prezervatif alacaktım. aslında uzun zamandır düşünüyordum almayı ama bir türlü cesaret edemiyordum. dedim bu sefer kesin alıcam dıbına korum artık yeter. hızlı hızlı adımlarla, kulağımda müthiş bir elektro solosuyla girdim markete.

öyle hiç işi uzatmak niyetinde değildim. hani 'bi tane hede, bir adet hödö, bi tane şey neydi heh kondom hehe' demeyecektim. ilk seferde böyle diyesim geldi ama kendimi tokatlayıp vazgeçirdim bu ezik davranıştan.

sıraya geçtim. önümde 3 kişi vardı. ulan bekledikçe azmim kırılıyordu, ter basıyordu. bi an kaçacak gibi oldum, arkama biri geçti mecbur durdum. prezervatif kutularına göz attım. kasiyerin yanındaydılar hemen.

son kişi de parasının üstünü ve faturasını alınca sıra bana geldi. kasiyer bana ben kasiye bakıyorum. 5 saniye kadar sonra 'buyrun ne istemiştiniz?' dedi ve gülümsedi. 'bu kadar tatlı bir kızdan nasıl prezervatif istenir lan? ben prezervatif dediğim anda bu onu benim şeyime takışımı ve sulanmış bir vajinaya sokuşumu hayal edecek, bunu ona yapamam.' dedim içimden ve 'bi tane kısa kondom' dedim...

bi tane kısa kondom...

marlboro diyecektim...

kasiyer şaşkın bir ifadeyle 'kısa mı?' dedi. arkamdaki adam pıssıhıhı diye gülmeye başladı. ona doğru dönüp 'ne var lan yarak!' diye sol elimi kaldırdım. hayvan gibi adamdı, tekrar kasiyere döndüm. kasiyer prezervatif kutularının üzerini okuyordu tek tek. suratı kıpkırmızı olmuştu. gülmemek için zor dayanıyordu. 'anan da öyle demişti' dedim ve ağlayarak uzaklaştım oradan "ağlayan surat"

ulan 40 yılın başı prezervatif alacaktım onu bile çok gördü bu dünya bana "üzgün surat"