-
76.
0Neyse ben eve gittim. Daha saat 16.30 - 16.40 arasındaydı. Bende beklerken kitap okuyayım dedim. Çünkü okuldayken kitap aklımdan uçup gitmişti. Kitap okurken;
Bade: Müsait misin?
Ben: Konuşabiliriz
Bade: Bak Esrarengiz Melkor nasıl diyeceğimi bilemiyorum ama..
Ben: Ama???
Bade: Esrarengiz Melkor görüyorum ki sen hala bana aşıksın. Ve bundan vazgeçecek gibi de durmuyorsun. Bana arkadaş gibi yaklaşmıyorsun.
Ben: Evet çünkü AŞIĞIM bunu anlamak zor mu? Duygularıma kilit vuramıyorum kusura bakma.
Bade: Esrarengiz Melkor bir daha asla konuşmayalım olur mu?
Ben: Peki ama senden son bir isteğim var. Beni her yerden engelle instagram, whatsapp, arama, mesaj aklına ne geliyorsa engel at. Çünkü sen beni engellemezsen ben kendimi engelleyemem. Mesaj atarım.
Bade: Tamam
Ben: Kendine iyi bak
Badeyi artık komple kaybetmiştim. -
77.
+1Bu konuşmadan sonra kaldığım yerden kitaba devam ettim. Sanki az önce Badeyi komple kaybeden ben değildim.
Bunun sebebi neydi? Kafa dağıtma çabası mı? Yoksa Badeye karşı olan hislerim körelmişti de farkında mı değildim? Yoksa kitap çok mu sarmıştı? Ya da hepsi birden mi? Şuan bile emin değilim.
Kitabı ertesi gün okula teslim ettim. Kütüphane görevlisi hoca "Noldu sıkıldın mı kitaptan" dedi. Bitirdiğimi söyleyince morardı. Zaten hiç sevmiyorum bu kadını da. Laf soktuğumu zannederek cool bir şekilde sınıfıma geri döndüm. -
78.
+1Beyler söz verdiğim gibi 10 part yazdım. Eğer ki gecenin ilerleyen saatlerinde kafama eserse bir kaç part daha atabilirim.
Bade kısmını tamamladığım için çok mutluyum en azından çok az bir kısmını bitirdim.
Okuyan herkese teşekkürler ve iyi geceler dilerim. Umarım kaybeden değil kazanan olursunuz. -
79.
+1rezerved
-
80.
+1Furkan ve Yağmurla konuşmak ve dertleşmek için sınıflarına gittim ama sadece Furkanı bulabildim. Bende onu alıp bahçeye çıktım.
Okulun etrafını turlarken Furkana her şeyi anlattım. Verdiğim tepkileri falan. O da sağolsun yanımda olduğunu belirtti. işte bu yüzden tek dostum Furkan. ihtiyacın olduğunda desteğini belli ediyor.
Bu arada Furkanı hiç tanımadığımı fark ettim. Kendisi beyaz tenli, uzun saçlı (tabi beline kadar değil. Ensesine kadar.) görenlerin 2 metrenin yukarısında sandığı ama 1.94 metre, incecik, renkli gözlü yakışıklı bir çocuk. -
-
1.
0"furkanı tanıtma bülteni"
-
-
1.
0Habire Furkan Furkan diyip duruyorum nasıl bir şey dememişim ama bende diyeyim dedim
-
1.
-
1.
-
81.
+3Biz Furkanla dolaştıktan sonra okula geri girdik. Ben bunu sınıfına bırakıp hemen bir yan sınıf olan sınıfıma girdim.
Artık derslerde daha az Ygs çalışmaya başladım. Önceden (okulun açıldığı ilk hafta) ne güzel çalışıyordum. Şimdiyse günde bir konu bitirebilirsem kendimi çok büyük iş yapmış olarak görüyordum.
Bence hızlı bir başlangıç yaptığım için artık durulmaya başlamıştım. Ya da Bade olayı mı beni durgunlaştırıyordu? Ben bunun pgibolojik olarak yorulmaktan kaynaklandığını düşünüyordum o sıralar. -
-
1.
0can sıkıntısından ders çalışamamak diyoruz
-
-
1.
0Belki öyleydi belki de başka bir şey bilemeyiz
-
1.
-
1.
-
82.
0Bu gece de 10 ile 15 part arasında part atmayı hedefliyorum. Umarım hedefimden şaşmam. Çamaşırlarımı makineye atıp geleceğim
-
83.
+2Sınıfta bizim de bir erkek grubumuz vardı. Halil, Barışcan, Tunahan, Emin Barış, Alperen, Barış ve benden oluşuyordu. Zaten bu isimler dışında kalan tek erkek Mehmetti. Sonradan Talha diye bir çocuk da sınıfa geldi ve o da gruba girdi.
Neyse bizim grup 2 ayrı yerde oturuyordu. Barış, Alperen, Talha ve Tunahan cam kenarında, Halil, Barışcan, Emin Barış ve ben duvar kenarında oturuyorduk.
Biz derslerde soru çözer, tenefüslerde batak, dost kazığı, blöf gibi kart oyunları oynardık. Bazen de derslerde kart oynardık.
Hatta Bade'nin her şey bitti dediği hafta trafik ve ilk yardım hocasını da davet etmiştik. Ayarı kaçırmayın diye uyarıldıktan sonra devam etmiştik oynamaya. -
84.
0Okuyorum
-
-
1.
0işim çıktı hallettim geliyorum
-
1.
-
85.
+1Günler artık monoton haline dönmeye başlamıştı. Okula gider okulda biraz eğlenir sonra dershaneye gider kimseyle tek kelime bile konuşmadan sırama oturup telefonla oynardım.
Dersler artık umrumda değildi. Dershanede de sadece Matematik derslerini dinliyordum. Diğer dersler hiç umrumda bile değildi.
Ama benim monoton hayatıma eklenen yeni şeyler de olmalıydı dimi? Yoksa nasıl benim hayatım olurdu ki? -
86.
+1Bade derslerde falan bana laf sokmaya beni aşağılamaya çalışıyordu. Ama neden böyle bir şey yapsın ki? Kendisi dememiş miydi bir daha konuşmayalım diye.
Hatta konuşmayalım dedikten sonra selam bile vermedim kıza. Selam vermeyi geç yüzüne bile bakmıyordum. Ama bunu yapması için hiçbir sebep vermiyordum ona.
Tabiki ben bunları beni test etmeye çalıştığını düşünerek birine ikisine hiç cevap bile vermedim bile. Ama o da işin takunu çıkardı. -
87.
+3Yine böyle benim üstümden oynadığı günlerden birinde çıkışta kolunu tuttum ve "Bade bana bak! Bir daha konuşmayalım dedin kabul ettim. Seviyorum dedim sevmediğini söyledin ona da amenna dedim. Ama bir daha üstümden şaka bile yapmaya kalkarsan seni seven bu çocuğu tanımadığın bir hale sokarsın. Bir daha konuşmayalım diyip böyle yapmak ne!" dedim ve cevap vermesini bile beklemeden gittim.
Hayatımda ilk defa bir kıza böyle bir şey yapmıştım. Nefret ettiğim insan grubuna mı dönüyordum? Hayır bu ben olamam. O sadece o anlık biriken öfkenin kusulmasıydı ben böyle bir şey yapamam dimi? -
-
1.
+1baskı ve terör herkese her şeyi yaptırır knk
-
-
1.
0Kanka baskı ve terörden çok orada yaptığım şeyi aslında gururumu kurtarmak olarak görüyorum. Çünkü bir huur çocuğu senin gururunu ayaklar altına alıyor ve sabır çekip duruyorsun ama bir yere kadar
-
1.
-
1.
-
88.
+1Bade o olaydan sonra benim olduğum tarafa bile bakmadı. insanlara korku salmayı hiç sevmediğimi belirtmeliyim. Bu yüzden özür dilemeli miydim? Yoksa hak ettiğine olan inancıma biraz daha odun atıp desteklemeli miydim?
Ben ne yaptım biliyor musunuz hiçbir şey hem de koca bir hiçbir şey. Ne özür diledim ne de haklı olduğumu savundum. Sadece o an gerekti yaptım ama pişmanım dedim kendime o sıralar.
Bade'nin bitirici vuruşundan 2 hafta geçmişti. Sınıf arkadaşlarım mangal yapalım dediler. Bende kabul ettim. Bu arada sınıftaki kızların sadece 3 veya 4 tanesini arkadaşım olarak görüyordum. Gerisi aptal ergen kızlardı.
Neyse mangala sadece erkekler olarak gittiğimizi belirtmeme gerek yok herhalde. Ama gittiğimiz yeri belirlerken baya büyük sıkıntılar yaşamıştık. Çünkü elimizde 2 adet olasılık vardı.
Birisi yer olarak çoğunluğa uygundu ama oraya genelde kaliteli insanlar gitmezdi. ikinci yer ise tam tersiydi. Orada kalitesiz insana denk gelme olasılığın çok azdı.
Şimdi kaliteyi kim belirliyor gibikler diyebilirsiniz. Anlatayım kalitesizden kastımız gittiğimiz mangalı zehir edecek olay yaşatan insanlar oluyor. Gittiğimiz yer zaten elit bir bölgede yapay bir gölet alanıydı. -
89.
+2Etleri et ve süt kurumundan ben almıştım. Diğerleri ise oraya yakın bir market zincirine gidip geriye kalanları aldılar. En son gelirken yanlarında sigara da getirdiler.
Ama şöyle bir şey var içimizden kimse sigara içmiyordu. Bu ne diye sordum Halile. Ziyafetin üstüne efsane olur dedi. Ortak olacaklardan parasını alayım dedi. 4 kişi bir Kent Switch paketine girmiştik. Kişi başı 5 dal yapıyordu.
Etler soslandı, mangala koyduk başında Halil ve ben dönüşümlü duruyorduk. Yedik, içtik, kart oynadık tabiki. Ama burada en etkili olay sigaraydı. Yemekten hemen sonra 4 kişi de sigarasını yakmak istedi.
içimi çok hafifti. Daha önceden köyde kuzenimin Chesterından bir fırt çekmiştim ama tüküre tüküre bir hal olmuştum. Oysa bu öyle değildi. Sanki ağzımda ferahlık oluşuyordu. -
90.
+1Bu his çok hoşuma gitmişti. Dumanı da çok fazla çıkıyordu bu sigaranın. O an bu sigaranın efsane olduğunu düşünmüştüm. Ama benim unuttuğum bir şey vardı. Ben hiç içime çekmiyordum. Dumanı direk dışarı veriyordum. Bu yüzden öksürmemiştim.
Tabiki o an bunun farkına varmadım. O an sadece bu sigaranın çok güzel olduğuyla ilgileniyordum.
Sigara çay ikilisini ilk defa orada denedim. Aslında yemek sonrası sigarayı da ilk orada denedim. ilk defa 1 dal sigarayı da orada içtim.
Çay için tabiki semazenimiz vardı. Ama ilk başta yakamadık. Çünkü hepimiz acemiydik. Sonrasında yakmayı bir şekilde başardık.
Çay için karton bardağımız olmadığı için plastik bardaklara doldurduk. Ama kaynar su plastiğin anasını gibti. Şekil olarak baya genişlemişti. Bu biraz sıkıcıydı. Çünkü tabanı da bozulmuştu arada devrilecek diye korkuyorduk. -
91.
+1Ama devrilmemiş adeta beni anlatıyordu arkadaşlarıma. "Bakın Esrarengiz Melkor böyle. Yıkılacak gibi duruyor ama yıkılmıyor. Adeta yıkılmasını bekleyen kahpe hayata karşı şov gösterisi yapıyor."
O an cidden devrilmeyen bardaklarımızı bize benzettim kaybeden herkese benzettim. O bardak bir daha asla eski düzgün şekline dönmeyecek ama asla yıkılmayacakta.
Bir bardak sayesinde aydınlandım desem yeridir.
Çay - sigara - batak çok efsane oluyormuş dedim. Arkadaşlarımda bana katıldı. Ama bir daha sigara içmeyeceğimiz konusunda hem fikirdik.
Çünkü sigaraya günlük 10 tl verecek kadar keriz değildik. En azından aramızda geçen sohbet bu yöndeydi. -
92.
+2O hafta sonu fazla ekstrem bir durum olmadı. En fazla Çağrıyla ve kardeşimle birlikte internet kafeye gidip Lol attık. Onun dışında evde yatıp kitap okuduğum bir hafta sonu oldu.
Hafta içi okulda satranç turnuvası düzenlemek istediğimi müdüre yazılı bir şekilde bildirdim. Kendisi bir kaç pürüz çıkarmasına rağmen onay verdi.
Sırada sınıf sınıf dolaşıp isim almaktaydı. Gökçe diye hiç sevmediğim ama hocaların isteğiyle yanıma kuyruk olarak verilen 1 metre ve haliyle kilolu bir kızla tüm sınıfları dolaşıp isimleri aldım.
Yıllarca profesyonel satranç oynadığım için bir turnuva düzenlemem hocalara gayet normal geliyordu. Hatta okuldaki en son turnuvayı ben 9. Sınıfken yine kendim düzenlemiştim. O zaman ki katılımcı sayısı 12 iken 12. Sınıfta aldığım katılımcı sayısı 120 olmuştu.
120 kişinin hepsini oynatmanın zor olduğunu bildiğim için eleme usulü yapacağımı duyurdum.
Turnuvada hem hakemlik hem de sporculuk yapacaktım. Aslında hakem olmak istemezdim ama benden başka hakemliği tam anlamıyla bilen olduğunu düşünmüyordum. -
93.
+1Birkaç arkadaşımın daha hakem olarak adını yazmıştım. Bunun sebebi ben oynarken diğer masalarla ilgilenmeleri, sıkıntı çıkarsa beni çağırmalarıydı.
Kuraları nasıl yapacaktım? Aklımdaki en büyük soru buydu. Sonra herkesin adını excele kaydedip yanındaki numaraları kağıtlara yazıp tüm okulun ve hocaların gözünün önünde kura çekecektim.
Evet bu plan mükemmeldi. Ama bir sorun vardı. Ya bana bildiğim iyi oynayan birisi rakip olarak gelirse ne tak yiyecektim?
Bunun da çözümü çok basitti. Zaten herkes sadece numaraları bilecekti. Ama kimse kendi numarasını bilmeyecekti. Bu yüzden eğer kendime güçlü rakip çekersem evde numaraların yeriyle oynayabilirdim. -
94.
+1Bu binlik miydi evet binlikti ama kendi düzenlediği turnuvayı bile kazanamadı diye alay edilmek hoşuma gitmezdi. Bu yüzden bu plan hep aklımda kalmalıydı.
Zaten şu okulda iyi oynadığını bildiğim kaç kişi vardı ki? Bizim sınıftan Furkan diye bir çocuk (benim Furkan değil), Furkan ve Yağmurun sınıftan ibrahim Umut diye bir çocuk, yine aynı sınıftan Behiye diye bir kız, 11. Sınıflardan Mert diye bir çocuk, 10. Sınıflardan Mikail ve Gökçe.
Bu isimlerin hepsini yenmişliğim olsa bile bunlar benim bildiğim okulun benden sonraki en iyileriydi.
Ego kasmak için söylemiyorum bunları. Çünkü o zamanlar 8, 9 yıllık bir satranç ve 4 yıllık profesyonel kulüp geçmişim vardı. -
95.
+2ilk turu yaparken çok yorulduğumu hatırlıyorum. Sabah başlayıp öğleden sonra anca bitirebilmiştim. Çünkü okulda 10 takım vardı. Bu da 20 kişi 20 kişi oynanacak demekti. Her tur 1 ders saati (40 dakika) sürüyordu. Bu yüzden çok uğraşmıştım.
Turnuvada çok fazla burnu havada insan vardı. Hepsi çok iyi biliyormuş edasıyla gelip yenilip gidiyordu. Ya da züte bala kazanıyordu.
Ama içlerinde 1 tanesi dikkatimi çok fazla çekti. Damla diye bir kız. Hem burnu kalkık hem de oynadığı oyun çok iyiydi.
Esrarengiz Melkor bu kızdan korkmalısın dedim kendi kendime. Ama yine aynı iç sesi. Finallerde bu kızla oynayacaksın da diyordu.