Yani bir şeyler olabilir demek mi bu? Allahım şükürler olsun yarabbim." içimden bunları haykırdım. Ama dışımdan sadece "iltifatın için teşekkürler" dedim. -
54.
+1Okuyan kardeşlerimden biraz zaman isteyeceğim. Sebebi de bunları yazarken o günlere dönüyor olmam ve aynı olayları tekrar tekrar yaşıyor gibi hissetmem. Bu yüzden moralimi toplamak için zaman istiyorum sizden. Umarım varlığınızı belli edersiniz çünkü sizin varlığınızı hissetmek yazmak için sebep veriyor. Kendinize iyi bakın
Sabaha 10 part tamamlanmış olacak merak etmeyin. Okuyan herkese tekrardan teşekkürler -
-
1.
+1aga bee...
-
-
1.
0Yak aga yak yak
-
1.
-
1.
-
55.
+1iltifat olayından sonra benim ümitlerim artmış kendime biraz daha olsa güvenim gelmişti. "Acaba diğer çocuktan ümidi kesti de bu yüzden beni mi tartıyor" diye düşünmeden edemedim.
Bir sonraki hafta pek görüşme fırsatımız olmadı. Çünkü babası alma başlamıştı dershaneden. Derslerden sonra da başka arkadaşlarıyla sohbet falan ediyordu.
Cumartesi günü baya soğuk davrandı bana karşı. Bense özel gününde falandır diye ses etmedim. Sadece yanında durdum.
Pazartesi günü okuldan bir kitap ödünç aldım. "Percy Jackson: Labirent Savaşı" aldığım saat 6. Derse girmeden önceydi. 7 ve 8 de okuyup eve zütürüp bitirmeyi planlıyordum.
Ben kitabi ödünç aldım ve Bade'den "Esrarengiz Melkor seninle konuşmamız lazım!" diye bir mesaj aldım. Lan acaba aşkını mı itiraf edecek yoksa komple mi bitirecek diye düşünüyordum.
"Tamam dinliyorum" diye bir mesaj attım. Ama aldığım yanıt şaşırtıcıydı. "Saat 17.00 dan sonra konuşalım" dedi. Böyle diyince bende "Yüz yüze mi? diye sordum. "Hayır" dedi. -
56.
0Bunu hemen Furkanla konuşmam gerek dedim kendi kendime ve soluğu Furkan'ın yanında aldım. Mesajları ona da okuttum. Bir cevap beklediğimi anladı ve "bilmiyorum" dedi.
En korktuğum şey oldu. Furkan bir şeyle ilgili bilmiyorum dedi. Bilmiyorum veya kararsızım dediği hiçbir olayın hayırlı bittiğini görmedim.
Kurbanlık koyun gibiydim adeta. Aklımdan felaket senaryoları geçiriyordum. Şöyle olsa böyle olur. Şöyle derse böyle derim diye diye okulu da bitirdik.
O gün dershane yoktu. Bir şeyden dolayı o gün dersler iptaldi. Herhalde hocanın işi vardı bize de gelmeyin demişti diye hatırlıyorum. -
57.
0Neyse ben eve gittim. Daha saat 16.30 - 16.40 arasındaydı. Bende beklerken kitap okuyayım dedim. Çünkü okuldayken kitap aklımdan uçup gitmişti. Kitap okurken;
Bade: Müsait misin?
Ben: Konuşabiliriz
Bade: Bak Esrarengiz Melkor nasıl diyeceğimi bilemiyorum ama..
Ben: Ama???
Bade: Esrarengiz Melkor görüyorum ki sen hala bana aşıksın. Ve bundan vazgeçecek gibi de durmuyorsun. Bana arkadaş gibi yaklaşmıyorsun.
Ben: Evet çünkü AŞIĞIM bunu anlamak zor mu? Duygularıma kilit vuramıyorum kusura bakma.
Bade: Esrarengiz Melkor bir daha asla konuşmayalım olur mu?
Ben: Peki ama senden son bir isteğim var. Beni her yerden engelle instagram, whatsapp, arama, mesaj aklına ne geliyorsa engel at. Çünkü sen beni engellemezsen ben kendimi engelleyemem. Mesaj atarım.
Bade: Tamam
Ben: Kendine iyi bak
Badeyi artık komple kaybetmiştim. -
58.
+1Bu konuşmadan sonra kaldığım yerden kitaba devam ettim. Sanki az önce Badeyi komple kaybeden ben değildim.
Bunun sebebi neydi? Kafa dağıtma çabası mı? Yoksa Badeye karşı olan hislerim körelmişti de farkında mı değildim? Yoksa kitap çok mu sarmıştı? Ya da hepsi birden mi? Şuan bile emin değilim.
Kitabı ertesi gün okula teslim ettim. Kütüphane görevlisi hoca "Noldu sıkıldın mı kitaptan" dedi. Bitirdiğimi söyleyince morardı. Zaten hiç sevmiyorum bu kadını da. Laf soktuğumu zannederek cool bir şekilde sınıfıma geri döndüm. -
59.
+1Beyler söz verdiğim gibi 10 part yazdım. Eğer ki gecenin ilerleyen saatlerinde kafama eserse bir kaç part daha atabilirim.
Bade kısmını tamamladığım için çok mutluyum en azından çok az bir kısmını bitirdim.
Okuyan herkese teşekkürler ve iyi geceler dilerim. Umarım kaybeden değil kazanan olursunuz. -
60.
+1Furkan ve Yağmurla konuşmak ve dertleşmek için sınıflarına gittim ama sadece Furkanı bulabildim. Bende onu alıp bahçeye çıktım.
Okulun etrafını turlarken Furkana her şeyi anlattım. Verdiğim tepkileri falan. O da sağolsun yanımda olduğunu belirtti. işte bu yüzden tek dostum Furkan. ihtiyacın olduğunda desteğini belli ediyor.
Bu arada Furkanı hiç tanımadığımı fark ettim. Kendisi beyaz tenli, uzun saçlı (tabi beline kadar değil. Ensesine kadar.) görenlerin 2 metrenin yukarısında sandığı ama 1.94 metre, incecik, renkli gözlü yakışıklı bir çocuk. -
-
1.
0"furkanı tanıtma bülteni"
-
-
1.
0Habire Furkan Furkan diyip duruyorum nasıl bir şey dememişim ama bende diyeyim dedim
-
1.
-
1.
-
61.
+3Biz Furkanla dolaştıktan sonra okula geri girdik. Ben bunu sınıfına bırakıp hemen bir yan sınıf olan sınıfıma girdim.
Artık derslerde daha az Ygs çalışmaya başladım. Önceden (okulun açıldığı ilk hafta) ne güzel çalışıyordum. Şimdiyse günde bir konu bitirebilirsem kendimi çok büyük iş yapmış olarak görüyordum.
Bence hızlı bir başlangıç yaptığım için artık durulmaya başlamıştım. Ya da Bade olayı mı beni durgunlaştırıyordu? Ben bunun pgibolojik olarak yorulmaktan kaynaklandığını düşünüyordum o sıralar. -
-
1.
0can sıkıntısından ders çalışamamak diyoruz
-
-
1.
0Belki öyleydi belki de başka bir şey bilemeyiz
-
1.
-
1.
-
62.
0Bu gece de 10 ile 15 part arasında part atmayı hedefliyorum. Umarım hedefimden şaşmam. Çamaşırlarımı makineye atıp geleceğim
-
63.
+2Sınıfta bizim de bir erkek grubumuz vardı. Halil, Barışcan, Tunahan, Emin Barış, Alperen, Barış ve benden oluşuyordu. Zaten bu isimler dışında kalan tek erkek Mehmetti. Sonradan Talha diye bir çocuk da sınıfa geldi ve o da gruba girdi.
Neyse bizim grup 2 ayrı yerde oturuyordu. Barış, Alperen, Talha ve Tunahan cam kenarında, Halil, Barışcan, Emin Barış ve ben duvar kenarında oturuyorduk.
Biz derslerde soru çözer, tenefüslerde batak, dost kazığı, blöf gibi kart oyunları oynardık. Bazen de derslerde kart oynardık.
Hatta Bade'nin her şey bitti dediği hafta trafik ve ilk yardım hocasını da davet etmiştik. Ayarı kaçırmayın diye uyarıldıktan sonra devam etmiştik oynamaya. -
64.
+1Günler artık monoton haline dönmeye başlamıştı. Okula gider okulda biraz eğlenir sonra dershaneye gider kimseyle tek kelime bile konuşmadan sırama oturup telefonla oynardım.
Dersler artık umrumda değildi. Dershanede de sadece Matematik derslerini dinliyordum. Diğer dersler hiç umrumda bile değildi.
Ama benim monoton hayatıma eklenen yeni şeyler de olmalıydı dimi? Yoksa nasıl benim hayatım olurdu ki? -
65.
+1Bade derslerde falan bana laf sokmaya beni aşağılamaya çalışıyordu. Ama neden böyle bir şey yapsın ki? Kendisi dememiş miydi bir daha konuşmayalım diye.
Hatta konuşmayalım dedikten sonra selam bile vermedim kıza. Selam vermeyi geç yüzüne bile bakmıyordum. Ama bunu yapması için hiçbir sebep vermiyordum ona.
Tabiki ben bunları beni test etmeye çalıştığını düşünerek birine ikisine hiç cevap bile vermedim bile. Ama o da işin takunu çıkardı. -
66.
+3Yine böyle benim üstümden oynadığı günlerden birinde çıkışta kolunu tuttum ve "Bade bana bak! Bir daha konuşmayalım dedin kabul ettim. Seviyorum dedim sevmediğini söyledin ona da amenna dedim. Ama bir daha üstümden şaka bile yapmaya kalkarsan seni seven bu çocuğu tanımadığın bir hale sokarsın. Bir daha konuşmayalım diyip böyle yapmak ne!" dedim ve cevap vermesini bile beklemeden gittim.
Hayatımda ilk defa bir kıza böyle bir şey yapmıştım. Nefret ettiğim insan grubuna mı dönüyordum? Hayır bu ben olamam. O sadece o anlık biriken öfkenin kusulmasıydı ben böyle bir şey yapamam dimi? -
-
1.
+1baskı ve terör herkese her şeyi yaptırır knk
-
-
1.
0Kanka baskı ve terörden çok orada yaptığım şeyi aslında gururumu kurtarmak olarak görüyorum. Çünkü bir huur çocuğu senin gururunu ayaklar altına alıyor ve sabır çekip duruyorsun ama bir yere kadar
-
1.
-
1.
-
67.
+1Bade o olaydan sonra benim olduğum tarafa bile bakmadı. insanlara korku salmayı hiç sevmediğimi belirtmeliyim. Bu yüzden özür dilemeli miydim? Yoksa hak ettiğine olan inancıma biraz daha odun atıp desteklemeli miydim?
Ben ne yaptım biliyor musunuz hiçbir şey hem de koca bir hiçbir şey. Ne özür diledim ne de haklı olduğumu savundum. Sadece o an gerekti yaptım ama pişmanım dedim kendime o sıralar.
Bade'nin bitirici vuruşundan 2 hafta geçmişti. Sınıf arkadaşlarım mangal yapalım dediler. Bende kabul ettim. Bu arada sınıftaki kızların sadece 3 veya 4 tanesini arkadaşım olarak görüyordum. Gerisi aptal ergen kızlardı.
Neyse mangala sadece erkekler olarak gittiğimizi belirtmeme gerek yok herhalde. Ama gittiğimiz yeri belirlerken baya büyük sıkıntılar yaşamıştık. Çünkü elimizde 2 adet olasılık vardı.
Birisi yer olarak çoğunluğa uygundu ama oraya genelde kaliteli insanlar gitmezdi. ikinci yer ise tam tersiydi. Orada kalitesiz insana denk gelme olasılığın çok azdı.
Şimdi kaliteyi kim belirliyor gibikler diyebilirsiniz. Anlatayım kalitesizden kastımız gittiğimiz mangalı zehir edecek olay yaşatan insanlar oluyor. Gittiğimiz yer zaten elit bir bölgede yapay bir gölet alanıydı. -
68.
+2Etleri et ve süt kurumundan ben almıştım. Diğerleri ise oraya yakın bir market zincirine gidip geriye kalanları aldılar. En son gelirken yanlarında sigara da getirdiler.
Ama şöyle bir şey var içimizden kimse sigara içmiyordu. Bu ne diye sordum Halile. Ziyafetin üstüne efsane olur dedi. Ortak olacaklardan parasını alayım dedi. 4 kişi bir Kent Switch paketine girmiştik. Kişi başı 5 dal yapıyordu.
Etler soslandı, mangala koyduk başında Halil ve ben dönüşümlü duruyorduk. Yedik, içtik, kart oynadık tabiki. Ama burada en etkili olay sigaraydı. Yemekten hemen sonra 4 kişi de sigarasını yakmak istedi.
içimi çok hafifti. Daha önceden köyde kuzenimin Chesterından bir fırt çekmiştim ama tüküre tüküre bir hal olmuştum. Oysa bu öyle değildi. Sanki ağzımda ferahlık oluşuyordu. -
69.
+1Bu his çok hoşuma gitmişti. Dumanı da çok fazla çıkıyordu bu sigaranın. O an bu sigaranın efsane olduğunu düşünmüştüm. Ama benim unuttuğum bir şey vardı. Ben hiç içime çekmiyordum. Dumanı direk dışarı veriyordum. Bu yüzden öksürmemiştim.
Tabiki o an bunun farkına varmadım. O an sadece bu sigaranın çok güzel olduğuyla ilgileniyordum.
Sigara çay ikilisini ilk defa orada denedim. Aslında yemek sonrası sigarayı da ilk orada denedim. ilk defa 1 dal sigarayı da orada içtim.
Çay için tabiki semazenimiz vardı. Ama ilk başta yakamadık. Çünkü hepimiz acemiydik. Sonrasında yakmayı bir şekilde başardık.
Çay için karton bardağımız olmadığı için plastik bardaklara doldurduk. Ama kaynar su plastiğin anasını gibti. Şekil olarak baya genişlemişti. Bu biraz sıkıcıydı. Çünkü tabanı da bozulmuştu arada devrilecek diye korkuyorduk. -
70.
+1Ama devrilmemiş adeta beni anlatıyordu arkadaşlarıma. "Bakın Esrarengiz Melkor böyle. Yıkılacak gibi duruyor ama yıkılmıyor. Adeta yıkılmasını bekleyen kahpe hayata karşı şov gösterisi yapıyor."
O an cidden devrilmeyen bardaklarımızı bize benzettim kaybeden herkese benzettim. O bardak bir daha asla eski düzgün şekline dönmeyecek ama asla yıkılmayacakta.
Bir bardak sayesinde aydınlandım desem yeridir.
Çay - sigara - batak çok efsane oluyormuş dedim. Arkadaşlarımda bana katıldı. Ama bir daha sigara içmeyeceğimiz konusunda hem fikirdik.
Çünkü sigaraya günlük 10 tl verecek kadar keriz değildik. En azından aramızda geçen sohbet bu yöndeydi.