-
26.
+2Sınıfta bizim de bir erkek grubumuz vardı. Halil, Barışcan, Tunahan, Emin Barış, Alperen, Barış ve benden oluşuyordu. Zaten bu isimler dışında kalan tek erkek Mehmetti. Sonradan Talha diye bir çocuk da sınıfa geldi ve o da gruba girdi.
Neyse bizim grup 2 ayrı yerde oturuyordu. Barış, Alperen, Talha ve Tunahan cam kenarında, Halil, Barışcan, Emin Barış ve ben duvar kenarında oturuyorduk.
Biz derslerde soru çözer, tenefüslerde batak, dost kazığı, blöf gibi kart oyunları oynardık. Bazen de derslerde kart oynardık.
Hatta Bade'nin her şey bitti dediği hafta trafik ve ilk yardım hocasını da davet etmiştik. Ayarı kaçırmayın diye uyarıldıktan sonra devam etmiştik oynamaya. -
27.
+2Bade'nin yaptığından sonra herkesin bana bakışı değişmişti. Zaten kendi halinde köşede oturan biriyken iyice ezik birisi konumuna düşüp iyice asosyalleşmeye başladım.
Bu asosyallik bende olumlu bir etki bıraktı ve insanlarla muhattap olmamak için kulaklığımı takıp soru çözüyordum. içime tekrardan ders çalışma şevki dolmaya başlamıştı.
Neyse işte ben Damlanın numarasını aldım. Kendi numaramı verdim dersaneye gittim ve günün değerlendirmesini yapıyordum ki sınıfa Bade girdi.
Normalde sınavlarda sınıflar karıştırılır ve aynı sınıftan olan insanların gelmesi önlenmeye çalışılır. Ama arada denk gelebiliyordu. Bu da denk gelen baya ironik bir olaydı.
Bade sınıfa girdi benim öfke dolu bakışlarımı gördü ve ilk bulduğu deliğe saklandı. Yani ilk sıraya oturup benimle göz kontağı kurmaktan kaçındı.
Bense ona hala öfkeyle bakmaya devam ediyordum. Daha fazla rahatsız hissetmesi için tuvalete gidip geldim. Sonra kantine gidip çay alıp geldim.
Şimdi siz bana sınavda değil miydin gibik diyebilirsiniz olay şöyle. Ben oraya sınav saatinden 40, 45 dakika önce gitmiştim. Ve en arkadaki boş yere oturmuştum.
Her sınıfa girişimde Badeye baktığımdaki o öfke dolu bakışları başka bir insan üstünde hissetse orayı terk ederdi. Ama karaktersizlik mi desem binlik mi desem bunlardan biri veya aklıma gelmeyen başka bir sebepten dolayı oturmaya devam ediyordu. -
28.
+2Furkanla oyuna başladık. Oyun baya çekişmeli ve düşündürücü geçiyordu. Ben oturup tuzak kuruyorum Furkan görüyor o tuzağı geliştirip bana satmaya çalışıyor, aynısını ben ona yapıyorum diye diye oyun ortasına bile çok uzun zamandan sonra gelmiştik.
Biz oyun ortasına gelmeden kızların maçı bitmişti bile. Damla maçı satmıştı. Gökçe denen mal 3. olacaktı. Normal şartlar altında Damlanın Gökçeyi havaya atıp vezire oturtması gerekirdi. Çünkü benim oynadığım Damla öyle bir rakipti.
Neyse kızlar gibimde değildi. Benim rakibim karşımda oturuyordu. Ve bana tuzak kuruyordu.
Oyun sonuna girdiğimizde 7. ders bitmiş tenefüs olmuştu. Ama oyun sonu da oyun sonuydu hani. Tek hataya patlamaya hazır bir oyun...
Furkanın taraftarları hemen damlamıştı yanımıza. Şerefsizler "Furkan, Esrarengiz Melkoru giber atar. Esrarengiz Melkor kim ki dıbına koyim" diyerek moralimi bozmaya beni oyundan düşürmeye çalışıyorlardı.
Ama bilmedikleri bir şey vardı. Ben hırs yaparsam kaybetmem. gibe gibe kazanırım. -
29.
+2Etleri et ve süt kurumundan ben almıştım. Diğerleri ise oraya yakın bir market zincirine gidip geriye kalanları aldılar. En son gelirken yanlarında sigara da getirdiler.
Ama şöyle bir şey var içimizden kimse sigara içmiyordu. Bu ne diye sordum Halile. Ziyafetin üstüne efsane olur dedi. Ortak olacaklardan parasını alayım dedi. 4 kişi bir Kent Switch paketine girmiştik. Kişi başı 5 dal yapıyordu.
Etler soslandı, mangala koyduk başında Halil ve ben dönüşümlü duruyorduk. Yedik, içtik, kart oynadık tabiki. Ama burada en etkili olay sigaraydı. Yemekten hemen sonra 4 kişi de sigarasını yakmak istedi.
içimi çok hafifti. Daha önceden köyde kuzenimin Chesterından bir fırt çekmiştim ama tüküre tüküre bir hal olmuştum. Oysa bu öyle değildi. Sanki ağzımda ferahlık oluşuyordu. -
30.
+2O hafta sonu fazla ekstrem bir durum olmadı. En fazla Çağrıyla ve kardeşimle birlikte internet kafeye gidip Lol attık. Onun dışında evde yatıp kitap okuduğum bir hafta sonu oldu.
Hafta içi okulda satranç turnuvası düzenlemek istediğimi müdüre yazılı bir şekilde bildirdim. Kendisi bir kaç pürüz çıkarmasına rağmen onay verdi.
Sırada sınıf sınıf dolaşıp isim almaktaydı. Gökçe diye hiç sevmediğim ama hocaların isteğiyle yanıma kuyruk olarak verilen 1 metre ve haliyle kilolu bir kızla tüm sınıfları dolaşıp isimleri aldım.
Yıllarca profesyonel satranç oynadığım için bir turnuva düzenlemem hocalara gayet normal geliyordu. Hatta okuldaki en son turnuvayı ben 9. Sınıfken yine kendim düzenlemiştim. O zaman ki katılımcı sayısı 12 iken 12. Sınıfta aldığım katılımcı sayısı 120 olmuştu.
120 kişinin hepsini oynatmanın zor olduğunu bildiğim için eleme usulü yapacağımı duyurdum.
Turnuvada hem hakemlik hem de sporculuk yapacaktım. Aslında hakem olmak istemezdim ama benden başka hakemliği tam anlamıyla bilen olduğunu düşünmüyordum. -
31.
+2ilk turu yaparken çok yorulduğumu hatırlıyorum. Sabah başlayıp öğleden sonra anca bitirebilmiştim. Çünkü okulda 10 takım vardı. Bu da 20 kişi 20 kişi oynanacak demekti. Her tur 1 ders saati (40 dakika) sürüyordu. Bu yüzden çok uğraşmıştım.
Turnuvada çok fazla burnu havada insan vardı. Hepsi çok iyi biliyormuş edasıyla gelip yenilip gidiyordu. Ya da züte bala kazanıyordu.
Ama içlerinde 1 tanesi dikkatimi çok fazla çekti. Damla diye bir kız. Hem burnu kalkık hem de oynadığı oyun çok iyiydi.
Esrarengiz Melkor bu kızdan korkmalısın dedim kendi kendime. Ama yine aynı iç sesi. Finallerde bu kızla oynayacaksın da diyordu. -
32.
+2Üçüncü turu geçtiğimizde 15 kişi kalmamız gerekirken bunu 16 yapıp sayıyı sağladım. Tabi bunu yaparken son 16 ya kalması gereken ama iki güçlü oynadığı için elenen 11. sınıflardan bir kızı seçtim.
O kızı son 16 ya alacağımı başımızda durması gereken hocaya söylediğim de kabul etti. Zaten etmeme şansı da yoktu. Çünkü bu benim turnuvamdı ve o sadece idarenin onay vermesi için başımızda duran bir maldı.
Ayrıca bu turun sonunda Mikail ile Damlanın sevgili olduğunu da öğrendim. Mikaili de severdim bu yüzden Damlayla Mikaili bir sonraki turda yan yana oynatmaya karar verdim. -
33.
+2Damla da farklı bir aura var gibiydi. Sanki ben bir müzisyendim de onda ilahi bir tını duydum zannetmiştim.
Turnuvanın ilk turu tamamlanmış ve ikinci tur için 1 günlük ara verilmişti. Çünkü gerçekten yorucu bir işti ve de insanları sürekli olarak dersten çıkarmam bazı hocaların sinirini bozuyormuş.
Benim sinirilerimi de böyle huur çocuğu hocalar bozuyordu ama ben bir şey diyor muydum? Hayır! Gerçi kime ne diyecektim ki? Müdüre gidip hocaları mı şikayet edecektim? Gerçekçi olalım. Sadece kendi sinirimi bozup duracaktım. -
34.
+2Devam reis
-
-
1.
+1Bu gece yazabildiğimi yazacağım ama yarın her hafta içi olduğu gibi erken kalkmam lazım.
-
1.
-
35.
+2Köşeyi döndükten sonra kızlar biz gidelim artık dediler. Şahin yüzünden Bade'den olmak koydu. Ama kendi hatam olduğu için hiçbir şey diyemiyordum.
Bade'den özür diledim ve isterlerse evlerine kadar eşlik edebileceğimi söyledim. Ama gerek yok zaten uzak değil dedi. "Kızım ben zaten senin evini biliyorum ama bırakmak istiyorum" diyemedim. Peki demekle yetindim.
Ayrıldıktan sonra Şahin'e patlamak istedim fakat yaptığı şey cidden komikti. Eğer ki orada yaptığı o şeyi hoşlandığım, sevdiğim kızın kuzenine yapmasaydı kahkaha atabilirdim. Ama ciddi kalmam gerektiğini hissettim.
Şahin'e bu yaptığının kötü olduğuyla ilgili bir şeyler söyledikten sonra olaya gülmeye başladık. gibilmiş zütün davası olmaz. Bu yüzden eğlenmeye başladık. Sonra biraz da bizim mekanda oturduktan sonra eve gittim.
Bade'den tekrar özür diledim. Ama kendisi fazla takmamamı söyledi. Hatta sonradan düşününce eğer kurban kuzeni olmasaydı kahkaha atabileceğini söyledi. Bir nebze olsa rahatlamıştım.
Ertesi gün dershaneye aynı otobüsle gitmek için sözleştik. Ama bir sorun var. Benim o otobüse binmem için 10 dakikalık bir yolu ve trafiği hiç ekgib olmayan bir yolu geçmem gerekiyordu. Tabiki yaya geçidi, üst geçit veya alt geçit yok. Yol boş olduğu anda fırlayıp geçiyorsun. Öyle gibik bir yol. -
36.
+2Okuyan kardeşlerime teşekkür ediyorum. Ve sizler olduğunuz sürece ben yazmaya devam edeceğim. Ama bu akşamlık bu kadar çünkü hem kulüple işlerim var hem de halısahaya gideceğim. 22.00 dan önce bir şey yazabileceğimi zannetmiyorum
-
37.
+2Rez panpa ama kisa kisa yaz
-
-
1.
+1Tamam panpa biraz kaptırmışım da
-
1.
-
38.
+2Gençler eğer ki okuyan birileri varsa kendini lütfen belli etsin
-
39.
+1Beyler partların uzunluğu nasıl iyi mi? Ya da nasıl iyi olabilir?
-
40.
+1rezerved
-
41.
+1Bu binlik miydi evet binlikti ama kendi düzenlediği turnuvayı bile kazanamadı diye alay edilmek hoşuma gitmezdi. Bu yüzden bu plan hep aklımda kalmalıydı.
Zaten şu okulda iyi oynadığını bildiğim kaç kişi vardı ki? Bizim sınıftan Furkan diye bir çocuk (benim Furkan değil), Furkan ve Yağmurun sınıftan ibrahim Umut diye bir çocuk, yine aynı sınıftan Behiye diye bir kız, 11. Sınıflardan Mert diye bir çocuk, 10. Sınıflardan Mikail ve Gökçe.
Bu isimlerin hepsini yenmişliğim olsa bile bunlar benim bildiğim okulun benden sonraki en iyileriydi.
Ego kasmak için söylemiyorum bunları. Çünkü o zamanlar 8, 9 yıllık bir satranç ve 4 yıllık profesyonel kulüp geçmişim vardı. -
42.
+1Birkaç arkadaşımın daha hakem olarak adını yazmıştım. Bunun sebebi ben oynarken diğer masalarla ilgilenmeleri, sıkıntı çıkarsa beni çağırmalarıydı.
Kuraları nasıl yapacaktım? Aklımdaki en büyük soru buydu. Sonra herkesin adını excele kaydedip yanındaki numaraları kağıtlara yazıp tüm okulun ve hocaların gözünün önünde kura çekecektim.
Evet bu plan mükemmeldi. Ama bir sorun vardı. Ya bana bildiğim iyi oynayan birisi rakip olarak gelirse ne tak yiyecektim?
Bunun da çözümü çok basitti. Zaten herkes sadece numaraları bilecekti. Ama kimse kendi numarasını bilmeyecekti. Bu yüzden eğer kendime güçlü rakip çekersem evde numaraların yeriyle oynayabilirdim. -
43.
+1iltifat olayından sonra benim ümitlerim artmış kendime biraz daha olsa güvenim gelmişti. "Acaba diğer çocuktan ümidi kesti de bu yüzden beni mi tartıyor" diye düşünmeden edemedim.
Bir sonraki hafta pek görüşme fırsatımız olmadı. Çünkü babası alma başlamıştı dershaneden. Derslerden sonra da başka arkadaşlarıyla sohbet falan ediyordu.
Cumartesi günü baya soğuk davrandı bana karşı. Bense özel gününde falandır diye ses etmedim. Sadece yanında durdum.
Pazartesi günü okuldan bir kitap ödünç aldım. "Percy Jackson: Labirent Savaşı" aldığım saat 6. Derse girmeden önceydi. 7 ve 8 de okuyup eve zütürüp bitirmeyi planlıyordum.
Ben kitabi ödünç aldım ve Bade'den "Esrarengiz Melkor seninle konuşmamız lazım!" diye bir mesaj aldım. Lan acaba aşkını mı itiraf edecek yoksa komple mi bitirecek diye düşünüyordum.
"Tamam dinliyorum" diye bir mesaj attım. Ama aldığım yanıt şaşırtıcıydı. "Saat 17.00 dan sonra konuşalım" dedi. Böyle diyince bende "Yüz yüze mi? diye sordum. "Hayır" dedi. -
44.
+1Ama devrilmemiş adeta beni anlatıyordu arkadaşlarıma. "Bakın Esrarengiz Melkor böyle. Yıkılacak gibi duruyor ama yıkılmıyor. Adeta yıkılmasını bekleyen kahpe hayata karşı şov gösterisi yapıyor."
O an cidden devrilmeyen bardaklarımızı bize benzettim kaybeden herkese benzettim. O bardak bir daha asla eski düzgün şekline dönmeyecek ama asla yıkılmayacakta.
Bir bardak sayesinde aydınlandım desem yeridir.
Çay - sigara - batak çok efsane oluyormuş dedim. Arkadaşlarımda bana katıldı. Ama bir daha sigara içmeyeceğimiz konusunda hem fikirdik.
Çünkü sigaraya günlük 10 tl verecek kadar keriz değildik. En azından aramızda geçen sohbet bu yöndeydi. -
45.
+1Bu his çok hoşuma gitmişti. Dumanı da çok fazla çıkıyordu bu sigaranın. O an bu sigaranın efsane olduğunu düşünmüştüm. Ama benim unuttuğum bir şey vardı. Ben hiç içime çekmiyordum. Dumanı direk dışarı veriyordum. Bu yüzden öksürmemiştim.
Tabiki o an bunun farkına varmadım. O an sadece bu sigaranın çok güzel olduğuyla ilgileniyordum.
Sigara çay ikilisini ilk defa orada denedim. Aslında yemek sonrası sigarayı da ilk orada denedim. ilk defa 1 dal sigarayı da orada içtim.
Çay için tabiki semazenimiz vardı. Ama ilk başta yakamadık. Çünkü hepimiz acemiydik. Sonrasında yakmayı bir şekilde başardık.
Çay için karton bardağımız olmadığı için plastik bardaklara doldurduk. Ama kaynar su plastiğin anasını gibti. Şekil olarak baya genişlemişti. Bu biraz sıkıcıydı. Çünkü tabanı da bozulmuştu arada devrilecek diye korkuyorduk.
başlık yok! burası bom boş!