-
26.
+9Belki benden 2-3 yaş büyüktü ama gözlerindeki karanlık sanki ruhunu yansıtıyordu. Öylesine kör edici bakışları var ki bir an nefes alamadım. içime dolan korkuyla gözlerim irileşirken çocuğun yüzüne yayılan gülümseme kalbimin teklemesine neden oldu. Sadece gözleri görünmesine rağmen gülümsediğine adım gibi emindim. Bana birini hatırlatıyordu. Birinin ölümünü...
-
27.
+10Zaman durmuş gibiydi. Gözlerimi hızla başka bi yere çekerken zihnimde onun gözleri, gülümsemesi yankılanıyordu. Korkuyla boş bulduğum yollardan birine saparken aklımdan bu düşünceleri atmaya çalışıyordum. Neydi benim derdim? Evden çıkmadan önce duygularımı bir güç alanın arkasına saklamamış mıydım? iç sesim sandığın kadar güçlü değilsin diyerek duygularımı gün yüzüne çıkartmaya çalışırken dikiz aynasından gözlerime baktım.Aslında düşündüğümden daha güçlüyüm. diye mırıldandım. Yüzüm tekrar ifadesizleşirken ne kadar ceza alacağımı umursamadan yolun kenarındaki boşluktan hızla Ortaköy'e ilerlemeye koyuldum.
not:duvarla yazşma keyf -
28.
+8Gözlerimi sınıftaki sıramda açtığımda başımda dikilen ingilizce öğretmenimle göz göze gelmem bir olmuştu. Ela gözlerini gözlerime dikmiş öfkeyle bana bakıyordu.
-
29.
+11Ne vardı yani dersinde uyuya kaldıysam? O da 80 dakika boyunca tahtaya yazı yazmasaydı eminim ondan daha iyi ingilizce konuşabilirdim. Uykulu gözlerimi gözlerine dikip Hepsini yazacağım diye mırıldandım. Öfkeli bakışlarının yerini muzip bir gülümseme alırken ön sıralara doğru yürümeye başlamıştı.
-
30.
+8Çarpık.
Sinirle elime aldığım kalemimle defterime tahtada ki yazıları geçirmeye başlamıştım. Yazdıklarımın hiçbirini anlamamam da bunun cabasıydı. ingilizceden çakmıyor değilim, ingilizce en iyi olduğum derslerden biridir sadece sabah okula gelirken gördüğüm o adam aklımdan çıkmıyordu ve bana hatırlattıkları. Neden bilmiyorum ama gözlerinde beni tanıdığını ifade eden o küçümseyişi gördüğüme kalıbımı basabilirim. Bedenime yayıldığını hissettiğim gerginliği güç alanımın arkasına atıp derin bir nefes alıp dışarı verdim. -
31.
+11Yine düşüncelerimle boğuşurken okulun bittiğini haber veren zil sesi kulaklarımı doldurmuştu. Buradan çıkıp çalıştığım cafeye gidecek yorgun geçirdiğim bir güne biraz daha yorgunluk katarak gece geç saatlerde evime girmiş olacağım ve her günkü yorgunluk döngüm böyle devam edecekti. Çünkü kendimi ancak böyle hissiz görebilirdim, yorgunluğum tüm hislerimi yok edebilirdi. Okuldan çıkarken birkaç kişiyle göz göze geldiğimde gözlerindeki ifadelerin hepsini çözmüştüm. Kimisi acıyarak bakıyor, kimisi de imrenerek. Acıyanlar içimde bir yerde kabrulduğumu bu ifadesizliğimin altında aslında binlerce acı olduğunu bilen yakın arkadaşlarımdı. Evet arkadaşlarımdı diyorum çünkü artık onlarla da arama bir mesafe koymuştum. Ciddi anlamda kendimi yalnız bıraktım, yalnız hissetmeye kendi ayaklarımın üstünde durup güçlenmeye ihtiyacım vardı.
-
32.
+9Ya da arkadaşlarımı test ediyordum, en ufak bir zorluğumda yanımda olup olmayacaklarını görmek istiyordum, ama ben sonucunu daha ilk göz göze gelmemizde anlamıştım. Aslı ve Mete'nin bakışlarında ki o acıma hissi onların çoktan benden vazgeçtiklerini anlamama sebep olmuşken Drea ile göz göze gelmiştim. Drea her zaman farklı bir ızdı benim içimde ki müzik cevherini ortaya çıkaran çocukluğumdan bu yana hayalim olan ses ve müzik tasarımcılığında kendimi geliştirmemi sağlayan bu yarı ingiliz kız Aynur annemin gözünde evlattı, aynı benim gibi. Drea'nın gözlerine baktığımda gözleri en az benimkisi kadar ifadesizdi; ne acıma ne de imrenme. O da benimle aynı durumdaydı sadece benim kadar kendinden kopuk ve sorunlu bir kız değildi ve ailesi yanındaydı.
Gözlerimi onlardan çektikten sonra kime çarptığımı umursamadan hızlı adımlarla arabama binip okulumun üç sokak aşağısındaki çalıştığım cafeye doğru sürmeye başladım.
Geç kaldın, Defne patronum beni yine yakalamıştı.Okuldan hep bu saatlerde geliyorum alışsak ya artık? ağırdan alarak söylemiştim ve puppy dog bakışlarımı da ekgib etmemiştim. Cenazeden sonraki akşam burada çalışmaya başlamıştım.
Burası en çok numara yaptığım yerdi... -
33.
+9 -1Müşterilere yalandan gülümsemek için arabada alıştırmalar yapmama rağmen dudaklarımın kenarlarının aşağı sarktığını hissedebiliyordum. Patronum aksi bir bakış attıktan sonra kıyafetlerimi değiştirmemi emreden bir bakış daha attı. Başımı aşağı yukarı sallayıp hızlı adımlarla cafenin arkasındaki giyinme odasına geçip siyah taytımı ve üstüne geçirdiğim siyah hırkamı çıkarıp yerine siyah etek ve siyah v yakalı tişörtü üstüme geçirdim.
-
-
1.
+3Siyah tayt dedin beni en zayıf yerimden vurdun ...
-
2.
+1bence giyinme odasına kamera koymuş bu gelmeyince asılamamıış ondan sinirlenmiş muallak
-
1.
-
34.
+8 -14 SAAT SONRA
Pardon, bakar mısınız?
Deniz'in baktığı masa tarafından gelen ses ısrarla devam ediyordu.Deniz bak artık şu masana!diye Deniz'e seslendim. Gözlerini devirip elindeki tepsileri göstererek Sen baksan ya? somurtarak sesin geldiği masaya doğru ilerledim. Kendi masalarım yetmezmiş gibi birde Deniz'in masalarına bakıyordum. -
35.
0rezerved
-
36.
+8Ne isterdiniz? kafamı kaldırmadan not defteriyle uğraşıyordum.Çizburger ve kahve soğuk, mesafeli ve alaycı. Bir insan sesinde bu kadar duyguyu nasıl hissettirir? istemsizce başımı kaldırıp gözlerimi siparişi veren çocuğa diktim.
-
37.
+10Buz mavisi gözler, ışıklandırmayla parlıyordu ama ışıklar direk gözlerine vurmadığında o renginn parlament mavisine ya da şimşek mavisine dönüşeceğine adım gibi emindim, o derece koyu ve karanlıktı gözleri.
-
38.
+10Bir an buz tutmuş gibi hissettim. Hapishane arabasında gördüğüm gözlere o kadar çok benziyordu ki.
Bir an afallayarak kalakaldım. iç sesim işte ifadesizliğin buraya kadar Defne diye seslenirken çocuğa bakmayı hala sürdürüyordum. -
39.
0hacı ne içtinse bana şöyle 2 duble.
-
40.
+9Neye bakıyorsun? gözlerini kısarak bana baktı. Sonra da gözlerini eski haline getirip kahkaha attı. Kahkahasının yapmacık olduğu belliydi, gözlerinde ki soğuk ifade hala yerindeydi ve acımasız bir gülüşü vardı. Tam o anda gözlerimi kısarak ona bakmamın ne kadar kabaca olduğunu farkederek hemen kendimi toparladım ve Pardon sizi birine benzettiğimi sandımda. Kusura bakmayın hafifçe gülümseyip masadan uzaklaşırken buz tutan ellerim not defterinin üzerinde titriyordu. Umarım gülümsemeyi becerebilmişimdir diye mırıldanırken mutfağa girdim.
-
41.
+9Sayfayı yırtıp mutfağa bıraktıktan sonra kendi masalarıma döndüm. Bir grup genç sipariş vermek için beni bekliyordu. Kendimi tamamen toparlayarak çocukların masasına gittim.Ne isterdiniz? gözüm masadaki çocukları en ince ayrıntısına kadar inceliyor zihnimde duygu ve düşüncelerini hesaplıyordu. Seni istiyoruz tatlım dedi en büyükleri olduğunu tahmin ettiğim hanzo. GülümseyerekSiz menülere bakıp ne istediğinizi tekrar düşünün. diyerek masanın yan tarafına yerleştirdiğimiz portatif torbadan iki tane menü çıkarıp masaya koydum.
-
42.
+9Arkamı döndüğümde o çocuğun olduğum yere baktığını farkettim. Sinirli bakışları az önceki hanzonun üstünde dolanıyordu. Ona baktığımı fark edercesine gözlerini bana çevirdi. Soran bir ifade takındı. Kaşlarımı çatıp ona bakarken neyin acelesi bu diye düşündüm. Daha siparişini vereli iki dakika bile olmamıştı. Gözlerimi kırpıştırıp ağır adımlarla mutfağa doğru ilerledim.''Cengiz masa 9'un siparişini öne alalım adamın acelesi var heralde.diye mırıldandım.
Hemen geliyor Defne.'' -
43.
+9Burada çalışmaya başlayalı daha beş gün bile olmamıştı ama Cengiz hemen adımı kısaltarak söylemeye başlamıştı. Uzun sarı saçlarına taktığı siyah saç bonesi onda ayrı bir karizmatiklik yarattığını idda ederek Deniz'i tavlamaya çalışıyordu. Gerçi Deniz'in de ona karşı boş olmadığı ortadaydı.
-
44.
+10Cengiz'in hazırladığı çizburger ve kahveyi servis tepsisine yerleştirirkenDeniz, masa 9 için bunlar.diye seslendim. Deniz'de benimle aynı yaşta lise son sınıf öğrencisi -ki ben lise 3 e gidiyorum- benim aksime çok sıcak kanlı bir kız olmasına rağmen hep bir panik halindedir sanırım tek kusuruda o diyebiliriz.
-
45.
+9Ya şimdi o masaya sen baktın eğer bahşiş bırakırsa hakkını yemiş gibi hissedirim sen hallet o masayı.dedi. Gereğinden fazla düşünceliydi.Ama ben senden masa aldım burada hak yiyen ben oluyorum. dediğimde gülmesine neden olan cevabıma başını sallayıp Bende senden bir masa alırım. dedi. Israr etmeme gerek kalmadığını anladığımda tekrar mutfağa dönüp Deniz çok inatçı. diyerek Cengiz'in Deniz'e bakmasına sebep olmuştum.
başlık yok! burası bom boş!