-
51.
+1Furkan ve Yağmurla konuşmak ve dertleşmek için sınıflarına gittim ama sadece Furkanı bulabildim. Bende onu alıp bahçeye çıktım.
Okulun etrafını turlarken Furkana her şeyi anlattım. Verdiğim tepkileri falan. O da sağolsun yanımda olduğunu belirtti. işte bu yüzden tek dostum Furkan. ihtiyacın olduğunda desteğini belli ediyor.
Bu arada Furkanı hiç tanımadığımı fark ettim. Kendisi beyaz tenli, uzun saçlı (tabi beline kadar değil. Ensesine kadar.) görenlerin 2 metrenin yukarısında sandığı ama 1.94 metre, incecik, renkli gözlü yakışıklı bir çocuk. -
-
1.
0"furkanı tanıtma bülteni"
-
-
1.
0Habire Furkan Furkan diyip duruyorum nasıl bir şey dememişim ama bende diyeyim dedim
-
1.
-
1.
-
52.
+1Bade o olaydan sonra benim olduğum tarafa bile bakmadı. insanlara korku salmayı hiç sevmediğimi belirtmeliyim. Bu yüzden özür dilemeli miydim? Yoksa hak ettiğine olan inancıma biraz daha odun atıp desteklemeli miydim?
Ben ne yaptım biliyor musunuz hiçbir şey hem de koca bir hiçbir şey. Ne özür diledim ne de haklı olduğumu savundum. Sadece o an gerekti yaptım ama pişmanım dedim kendime o sıralar.
Bade'nin bitirici vuruşundan 2 hafta geçmişti. Sınıf arkadaşlarım mangal yapalım dediler. Bende kabul ettim. Bu arada sınıftaki kızların sadece 3 veya 4 tanesini arkadaşım olarak görüyordum. Gerisi aptal ergen kızlardı.
Neyse mangala sadece erkekler olarak gittiğimizi belirtmeme gerek yok herhalde. Ama gittiğimiz yeri belirlerken baya büyük sıkıntılar yaşamıştık. Çünkü elimizde 2 adet olasılık vardı.
Birisi yer olarak çoğunluğa uygundu ama oraya genelde kaliteli insanlar gitmezdi. ikinci yer ise tam tersiydi. Orada kalitesiz insana denk gelme olasılığın çok azdı.
Şimdi kaliteyi kim belirliyor gibikler diyebilirsiniz. Anlatayım kalitesizden kastımız gittiğimiz mangalı zehir edecek olay yaşatan insanlar oluyor. Gittiğimiz yer zaten elit bir bölgede yapay bir gölet alanıydı. -
53.
+1Bade derslerde falan bana laf sokmaya beni aşağılamaya çalışıyordu. Ama neden böyle bir şey yapsın ki? Kendisi dememiş miydi bir daha konuşmayalım diye.
Hatta konuşmayalım dedikten sonra selam bile vermedim kıza. Selam vermeyi geç yüzüne bile bakmıyordum. Ama bunu yapması için hiçbir sebep vermiyordum ona.
Tabiki ben bunları beni test etmeye çalıştığını düşünerek birine ikisine hiç cevap bile vermedim bile. Ama o da işin takunu çıkardı. -
54.
+1Günler artık monoton haline dönmeye başlamıştı. Okula gider okulda biraz eğlenir sonra dershaneye gider kimseyle tek kelime bile konuşmadan sırama oturup telefonla oynardım.
Dersler artık umrumda değildi. Dershanede de sadece Matematik derslerini dinliyordum. Diğer dersler hiç umrumda bile değildi.
Ama benim monoton hayatıma eklenen yeni şeyler de olmalıydı dimi? Yoksa nasıl benim hayatım olurdu ki? -
55.
+1Oglum siz nasi bi ergenlik geciriyonuz tovbe bismillah
-
-
1.
0Valla geçti gitti artık
-
1.
-
56.
+1ikinci turun sonunda 30 kişi kalmıştı. Kendi maçımı ezici bir üstünlükle 10 dakika içinde kazanıp diğer masaları kontrole başlamam bazılarının kanına dokunmuş olacak ki. Hocalara gidip Esrarengiz Melkor hem hakemlik hem de oyunculuk yapıyor hem de kendi turunda diye şikayette bulunmuşlar.
Ben de böyle bir aksaklık olabileceğini tahmin ettiğim için benden başka insanları hakem olarak almıştım turnuvaya. Ve o bazı huur çocukları yine başarısız olmuştu.
Bunlar daha yola başlamamışken ben 3. turu atıp dönmüştüm. Bunların zekaları ise onu kavrayamamıştı. Bunlar satrancın sadece tahtada oynandığını sanan mallardı. Oysa satranç benim için her şeydi. -
57.
+1Otobüsten inip bir sigara daha yaktım. Bir iki fırt çektikten sonra attım yenisini yaktım. Böyle yaparak yere 5 dal daha attım. Neden yaptım bilmiyorum ama bundan mutlu olmuştum.
Eve gittim Damlanın instagram takibini gördüm ve şaşırdım. Şaşırmamın sebebi ise benim satranç turnuvalarından tanıdığım hatta türkiye turnuvalarında aynı oda da kaldığım insanların bir kaçının Damlayı takip ettiğini gördüm.
Sonra aklıma bir soru düştü. Bu kız bunları nereden tanıyordu. Hemen whatsapptan isimleri yazdım ve sen bunları nereden tanıyorsun dedim.
Damla: Geçen sene bir turnuvada tanıştık. Sen nereden tanıyorsun?
Ben: Onlar benim kulübümde oynuyorlar ve bir kaç kere aynı odada kalmışlığımız var.
Damla: Hadi ya! Hangi kulüp?
Konuşma böyle devam etti. Ve Damlayla konuşmaya başlamıştık.
Saat 21:30 - 22:00 arasında başlayan konuşma 01:30 civarında benim yatmam gerekmem sebebiyle sonlandı. -
58.
+1Devam et
-
59.
+1Sınıfa baya dağılmış bir vaziyette girmiştim. Bu arada artık insan içine çıkabilir olmuştum. En azından dedikodum daha az dönüyordu.
O günün nasıl geçtiğini anlayamadım. Otobüse binip eve giderken Damlayla konuşuyordum. Aslında her anda Damlayla konuşuyordum. Hoşlanıyor muydum acaba? Emin değilim. Şuan tek emin olduğum şey Bade'nin gözüne sokabilecek herhangi bir ilişki aradığımdı.
Ama bu asıl sebebi Damlaya göstermemeliydim. Yoksa her şeyi tak edebilirdim. Bunun olmasına izin veremezdim.
Ama bir sorun vardı. Ben bunu niye yapıyordum? Damlaya niye acı çektirmeyi göze almıştım? Badeye niye bir şeyleri ispatlamaya çalışıyordum?
Kafam bu sorularla gibilirken Damlayla konuşmaya devam ediyordum. Konuşması eğlenceli bir kızdı. 9. sınıf olmasına rağmen baya olgundu. Yaşanmışlıkları onu daha çabuk büyütmüş. -
60.
+1Devam
-
61.
+1Konuşmayı saat 03 civarında sen uyanabilecek misin sorum ile devam etti. Kendisinin uyumayı sevdiğini ama 2 saatlik uykuyla da idare ettiğini öğrenmiştim.
Daha sonra iyi uykular dileyip yattım. Okulda Furkanla ve bizim erkek grubuyla geçen sıradan bir gün ardından dershaneye gittim.
Bade'nin ortalama hangi saatlerde dershaneye geldiğini bildiğim için o saatlerde sigara için dershanenin dış kapısında duruyordum ki Bade'nin geldiğini uzaktan gördüm.
Hemen bi sigara yaktım ve gelmesini beklemeye başladım. Niyeyse ben bu durumdan zevk almaya başlamıştım. Girerken bi bana bi de elimdeki sigaraya baktı.
Gözlerinde neden yaptın bunu bakışı vardı. Ama aldırmadım. Ne diyebilirdim ki? Senin yüzünden sigaraya başladım. Sırf sen uyuz ol diye de senin gördüğün zamanlarda içiyorum mu deseydim?
Belki bunu ona demeliydim. Belki en azından daha az acı çekerdi. Lan bir dakika benim amacım ona acı çektirmek değil miydi? Benim amacım onu mutsuz etmek değil miydi? Onun bana yaşattığı o kalp kırıklığını ona yaşatmak değil miydi? O zaman ne diye açıklama yapacaktım? Onun gözlerindeki o acı için içmiyor muydum ben bu sigarayı? Kafam çok dağılmıştı. Kendi kendime soru sorup cevap alamıyordum. -
62.
+1Sabah günaydınlar diyerek başlayan konuşmamız. Gece 2, 3 civarı iyi uykular ile son bulmuştu.
Bu kadar konuşacak ne buluyorsunuz diyenler olabilir. Birbirini tanımaya çalışan 2 insanın birbirini tanıma çabası bu kadar konuşmaya sebep oluyordu.
Dershane artık bir rutine binmişti benim için. Verilen soru ödevlerini o gün bitirmeye başlamam ise kendimi mutlu hissetmeme sebep olmaya başlamıştı.
Dersi dinleyip not almaya başlamıştım o zamanlar. Hatta pazar akşamı kendimle bir anlaşma yaptım. Günde 1 Ygs denemesi çözer gibi soru hazırlayıp çözecektim. Ama konular kitapların başından başlayacak zamanla zorlaşarak kendimi geliştirecektim.
Bu anlaşmayı uygulamaya koyma vaktiydi. 40 Türkçe, 15 Tarih, 8 Felsefe, 5 Din, 12 Coğrafya, 32 Matematik, 8 Geometri, 14 Fizik, 13 Kimya, 13 Biyoloji sorusu ayarladım kendime.
Soruları çözmeye başladım. ilk konular olduğu için hepsinin içinden geçmiştim. Ve bu beni motive etmişti. Kendi Ygs'mi bitirdikten sonra Damlayla konuşmaya başladık. -
63.
+1Bir süre sonra zaten sınav başlamıştır sesiyle kitapçığa odaklanmaya çalıştım. Bir güzel içinden geçtim sınavın. Tam binadan çıktım bir baktım Bade az ilerimde durağa doğru gidiyor. Dedim Esrarengiz Melkor bi binlik yap. Ama ne yapmalıydım?
En sonunda Bade'nin nefret ettiği bir şey yapmaya karar verdim. En yakın bakkala girip Kent Switch aldım.
Tam ben bakkaldan çıkıp sigarayı ağzıma koyduğumda Badeyle yüz yüz geldik. Ben hiç tınlamadan çakmağı çıkartıp sigarayı yaktım.
Bade'nin yüzündeki o şok olma ifadesi ve kırılmışlığı görünce daha da bi zevke geldim.
Durağa gittiğimde Bade ortalıkta görünmüyordu. Herhalde bir iki durak önce binmeye gitti dedim. Sonra sigarayı çantama koyup otobüse bindim.
Otobüste sigaraları paketten çıkartıp çantanın gizli saklı yerlerine sokuyordum. Sebebi de hayatımda ilk defa paket almışım ve ne yapacağımı bilememdi.
Sorarlarsa da arkadaşın üstündeki son daldı arama oldu bana verdi. Çünkü benim çantamı hiçbir zaman aramazlardı. Hatta beni hiç aramazlardı. -
64.
+1rez pnp devam
-
65.
+1Zaten bu olaydan sonra benim için Bade diye birisi yok dedim. En azından kendime bunu dedim. Aklım en başta kıs kıs gülen aklım. Kalbime dönüp "noldu lan dıbına koyduğum aşk var bu kızla aranda diyordun. Şimdi öldüreceğim, sakat bırakacağım diyorsun" dedi. Kalbim aklıma "gibtir git bin" demekle yetindi.
Evet bundan sonra her hücreme düşman olduğum bir insandı Bade. Çünkü dershanede herkesin ağzından "Esrarengiz Melkor, Badeye açılmış ama reddedilmiş ahahahaa" diye bir şeyler duyuyor sırf bu yüzden kantine bile gidemiyordum.
illa gitmem gerekiyorsa tenefüs başlar başlamaz ya da tam tenefüs bitimine yakın gidiyordum. Bu sayede daha az insanla muhattap oluyor daha az duyuyordum dedikoduyu. -
66.
+1Tören oldu bize tabiki ödül mödül verilmedi mk. Bizim okul anca gibtiri taktan şeylere önem versin bize de başını verir diyerek geri sıramıza döndük.
Tören bitti. içeride kalan eşyalarımı almaya giderken Damla bana numarasını verdi. Satrançla ilgili kafasına bir şey takılırsa sormak istermiş. iyi bari dedim. Bende ona numaramı verdim.
Gittim eşyalarımı alıp dershaneye sınava gittim. Bu arada satranç turnuvasını anlatırken hiç dershaneyle ilgili bir şeyler anlatamadım. Zaten anlatılacak bir şey de yok. Sadece ders çalıştım. Bade'den artık uzak duruyordum ve turnuvanın başladığı ilk hafta bir şey öğrendim.
Bizim dershanede benimle aynı okuldan olan bir sürü çocuk vardı. Bunlardan birkaçı tenefüste yanıma gelip. "Len sen Badeyi mi seviyon len" diye alaylayıcı bir şekilde bu soruyu sordular.
Evet Badeyle benim olmam bu yüzden imkansızdı. Çevrenin tepkisi bu şekilde oluyordu.
Tabiki soruya yok diyerek cevap verdim. Ama bu cevaba direk "la bırak kız reddetmiş neyini yok diyon dıbına koyim" diye bir yanıt aldım. Lan noluyor dıbına koyim.
Ben bu olayı sadece dostum Furkana bir de Yağmura anlattım. Bunlar nasıl öğrendi? BADE... Aramızda kalsın dediğim şeyi tüm dershaneye yaymıştı. -
67.
+1En son kendisine en mantıklı gelen hamleyi yaptı ve hiç düşünmeden tak diye başka bir hamle daha yaptım.
Herkes şok olmuş durumdaydı. Normalde bir hamleye en az 1 dakika düşünürdük ikimizde ama bu sefer hiç düşünmeden direk oynamıştım. Bunun sebebini bir tek Furkan anlamıştı.
Artık iyice çaresiz kalmıştı. Bir hamle bir hamle daha derken son hamlemi yaptım ve skoru yazacak olan kişiye dönüp Esrarengiz Melkor 1, Furkan 0 dedim.
Herkes şok olmuş tahtaya bakıyordu. Aslında tahtayı ilk görenler Furkan Esrarengiz Melkoru havada karada giber diye düşünür ama işin içinde ince dokunmuş bir tuzağa kurban vardı. Şah
ilk başta itiraz falan edildi. Daha mat değil diye ama sonuç kaçınılmazdı. Okul birincisi bendim. Masaya oturdum nasıl mat olduğunu her açısıyla anlattım.
Furkan beni tebrik etti. Tabi bende onu tebrik ettim ve ekledim. "Bu hayatımdaki en unutulmaz maçlar arasında yer alacak düzeyde bir maç oldu"
Cuma günleri tören olurdu. Ve bu törenlerde okul müdürü salak saçma konuşup tüm okulun vaktini çalardı. Ama bu sefer farklılık vardı. Bu sefer turnuvanın sonuçlarını bir kağıda yazıp eline almıştı.
4. 9/F den Damla
3. 10/G den Gökçe
2. 12/D den Furkan
1. 12/C den Esrarengiz Melkor
Tabiki bu kadar basit bir anlatım olmadı. Evet bunları söyledi sadece ama tek farkla her ismi alkışlıyorlardı.
Furkan'ın adı okununca 12 lerin tamamı ve okulun yarısı böğürüp tezahürat etmeye başladılar. Benim ismim okuduğunda sadece sınıftaki erkek grubumuz, Furkan ve bir kaç eski arkadaşım alkışladı.
Sanki tüm okul bana düşmandı dıbına koyim. 2. olan çocuğun adını duyan herkes okulu yıktı. Ben 1. olmuştum. Aldığım alkışı sadece yakın çevremden almıştım.
Niye böyle oldu? insanlara ne kötülüğüm dokundu? Ya da acaba 1. oldum diye herkes kıskanıyor muydu? Ama çok saçma değil miydi bu? Ben oraya çıkan herkesi yüksek ses çıkaracak şekilde alkışlıyordum. Niye böyle oluyordu? -
68.
+1Ben iyice sinirlendim ve bu sinir doğrultusunda oradakilere "gibtirin gidin satranç oynuyoruz şurada" diye bağırdım.
Normalde bu duruma alışkındım ama o an efsane bir fırsat gördüm zannettim ve onun hesabını yaparken gürültü çok kafamı dağıtıyordu.
Bunun üzerine herkes sustu. Satranç kısmı sessiz kalmıştı. Artık planlarımı daha ince dokunuşlarını yaparak uygulama fırsatı yakalayabilirdim.
Son olarak her şeyi hesapladım dedim kendime ve fili kaldırıp tak diye koydum. Masadan kalktım dostum olan Furkana bakıp kazandım işaretini çaktım.
Benim hamlemle birlikte rakibim olan Furkanın taraftarları bir tahtaya bakıyor bir Furkana bakıyor bir de bana bakıp bu neyin havasında diye fısıldaşıyorlardı.
Ama bilmedikleri ve göremedikleri tek şey ben o hamle sayesinde maksimum 8 hamle sonra oyunu kazanıyordum. Bunu sadece Furkan görüyor ve her incelemesinde yüzü biraz daha düşüyordu. -
69.
+14 Kasım 2016 günüydü hayatımı değiştiren olaylar olduğu için asla unutmam bu tarihi.
Çekilen 1. isim 1. Grup, 2. isim 2. Grup, 3. isim 1. Grup, 4. isim 2. Grup... şeklinde devam etti ve gruplar belirlendi.
1. Grup Furkan, Gökçe, Mikail ve ibrahim Umut
2. Grup ben, Damla, Mert ve Behiye
2, 3, 4. Derslerde gruplardan çıkacak isimler belli olmuştu. 1. Gruptan Furkan ve Gökçe 2. Gruptan ben ve Damla. Hepimizin puanı aynıydı. Çünkü şerefsizlik yapıp son tura Furkan, Gökçe, ben, Damla ikililerini bırakıp son grup turlarına girmeden beraberlik yaparsak hepimizin finale çıkacağını söylemiştim. Onlarda kabul etmişti.
Öğleden sonra finalleri yapma kararı aldık. ilk turlarda eşleşme Furkan - Gökçe, ben - Damla arasında oldu. Furkan ve ben kazanmıştık.
Sonraki eşleşme Furkanla rakiplerimizi değiştirmemiz oldu. Yine Furkan ve ben kazandık. Artık finallerin finalini oynama zamanı gelmişti.
Furkan ve Esrarengiz Melkor.
Furkanın taraftarı vardı, onu destekleyenler, onun 2 sınıftan dostları...
Oysa benim taraftarım yok denecek kadar azdı. Sadece dostum olan Furkan ve bizim sınıftaki erkek grubundan bir kaç kişi. -
70.
+1Tabi benim bu kararımdan ne Mikailin ne de Damlanın haberi vardı. Mikaile sadece sana bir güzellik yaptım dedim.
Son 16 ya girdiğimizde işler kızışmaya başladı. Kalanların hepsi iyi oynuyordu. Kıran kırana geçen maçların sonucunda son 8 belirlenmişti.
Ben, sınıfımdaki Furkan, ibrahim Umut, Behiye, Damla, Mikail, Gökçe ve Mert kalmıştık. Sonra aklıma güzel bir fikir geldi.
Son 8 i kurayla 2 ayrı gruba bölüp kendi aralarında gruptan çıkma maçları yaptıracaktım. Bu sayede iyileri elememiş olacaktım. Bu fikrimi herkes beğendi.
Ama kuraları hocanın hazırladığı kağıtlarda başkaları çekecekti. Damla, Mert, ibrahim Umut ve Furkan gerçekten dişli rakiplerdi onlarla aynı grupta olmak istemezdim ama bununla oynayabileceğim bir şey yoktu.
başlık yok! burası bom boş!