/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 97.
    +3
    Etrafta yüzlerce insan vardı. Parça üst kattaydı. Saray 4 katlıydı. 2. katına çıktım. Etrafta farklı bir şey yoktu arada sırada gezen korumalar. Kolay olacaktı. 3. kata çıktığımda pencereden birini gördüm. Tanıdığım birini. O huur çocuğu tapınakçıyı. Shay Cormac'in torunun torunu Alexander Cormac. O ne lan öyle torunun torunu bu ne amk. Bu bin burada olduğumu biliyordu. Korumalar onu görünce direk kenara çekildi. Hızlı hızlı yürümeye başlamıştı. Ben de adımlarımı hızlandırdım. Dikkat çekmemeye çalışıyordum. 4. kattaydım o ise 2 hangi odadaydı ki bu 3. kattaydı odayı buldum 4. kattaydı şimdi koridordan geçecekti. Sandığı buldum. Kutuyu çıkardım. içini açtım. Parlıyordu. Evet parça içindeydim. Kutuyu kapattım ve cebime attım. "Argus. Naber eski dostum? Ha bu arada hareket edersen beynin patlar." Elinde tüfek vardı binin. Büyük dedesinin tüfeğiydi. Nerden bildiğimi bilmiyorum. Argus işte. "Evet eski dostum. Ama patlayacağını düşünmüyorum." diyip sis bombasını attım ve pencereden atladım. Zarar görmemek için takla attım ama bu imkânsızdı. 4. kattan atlamıştım. Zarar görmemem imkânsızdı. Cidden suikastçiler yok iyi eğitilmiş olmalıydı. Koşmaya başladım. Hesaba katmadığım şey Alexander da aynı şekilde eğitilmişti. Arkamdan koşup tüfeğini ateşliyordu. insanlar bağırıp koşuyordu. Demire tırmanıp atladım. Takip ediyordu beni. Olabildiğim kadar hızlı koşuyordum. Tırmanmaya başladım. O da peşimdeydi. Diğer çatıya atladığım anda sırtımda bir acı hissedip yere yığıldım. Vurmuştu beni bin kurusu. Yanıma yaklaştı ve cebimden aldı kutuyu. Tüfeği başıma doğrulttu. "Elveda eski dostum. Babana selam söyle." O esnada tüfek tutan eline bir bıçak saplandı. Bıçağa baktığımda tarikatın kartal işareti vardı. Gelen bir Suikastçiydi.
    ···
  2. 96.
    0
    Yazsana lan muallak
    ···
  3. 95.
    0
    Rezerved
    ···
  4. 94.
    +8
    Un çuvallarının içindeydim. Ayağa kalktım. Bir şeyim yoktu. iyi lan bu bine güvenmekte fayda var diye düşündüm. Koşmaya başladım. Saray görünüyordu. Aslında saray gibi değildi ama benziyordu. Etrafta korumalar vardı. içeri girmem zor olacaktı ama Argus çok daha çevik çok daha güçlüydü. Binanın etrafında dolaşmaya başladım. Demirlere tırmandım ve atladım. Çalıların arasına girdim. Bir koruma yaklaşıyordu. Arkası bana dönüktü. Peçete çıkarıp sümkürdü. Kükredi amk. Olduğum yerden çıktım ve yakasından tutup çekerken bıçağımı boynuna sapladım. Çalıların arasına sakladım. Hesaba katmadığım bir şey vardı o da bu bir maskeli baloydu. içeri girdiğimde yüzlerce insan olacaktı. Birisi bir şekilde anlarsa işim çok zor olacaktı. Girdiğim yerden geri dışarı çıktım. Maske bulmalıydım.

    Bir çift yürüyordu. Kadın, adamın koluna girmişti. Maske cebinde sarkıyordu adamın. Yürüdüm ve çarptım o esnada maskeyi direk aldım ve cebime koydum. "Affedersiniz efendim." "Önüne baksana." Çok klişeydi ama işe yaramıştı. Kapşonu çıkardım. Cübbenin bir kısmını fırlatma bıçaklarını kapatmak için kullandım. Suitin kolunu çektim bıçakları kapatması için. Maskeyi taktım ve ilerlemeye başladım. Sırayla alıyorlardı. Sıra bana geldi. Adam maskeye baktı ve "Çok üzgünüm efendim özel misafir olduğunuzdan haberim yoktu bilsem direk içeri alırdım." Konuşmadım ve sarayın içine girdim. Şimdi sıra parçayı almaktaydı.
    ···
    1. 1.
      0
      devam panpa okuyoruz
      ···
  5. 93.
    +4
    Gençler uyandığım gibi 6 part attım. Siz okuduğunuzu belli ettiğiniz sürece ben yazmaya devam edicem ama hiç ses seda yok.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam pnpa
      ···
  6. 92.
    +3
    Gece saatleriydi. New York'taydım. 1890'lı yıllar olmalıydı. Saat kulesinin tepesinde çömelmiş şekilde duruyordum. Güzel bir esinti vardı. Yaz ayları olmalıydı. Zamanın gelmesini bekliyordum. O bileğimde ki zımbırtıdan diğer bileğimde de vardı ve benimkinden çok daha gelişmişlerdi. Üstümde siyah dar pantolon ve siyah dar bir gömlek benzeri bir şey vardı. Onun üstünde kemerle bağlanmış fırlatma bıçaklar duruyordu. Pantolonumun iki yanında sis ve ses bombaları vardı. Üstümde ise uzun bir şey vardı kapşonu kafamda takılıydı. Bir cüppeydi ama dar bir cüppeydi hareketi zorlaştırmıyordu. Siyah ve kırmızı karışımı rengi vardı. Olduğumdan daha çevik ve güçlü hissediyordum. Adım Argus'tu. Lan ben nerden biliyordum ki bunları. Boyum biraz daha uzundu. Sarı sakallarım vardı. Atana güven demişti. Sanırım kendimi ona bırakmalıydım ama onu ben yönetiyordum ve ne yapacağım belliydi. Argus da yardımcı oluyordu nereye gideceğimi söyler gibiydi. Bazı anlarda ne yapacağımı da. Yapacağım şey kendimi anımsattı. Bir dans olacaktı saray benzeri bir yerde. Oraya girip bir parça almam gerekiyordu. Çok önemli bir şeydi. Zamanı gelmişti. Ayağa kalktım ve Argus tam sütunün önünde ayağa kalktı. Napıyordu bu dangalak. Kaç metre yükseklikten yere atlayacaktı. Aslında yere değil. Gözüne kestirdiği bir yer vardı. Yani gözüme kestirdiğim. Tüccarların koyduğu un çuvalları vardı üstünde oraya atlamayı planlıyorduk. Argus korkusuzdu. Ben değildim ama atlamak bana bağlıydı. Gözlerimi kapattım. O zaman köşkte gördüğüm kızı düşündüm ve aklıma Ellie'nin söyledikleri geldi. "Atana güven." Derin bir nefes aldım ve geceye daldım.
    ···
  7. 91.
    0
    Assasione assasione !!!
    ···
  8. 90.
    +5
    "Aslında konuşacak çok şey var ama Haşhaşiler'i, Hasan Sabbah'ı, komploları... Odanıza kitaplar bırakıldı. OkuyuP öğreneceksiniz. Çok zamanımız yok. Hadi bakalım hanginiz *Animus'a* girmek ister. Adı bu değil. Oyunda gördüğünüz kadar çetrefilli değil ama idare eder. Takip eder misiniz?" Ayağa kalktı yürümeye başladı biz de onu takip ediyorduk. Emre zaten bana durmadan küfür ediyordu. En sonda bir odaya geldik. Emre'ye beklemesini işaret etti Ellie. "Hazır mısın Cem?" "Fark eder mi?" Gülümsedi. Aşırı heyecanlıydım ve korkuyordum beyler kadın bir el hareketi yaptı ve yukarıdan bir şey indi 2 kişi geldi birisi bileğimde ki şeye baktı ve çıkarmadı. Sanırım gerekli olacaktı. Birisi koluma bir şey taktı diğeri de diğer koluma göğsümü açıp bir şey daha bağladı aynı şeyi bacaklarıma da bağladıkları şeye tüp taktılar ve üstümde duran geoid şeklinde ki zımbırtıya taktılar. Sonra birisi iğne ile göğsümün önüne geldi. "iğne falan olmaz çıkar beni şuradan." "Sakinleş. iğne yapmazsak beynin kendini kaybeder ve kesin olarak ölürsün." Yanıma yaklaştı ve iğneyi aldı. "Bana bak." Gözüm iğneden ayrılmıyordu. "Bana bak." Yeşil gözlerine baktım. O esnada göğsümde bir acı hissettim. iğneyi yapmıştı. "Güçlü ol. Atana izin ver." O esnada gözüme bir şey daha taktılar. Onun o ipeksi ve keskin sesini duydum. "Senkronizeyi başlat." Hani oyunla alakası yoktu amk çocuğu.
    ···
    1. 1.
      0
      Filmi izlemiş gelmiş anlatıyo aq
      ···
  9. 89.
    +5
    Uyandım. Sadece yarım saat olmuştu. Emre'yi düşündüm acaba napıyordu gavat? Odadan çıkmaya karar verdim. Kimseye güvenmiyordum ve zımbırtıyı takmaya karar verdim. Odadan çıktım ve Emre'nin odasına gittim. Boştu. Anlaşılan benden önce çıkmıştı. Yürümeye başladım. Bir çok insan bana bakıyordu. Benim onlara baktığımı görünce telaşlanıp işlerine bakıyorlardı. Yürümeye devam ettim. Çok garip ve büyük bir yerdi. O esnada biri önümde durdu ve "Hanımefendi sizi çağırıyor." dedi. Takip etmeye başladım. Asansöre bindik ve bir üst kata çıktık. Bir kapının önünde durdu adam ve arkasını dönüp gitti. Kapıyı açtığımda Ellie ve Emre yemek yiyorlardı. Emre biraz daha rahat görünüyordu. Ellie'de yine aynı cesur kadın tavrı vardı. 25 yaşlarında olduğunu tahmin ediyordum. Beni görünce "Aa hoşgeldin. Seni bekliyorduk." Yürüdüm ve Emre'nin yanına oturdum. Tabağım hazırdı bile. Soslu et falan vardı ama adını bilmezdim bu tür şeylerin. Konuşmaya başladı."Yüzyıllar boyunca Suikastçiler ve Tapınakçılar savaştılar. Aslında iki taraf da aynı takun lacivertiydi(bunu demesine inanamamıştım) ama küçük bir fark vardı ve bu fark aslında her şeyi meydana getirdi. iki taraf da barış istiyordu ama Tapınakçılar yasalarla ve belli başlı bir kısıtlamaların olması gerektiğini söylüyordu. Suikastçiler ise insanın hiçbir kısıtlama olmadan özgürce yaşaması düşüncesindeydiler. Bu onları ayırdı ve yüzyıllarca savaştılar. Amerika, Endülüs(ispanya), italya, Fransa, Mısır ve Türkiye." Şarabından bir yudum aldı.
    ···
    1. 1.
      0
      Panpacım bazı şeylerin doğru olduğunu yazdım ama yapma böyle
      ···
  10. 88.
    +1
    Beyler partlara değilde en azından ilk entrye şuku atın da okuduğunuzu bilelim
    ···
  11. 87.
    +5
    ikimiz de yürümeye başladık. Bileğimde olan zımbırtının çok daha gelişmişlerini gördüm. Etrafta bomba, fırlatma bıçakları, ve eski kılıçlar vardı ama kılıçlar camın içindeydi kullanılmıyordu onlar. "Öncelikle Emre gördüğüm kadarıyla o gereksiz oyunu oynamışsın ve bizi şu an Tapınakçı sanıyorsun. Hayır değiliz. Şu *Animus* dediğiniz şey ki asıl adı bu değil bu şekilde yani gördüğünüz bildiginiz şekilde kullanılmıyor. O oyun bir komploydu. inançlılar dediğimiz bir grup daha var. Aslında Suikastçiler, Tapınakçılar ve sonradan oluşan inançlılar. inançlılar aslında suikastçiydi ama sonradan bazı anlaşmazlıklar oldu ve ayrıldılar. Sonra o oyunu kurdular. Amaç insanları uyarmak aslında. Devletin ilgisini çekip araştırması ve iki tarafı da yok etmesi amaçlandı. Bilmedikleri şey zaten Tapınakçıların yönettiği bir dünyada yaşıyoruz. işe yaramadı tabi ki. O oyun bazı gerçekleri yansıttığı gibi yalan dolan da barındırıyor. Her neyse aklınız da ki oyun kısmı gittiğine göre öncelikle dinlenin ve yemek yiyin. ikinizle konuşmak istediğim çok konu var. Gülümsedi ve birine el işareti yaptı. "Odalarını gösterir misiniz?" Kadın sessiz bir şekilde kafa salladı ve takip etmeye başladık onu. Odalarımız yan yanaydı. "Emre sakin ol. Duş al. Uyu. Dinlen biraz. Her şeyi anlayacaz zaten. Kafa salladı sadece. Çok gergin olduğu belliydi. Odama girdim. Yatak ve bir çalışma masası vardı her şey gri ve beyazdı. Etraf siyah camla kaplıydı. Duvar olan bir tarafı vardı o da düğmeliydi. Bastığım anda döndü ve duş olduğunu anladım. Böyle bir duş yoktu beyler tek ekgib olan şey otomatik 31 çeken bir kol yoktu ona da şaşırdım desem yalan olurdu. Yatağa attım kendimi. Zımbırtıyı çevirmeye başladım. Hala küçük bir tarafında o binin kanı duruyordu. Uykuya dalmışım.
    ···
  12. 86.
    +8
    Emre titriyordu gerçekten. Ben de çok tırsıyordum ama beyler. Orda gibimi kesip ağzıma vermeyecekleri ne malumdü? Herneyse ilk başta çok karanlıktı sonrasında bembeyaz oldu. Beyler inanılmaz bir şey. Etraf sadece gri ve beyaz. Binbir türlü zımbırtı var. Etrafta gök mavisi giyinimli insanlar vardı. Onlarla çok ilgileniliyordu. Arada birkaç kişi dönüp bize bakıyor sonrasında ise gözlerini iyice açıp bana bakıyorlardı. Birkaç tanesi beni eliyle göstermişti. Bu beni daha da korkutuyordu. Nihayet indik yere. Herkes bize bakmayı kesmişti. "Bundan sonrasını ben devralıyorum. Gidebilirsin." Bir kadındı beyler ama ne kadın. Kızıl saçlar, bembeyaz ten, yeşil iri gözler... "Merhaba. Adım: Ellie. Sizinle ben ilgilenicem." Sanırım burada çalışan hemşireler gibi düşündüm onu. Anlamış olacak ki "Hayır bakıcı değilim. Beni doktor gibi düşünün. Sadece elimde neşter yok ve yöneticinin kızıyım. Annem sizden umutlu. Hadi önden buyurun." Ne olduğunu anlamamıştım beyler konuşamıyordum bile. Dilim resmen tutulmuştu. Yürümeye başladık.
    ···
  13. 85.
    0
    Hadi laan
    ···
  14. 84.
    +6
    Araba baya büyüktü ve daha önce hiç görmediğim teknolojik şeyler vardı içinde. Emre bembeyaz olmuştu. Aşırı gergindi. "Ne içersiniz? Fransız şarabı? Haha sadece kola var." Çok komik amın oğlu. Adam çok garipti beyler. inanılmaz rahattı. Hani şu dün gün boyunca trendde olan bir pekekent vardı ya kötü olacaksınız alfa olacaksınız o binin salladığı şeylerle alakası yoktu ama adam ne derse içimden onu yapmak geliyordu. "En azından nereye gittiğimizi söyle. Neden gittiğimizi. Bizi niye eğiteceksin?" "Bunları anlatacak kişinin ben olduğunu zannetmiyorum ama oynadığınız o saçma sapan Assassin's Creed oyunu varya? Heh işte onunla alakası yok. Tabi bazı şeyler (bileğime bakarak söyledi bunu) hariç." Bundan sonrası gidene kadar ikimizin geçmişiyle ilgili sorular sordu. Nihayet gelmiştik. Arabadan indiğimizde ıssız bir yerdeydik. Emre'yi gibseler o binin o kalın sesi çıksa bile kimse duyamazdı amk öyle bir yerdi. "La Cem olum ben güvenemiyorum. Burası bizi öldürmesi için çok uygun." "Gençler beni izleyin." istemeye istemeye yürüdük ama ikimiz de merak ediyorduk tüm bunları. Bir kayanın yanına gitti birkaç yerine dokundu. Bir şey açıldı ve göz taraması yaptı. "Accepted" dedi otomatik bir ses. Kayan yanında yuvarlak baya büyük bir çizgi oluştu. "Hadi serseriler." Çizginin içine girdik. Saatine dokundu Gargamel herif ve hareket etmeye başladık. Aşağı iniyorduk.
    ···
  15. 83.
    +1
    rezerved
    ···
  16. 82.
    0
    Hadi başla
    ···
  17. 81.
    +4
    Hepinize günaydın beyler başlıyoruz o zaman
    ···
    1. 1.
      0
      Bekliyoruz
      ···
  18. 80.
    0
    15 de kaldim kanka devam et be cok sardi
    ···
  19. 79.
    0
    Rezerved
    ···
  20. 78.
    0

    ···