-
7.
+2Bölüm4 - Ayyaş mezesiTümünü Göster
Ayın ortası gelip çattı bu akşam Erol Bey kira aylığını istemek için kiracılarının kapılarını çalacak. Savaşın babası Yunus, 40 yaşında bir memur PTT'de çalışıyor. Savaş, babasının tam olarak ne iş yaptığını bilmesede, baban ne iş yapıyor diye soran kişilere babam memur cevabını veriyor. Akşam hava hafiften ağrıyor. Savaş, paketindeki son sigarayı mahallenin arasında içip iki sokak ötede ki kendini bizzat tanımadığı bir tekelden Muratti Rosso'sunu alıp eve geri dönmeyi planlıyordu. Evden çıkarken annesi Neriman'a seslendi:
"Anne ben biraz dolaşıp gelirim." annesinin kimle, nereye sorularını yanıtsız bırakıp kapıyı çekti. Alt kattaki koridorun ışığı yanıyordu. Erol, Betül Öğretmen'den ev kirasını istiyordu. Erol Bey, elli yaşlarında emekli bir ustabaşı bu apartman ona miras kalmış. Emekli maaşı ve iki daireden aldığı kiralarla geçiniyor. En üst katta karısı Aygül Teyze ile birlikte oturuyor iki boyca çocuğu var biri askerde, diğeri evlenmiş çoluk çocuğa karışmış. Erol karışmış duman rengi saçlarıyla kalın çerçeveli gözlük takan hep gömlek üstü ceket ve keten pantolon giyinen bir amcaydı. Tüm günü mahalle kıraathanesinde mahallenin yaşlı heyetiyle okey oynar, çay içer ve sohbet ederdi. Akşamları mahallenin bir çok erkeği o kıraathaneye gider akşam namazları ve sonrası oraya kurulurlardı.
O akşam Yunus'ta kıraathanedeydi. Yoğun duman altı havasız ve gürültülü ortamda okey taşlarının ve tavla zarlarının sesleri küfürler eşliğinde yükseliyordu. Kahvehane saat 11'e kadar açıktı. Kıraathanenin demirbaşlarından olan Erol Bey istediği kadar kahvehanede otururdu. Kıraathane sahibi anahtarı bırakırdı çıkarken kilitlersiniz deyip evine
giderdi. Gecenin iki suları koca kahvehanede üç kişi kalmışlardı. Bir masada batak oynayıp Efes Pilsen'leri hızlıca süzgeç gibi içiyorlardı. Masada Erol, Kemal ve Yunus vardı. Sarhoşluğun verdiği duygularla Kemal ortaya konuşuyordu:
"Yahu sizin apartmanda kalan bekar kız adı neydi lan heh Betül. Oğlum o nasıl bir hatun lan tek başına kalıyor dimi eve giren çıkan yok?" Erol yüzünden bin bir gülümseme ile muhabbeti körükledi.
"Ne oldu lan dibin mi düştü he?"
"Yok canım bir ihtiyacı olur yani yabancı değiliz sonuçta her türlü muameleye açığız anladın mı?" Yunus'ta muhabbete katıldı. "Ulan geçen bize yemeğe geldi bir züt var dıbına koyim yok böyle bir şey ya bir içimlik su şerefsizim." sigarasından şehvetle bir duman çekti ve devam etti. "Hocam, yazın açık saçık giyiniyordu bu, ulan bir baldır var süt, süt .. ahaha" Boş kahvehane kahkaha sesleri ile inliyordu. Erol "Ulan ne şerefsizsiniz ha" deyip bıyık altından sırıttı. Yunus alkol şişesini sanki düşlediği bir kadına sarılır gibi sıkıca kavradı şehvetle dudaklarına yapışır gibi yapışmıştı şişenin ağzına. Bir dikişte neredeyse yarısından fazlasını içmişti.Şişeyi sertçe masaya vurdu. "Ulan ona ne geçiririm be." dedikten sonra uzun bir nefes verdi. Kemal konuya devam ediyordu "Bak şerefsizim onun zütünü gibmekten parçalarım şimdi tazedir birde kimseye vermemişse.. vermişse sıkıntı yok abicim direkt önden işi bitiririm beni biliyorsun pavyondaki güllüyü nasıl gibiyordum çayırlıkta bunuda eşek gibi anırtırım hele bana verseler o hatunu varya.." iyice muhabbetin taku çıkmaya başlamıştı üçü birden hızla içilen biraların etkisiyle birbirlerini gaza getiriyorlardı. Erol, ikna olmuş bir şekilde iddialı ve alçaktan gelen laubali ses tonuyla:
"Ulan bende bu karının yedek anahtarı var nasıl istemez gir evine çatur çutur gib dıbına koyayım." Kemal'in gözleri fal taşı gibi açıldı "gibmeyen top olsun abicim." dedi. Üçünün yüzündeki iğrenç tavır niyetlerini belli ediyordu. -
6.
+2Bölüm3- Kaynar KazanTümünü Göster
Bir pazar sabahı erken kalkmanın acısıyla doğruldu yatağından. Çekti düşük donunu, kolunda kurumuş bir sümük izi bariz berduş bir görüntüsü vardı. Elini yüzünü yıkadıktan sonra kendine aynada şöyle bir baktı. Yüzünü ekşitti bu hali kendisini bile tiksindirmiş olacak ki çıkardı üstünü attı bir tarafa, kendine giyebileceği temiz bir üst aramaya başladı. Annesi kalkmış rutin olarak sabah kalktığında yaptığı ilk iş olan çayı koymaya mutfağa gidiyordu. Mutfaktan seslendi annesi "Oğlum, hadi iki ekmek alda gel. Telefonluğun çekmecesine bak, orada bozuk paralar var." Ayılmak istiyorsanız sabahın serinliğinden bir koşu ekmek almak gibisi yoktur. Savaş evinden çıktı merdivenleri sakince iniyordu. Alt kattaki Betül'ün , iki kere kitlenmiş kapısının açıldığını fark etti.
"Günaydın Savaş."
"Günaydın Öğretmenim."
"Nereye gidiyorsun bakkala mı?"
"Evet hocam bir isteğiniz var mı?"
"Aa.. Gitmişken hazır banada bir ekmek bir Winston Light alır mısın? Dur parasını vereyim." dedikten sonra içeriye yöneldi montunun cebindeki cüzdandan bir 10 lira çıkarıp Savaşa verdi.
Bakkal Kemal elli yaşlarında emekli memur, emekli olunca ikramiyesi ve birikmişiyle bakkal dükkanı açmış. Beş senedir işleri tıkırında gül gibi geçinip gidiyor. Karısını akciğer kanserinden kaybetti, işin tuhaf yanı günde üç paket bitiren Kemal amcaya bir şey olmamış pasif içici Suna Teyze nalları dikmişti. Hayat ne garip şey bir gün şu pazar kahvaltısı için ekmek alırken sorumsuz şoförün teki gelip Savaş'ı altına almayacağı ne malum? taktan bir yaşam böyle taktan bitmesin diye her zaman dikkatli davranır. Unca Bakkal, Savaşların evden karşıya geçip sağ yöne doğru kaptırdıktan sonra ilerideki soldaki dükkan. Dükkanın ismi Kemal amcanın soy adından geliyor Kemal Unca. Unca Bakkal, gayet çok sıradan dandik mahalle bakkalı adı. Savaş, genelde böyle esnafların ileriyi düşünmeyip basit bir iş
olan dükkana soy ismini verme olayını çok saçma bulurdu. Bakkalın tezgahına 3 ekmeği koydu birde Winston Light istedi Kemal Amca'dan. Kemal şöyle bir baktı Savaşın yüzüne:
"Betül Hanım mı istedi?"
"Evet"
"Hee"
Nevaleleri aldıktan sonra yola koyuldu hala esniyordu uykusunu tam alamadığı yüzündeki ifadeden belliydi. Apartmanın giriş katında oturan Betül'ün kapısını çaldı. Ayak seslerini işitince duruş pozisyonunu aldı, artık kapının açılması için hazırdı.
"Savaş çok teşekkür ediyorum."
"Ne demek hocam iyi günler."
"Sağ ol iyi günler."
Betül, onun hayal dünyasına hitap etmiyordu. Sarı saçlı,bal gözlü ve açık tenli,ne zayıf ne de şişman bu tanıma uymayan bir Betül olamaz. Karmaşık bir iç dünyasına sahip bir genç henüz 17 yaşında her iletişime geçtiği bayanla ciks hayalleri kuran bir ergendi her şeyden
önce, bu körpe delikanlı hayatının baharında henüz eline bir kız eli değmemiş ve yalnızlıktan çekingen suskun bir çocuk olup çıkmıştı. Tek konuştuğu bayan Betül Öğretmendi her ne kadar art niyetli düşünceleri olsada Betül Öğretmen bunların farkında olmadan bir abla merhametiyle ona sevecen ve şefkatli davranıyordu. -
5.
+1önlerden rezimi alayım
-
4.
+3Bölüm2- Deli duman
Savaş, yemekteyken babası Yunus'un sürekli Betül öğretmene bakmasından rahatsız olmuştu. Sanırım bu bakışlardan Betül Öğretmende rahatsız olacak ki sofradan yemeğini bitirmeden iznini isteyip kalktı. Yalnız yaşayan bekar bir kadın olarak sürekli bu tür tacizlere maruz kalması gerçekten çok can sıkıcı olmalı. Betül Öğretmen, sofradan ayrılıp evine gidince Savaş o gerginliği hissetmişti. Bu olup bitenlerden annesinin hiç haberi yok gibiydi. Savaş, yemeği bitince odasına çekildi. Bir süre sırt üstü yatarak tavanı inceledi. Tavandaki kirli izler ile hayallerini canlandırmaya çalıştı. Sarı saçlı,bal gözlük ve açık tenli,ne zayıf ne de şişman. Aradan uzun bir süre geçti hala aynı mıdır acaba ? Kim bilir belki biraz kilo aldı ve saçları uzadı, belki de siması çok değişti artık onu sokakta bile görse tanıyamayacak. Ruhunu kaplayan bu karamsarlıktan kurtulmak istercesine yataktan kalktı. Pencereye yöneldi ve perdeyi çekti. Dışarıya baktı kimse yoktu saatler ilerledikçe sokaklar tenhalaşmıştı, bu mahallede erkek yada kadın kim olursanız olun gece saat 10'dan sonra sokağa çıkmak pek akıl karı değildir. Hayatının şu sokak kadar boş olduğunu düşündü. Bir sigara yaktı, babasının Betül Öğretmene nasıl baktığını hatırladı. Aklından bu kötü düşünceleri kovmaya çalışıyordu düşünmesi bile korkunç! Gerçeklerden korkan bir düşkün gibi art niyetli düşünmekten vazgeçmeyi denedi farklı ihtimalleri düşündü. Ancak o kötü tilkileri kafasından atamıyordu. -
3.
+15 günde mi copy paste yapabildin amk
-
-
1.
0hikaye roman tarzı bir şey yazmak istiyordum ilkten 6partlık yazıp paylaşayım dedim sonra 8part,10part derken 12 parta anca sığdırabildim. ilgi ve beğeni gelirse kitap çıkarmak gibi hayalim var ancak incide herkes kuzen gibme hikayeleri okuduğu için pek şansım yok ama yinede paylaşacağım okuyan 4-5 kişi çıksa yeter bana
-
1.
-
2.
0Ne diyorsun amk
-
1.
+5 -1Kaybedenler - Bir çocuk masumdu bir çocuk katilTümünü Göster
Bölüm1- Var olmak
Savaş, henüz siması yeni oturmuş gençten bir delikanlı, isminin ona koyulma nedenini sorgulamaya başladığında aslında hayatın kendisiyle verdiği bir savaş olduğunu benimsemesiyle son bulmuştu. Okul sıralarında kazınan isimleri inceliyordu çoğunu gerçek hayatta hiç görmemişti bile ancak onlar okulda bir iz bırakmayı başarmıştı. Sırada ismi yazan Betül'ü kafasında canlandırdı. Sarı saçlı,bal gözlü ve açık tenli ,ne zayıf ne de şişman işte tam bir Betül! Böyle düşünmesinin sebebi ilk okulda aynı sınıfta okuduğu Betül diye bir kızdı. O da tam böyleydi. Sarı saçlı,bal gözlü ve açık tenli, ne zayıf nede şişman artık ne zaman Betül ismini duysa aklında böyle biri canlanıyor ta ki esmer ve siyah saçlı bir Betül görene kadar. "Savaş! dersi dinliyor musun?"
"Hı.. Evet"
"Peki.. Söyle bakalım, varlık nedir?"
"Olan bir şey.. sahiplenilen bir şey."
"Varlığın var olup olmadığı kesin değildir."
"O zaman varlık içinde yokluktur."
Sınıfta bir gürültü oldu kimisi sırıtıyor kimiside hiçbir şey yapmıyordu. Hoca sınıfı susturdu ve derse devam etti. Betül Öğretmen, Savaşların alt komşusudur üç katlı Lale apartmanının giriş katında Betül Öğretmen oturur. Ortanca katında Savaş'ın ailesi ve üst katta apartman sahibi Erol Bey oturur. Betül gece karanlığı uzun saçları kıvırcık ile dalgalı arasında olan, hafiften esmer tenli ve siyah gözlü bir bayan. Tahminen 25-30 yaşlarında olmalı öğrencileri yaşını sorduğunda "Bayanlara yaş sorulmaz." diye cevap verir. Yaklaşık iki senedir .. Lisesi'nde felsefe öğretmenliği yapıyor. Dersine girdiği 12-B sınıfından Savaş ile aynı apartmanda oturuyor. Muhafazakar bir ilçede bir bekar kadının tek başına yaşaması zor olsa gerek. Savaş'ın annesi Neriman Hanım bazen yaptığı yemeklerden zütürür bazen de akşam yemeğine davet eder. Betül nazik biri olduğu için bu tür davetleri genellikle kibarca reddeder kimseye yük olmak istemez. Ancak bir gün yoğun ısrar üzerine bir akşam yemeği için Savaşların evine misafirliğe gitti. Ailesi, öğretmeni ağırlamaktan son derece gurur duyuyor gibilerdi.
(Beyler 12 partlık bir hikaye tam 5 gün uğraş verdim sizlerle paylaşmak istiyorum yorumlarınız çok önemli ekgib gedik varsa belirtin umarım okuyan olur bir farkındalık yaratmak istiyorum.)
başlık yok! burası bom boş!