Hazırlıyorum kendime birşeyler diyerek geçiştirdim ama aslında annem eve gelene kadar açlıktan midem sırtıma yapışıyordu. Gözlerim bir ara yine göğüs uçlarına takıldı ama bu defa farketti sanıyorum. Çünkü gözlerimi tekrar yukarı kaldırdığımda gözlerimin içine bakıyordu. Öğlen yemeğini iki kişilik hazırlayacağını bu defa benim itiraz etmememi söyledi ve evine girdi. Arkasından sadece bakakalmıştım. Bu nasıl bir vücut bu nasıl bir göğüs bu nasıl bir cazibeydi. Altında gri dapdar bir eşofman vardı. iç çamaşırının izi belli oluyordu. Kendimi içeriye attım ve kahvaltımı yaptıktan sonra sigaramın bittiğini farkettim. Markete sigara almak için evden çıktığımda kapının sesini duymuş olacak ki Yelda'nın kapısının ardından bir ses geldi. Kapı deliğinden bana baktığını farkettim ama hiç oralı olmadan yoluma devam ettim. Marketten dönüşte Yelda balkonda oturmuş sigarasını ateşlemek üzereydi. Beni gördü ve yine dışarlardasın nereden geliyorsun dedi. Ben pek alışık değildim aslında bu tür ilgilere veya sorulara. Kendimi bir kadına hesap veriyormuş gibi hissettim ama belli etmedim. Marketten sigara aldığımı söyledim dur ben de çıkıp kapı önünde birlikte içeriz dedi. Apartman giriş kapısının oraya gelmiştim ki Yelda bu defa üstünü değiştirmişti.

Yeldanın kocasının kullandıgı tırın markası ne pampa

Söyleyeceği şey tamamen farklı birşeydi bundan adımın John olduğu kadar emindim ama göğüslerine baktığımı gördükten sonra asıl söylemesi gerekeni değil de havaların sıcaklığından bunaldığı söyledi. Bunu söylerken ise bodysinin yakasından tutup göğüslerini havalandırarak sen nasıl o tişörtle bunalmıyorsun yakası açık tişörtler de giyebilirsin dedi. Ben ise bu tür tişörtlerden başka giyemediğimi göğüslerimi açık hissettiğimi dile getirdim. Bunun üzerine bir kahkaha patlatarak sen kadınmısın ki bu tür şeylerden utanıyorsun bak bana ben kadın olduğum halde hiç çekinmeden giyinebiliyorum dedi. Çok şaşırmıştım Yelda herkese mi bı şekilde davranıyordu yoksa sadece bana karşı mıydı bu tavırları.ilk defa bir kadınla karşılıklı sigara içmiştim. O kadar tatlı içiyordu ki sigarayı hiç bitmesini istemedim. Sigaralarımız bitti ayağa kalktı öğlen yemek hazır olduğunda seni çağırırım derken hem gülümsüyordu hemde sol kolumu yukarıdan aşağıya doğru sıvazlıyordu.

1 saat kadar misafirleri olduktan sonra artık evimize gitmek için kalkmıştık. Günler birbirini sıkıcı şekilde kovalarken bende artık osbir çekmekten bıkmış bir şekilde hayatıma devam ediyordum. Osbir çekmekten gibimin kenarı yara olmuştu ama yanmasına ve acımasına aldırmadan her defasında sanki ilk defa çekiyormuşcasına anırarak boşalıyordum.Bir hafta sonra Yelda ve kocası bizim misafirimiz olmuştu. Kocasının işlerinden falan konu açıldı. Çok yoğun bir şekilde çalışıyormuş ve sürekli il dışına çıktığı için haftada 2 gün gelebiliyormuş evine. Sohbet kahve eşliğinde böyle devam ederken Yelda'nın göğüslerinin uçları dikkatimi çekti.

Heyecandan olsa gerek yemek boğazımda takıldı başladım öksürmeye. Yelda'nın gözünde rezil olmuşmuydum acaba. Ben bunları düşünürken hemen kalktı ve yanıma gelip sırtıma vurmaya başladı. Ben lokmayı zar zor yuttuktan sonra başımı kaldırdığım da ise işte o muhteşem manzarayla karşı karşıya geldim. Yelda bana doğru ayakta eğilmiş ve iyi misin john derken göğüslerinin muazzam güzelliği burnumun tam dibindeydi. Nescafe sütlü köpüklü kıvamındaki göğüs uçlarını ve göğüslerinin tamdıbını artık görebiliyordum. Elimde sırtımı tekrar işaret ederek yalancı bir şekilde öksürmeye devam ettim bu manzaranın çabuk sonlanmasını istemediğim için. Yelda bir yandan sırtıma vururken bir yandan da hala soruyordu geçmedimi john diye. Ben böyle bir göğüs böyle bir göğüs ucu sadece Christy Mack de gördüm. Ama Yelda'nın göğüs uçları biraz daha şiş ve büyüktü. Dur sana 1 bardak su vereyim diyerek yanımdan ayrılırken bu manzara son buldu sanmıştım.

Okuyucu arkadaşlar bir kendini belli etse de ben de kendi kendime konuşuyormuş hissine kapılmasam ne dersiniz beyler ?

Ekmeği ve para üstünü uzattım. Teşekkür etti. Ardından annen işe giderken sana kahvaltını hazırlayıp öyle mi gidiyor diye bir soru yöneltti. Kendim hazırladığımı söyledim. Senin için zor oluyordur istersen ben hazırlayım kahvaltıyı benim evimde yapalım dedi. Utangaçlığımdan dolayı ben Yelda'yla birlikte kahvaltı yapamaz elime yüzüme bulaştırır rezil olurum diye düşündüm ve kibarca reddettim. Birkaç ısrarına rağmen yine de kabul etmedim. Sonrasında ise tamam o zaman ben patates biber vs. kızartıp sana getiririm sende evinde yaparsın kahvaltını dedi kabul ettim. Aradan yarım saat geçmemişti ki kapı çaldı. Üstümde sadece atlet olduğunu unutarak kapıyı açtım ve Yelda hazırladığı kahvaltıyı gülümseyerek bana uzattı. Evde kimse olmayınca rahat takılıyorsun bakıyorum da dedi. Bende sıcakların bunalttığını söyledim. Annemin ne zaman geleceğini sordu. Akşam 8 gibi gelir dediğimde ise ne yapıyorsun o saate kadar canın sıkılmıyor mu ne yiyip ne içiyorsun dedi.

Aradan 5 dakika geçmeden hazırlandım. Yelda ise ben gelene kadar üstünü değiştirmiş ve altında gri eşofmanı ve üstünde sarı bol bir tişört vardı. içeriye girdim yanıma sigaramı almayı unutmuştum. Yeldaya sigarasının nerede olduğunu sorduğumda dur canım bekle getireyim dedi ve yatak odasına doğru zütünü sallaya sallaya gitti. Geri döndüğünde 1 elinde sigara diğer elinde çakmak gözlerimin önünde sigarayı ateşleyerek 1 fırt çektikten sonra sigarayı bana uzatırken içine çektiği dumanı yüzüme üfledi. Yelda'nın ağzıyla yaktığı sigarayı yavaş yavaş içiyordum bitmesini istemeyerek sigaranın filtre kısmını resmen öper gibi emiyordum resmen. Sigaram malesef bitti ve kahvaltıya oturduk. Böyle güzel kahvaltı sofrasını tek başıma asla hazırlayamazdım. iyi ki yelda hayatıma girdi o günlerde. Kahvaltıdan sonra Yelda'dan soğuk su vermesini istedim hemen buzdolabını açıp yine domalarak su şişesini çıkardı. Bu defa dikkat ettiğim şey Yelda'nın altında iç çamaşırı olmamasıydı. Beni asıl baştan çıkaran ise domaldığı sırada arkadan tas gibi şişen vajinasıydı.

Kapıyı açmamla birlikte asansörün kapısından 3. Kattaki komşumuz olan Ebru ablayla göz göze geldik. Ne diyecektim şimdi ben ne anlatacaktım da yanlış anlamayacaktı Ebru abla. Beynimde şimşekler çakıyordu fena yakalanmıştım. Evde kocası olmadan eve beni alan Yelda ve John ne yapıyordu içeride diye merak eden Ebru abla çok geçmeden o soruyu sordu.

+ John napıyorsun ?
- Napim abla öyle
Deyip lafı geçiştirmeye çalışıyordum fakat ebru ablanın yanlış anlamasına ramak kalmıştı ki Yelda hemen atıldı.

- Teşekkür ederim John ben bunu asla yapamaz karanlıkta öylece otururdum.
Dedi. Lafa ebru abla karıştı ve
+ Hayırdır Yelda bir sorun mu var ?
- Yok ebru abla salondaki lamba yanmıyordu bende John'u çağırdım anlıyorsa eğer baksın diye çok şükür elinden geliyormuş gitti bir tane duy aldı geldi onu taktı şimdi.
Dedi.
Kurtarıcım yelda'ya minnettardım. Yoksa ebru ablanın diline düşmektense o şehri terketmek daha mantıklıydı. Ebru ablayla ayak üstü 2 dk muhabbet ettikten sonra ben evime girdim ebru abla da gitti. O gidince Yelda'nın zilini çaldım açtı teşekkür ettim böyle birşey yaptığı için. Yelda da eğer ben böyle söylemeseydim aklına türlü şeyler gelebilirdi bende mahvolurdum dedi. Sabah görüşürüz dedim evlerimize girdik.

Askerlikten kaynaklanan bir durum muydu bilemem ama insan içine çıkamıyordum ve çekingen utangaç biri olmuştum. Asosyalliğin dibini yaşıyordum adeta. Dışarıya sadece market ihtiyacımı karşılamak için çıkar sigara ekmek kola vs. alıp geri dönerdim evime. Ferre izlemediğim sıralarda metin2 oynar, kule önü savaşlarına katılır, yeni açılan +90 levellerin girebildiği map için savaşçı karakterimi sürgün 2. Katta kasardım. Dakikalar saatleri böyle kovalarken 2 gün geçmişti. Karşı komşumuz tam anlamıyla taşındıktan sonra tam 2. günün akşamında hayırlı olsun hoşgeldiniz demek için misafirleri olmuştuk annem ve ben. Yelda'nın hazırladığı çayın yanında annemin akşam eve gelirken aldığı yaş pastayı yemekle meşguldüm. Aşırı şekilde sıkılmış ve utanıyordum.

Sonra Yelda'yı kocasının önünde gibtim.
S O N

Seni çok beklettiysem özür dilerim john anca hazırlanabildim ve yemeği yapabildim. Sabah eve geldikten sonra biraz temizlik yaptım ve haliyle terledim. Banyoya girdim ve güzelce duşumu aldım serinledim dedi. Tekrar terlememek için ise eşofman değil de şortumu giydim ohh ne güzel üfül üfül yelleniyorum valla derken kahkaha atıyordu. Yemeklerimizi yemek için masaya oturduk. Göğüslerinden gözümü alamıyordum. Bacaklarını ise ilk defa bu denli çıplaklığıyla gördüğüm için beynimde şimşekler çakmıştı ve aşağıya doğru sinyallerini göndermeye başlamıştı. Ben hem yemek yerken hem de onun bacaklarını ve göğüslerini izlerken korktuğum başıma geldi.

Arkasını döndü ve apartman giriş kapısından kendi evinin kapısına doğru yürürken bende arkasından onu takip ediyordum. Önümde oldukça bakımlı dar eşofmanlı, sırtı ve göğüsleri yarıya kadar açık olan genç bir bayan yürüyordu. Arkadan sarılmam gerektiğini düşünürken abazanlığıma hakim olmuştum. Evlerimize girdik. Öğlen olmasını ve beni çağırmasını beklerken bir yandan da rezil olmamak için nasıl davranmam gerektiğini kurguluyordum kafamda. Kendimi hemen banyoya atıp asosyalliğin verdiği 1 cm sakalımdan kurtulmuştum. Ardından güzelce banyomu yaptım ve öğlen olmasını beklemeye koyuldum. Saat 13.20 de kapı zilim çaldı.

Az salla amk

Kapıdaki sandığımın aksine annemdi. Saat 17.55'i gösteriyordu. Annem neden bu kadar erken geldi diye düşünürken Yelda'nın kapısı açılmıştı. Ebru artık evine gitmek kapıdan çıkarken annemle ayak üstü sohbet ettiler. Ben yeldadan çıkarken ebru abla da asansörden çıktığında beni görmesini anneme söyleyecek korkusuyla yaşarken durum öyle olmadı. Ayak üstü sohbetten sonra ebru abla evine gitti ve annem yelda ile sohbete başladılar kapı önü. Yelda annem ve beni davet etti evine annem itiraz etmeden kabul etti ve hiç eve girmeden geleyim bir kahveni içeyim bari derken gülüyordu. Birlikte yeldanın evine girdik. Kahveyi yaparken bana bakıyordu ve göğüslerinin uçlarında parmağını gezdiriyordu annem yeldaya arkası dönük otururken. Hem konuşuyorlar hemde yelda kahvesini yapıyordu. Benim yannan tekrar karıncalanmaya başlamıştı yeldanın o hareketlerine. Bu genç kadın beni benden alıp cennetin en güzel yerlerine zütürüyordu sanki. Vahşiliğini ve hanımlığını bana ayrı ayrı karakterlerde gösteren bu kadını bir an önce becermeliydim. Gibim boxerı delip bir ejderha gibi içindeki ateşini boşaltması gerektiğinin sinyallerini beynime her an gönderiyordu.

Kapıyı öyle heyecanla açmıştım ki adeta dilim tutulmuştu gördüklerim karşısında. Yelda tam karşımda sabah üzerine giydiği bodynin aynısını fakat bu defa kırmızı renkli olanını giymişti. Göğüsleri neredeyse bodyden taşacaktı. Göğüs uçları dimdik olmuş ve şişmiş bir vaziyetteydi. Altına ise kısa bir şort giymişti. Şortun yan kısımları 3 cm kadar yırtmaçlıydı. Hadi John yemek hazır derken ben hala onu baştan aşağı süzüyordum. Yelda'nın ikinci defa john yemeği hazırladım demesiyle kendime geldim ve anahtarımı alıp çıktım. Önümde birkaç adım atarak evine girerken farkettim ki Beyaz dar şortunun içinde dantelli olduğunu farkettiğim siyah iç çamaşırı belli oluyordu. Artık ikimizde içeriye girmiştik ve koskoca evde yalnızca ben ve Yelda başbaşa kalmıştık.

Yelda bulaşıkları çarçabuk yıkayıp hemen yanıma oturdu.
+ John tv den 294. Kanalda akıllı tv var hem izler hemde fotoğraflara bakarız
Dedi. Kanalı açtığımda ise karının teki sütyenini çıkarmış göğüs şov yapıyordu resmen.
- Pardon John karıştırdım galiba akıllı tv başka sırada olacaktı.
Dedikten sonra kanalı değiştirdim ve fotoğraflara bakmaya başladık. Çoğu fotoğrafı denizde bikinisiyle çekilmişti. O zamanlarda göğüsleri biraz küçükmüş ama sonra ne olduysa göğüsler kendini aşmış. Ben dikkatimi fotolara verirken ve bazı sorular sorarken fotolar hakkında Yelda biraz daha yakınlaştı ve o muhteşem göğüsleri sağ koluma sürtüyordu artık. ilk defa Yelda'nın göğüslerinin yumuşaklığını hissetmiştim. Pamuk kadar yumuşak olan göğüsler nasıl böyle şaha kalkmış gibi dimdik duruyordu. Bir fotoğrafta eski oturdukları bir evin yatak odasında kendi kendini yatağın üzerinde çekmişti. Detaylı bir şekilde baktığım zaman yatağın üzerinde kırmızı birşey dikkatimi çekmişti.

Sigaralarımız bittiğinde kalan izmaritleri küllüğün içerisine bıraktığımızda Yelda parmağını sağ bacağımda gezdirmeye başlamıştı bile. Bacağımdaki kıllarla oynuyor birbirine doluyor acıtmayacak kadar çekiyordu bazende. Bir süre sonra parmağının yerini komple eli almıştı artık. Yelda'dan beklediğim hareket buydu işte bir erkeğin nerelerinden huylanacağını zevke getireceğini iyi biliyordu. Şortumu iyice sıyırmıştı ve bacaklarımın iç tarafında daşşağımın başladığı noktaya kadar elini gezdirip geri aşağılara iniyordu yavaş yavaş. Bu beni iyice çıldırtıyordu. Altımda boxer olmadığı için gibim kazık gibi olmuştu. Damarlarının patlamasından gibimin başının yarılmasından korkuyordum. Gibimin bittiği ve daşşağımın başladığı o noktaya parmağıyla masaj yapmaya başladı. Bir süre böyle devam ettikten sonra elini şortumun üst kısmına atarak vahşice aşağıda indirdi şortu. Bir eliyle gibimle oynuyor diğer eli ise karıncalanan daşşaklarımda geziyordu. Öpüşmeye başlamıştık bile.

Yelda'yı Christy Mack'e benzetmemin asıl sebepleri arasında göğüslerinin tıpkı onunkilere benziyor olmasıydı. Ama yeldanın göğüs uçları daha büyük ve şişikti. Diğer sebeplerinden biri ise Yelda'nın fotoğraflarına bakarken bir fotosunda saçının bir tarafını aynı Christy Mack gibi kazıtmış olmasıydı. Saçı hala öyle fakat kazıttığı taraf biraz uzamıştı ama bu benim onu Christy Mack'e benzetmeme engel olmuyordu. Sanki tek farkı Christy esmer Yelda bembeyaz peynir gibi olmasıydı. Kendimi banyoda boşalttıktan sonra duşumu da alıp çıkmıştım. Annem bu arada sofrayı hazırlamış beni bekliyordu. Oturdum yemeğimi yemeye koyulmuştum ki

+ senin ne işin var kocası evde olmayan kadının yanında ?
- Anne yardım istedi keyfimden gitmedim ya
+ istediyse istedi gitmen mi gerekliydi ben anlamam diyip kestirip atacaktın.
- Anne olur mu öyle şey kadın yeni taşınmış yardım istedi 5 dk da hallettim ne var bunda.
+ bir daha duymayım john aklını başına al.

Derken bende ne iştah kalmıştı ne de aklımda Yelda. Ona sinirliydim yarın sabah soracaktım neden böyle birşey yaptığını. Ama şimdi hemen uyuyup yarın sabaha dinç bir şekilde kalkmam gerekliydi. Yatağıma yattım.

34 CM ŞAHMETLiYi GÖRMEM BiR OLDU